Yeni nesil çalışanlarla birlikte İnsan Kaynakları dönüşüm geçiriyor
Yeni neslin iş yaşamına katılmasıyla beraber insan kaynakları üzerindeki sorumlulukla birlikte insan kaynaklarının öneminin daha da arttığını belirten bcc Turkey‘in Kurucu Ortağı, Endüstri Mühendisi ve Genos Duygusal Zeka Mentoru Cem Atat, “Yeni nesli sadece maaş ve ikramiyelerle elde tutmak ve onlardan performans beklemek mümkün değil. Beklentiler alışılmışın çok dışında artık. Anlam bulma, mutluluk, fark edilme ve gelişim her şeyin ötesinde öneme sahip. Bu yıl insan kaynakları alanında en çok konuşulan konular arasında gelişim faaliyetlerini kişiselleştirme, güven ortamını sağlama ve insani liderlik yer alıyor” görüşünü paylaştı.
Kişisel gelişim kişiye özel olmalı
Kişiselleştirmeyi gruplamadan ayırmak gerektiğini söyleyen Atat, şunları kaydetti: “Yakın zamana kadar kurumlar genel geçer gruplandırmalar çerçevesinde gelişim çalışmalarını yapılandırıyorlardı. Örneğin eski ve yeni jenerasyon, beyaz ve mavi yaka, yöneticiler ve çalışanlar gibi. Ancak gelinen noktada bu tip gruplandırmaların yeterli olmadığı ortaya çıkıyor. Kişiselleştirme, gruplandırma yapılmaksızın, her bireyi, her çalışanı, her yöneticiyi kendi dinamiklerinde ele almak demek. Teknoloji bize bu alanda birçok kolaylıklar sağlıyor. Verilerin analizleri sayesinde herkesin kendi tercihleri ortaya konulabiliyor ve kurumlar da bunların ışığında kişiselleştirilmiş gelişim çalışmaları hazırlayabiliyorlar.”
Yeni nesil kendini ifade etmek istiyor
Güven ortamının ise gün geçtikçe daha fazla önem taşıdığını ifade eden Atat, “Çünkü gelen yeni nesil artık otantik olmak, kendi oldukları halleriyle iş yaşamında olmak istiyorlar. Belirli kalıplara itilmek ve “mış” gibi davranmak onları olumsuz yönde çok fazla etkiliyor. Bunu da sağlamanın yolu kurum içerisinde herkesin kendilerini oldukları gibi ortaya koyabilecekleri bir güven ortamı geliştirmek. Güven ortamının ise olmazsa olmazı kişilerin hem kendileriyle hem de çevreleriyle kurdukları ilişkilerde yapıcı olmaları“ görüşünü ileri sürdü.
Liderler yapıcı bağlar kurmalı
Gallup araştırmalarının da bu faktörleri belirlediğini kaydeden Atat, “Çalışanlar liderlerinden en önemli beklentilerini umut, ilham vermeleri ve ulaşılabilir olmaları olarak belirtiyor ve böyle bir ortamda çalışmak istiyorlar. Bu kapsamda insani liderlik ön plana çıkıyor. İnsani liderliğin temelinde, liderlerin yönettikleri kişilerle kişisel ve anlamlı bağlar kurabilmesi var. Bu yetkinlik diğer tüm yetkinliklerin önüne geçiyor ve diğer yetkinlikler için bir temel oluşturuyor. Liderlerin kurdukları anlamlı ve yakın bağlar, yapıcı ilişkilere ve güven ortamına olanak sağlamanın en önemli yolu“ dedi.
Kurumsal gelişim ve dönüşüm için kurumların güven ortamına, kişiselleştirilmiş gelişim çalışmalarına ve insani liderliğe özel bir önem vermeleri gerektiğinin altını çizen Atat, şunları belirtti: “Bunu sağlamanın en temel yolu duygu ve davranış bilimleri konularını gelişim çalışmalarına dahil etmeleri. Gelişim çalışmalarının ve davranış değişimlerinin uzun vadede sürekliliğinin sağlanması sadece bir ya da iki günlük programlarla mümkün olmuyor. Bu tip programlar uzun dönem stratejilerinin başlangıç noktası olarak halen çok önemli. Bununla beraber, sürdürülebilirliğin tek yolu zamana yayılmış ve kazanılan yetkinliklerin davranışa dönüşmesini sağlayabilecek gelişim programları. Bu programların temelinde ise kurumların kesinlikle duygu bilimine ve duygusal zekaya çalışmalarında yer vermeleri gerekiyor. Çünkü duygusal zeka yapıcı ilişkiler, ilham verme, güven ortamı oluşturma, gelişim ve dönüşüm için gereken yetkinlikleri içeriyor.”