Yaşam Hattı için güvenli sistemler son derece önemli
“Kentlerdeki yapıların ve sosyal hayatın can damarları olan ve işlevleri nedeniyle de “yaşam hattı” olarak adlandırılan altyapı boru hattı sistemlerinin, depreme karşı güvenliğinin sağlanması kaçınılmaz.”
GF Hakan Plastik Türkiye ve Ortadoğu Bölge Başkanı Batuhan Besler, 17 Ağustos depreminin 17. Yılı nedeni ile bir açıklama yaptı. Besler, yüzölçümünün yüzde 42’si deprem fay hattında olan Türkiye’de, tüm üst yapı ve alt yapı çalışmalarında uygun malzeme ve uygulamanın hayati önem taşıdığını ifade etti.
Altyapı bir “Yaşam hattı”dır.
Batuhan Besler: “Üzerinden 17 yıl geçmesine rağmen 17 Ağustos depreminin etkilerini hala güçlü bir şekilde hissediyoruz. 17 Ağustos depremi gibi depremlerde, üst yapılarda oluşan ağır hasar ve yıkımlara bağlı maddi ve manevi zararları, depremin insan hayatı üzerine birincil etkileri olarak görüyoruz. Ancak alt yapılarda oluşan hasarlar sonucu ortaya çıkan, depremden sonraki yaşam kalitesini olumsuz etkileyen durumlar da depremin insan hayatı üzerinde ikincil etkileri oluyor. Bu ikincil etkilerin de birincil etkiler kadar önemli olduğu son derece açık. Burada bahsedilen durumlar dikkate alındığında, kentlerdeki yapıların ve sosyal hayatın can damarları olan ve bu işlevleri nedeniyle de “yaşam hattı” olarak adlandırılan altyapı boru hattı sistemlerinin, depreme karşı güvenliğinin sağlanması kaçınılmazdır” dedi.
“Deprem bölgelerindeki malzeme seçimi ve montajı, titiz ve özenli bir mühendislik çalışması gerektiriyor.”
Temiz su, atık su, doğalgaz gibi sıvı ve gazların taşınmasında kullanılan boru hatlarının yaşamın sürdürülebilmesi için vazgeçilmez bir mühendislik çalışması olduğunu söyleyen Besler açıklamasında:
“Boruların hatalı bir şekilde montaj yapılması, plansız konumlandırılması, yanlış boru ve ekipman seçimi; deprem gibi doğal afetlerde ağır hasarlar oluşmasına sebep oluyor ve günlük yaşantıyı olumsuz şekilde etkiliyor.
Türkiye, 5 farklı deprem hattına sahip bir ülke. Bu nedenle, alt yapı borularının özellikle deprem bölgelerindeki seçimi ve montajı, titiz ve özenli bir mühendislik çalışması gerektiriyor. Gömülü boru hatları, tünel, yol ve diğer yeraltı yapılarında, sadece zeminin üzerine oturduğu bir malzeme değil, aynı zamanda destek vazifesi gören ve yükü transfer eden bir malzemedir. Gömülü bir boru sisteminin tasarımında, zemin-boru etkileşimi kadar borunun malzeme özellikleri de göz önünde bulundurulmalıdır.
Günümüzde, yapılarda kullanılacak boruların seçiminde, maliyetin düşük olmasının yanında borunun teknik ve işletme yönlerinden de yeterli olması amaçlanıyor. Borudaki aşınma ve korozyona karşı alınacak gerekli koruma yöntemleri, seçilen boru malzemesi, boru çapı ve et kalınlığı, boru hattının geçtiği güzergahın topografik özellikleri ile boru hattının uzunluğu gibi faktörler ekonomik açıdan önem taşırken, sistemlerin ömrünü ve dayanıklılığını da etkiliyor.
Örneğin HDPE içme suyu borularının rijit borulara oranla ( CTP, betonarme, çelik, vb) doğal afet, kaza gibi sebeplerden dolayı oluşan ekstra yüklere karşı çok daha dayanıklı olmaları, şebekelerde hasar oranını düşürüyor. Bu durum, deprem veya diğer doğal afetlerden sonraki içme ve kanalizasyon şebekelerinin çalışma oranını çok yüksek tutarak, bu durumlara bağlı olarak ortaya çıkabilecek, yangın, su taşması, salgın hastalık gibi problemleri minimize edebiliyor. 17 Ağustos depremini ele aldığımızda, plastik alt yapı boruları ile oluşturulmuş şebeke sistemlerinin, rijit borulu şebekelere göre çok daha düşük hasarlar aldığını görürüz” dedi.
GF Hakan Plastik Türkiye ve Ortadoğu Bölge Başkanı Batuhan Besler, tüm şartları analiz edilerek uygun malzemelerle projelendirilen ve doğru montajı yapılan bir altyapı temiz su boru sisteminin bakım ve sonradan yenileme gibi maliyetlerde de önemli oranda tasarruflar sağlandığını sözlerine ekledi.