Türkiye’de Dijital Dönüşüm’ün Anahtarı: Eğitim
Sanayideki teknolojik gelişmeler ile hayatımıza giren yeni endüstri devrimi kavramının bir kolu olan ‘dijital dönüşüm’, bugün dünyada tüm sanayi çevrelerince en çok konuşulan konulardan biri haline geldi. Dijital dönüşüm, bugün sektör farklılığı gözetmeksizin endüstride olduğu gibi, tarım ve finans gibi pek çok alanda da karşımıza çıkmakta. Ancak bahsi geçen endüstri devrimi özelinde düşünecek olursak, ‘dijital dönüşüm’ bu değişimdeki ilk adım.
Türkiye’de de yatırım planlarında bu konuyu önceliği haline getiren birçok işletmemiz var. Bu işletmelerin yatırım planlarının amaca uygun sonuçlanmaları için kilit konu ise eğitim politikalarını dijitalleşmeye yönelik geliştirmek.
Bugün özellikle X ve Y kuşağının aşina olduğu teknolojik gelişimler, Z kuşağı ile arasındaki farkları da beraberinde getiriyor. Z kuşağını etki altına alan dijital dönüşümün bu kapsamda eğitim politikalarına da entegre olması Türkiye’deki dijital dönüşümün hızını artıracaktır. Dünyadaki dijitalleşme gitgide artıyor. Endüstri 4.0, nesnelerin interneti ve dijital dönüşüm gibi farklı konular, üreticiler ve ülkeler için rekabet gücünü artıran fırsatlar sunarken dünyadaki bu gibi gelişmeleri yakınen takip etmek de çok önemli hale geliyor.
Üreticiler, artık Endüstri 4.0 ve dijitalleşmenin verimliliği ve bu bağlamda piyasalardaki rekabet gücünü de artırabilmek için önemli fırsatlar sunduğunun farkında. Bu farkındalık ile de tesislerinin güncellenmesi ve dijitalleşme sürecine adım atma istekleri artıyor. Ancak sadece hedeflenen noktaya ulaşmaya yönelik projelere bütçe ayırmak bu dönüşümlerden beklenen kazanımları sağlayamayabilir. Bu riski azaltmak için uygun teknolojik ve işgücü altyapısına sahip olunması bunun yanında eğitim politikalarının da bu çerçevede şekillenmesi gerekiyor.
Eğitim politikalarındaki dijitalleşmeye yönelik güncellemeler bu endüstriyel devrim kavramlarındaki anlaşmazlıkları ortadan kaldırarak, dijitalleşmenin Türkiye’de yaygınlaşmasını ve başarısını artıracaktır. Yeni politikalar sonucunda ülkemiz eğitim kurumlarında yetişen veri bilimciler, toplanan verileri doğru analiz ederek, firmaların gelecekteki stratejilerini belirlemede önemli rol oynayacaklar. Bu da sadece eğitimli ve donanımlı veri bilimciler yetiştirdiğimiz takdirde gerçekleşebilir.
Dijitalleşmenin sağlayacağı faydaları basit bir örnek üzerinden açıklayabiliriz. Dijitalleşme konusunda ilerlemek isteyen bir tesisin ilk yapacağı çalışma sahadaki verileri toplamak olacaktır. Bu verilerin dijital ortamda saklanabilmesini sağlamak adına gerekli donanım, ağ altyapısı ve yazılım ürünlerinin temini ve mühendisliğinin yapılması gerekecektir. Yapılan bu proje de tam anlamıyla dijitalleşme demek. Dijitalleşmeden sonraki adım ise toplanan bu dataların değer yaratacak şekilde kullanılabilir hale getirilmesidir. Bu noktada devreye veri bilimciler giriyor. Dataların bir şirket için nasıl değer katabileceği konusunda veri bilimciler tarafından bir analiz aşaması başlamalı. Tabii bu projeleri yapmakta bir amaç olmalı; her bir projenin şirkete değer kazandıracak hedeflerinin olması gerekir. Yapılan analizlerin sonucunda belirlenen atılması gereken adımlar ve aksiyon planlarının hazırlanması ise dijitalleşme projesinin son adımları ve muhtemelen bir sonraki dijitalleşme projesinin ilk adımı olacaktır.
‘Ölçülemeyen değer iyileştirilemez’ diye bir kural vardır. Her ne konuda hizmet veriyorsanız verin, mümkün olduğunca bu hizmet için ölçümleme yapmaya çalışmak oldukça önemli. Ölçümleme yaparak sonuçları sürekli iyileştirme ve verimliliği artırma politikasını tüm tesislerin uygulaması gerekiyor. Sonuçları iyileştirme amacı ile bir noktanın sıcaklık verisinin sürekli ölçülerek kayıt altına alınması örneğini ele alalım. Dijital dönüşüm de daha geniş kapsamda ölçümlerin alınabileceği projelerin gerçekleştirilerek, daha kompleks data modellerinin ortaya çıkarılması ve verimlilik artırıcı sonuçlara ulaşılacak analizlerin yapılması şeklinde genellenebilir. Her ne kadar dijital dönüşümün kazanımlarından sadece verimlilik üzerinde durmuş olsak da işçi sağlığı, makina güvenliği, kalite ve müşteri memnuniyeti gibi konularda da kazanımlar elde edilebilmektedir.
Son yıllarda dünya genelinde rekabetçiliğin sadece ucuz iş gücü ile sağlanamayacağı dijital teknolojilerin getirdiği çözümlerin uygulanması ile daha da aşikar hale gelmiştir. Bu sebeple dijital dönüşüm ve ardından verimliliği artıracak dijital teknolojiler kullanarak rekabetçiliğimizi artırmaya daha çok yönelmeli, çalışanlarımızı bu yeni teknolojilere adapte etmek amaçlı eğitim programlarına yeterli önemi vermeli ve ülke olarak eğitim sistemimizi bu doğrultuda güncellemeliyiz. Heraklitos’un dediği gibi ‘Hayatta değişmeyen tek şey değişimin kendisidir’ biz de bu değişimlere sürekli ve hızla adapte olmalıyız.