TOKİ’den Ev ve Şehir Seminerleri
Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) Strateji Geliştirme Dairesi Başkanlığı tarafından düzenlenen Ev ve Şehir Seminerleri’nin 14’ncüsü İstanbul’da gerçekleştirildi. Konusu “Mekan ve Toplum” olan semineri hazırlayan Selçuk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Köksal Alver, sunumunda yaşam alanlarının insanlar ve toplum ile bağlarını farklı yönleriyle inceleyerek dinleyicilere aktardı.
BİR YAPIDAN DAHA FAZLASI
Konuşmasına mekan ve toplum ilişkisinin aslında insanı tanımladığını söyleyerek başlayan Alver, insanların dünya üzerindeki duruşunun hep mekanlar üzerinde şekillendiğine dikkat çekti. “İnsanın dünya üzerindeki varlığını tesis eden olgu mekanın varlığıdır” sözleriyle konu üzerindeki yorumunu aktaran Alver, mekan olmadığında insanın bir yere yerleşebilmesi veya konum alabilmesinin mümkün olmadığına vurgu yaptı. “Büyümemizi, sokak ve mahalle kültürünü öğrenmemizi veya ‘ayaklarımızın yere basmasını’ sağlayan mekansallık, mekan üretme ve bir mekana ait olmakla bağlantılıdır” değerlendirmesini yapan eğitmen, mekanları kendi inançları, kültürleri ve dünyaya bakış açılarına göre şekillendiren insanların aslında bu şekilde kendilerini de yansıttığını ve fiziksel dış yapıları birbirine benzer olsa dahi her birinin içinin farklı ruha sahip olduğunu ifade etti.
KÜLTÜREL YANSIMA
Prof. Köksal Alver, mekanların ve şehirlerin insandan ve kültürden arındırarak okunamayacağını, zira dağlar veya vadiler gibi doğal coğrafi mekanların aksine, yapıların insanlar tarafından belirli temeller üzerinde oluşturulduğunu belirtti. Mekanların ortaya çıkış nedenlerinden ilkinin barınma ihtiyacı, yani biyolojik varlığı sürdürmek olduğunu anlatan Alver, ikinci ve daha önemli neden olan kültürel yansımaların ise bu yapıları şekillendirdiğini söyledi ve şöyle konuştu: “Mekan yoksa insanlık kendini devam ettiremez, üretemez. Tüm mekanlar insanın kültürel konumu, yaşam biçimi, medeniyet algısı ve varoluşuyla ilgilidir.”
“Kendi kendine bir mekanın oluşması mümkün değildir” tespitini yapan Köksal Alver, mekanların öncelikle belirli bir ölçüye, estetik anlayışa ve hammaddelerle inşa edilen fiziksel yapılar olduğunu, ancak bu durumun ötesinde çok daha fazlasını anlattıklarına vurgu yaptı. “Bir mekana bakmak, insanın dünya görüşüne, inanç yapısına, kültürel değerlerine bakmaktır” diye konuşan eğitmen, mekanların aslında değişimi anlattıklarını belirterek şu örneği verdi: “100 yıl önce inşa edilen tren garları benzer mimari özellikler taşıyor. Aynı durum günümüzde hizmete alınan garlar için de geçerli. Hepsi aynı ülkede bulunsalar dahi kendi dönemlerinin kültürel anlayışını yansıtırlar. Toplumlar değiştikçe mekanlar da değişir.”
GELECEĞE MİRAS
Prof. Dr. Alver, TOKİ gibi kurumların hizmet alanları nedeniyle işlevsellik, estetik ve toplumun istekleri dışında inşa edecekleri mekanlarda kültürü yansıtma bilinci ile hareket etmesi gerektiğine de vurgu yaparak, “Bu aslında bir kültür inşasıdır. Yapılar kültürü anlatma biçimimizdir. Mekanlar bizim referansımızdır” sözleriyle sunumunu tamamladı.