Sunlit Days, beş rengi ile Silestone’un ilk Karbon Nötr koleksiyonu oldu

Sunlit Days, Cosentino’nun, doğal taş endüstrisinde devrim yaratan markası Silestone’un kuvars yüzeyler ve işlenmiş taş endüstrisindeki ilk Karbon Nötr koleksiyonu oldu. Akdeniz ve doğadan ilham alınarak tasarlanan koleksiyonda; Faro White, Cincel Grey, Arcilla Red, Cala Blue and Posidonia Green olmak üzere beş renk bulunuyor.

Yenilikçi mimari yüzeylerin dünya lideri Cosentino’nun doğal taş endüstrisinde devrim yaratan markası Silestone, kuvars yüzeyler ve taş endüstrisindeki ilk karbon nötr koleksiyonu Sunlit Days’i kullanıcıların beğenisine sundu. Markanın sürdürülebilirliğe olan bağlılığını gösteren yeni bir dönüm noktası da olan koleksiyon, Cosentino Group’un yıllardır yürüttüğü mükemmel çevre yönetimini de vurguluyor. Sektördeki yeni bir dönem başlatan Cosentino, Silestone Sunlit Days koleksiyonu ile tüm yaşam döngüsü boyunca karbondioksit emisyonlarını dengelemeyi taahhüt ediyor.

Bu amaçla şirket, yönetmeliklere uygun, Gönüllü Karbon Piyasası çerçevesinde, gönüllü dengeleme projeleri gerçekleştiriyor. Bu girişim aynı zamanda deniz tabanının korunmasına yönelik bir ortaklık programını da içeriyor.

Renkler hikaye ve deneyimleri ifade ediyor

Sunlit Days, Akdeniz’den ilham alan beş renkten oluşuyor. Doğayla ilişki içinde olan koleksiyon, Silestone’u kuruluşundan bu yana sektörde lider haline getiren ayırt edici tüm özellikleri taşıyor. İnsani değerlerden, basit ve derin yaşam tarzlarından esinlenen koleksiyon, yeni tarzı ve Akdeniz tonlarıyla parlak ve bir o kadarda renkli bir yolculuk sunuyor. Faro White, Cincel Grey, Arcilla Red, Cala Blue ve Posidonia Green beş renkten çok daha fazlasını; hikayeleri, deneyimleri ifade ediyor. Renkler; gerçek özlerini Akdeniz’de bulan insanların yaşam tarzına bir övgü niteliği taşıyor.

Akdeniz beyazı Faro White

Faro White, saflığı, sadeliği ve dinginliği simgeleyen Akdeniz beyazını ve güneşli vuran duvarlarını temsil ediyor. Gemilere yolunu gösteren deniz fenerlerinden esinlenen bu renk, ipeksi, pürüzsüz bir dokuyla karakterize oluyor. Faro White, hayatı seven insanlar için bir senfoni sunuyor.

Mario, Faro White’a ilham veren son deniz feneri bekçisi

Mario, bir gün Madrid’deyken gazetede; deniz feneri bekçisi sınavına girecekler için bir eğitim ilanına rastladı. Birkaç ay sonra, asfaltın yerini hayatını tamamen değiştiren bir deniz aldı: Akdeniz. Ufukta uzanan 150 kilometrelik denizde, Madrid’in ışıkları yerini deniz fenerine bıraktı. Aynı zamanda bir yazar olan Mario, 28 yıldan fazla bir süredir Almería’daki Cabo de Gata Tabiat Parkı’nda çalışıyor. Son deniz feneri bekçisi, teknolojinin tehdit ettiği bir mesleğin sonuncusu. Gittiğinde ardında hikayeler bırakacak.

Cincel Grey, sıcak ve soğuk arasında bir denge

Cincel Grey, ince taneli, ipeksi bir gridir. Işık aldığında farklı renkleri çağrıştıran birçok kontrast ortaya çıkarır. Nötr ve çok yönlüdür, sıcak ve soğuk arasında dengelidir. Yumuşak dokusu büyüleyicidir.

Cincel Gray’e ilham veren çalgı ustası David

Işık, atölye penceresinden içeri giriyor. David, içeride yüzünde bir gülümsemeyle çalışıyor. Benzersiz gitarların çizgileri ve çizimleri duvarları doldururken, havayı farklı ahşap kokuları dolduruyor. David, mesleği için İspanya’ya gelen; güneş sevgisi, yaşam tarzı, müzik ve bu toprakların çekiciliği için kalan, Níjar, Almería’da yaşayan Fransız bir çalgı ustası. David sihir yaratır ve sevgisi onun sanatıdır. Elleri tahtayı okşuyor ve her parçanın üzerinde dolaşıyor. Her ayrıntının tadını çıkarıyor, varış noktasını değil yolculuğu düşünüyor.

Arcilla Red, ateş soluyan ve yağmur sonrası toprak kokan kırmızı

Akdeniz, ateş soluyor ve topraklarında kan dolaşıyormuş gibi canlı görünüyor. İşte Arcilla Red bu akışı yansıtıyor. Sizi aşık eden, şarap gibi tadı ve yağmur sonrası toprak kokusu olan dünyevi kırmızı bir gölge. Öz, renk patlaması, güç, tutku ve çok sayıda karakter. Yumuşak dokusu, güzelliğiyle uyumlu bir şekilde harmanlanıyor.

Arcilla Red’e ilham veren üzüm yetiştiricileri Rober ve María del Mar

Sierra Nevada ile Sierra de Gádor arasında, huzurlu bir manzaranın ortasında bulunan bir belde Fondón’da, Rober ve María del Mar’ın sığınağı var: bağlar, toprak ve doğa. On yıl önce, ikisi de bu küçük bağa geldiklerinde, oranın onların yeri, kök salacakları yerleri olduğunu hissettiler. Bağla ilgilendiler, doğadan keyif aldılar. Üzümden yapılan şarapları, bu büyülü killi topraklardan gelen eşsiz tadı yansıtıyor. Saflık, tutku ve kader insanların yaşam tarzlarını belirler.

Cala Blue, canlı derin bir mavi

Akdeniz’den bahsetmek denizden, esintisinden, enginliğinden ve sonsuz ufkundan bahsetmek demektir. Cala Blue, etrafını saran diğer unsurlarla birlikte titreşen derin ve sofistike bir mavi renktir. Dokusu denizin okşayışını andırıyor.

Posidonia Green, zamanın durduğu doğal bir yeşil

Akdeniz’in hazinesi, Poseidon çayırlarının güzelliğini taşıyan bu yeşil renge adını veriyor. Enerji, neşe ve doğa bir araya gelerek şaşırtmaya, hipnotize etmeye hazır hale geliyor. Yumuşak ve narin dokusu, fethetmeye hazır bu uyumlu gölge ile tamamlanıyor.

Fernando ve Marina, Cala Blue ve Posidonia Green’e ilham veren denizin ip yürüyüşçüleri

Akdeniz yaşam tarzı, özel ve yoğun bir şekilde yaşanması gereken eşsiz bir yaşam biçimidir. Deniz onun yansımasıdır, biyolojik çeşitliliğe bir övgüdür, sürekli ve hassas bir dengede bir arada var olan türlerin dansıdır. Akdeniz’de yaşayan 12 binden fazla endemik bitki ve hayvan türü vardır ve bunların çoğu plastik kirliliği nedeniyle tehlike altındadır. Fernando ve Marina, Equilibrio Marino STK’sının bir parçasıdır. Resiflerden, deniz yataklarından, plajlardan ve kıyılardan atılmış plastikleri, ağları ve çöpleri temizlemek ve toplamak için bir grup insanla birlikte çalışıyor. Cosentino da bu girişimde yer alıyor ve Equilibrio Marino aracılığıyla karbondioksiti azaltmak, deniz yaşamını eski haline getirmek için gerekli olan Poseidon çayırlarının geri kazanılmasını amaçlayan eylemleri gerçekleştirecek. Bu hikayeye www.cosentino.com adresinden göz atabilirsiniz.

Silestone Sunlit Days & HybriQ +

Sunlit Days, Silestone tarafından özel ve öncü HybriQ® teknolojisi ile yaratılan yeni bir koleksiyondur. Bu yeni üretim süreci, şirketin çevreye, döngüsel ekonomiye ve sürdürülebilir yönetime olan bağlılığı ile örtüşmektedir. HybriQ + ile Silestone’un üretim süreci, bileşiminde yüzde 99 yeniden kazanılmış su, yüzde 100 yenilenebilir enerji ve minimum yüzde 20 geri dönüştürülmüş hammadde kullanır. Dahası, HybriQ + teknolojisi, kuvars silikanın varlığını önemli ölçüde azaltan yeni formülüyle öne çıkıyor. Mineral hammaddelerden ve geri dönüştürülmüş malzemelerden oluşan hibrit bir formül kullanılıyor. Bu yeni bileşimle Silestone’un olağanüstü performansı ve zamansız güzelliği bozulmadan uzun yıllar korunuyor.