Eğer bir şeylerin, diğer insanlardan çok bizim başımıza geldiğini düşünüyorsak, bu konuda mutlaka bizim bir katkımız vardır. Genellikle biz bunun ne olduğunu fark etmeyiz. Hatta birileri, bu tesadüfler hakkında bizim de bir katkımız olduğunu ima etmeye çalışsa genellikle incinecek, kızacak kadar bir şey yapmadığımızdan emin oluruz.
Yaşamda hiçbir şey için olma olasılığı sıfır diyemeyiz. Ama eğer ortalamanın üstünde bir şey yaşıyorsanız, istatistiksel olarak her tekrarda tesadüf olma olasılığı düşecektir. Olasılık ne kadar düşük olursa olsun gerçekleşme ihtimalini sıfırlamaz ancak herkes, o çok düşük tesadüf olasılığının kendi başına geldiğine inanır ve karşısındakini de inandırmak için uğraşır. Çünkü kendisi, gerçekten buna inanmaktadır. Karşıdaki kişileri ikna etmek için olayları anlatırlar. Doğal olarak olayları kendi gördükleri pencereden anlatacakları için diğerleri de ikna olur. Onun haklı olduğunu söyler. Biz olayları anlatırken objektif anlattığımızı ve amacımızın gerçeği bulmak olduğunu düşünürler. Farkında olduğumuz amaç; nerede yanlış yapıyorsam bulayım ve düzelteyim iken farkında olmadığımız amacımız haklı olduğumuzun teyit edilmesidir.
Bu tip sık tesadüf eden olaylar için birkaç olasılık vardır: Birincisi biz aynı şekilde davranıyoruzdur. Dolayısı ile aynı sonuçları alıyoruzdur. En klasik örneği, bir yerlere geç kalmaktır. Aslında zamanı algılamamız bozuktur ama her seferinde gerçekten trafik sıkışıklığına denk geldiğimizi düşünür ve inanırız. Oysa aynı şehirde yaşayan insanlar aynı oranda geç kalmıyorsa, zaman yeterince iyi ayarlanamadığı için geç kalınıyor demektir. Trafiğe bağladığımızda kendimizi değiştirmek, zamanı daha iyi ayarlamak için uğraşmak yerine dış faktöre suçu atmak, bu sorunun hiç düzelmeden devam etmesine neden olacaktır. Meselenin içine insan ilişkileri girdiği zaman bu denklem daha da zorlaşır. Bu durumda olayda kendi payımızı görmemiz çok daha zorlaşır.
İkinci olasılıkta sık tekrar etmiyordur ama bize sık tekrar ediyormuş gibi gelir. Bu da bize ait bir değişkendir. Örneğin, herkes kadar kandırılmış olabilirsiniz ama kandırılmaya ilişkin tepkiniz o kadar yoğundur ki, herkesten daha fazla kandırıldığınızı düşünebilirsiniz. Başkalarının başına da aynı şeyler gelmiş olabilir ama onların hatırlamadıkları olaylar, sizin aklınızdan çıkmayan şeylere dönüşebilir. İşin tuhaf yanı insan ilişkilerinde eğer böyle bir hassasiyetimiz varsa, bir süre sonra bunun yaratıcısı haline geliriz.
Örneğin, herkesin size kaba davrandığını düşünüyorsanız, aslında kaba olmayan yaklaşımları da kaba olarak algılayıp uzaklaşıyor olabilirsiniz. Böyle bir durumda aklınızda kalacak olan şey, size kaba davranıldığı olacaktır. Gerçeği teyit etmek için sorduğunuz zamanlarda ise içinizdeki duygu öfke olduğu sürece, siz ne kadar öfkenizi yansıtmadığınıza inanırsanız inanın, kaba tepkiler almayı tetikleme yüzdeniz artacaktır.
Üçüncü olasılık ise o kadar kendinize dönük yaşıyor olabilirsiniz ki, karşınızdakinin yaşadıklarından, yapabileceklerinden tamamen bağımsız olarak yüksek beklentileriniz olabilir. Karşıdaki o beklentileri yerine getirmeyince sanki hakkınız olan bir şey verilmiyor gibi hissedip kızgınlık yaşıyor olabilirisiniz. Bu durum karşıdakinde de tepkiye yol açıp, başlangıçta doğal tepkiler verse bile bir süre sonra kaba bir karşılık vermesine neden olabilir. Bu da baştan beri karşıdakinin size kaba davrandığı yanılgısını doğrulayacaktır. Bunları arkadaşınıza anlattığınızda o da doğal olarak kişinin aslında baştan beri kaba olduğunda sizinle hem fikir olacaktır. Dolayısı ile arkadaşlarımız ile konuşarak ne yaptığımızı fark etme imkânımız olmayacaktır.
Eğer hayatınızda bazı şeylerin daha sık başınıza geldiğini düşünüyorsanız ya sürekli kendinizin ne kadar haklı olduğunuzu kendi kendinize kanıtlamaya çalışarak ve aynı şeyleri bir ömür yaşamaya devam ederek yaşayabilirsiniz ya da değiştirmek için samimi bir şekilde, tercihen profesyonel bir destek alarak ve gerçekten çok yoğun bir şekilde çalışarak hayatınıza başka “tesadüfleri” çekmeyi öğrenebilirsiniz.
Hayatınız güzel tesadüfler çekebilmeniz dileğimle…
Psikiyatrist Dr. Dilek Türkoğlu
Kaynak: Medya Çuvalı