Sabah 35. Yaş Sektör Buluşmaları
Turkuvaz Medya Grubu’nun amiral gemisi Sabah Gazetesi’nin Turkuvaz Medya Merkezi’nde dün (17 Aralık 2020, Perşembe) gerçekleşen ‘Sabah 35. Yaş Sektör Buluşmaları’na T.C. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, T.C. Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan ve T.C. Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli katıldı.
T.C. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy: “TURİZMDE V TİPİ TOPARLANMA YAKALAYACAĞIZ”
T.C. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Türkiye turizminin 2021 yılında rayına oturacağını söyledi. Türkiye’de aralık sonu itibariyle aşılama sürecinin başlayacağına dikkat çeken Ersoy, diğer ülkelerin de aşı uygulamasını başarıyla hayata geçirmesi halinde sağlık güvencesinin yeniden tesis edileceğini ve turizmde ‘V’ tipi bir yükseliş yakalayacağımızı ifade etti. Bakan Ersoy, “Çünkü insanların ciddi bir psikolojik rahatlamaya ihtiyacı var” dedi.
Turkuvaz Medya Grubu’nun amiral gemisi Sabah Gazetesi’nin Turkuvaz Medya Merkezi’nde dün (17 Aralık 2020, Perşembe) gerçekleşen ‘Sabah 35. Yaş Sektör Buluşmaları’na bir video ile katılan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Sabah Gazetesi’nin 35’inci yaşını kutladı. Ersoy, “Medya sektöründe 35 yıldır Türkiye’nin ve Türk milletinin tarihine, yaşanmışlıklarına, gününe dair ayrıntılara, geleceğe yönelik umut, hedef ve hamlelerine tanıklık etmiş olan, bu tanıklığı dürüst ve tarafsız gazetecilik anlayışıyla kayıt altına alarak, haber alma özgürlüğüne hizmet eden Sabah Gazetesi’nin kuruluş yıl dönümünü tebrik ediyorum. 35 yıllık bu yolculuğa, geçmişten bugüne alın terini, emek ve gayretini vakfeden herkesi kutluyorum. Sayın Ömer Faruk Kalyoncu nezdinde, Turkuvaz Medya Grubu’nu ve Erdal Şafak’ın şahsında Sabah Gazetesi’nin tüm çalışanlarını tebrik ediyorum. Nice 35 yıllarda yeni başarılara ulaşmanızı diliyorum” dedi.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Sabah Gazetesi’nin 35’inci Yaş Sektör Buluşmaları’nda turizm sektöründe yaşananları ve gelecek beklentilerini paylaştı. Çok farklı bir yılı geride bıraktığımıza dikkat çeken Mehmet Nuri Ersoy, “Dünyanın tamamında bildiğimiz hayat düzeni COVİD-19 salgını ile bir anda değişti. Sektörel bazda baktığımızda bu değişimin en ağır sonuçlarını ulaşım, turizm ve kültür-sanat yaşadı. Çünkü hepsi hizmet sunabildiği insan sayısına bağımlı ve yerine başka bir şey ikame etme şansı yok” diye konuştu.
‘Rakiplerin önündeyiz’
Türkiye’nin 2020’nin ilk iki ayında hedefleri olan 58 milyon turist ve 41 milyar dolar gelir seviyelerini bile geçeceğine yönelik işaretleri aldıklarını hatırlatan Ersoy, “Pandemi sonrasında ise yüzde 100’lük bir artış yakalayacağımızı tahmin ediyoruz. Sonrasında da 2023 hedeflerimize doğru mümkün olan en yakın takibi sürdürerek yolumuza kararlılıkla devam edeceğiz” dedi.
Turizm sektöründe Avrupa’daki en güçlü rakiplere bakıldığında uluslararası ziyaretçi sayısından yüzde 80, gelirde ise yüzde 88 daralma görüldüğüne vurgu yapan Bakan Ersoy, “Türkiye’de ise bu rakamlar yüzde 70 ve yüzde 68 olarak gerçekleşti. Bu rakamlardan yola çıkarak ortalama yüzde 15 daha iyi performans sergilediğimiz söyleyebiliriz” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin 2020’nin en kapsamlı ve güçlü tanıtım çalışması yapan ülkesi olduğuna dikkat çeken Ersoy, Güvenli Turizm Sertifikasyon Programı’nın Avrupa’nın ilke ve öncü programı olduğuna vurgu yaptı. Dünyada da sınırlı sayıdaki örnekler arasına girdiğini, başarı noktasında zirveyi yakaladığını ifade eden Ersoy, “Bunu mümkün kılan hem içeriğindeki detaylı yaklaşım hem de uygulamadaki disiplindir. Programa dahil olan tesis sayısı 6 bini geçmiş durumda. Tüm bu parçalar bir araya gelince pandeminin etkilerini kısmen de olsa rakiplerimizden daha iyi yönetmeyi başardık. Şimdi ise turizmi 2021’de yeniden rayına oturtacağız” diye konuştu
‘Psikolojik rahatlama ihtiyaç var’
Türkiye’de aralık sonu itibariyle aşılama sürecinin başlayacağına vurgu yapan Mehmet Nuri Ersoy, şunları söyledi:
“Diğer ülkeler de aşı uygulamasını başarıyla hayata geçirirse sağlık güvencesinin yeniden tesis edilmesiyle turizmde V tipi bir yükselişi yakalayacağımız ön görüyoruz. Çünkü insanların ciddi bir psikolojik rahatlamaya ihtiyacı var. Uzun süredir sınırlandırılmış olan hayat şartları insanları seyahate yönlendirecek. Salgın etkisinden yavaş yavaş kurtulmaya başlayan Asya’da bunun örneğini görüyoruz. Pandemi performansımız daha önce turizm destinasyonu olarak Türkiye’yi hiç düşünmeyen insanları ülkemize getirdi. Bir zorunluluk gibi başlayan bu hareket, deneyimlerin getirdiği üst düzey memnuniyet ve beğeni ile birlikte artık yeni ziyaretçileri Türkiye’ye yönlendiren bir etkiye dönüştü. Bu etkinin erken rezervasyon rakamlarına yansımaya başladığını da görüyoruz.”
Rakip ülkelere göre yakalanan başarının 2018’de nitelikli turisti merkeze koyarak sürdürülebilir turizm hedefi ile inşa edilmeye başlanan yeni sistem sayesinde yakalandığını belirten Mehmet Ersoy, “Her şeyden önce ülkemizin rakipsiz potansiyeli göz önüne alınıyor, mümkün olan her parçasını turizme kazandırmaya çalışıyoruz. Turizmi ürün çeşitliliğini sağlayarak sezon sınırlamasından çıkarmak, kıyılara sıkışmış turizm hareketini ülke geneline yaymak için adımlar attık. İstihdam yaratan yerel kültür ve ürünleri teşvik eden projeler ürettik. Turizm yereldeki insanımızın hayat kalitesine ve ekonomik refahına katkı sunabildiği müddetçe orada değer görecek, sahiplenilecek ve güçlenecektir. Bununla birlikte davranıştan tutun da ekonomik aktivitelere kadar turiste ve turizme karşı sağlıklı ve doğru bir yaklaşım da geliştirmiş olacağız” ifadelerini kullandı.
‘Turizm Tanıtma Ajansı büyük rol oynadı’
Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı’nı (TGA) kurarak, turizmin önde gelen ülkelerinden yıllardır var olan kurumsal bir yapının Türkiye’ye kazandırıldığının altını çizen Bakan Ersoy, “Thomas Cook krizi ajansın değerini ve başarısını gördüğümüz ilk uluslararası krizdi. İkincisi de COVID-19 oldu. Güvenli Turizm Sertifikasyon programını dünyaya detaylarıyla anlatmakta ve uçuş kısıtlamalarının kaldırılmasında TGA büyük rol oynadı. Bu noktada Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na çok teşekkür ediyorum” dedi.
2023 turizm stratejilerinde belirtilen ve sayısını arttırmayı öncelik hedef olarak gördükleri münferit rezervasyonların öneminin kendini bir kez daha gösterdiğinin altını çizen Mehmet Ersoy, şunları söyledi:
“2023 hedeflerinde belirtilen amaçlara göre kendimizi geliştirmeyi sürdüreceğiz. Altyapımızı belirlediğimiz yönde güçlendirmeye ve değiştirmeye devam edeceğiz. Örneğin gastronomi, bisiklet ve inanç rotaları açısından dünyada en iyi imkanlara sahip ülkeyiz. Ama bugüne kadar bunu değerlendirememişiz. Şimdi TGA ile birlikte ilk etapta 50 adet rota oluşturduk ve yoğun bir şekilde bunları tanıtıyoruz. Kısa zaman içinde 100 tane rota çıkarmış olacağız. Türkiye’nin global tanıtım kanalı ‘goturkey.com’u da yenilenmiş yapısıyla yayına aldık. Türkiye hakkında bilgi almak ve seyahatini planlamak isteyen tüm kullanıcılara kültür ve turizm değerlerimizi tek bir çatı altında sunacağız.”
81 il için marka ve tanıtım çalışması
Yine bakanlık olarak TGA ekipleri ile 81 ile yönelik il bazlı markalaşma ve tanıtım çalışmalarına başlandığını söyleyen Bakan Ersoy, “Ülkemizdeki turizm destinasyonlarının çeşitlendirilmesini, marka bütünlüğünün sağlanmasını, etkin tanıtım yapılmasını ve kaynakların verimli kullanılmasını amaçlıyoruz. Bu çalışma ile illerin potansiyellerini tekrar yapılandırarak, ziyaretçi ve kaynak ülke sayısını arttıracak, otel doluluk oranlarını istenilen seviyeye çıkartacağız. Türkiye algısını etkileyecek herhangi bir olumsuz gelişme olduğunda dijital kanallarımızdan tanıtım faaliyetlerine yönelik senaryolar oluşturuluyor ve bunları etkin pazarlama faaliyetleri ile destekleyerek hayat geçiriyoruz. Türkiye turizmde layık olduğu mevkiye muhakkak ulaşacak, liderlik mücadelesi veren ülkelerden biri olacaktır” dedi.
Ulaşımda konforu standart haline getirerek hem ana destinasyonlara tarifeli sefer sayılarında artışa gittiklerini hem de belli pazarlara bağımlılıktan Türkiye’yi kurtarmak adına çok güçlü tanıtım ataklarıyla yeni pazarlara açılım sağlandığını belirten Mehmet Ersoy, “Sektörümüzün ihtiyaç duyduğu iyi yetişmiş, donanımlı ve kaliteli personel ihtiyacını Milli Eğitim Bakanlığı ile yaptığımız protokol çerçevesinde turizm meslek liselerinde okuyan gençlerimizle karşılama yoluna gittik. Bu çalışmanın ulaştığı büyük başarıyı sektörden aldığımız yeni taleplerden anlıyoruz. 50’den fazla lisemizi uygulamaya dahil ettik. Var olan 76 lisenin tamamı da bu kapsama alınacak. Görünen o ki turizm meslek lisesi sayımızı da büyük oranda arttırmamız gerekecek” diye konuştu.
2021 hedefi 30 milyon turist 20 milyar dolar gelir
Turkuvaz Medya Grubu’nun amiral gemisi Sabah Gazetesi’nin Turkuvaz Medya Merkezi’nde bugün (17 Aralık 2020, Perşembe) gerçekleşen ‘Sabah 35. Yaş Sektör Buluşmaları’nda turizm sektörü de ele alındı. Sabah gazetesi Ekonomi Müdür Yardımcısı Dilek Güngör moderatörlüğünde düzenlenen turizm paneline, Kültür ve Turizm Bakanlığı Bakan Yardımcısı Nadir Alpaslan, Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği Başkanı Firuz Bağlıkaya, Jolly Yönetim Kurulu Başkanı Mete Vardar, Limak Turizm Koordinatörü Kaan Kavaloğlu ve İGA İstanbul Havalimanı Dijital Hizmetler ve Ticaret Genel Müdür Yardımcısı Ersin İnankul yer aldı.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Bakan Yardımcısı Nadir Alpaslan, turizm sektöründe 2020’de yaşananları ve 2021 hedeflerini açıkladı. Alpaslan, “Aşının da bulunmasıyla, 2021’de 30 milyon turist 20 milyar dolar gelir hedefliyoruz. 2022-2023 yıllarında 2019 koşullarını yakalamayı umuyoruz” ifadelerini kullandı.
2016’da yaşanan terör olayları ve sonrasında 2020’deki salgın krizinde turizmin ciddi şekilde etkilendiğini kaydeden Kültür ve Turizm Bakanlığı Bakan Yardımcısı Nadir Alpaslan, “Bu sorunlar turizmin kendisinden kaynaklanmıyor. Ancak turizm hassas bir sektör. 2016’da yaşanan olayların ardından büyük sıkıntı yaşasak da hızlı bir toparlanma oldu. 2019’da Türkiye turizmde parlayan yıldız oldu. 2020 yılını çok iyi geçireceğimizi, devamında en gözde turizm ülkelerden biri olacak potansiyelimiz vardı. Cumhurbaşkanlığı sistemi ile turizm sektörü de stratejik sektör ilan edildi” dedi.
2020’de 60 milyon turist beklerken, salgın nedeniyle turizmin çok olumsuz etkilendiğine dikkat çeken Alpaslan, “Bu süreçte turizm sektörünün yaşamına devam edebilmesi adına çalışmalar yaptık. Destek paketlerini devreye aldık. Hazirandan sonra normalleşmeyle birlikte Güvenli Turizm Sertifikasını devreye aldık. Denetimleri arttırdık. Bu dünyaya bir örnek oldu. Rakip ülkelerimiz de bunu örnek olarak gösterdi. 2020’de rakip ülkelere göre daha az kayıp yaşadık. Yıl sonu itibariyle 15 milyon turist, 11 milyar dolar gelir bekleniyor. Aşının da bulunmasıyla, 2021’de 30 milyon turist, 20 milyar dolar gelir hedefliyoruz. 2022-2023 yıllarında 2019 koşullarını yakalamayı umuyoruz. Turizm Geliştirme Ajansı’nın da büyük faydasını gördük. Rakiplerin bir kaç adım önünde tanıtımlarımızla yer alacağımızı düşünüyoruz” diye konuştu.
‘Rakiplere göre daha hızlı toparlanırız’
Yaptıkları bütün görüşmelerden sonuçlar çıkardıklarını belirten Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği Başkanı Firuz Bağlıkaya, “En önemlisi uçuş sıkıntısı yaşanmaması ve ülkelerine geriye dönen yolcuların karantinaya alınmaması.
Örneğin İngiltere’den akışın durması ülkeye dönenlere karantina şartını getirmesi sebebiyle oldu. Şu anda aşılama büyük önem taşıyor. Turist aldığımız bölgede 600 milyon insan yaşıyor. Burada yüzde 60’ın aşılanması önemli” dedi.
Eğer planlanan şeyler dışında olaylar yaşanmasaydı Türkiye’nin 100 milyon turist ağırlayabileceğini kaydeden Bağlıkaya, “Aşıların artması, uçuşlar, ve karantina şartlarının kalkmasıyla 2021’de 2019’un rakamlarının yarısını yakalamayı hedefliyoruz. Biz rakip ülkelere göre daha hızlı toparlanacağız. Çünkü biz krizlere alışkınız. Yabancı akışının mayıs ayı itibariyle başlayacağını düşünüyoruz. Sektör büyük sıkıntı içinde ancak alınabilen desteklerle tünelin ucunda ışık göründü” ifadelerini kullandı.
‘Desteklerin 10 katını geri verebiliriz’
Pandemi nedeniyle tüm sektörlerde sorunlar yaşandığını kaydeden Jolly Tur Yönetim Kurulu Başkanı Mete Vardar, “Ancak en çok turizm sektörü etkilendi. Havayolları, otelciler, esnaf olarak hepimiz bu krizden çıkmak için çalışıyoruz. Pandemi nedeniyle bir yandan sağlığı düşünürken, bir yandan tatil satmaya çalıştık. Evimizden daha temiz oteller ortaya çıktı. Toplamda 147 otel gezdim. Müthiş önlemler alınmıştı. Normalleşme süreci başladığında otellerde sadece yerli turistler vardı. Türk misafirinin öneminin farkına varmalıyız. Yerli turist sayısı arttıkça krizleri daha rahat atlatırız. İlk olarak iç pazar konusunda reaksiyon alınmalı” dedi.
Güzel bir tatilin insanların sosyal ve iş hayatına çok büyük olumlu etkisi olacağına vurgu yapan Vardar, “Türk insanını tatile teşvik edecek uygulamalara ihtiyaç var. Ayrıca yabancı turist yerli turistten çok daha uygun fiyata tatile yapabiliyor” diye konuştu.
Acentelerin hibe alması gerektiğinin altını çizen Vardar, şunları söyledi: “Çünkü biz ayakta kalarak devlete daha çok destek verebiliriz. Bu dönemi atlatmamız gerekiyor. Şu an bize verilecek desteğin 10 katını gelecek yıllarda devlete ödeyebiliriz.”
‘Gurbetçilerin etkisi büyük oldu’
Turizm sektörünün krizden daha az etkilenmesi için kamunun ve özel sektörün ellerinden gelen her şeyi yaptığını kaydeden Limak Turizm Koordinatörü Kaan Kavaloğlu, tüketici isteklerinin değiştiği dönemde kamu özel sektör işbirliği ile 2021’e hazırlanılması gerektiğini söyledi. Kavaloğlu, “Özellikle devreye alınan sertifika programı dünyaya örnek oldu. Oteller de kendi manifestolarını yayınladılar. Bizim ilk misafirlerimiz normalleşmeyle birlikte geldiğinde ‘ayaklı reklam’ kampanyamızı yaptılar. Turizm çalışanları da bu dönemin gizli kahramanları arasında yer aldı. Onlar da üzerine düşeni yaptı.”
Otellerde tatil yapan yerli turistin otellere nefes aldırdığını kaydeden Kavaloğlu, “Gurbetçilerin de büyük etkisi oldu. Yaşadıkları ülkelerin siyasi iradelerini zorladılar ve onlar sayesinde turizm hareketi başladı. Yabancı turistlerle o kadar çok yazışma yaptık ki, onlar da Türkiye’de tatil yapmak istedi. Pandemi döneminde daha önce onlarca kez Türkiye’ye gelen turistleri ağırladık. 2021’in ilk rezervasyonlarını yapanlar da ülkemizde daha önce tatil yapanlar oldu” ifadelerini kullandı.
Havacılık sektörü hızlı testleri bekliyor
Havacılıkta daha önce de birçok sıkıntının yaşandığını, ancak böyle bir krizin daha önce deneyimlenmediğini dile getiren İGA İstanbul Havalimanı Dijital Hizmetler ve Ticaret Genel Müdür Yardımcısı Ersin İnankul, “Pandemi öncesinde 2020’de büyüme bekliyorduk. Ocak ayında yolcu sayısı 5 milyonu, şubatta ise 4 milyonu aşmıştı. Ancak sonrasında pandemi nedeniyle ticari uçuşlara kapandık. Biz de yeni normale havalimanını hazırlamaya başladık. Gelinen noktada sağlıklı seyahat için çok proje gerçekleştirdik. Yolcuyu ilk olarak daha evinde mobil uygulama üzerinden uyarmaya başladık. Termal kameralarla havalimanına almaya başladık. Hijyen ekibi kurduk. Maske-mesafe sıkıntıları konusunda uyarmaya başladılar. Bu arada teknolojiyi de çok iyi kullanıyoruz. Yoğunlukları dinamik olarak izliyoruz. Tüm bu alınan önlemlerle uluslararası çapta birçok sertifika almaya hak kazandık, ödüller aldık” dedi.
Havacılık için en önemli konunun hızlı testlerin devreye girmesi olduğuna vurgu yapan İnankul, şunları söyledi:
“Global anlamda uygulanan hızlı test havacılığın önünü açacaktır. Hızlı test ile evinde sıkılan yolcuların V dalgası ile hızlı bir şekilde seyahat edeceğini düşünüyoruz.”
T.C. Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan: PANDEMİ E-TİCARETİN PAYINI YÜKSELTTİ
T.C. Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, pandemi nedeniyle e-ticaretin genel ticaret içindeki payının yükseldiğini söyledi. Ruhsar Pekcan, “E-ticaretin genel ticaret içerisindeki oranı, 2019 yılının ilk 6 ayında yüzde 8,4 olarak gerçekleşirken, 2020 yılının ilk 6 ayında pandeminin etkisiyle bu oran yüzde 14,2’ye yükseldi” dedi.
Turkuvaz Medya Grubu’nun amiral gemisi Sabah Gazetesi’nin Turkuvaz Medya Merkezi’nde dün (17 Aralık 2020, Perşembe) gerçekleşen ‘Sabah 35. Yaş Sektör Buluşmaları’na bir video ile katılan Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, “Turkuvaz Medya Grubu’nun en değerli markalarından biri olan Sabah Gazetesi’nin 35. yıldönümünü içtenlikle kutluyor, başarılarının devamını diliyorum. Sabah 35. Yaş Sektör Buluşmaları kapsamında, Turkuvaz Medya Grubu’na ve Sabah Gazetesi’ne, böylesine faydalı bir etkinliği düzenledikleri için bir kez daha teşekkür ediyor, Sabah’ın 35. yılını tebrik ediyor ve başarılarının devamını diliyorum” diye konuştu.
‘Sabah 35. Yıl Buluşmaları’ kapsamında perakende sektörünü odak noktasına alan böylesine nitelikli bir panelin gerçekleştirilmesinden memnuniyet duyduğunu dile getiren Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, “Perakende ticaret sektörü, ülkemizdeki ticari faaliyetler bakımından oldukça önemli bir yer tutmakta, istihdama katkı sağlamaktadır. Ülkemizde bulunan 3,2 milyondan fazla işletmenin yaklaşık 733 bini perakende sektöründe faaliyet göstermekte olup, sektör cirosu yaklaşık 931 milyar TL tutarındadır. Sektörde istihdam edilen çalışan sayısı hâlihazırda 2 milyonun üzerindedir” ifadelerini kullandı.
‘Perakende sektörü için sürdürülebilir gelişim önemli’
Özellikle günümüzde sağlıklı bir gelecek vizyonu için, ‘organize perakendecilik’, ‘geleneksel perakendecilik’, ‘e-ticaret’ ve ‘tüketici’ boyutlarının bir arada ele alınması gerektiğine vurgu yapan Bakan Pekcan, “Bu saydığımız unsurların birbirlerini tamamlayan ve destekleyen nitelikte işlev göstermesi, perakende sektörümüzün sürdürülebilir gelişimi için elzemdir. Ticaret Bakanlığı olarak tüm politikalarımızı bu anlayış ve hassasiyetle şekillendirme gayretindeyiz. Ülkemizde hem genel manada ticari altyapının iyileştirilmesi, hem de perakendecilik sektörü özelinde sektörel altyapının etkinleştirilmesi için teknik çalışmalar ve mevzuat çalışmalarımız devam etmektedir. Perakende ticaret sektörüne yönelik ilk yasal düzenleme niteliği taşıyan 6585 Aayılı Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’da; sektörün değişen dinamik yapısına bağlı olarak, sektörden gelen taleplerin karşılanması ve uygulamada karşılaşılan sorunların giderilmesi amacıyla belli değişiklikler yapılması gündemdedir” dedi.
Hızla gelişen ve derinleşen dijital ekonomi çerçevesinde, e-ticareti perakendecilik sektörünün gelişiminde stratejik bir araç olarak kullanmak için doğru politikalarla devam edilmesi gerektiğine vurgu yapan Pekcan, “Ticaret Bakanlığı olarak, ülkemizde e-ticaretin gelişimi ile ilgili çalışmaları titizlikle sürdürüyoruz. Bu yıl hayata geçirdiğimiz E-Ticaret Bilgi Platformu’nda, ülkemizdeki e-ticaret sektörüne ilişkin verileri ilk kez yayınlamaya başladık. Bu verilere göre; e-ticaretin genel ticaret içerisindeki oranı, 2019 yılının ilk 6 ayında yüzde 8,4 olarak gerçekleşirken, 2020 yılının ilk 6 ayında pandeminin de etkisiyle bu oran yüzde 14,2’ye yükseldi. Keza ülkemizde e-ticaret altyapısının gelişimini desteklemek için “e-ticarette güven damgası” uygulamamızı sürdürüyor, Elektronik Ticaret Bilgi Sistemi (ETBİS) kapsamında sitelerimizi kayıt altına alıyor, e-ticaret bilgi platformunda yer alan online ve ücretsiz eğitimlerimizi, KOBİ’lerimize ve vatandaşlarımıza sunmaya devam ediyoruz. Keza, ihracat desteklerimiz bağlamında, e-ticaret sitelerine üyelik giderlerini destek kapsamına aldığımızı hatırlatmak isterim” diye konuştu.
Yetkili servis hizmetlerinin güvenliği açısından, servis.gov.tr adresinden erişilebilen Servis Bilgi Sistemi’nin kullanıma açıldığını hatırlatan Ruhsar Pekcan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İkinci el cep telefonu ve tabletlerin yenilenerek ekonomiye kazandırılması ve garantili-sertifikalı şekilde satışa sunulması için, ‘Yenilenmiş Ürünlerin Satışı Hakkında Yönetmelik’, yine önemli bir düzenleme olarak yakın zamanda hayata geçirilmiştir. Şüphesiz; tüketiciye yönelik uygulamaların geliştirilmesi noktasında siz değerli sektör temsilcilerinin rolleri ve katkıları göz ardı edilemez.”
‘Haksız fiyat değerlendirme kurulu’
Birçok ülkede olduğu gibi, Türkiye’de de koronavirüs salgını karşısında ekonomik faaliyetlerin sürdürülebilirliğine katkı sağlayacak ilave yasal düzenlemelere ihtiyaç duyulduğunu belirten Bakan Pekcan, şunları söyledi:
“Bu kapsamda, piyasa aksaklıklarına sebep olan, haksız ve rekabeti bozucu faaliyetlerin önlenmesine yönelik olarak, üretici, tedarikçi ve perakende işletmelerin fahiş fiyat artışı ve stokçuluk uygulamalarını engellemek amacıyla ‘Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu’ oluşturulmuştur. Buradan şunu özellikle hatırlatmak isterim: Kurulda Bakanlığımız dahil 5 farklı Bakanlık temsilcileri ile birlikte, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu, üretici ve tüketici örgütleri ile perakende sektöründen temsilcileri yer almaktadır. Toplamda 13 üyenin yer aldığı bu kurulda çalışmalar önemli bir istişare ve koordinasyon ile firmaların savunmaları alınarak yürütülmektedir. Bakanlığımızca veya kurul tarafından resen veya şikâyet üzerine inceleme ve denetimler yapılmaktadır. Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu’nun, piyasa dengelerinin üzerinde, genel ve ucu açık bir denetim misyonu kesinlikle yoktur. Bu kurulun amacı, özellikle içinde bulunduğumuz şartlara benzer olağanüstü durumlarda, piyasa bozucu etkinliklerin tespit edilerek bunların üzerine gidilmesi; bu sayede piyasa etkinliği ve güvenliğinin desteklenmesidir.”
‘Gelen talepler değerlendirildi’
Kovid-19 salgınının tüm dünyada gündelik hayatı olumsuz etkilediğini, özellikle KOBİ’ler ve esnaf-sanatkarlar için sıkıntılı bir süreci tetiklediğini kaydeden Ruhsar Pekcan, “Her zaman olduğu gibi, bu olağanüstü süreçte de; Ticaret Bakanlığı olarak, tüm sektör kuruluşlarımızdan; tüm esnaf-sanatkar kuruluşlarımızdan gelen talepleri, hem kendi bakanlığımızda değerlendirdik; hem de ilgili diğer bakanlıklarımız nezdinde takibini yaptık. İletilen sorunlar ve talepler, çözüm önerileri ile birlikte, Sayın Cumhurbaşkanımız liderliğinde, Cumhurbaşkanlığı kabinesi tarafından hassasiyetle ele alındı” dedi.
‘Mobilya sektöründe bekleme süresi 3-4 aya çıktı’
Bakan Ruhsar Pekcan’ın konuşmasının ardından başlayan Perakende Paneli’nin moderatörlüğünü Sinan Özedincik üstlendi. Panelde Erciyes Anadolu Holding CEO’su Alpaslan Baki Ertekin, Kiğılı CEO’su Hilal Suerdem, Bellona Genel Müdürü Mustafa Karamemiş ve Doğanlar Yatırım Holding Yönetim Kurul Başkanı Davut Doğan pandemi dönemini ve sektörel beklentilerini anlattı.
Pandemi sonrasında mobilya talebinin bir hayli yükseldiğine dikkat çeken Erciyes Anadolu Holding CEO’su Alpaslan Baki Ertekin, “Mobilya sektöründe 3-4 ay bekleme süreleri yaşanmaya başladı. Bugün 1,5-2 ay yatak bekleme süresi var. Şu anda üreticiler bekleyen talepleri karşılamaya çalışıyor” dedi.
Erciyes Anadolu Holding CEO’su Alpaslan Baki Ertekin, birbiriyle yakın çalışan 10 bin çalışanları olduğunu belirterek, “Ancak pandemi nedeniyle bütün üretimi durdurmak zorunda kaldık. Ürünler üretiliyor. Sonra ana bayilere gidiyor. Oradaki çalışmanın ardından bin 600 bayiye dağılıyor. İnsanlar bayilerden içeri girmemeye başladı. Mart ayında sakin olalım, olayı gözlemleyelim dedik. Ancak mobilya öyle bir şey ki hep ihtiyaç olacak. İnsanlar var oldukça mobilya da olacak. O dönem mobilya sektöründe bayilerin mart çeklerini 90 gün öteledik. Onlara nefes aldırmak istedik. Sonra tedbirleri kuvvetlendirip, nisan çeklerini 180 gün öteledik. Mayıs ayı ile üretim süreçlerini başlattık” dedi.
Alpaslan Baki Ertekin, “Burada geçen yılın 12 ayı ile bu yılın 10 ayını karşılaştırıyoruz. Buna rağmen büyümenin yakalandığını söyleyebiliriz. Bir dönem 10 bin çalışanın yaklaşık 2 bin 500’ü filyasyondaydı. Bu üretim senkronunu bozdu. Mobilya sektörü olarak birçok sektörü besliyoruz. Pandemiden olumlu sonuçlar elde ettik” ifadelerini kullandı.
‘Tüm sıkıntıları üzerimizde topladık’
Perakendenin bazı dinamiklerinin asla değişmeyeceğini kaydeden Kiğılı CEO’su Hilal Suerdem, “Perakendeciler olarak zor dönemde topluma, tüketiciye nasıl davranmalıyız diye fikirler ürettik. İnsanlar evlerden çıkamıyor, marketlerde mesafeleri kontrol edemiyorlardı. Bu dönemde Kiğılı olarak e-ticaret sitemizde temel ihtiyaç malzemelerini geçici olarak satmaya başladık. Halk konuyu doğru anladı ve bizi iyi bir noktaya getirdi” dedi.
Pandemi döneminde tedarikçilerin ciddi problemi olduğunu belirten Suerdem, “Tedarikçileri sıkıntıyı sokmamak için elimizden geleni yaptık. Kısa çalışma ödeneği (KÇÖ) ve Kredi Garanti Fonu (KGF) bize moral verdi. Dış etkenlerin kötü gitmesi nedeniyle kısıtlı da olsa bazı personelimizi KÇÖ’ye dahil etmek durumunda kaldık. Açıkçası tüm sıkıntıları üzerimizde topladık. Bugünlere bu şekilde geldik” diye konuştu.
‘Kapasitenin 2,5 katı üzerinde talep geldi’
Markalarının 2019’da kadar geçen 3 yılda yüzde 25 ortalama ile büyüdüğünü söyleyen Bellona Genel Müdürü Mustafa Karamemiş, “2020 için planlar hazırdı. Türkiye genelinde 572 mağaza ile hedefe koşuyorduk. 2020 ilk çeyrekte büyüme paralelinde çalışmalar devam etti. Mayıs sonuna kadar ise sektör görebileceği dip seviyeyi gördü. Yeni normalle birlikte kapasitelerin 2,5 katı üzerinde sipariş akışı oldu. Buna bağlı olarak hammadde sıkıntıları oldu. Artan taleple stoklar üretimi karşılayamaz hale geldi. Geçmişte de sıkıntılar yaşandı, ancak böylesi bir durumla ilk kez karşı karşıya kaldık. Gelen talebi karşılamak için 18-19 haftadır hafta sonu mesaileriyle çalışmalarımız devam ediyor. Marka olarak yüzde 21 büyüme yakaladık. İnsanlar evde kalınca bazı ürünlerin konforsuz olduğunu fark etti. Bu da mobilyaya ilgiyi arttırdı. Ertelenen düğünlerin yapılmaya başlamasıyla mobilya alımı acil hale geldi. 2020 için gelen taleplerin bir kısmını hala karşılayabilmiş değiliz” diye konuştu.
‘Sektörün büyüklüğü 12-13 milyar dolar’
Mobilya sektöründe kayıt dışılık sorunu olduğuna dikkat çeken Doğanlar Yatırım Holding Yönetim Kurulu Başkanı Davut Doğan, “Ancak tam olarak bitmese de KDV indirimiyle sektör daha çok kayıt altına alınmış oldu” dedi.
Ev mobilyası sektörünün 12-13 milyar dolarlık büyüklüğe ulaştığını belirten Doğan, “Mobilya sektöründe markalaşma çok yeterli değil. Burada birçok ölçek sıkıntısı yaşanıyor. Bu sorun aşılırsa büyüme daha hızlı olur” diye konuştu.
Mobilya sektöründe mağazaların AVM’lerde çok az olduğunu kaydeden Doğan, şunları söyledi:
“Mobilyacılar daha çok cadde mağazalarında ve mobilya sitelerinde hizmet veriyor. Yani ağırlıklı olarak açık alanlardayız. Bu kapsamda haziran sonrasında satışlarımız çok ciddi arttı. Ürün yetiştirmekte zorlandık. Her gün sosyal medyadan bile mobilyalarını soranlar oldu. Ancak sektörümüzde e-ticaretin payı diğer alanlara göre çok fazla artmadı. Çünkü yapılan araştırmalar da gösteriyor ki tüketicilerin yüzde 70’i mobilyasını internetten almak istemiyor.”
T.C. Tarım ve Orman Bakanı Dr. Bekir Pakdemirli: “BU YIL ÜLKE TARIMINDA DİJİTAL DEVRİME İMZA ATTIK”
T.C. Tarım ve Orman Bakanı Dr. Bekir Pakdemirli, 2020 yılında Dijital Tarım Pazarı (DİTAP) ile dijital devrime imza attıklarını söyledi. Sabah Gazetesi’nin 35’inci Yaş Sektör Buluşmaları’nda konuşan Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli öncelikle Sabah Gazetesi’nin kuruluş yıldönümünü kutlayarak, örnek bir medya kurumu olarak nitelendirdiği Turkuaz Medya’nın her bir mensubunu ayrı ayrı tebrik ettiğini dile getirdi. Pakdemirli, 35’in psikolojik bir sınır olduğunu insan için yolun yarısı anlamına gelse de medya kuruluşu için dinamizmin, olgunlaşmanın, köklü tecrübenin ifadesi olduğunu dile getirerek Sabah Gazetesi’nin milli ve manevi değerleri ihmal etmeden, farkındalık oluşturarak bir medya kurumunun yapması gerekenleri yaptığını ve bu vesileyle de kutladığını söyledi.
Bakan Pakdemirli konuşmasında tarımdaki dijital uygulamalara ve kampanyalara dikkat çekerken, 2020 yılının tarımda tam bir dijitalleşmeye geçiş yılı olduğuna işaret etti. Dijitalleşmenin artık hayatın her alanında olduğunu belirten Pakdemirli, Tarım Bakanlığı’nın da kampanyalar düzenleyerek politikalarımızı halk için halkla beraber hayata geçirdiğini belirtti. 2019 yılında dünyadaki gidişatın farkında olarak 2020’yi dijitalleşme yılı olarak tasarladıklarını hatırlatan Pakdemirli şunları söyledi:
“Ortak akıl buluşması aracılığıyla 3. Tarım ve Orman Şurası’nı topladık. 81 ilden fikrim var diyen herkesin katkıda bulunmasını sağladık. 83 günde 200’ün üzerinde toplantı 50 bin görüşü değerlendirerek oluşturduğumuz şura kararları kapsamında tarımsal inovasyonu ve dijitalleşmeyi ön planda tutarak, bu alana yoğunlaştık. Bazı projeleri marka proje haline getirdik. Bunların başında dijital tarım pazarımız DİTAP geliyor. Bu yıl ülkemiz açısından dijital devrime imza attık.”
‘160 binin üzerinde kayıtlı alıcı ve satıcı var’
Pakdemirli, üretici ve tüketiciyi buluşturan dijital platformun arkasında sözleşmeli üretim başta olmak üzere üretim maliyetinin düşmesi, aracının kaldırılması, üreticinin finansman olanaklarının artırılması gibi birçok faktör olduğunu ifade etti. Bakan Pakdemirli, “Sloganımız ‘kim olursan ol dijital tarım pazarına gel’. Böylece büyükten küçüğe, dev perakendecilere binlerce üyemiz var. Bu sayede Van’ın peyniri Bursa’ya daha ucuza gidiyor, Mersin’in meyve ve sebzesi Ardahan’daki kardeşlere daha rahat ve taze ulaşıyor. Üreticinin de tüketicinin birden fazla alternatifi olacak. Hepsini aynı anda görüp değerlendirip istediğini alabilecek” dedi.
DİTAP ile bir tohum attıklarını tohumun yeşermeye başladığını ve inşallah büyüyerek meyvelerini vermeye başlayacağını vurgulayan Pakdemirli, DİTAP’ta 150 milyon liralık işlem hacmi gerçekleştiğini ve 160 binin üzerinde kayıtlı alıcı satıcı bulunduğu bilgisini verdi. Pakdemirli, DİTAP’ın dijitalleşen
dünyanın geleceğinde Türkiye tarımını çok daha iyi noktalara getireceğini ve daha büyük fırsatlar, pazarlar sağlayacağını vurguladı.
‘Dünyaya nefes olduk’
Pakdemirli, geçen yıl Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde 11 Kasım’ın Milli Ağaçlandırma günü ilan edildiğini hatırlatarak şunları söyledi:
“Geleceğe nefes kampanyasında tarihi fidan dikimi gerçekleştirdik. Milletimizin sahiplenmesiyle büyük ve anlamlı bir seferberliğe imza attık. 1,2 milyon vatandaşımızla 13,8 milyon fidanı vatan toprağı ile buluşturduk. Aynı gün Endonezya’ya ait olan 1 saatte en fazla fidan dikme rekorunu Çorum’da 1 saatte daha fazla fidan dikerek tescil ettirdik ve dünya rekorlar kitabına girdik. Bu yıl da pandemi tedbirlerine uyarak binden fazla lokasyonda, 60’dan fazla ülkede toplam 4,5 milyon fidan dikerek dünyaya nefes olduk.”
Dijital dönüşüm kapsamında e-tarım platformunun hayata geçirildiğini belirten Pakdemirli, toplam 138 hizmeti bu portaldan online olarak sunduklarını kaydetti. Uydu teknolojileri ve coğrafi bilgi sistemlerinin kullanımındaki etkinliğin artırıldığını anlatan Bakan Bekir Pakdemirli, büyük önem verdikleri yerli ve milli elektrikli traktör prototipinin geliştirilerek, 20 tanesi için seri üretime geçildiğini ifade etti. Pakdemirli, “Yine 65 beygir gücünde elektrikli bahçe traktörü geliştirme çalışmaları sürüyor. Akıllı küpe uygulamasında da 20 bin hayvan üzerinde deneme çalışmalarına başladık, akıllı küpe sayesinde hayvanların tüm aktivitelerini takip edeceğiz. Dijital tarım kütüphanemizi BM Tarım ve Gıda Teşkilatı kapsamında yaptığımız anlaşma ile kurduk. 1800 yılından bu yana, tarımın her alanında 40 bin kitap 400’den fazla süreli yayına kütüphanemizde ulaşmak mümkün.”
‘Tarımın geleceği, geleceğin tarımı’ platformu konusunda çalıştıklarının da altını çizen Bakan Pakdemirli, girişimciler için bitkisel ve hayvansal üretimde yatırım rehberi hazırladıklarını vurguladı. Tarımda yeni teknolojiyi yaygınlaştırmak için üniversitelerle işbirliğini yaygınlaştırdıklarını söyleyen Pakdemirli, ekim başında Gebze Teknik Üniversitesi ile akıllı tarım uygulamaları konusunda işbirliği protokolü imzaladıklarını ve bu işbirliklerinin geliştirileceğini dile getirdi.
‘Yerli üretim ve kendine yeterlilik’
Uluslararası araştırmaların 2050 yılında Türkiye ve dünya nüfusunda yüzde 30 artış öngördüğünü anlatan Bakan Pakdemirli, kişi başı işlenen tarım arazisi miktarında yüzde 20 azalma beklendiğini hatırlattı. Bakan Pakdemirli “Gıda talebini karşılamak için bugünkünden yüzde 60 daha fazla gıdaya ihtiyaç duyacağız. Bu nedenle araştırmalar 21. yüzyıl için tarım, gıda ve su sektörlerini stratejik mücadele edilmesi gereken sektörler olarak tanımlıyor. Bunlar bizim sorumluluğumuzda, tarım ve gıda vazgeçilmezimiz. Pandemide bunu daha fazla anladık. Yeni dönemde önemli olan kavramlar yerli üretim ve kendine yeterlilik. Gıda tedarik zincirinde daha basit sistem ve sözleşmeli üretim de gündemde olacak. Diğer konu da gıda kaybı ve israfı. Her yıl bunun üçte biri israf oluyor ve bu alanda tedbirlerin alınması zorunlu hale geldi. ‘Gıdanı koru sofrana sahip çık’ kampanyamızı hayata geçirdik” dedi.
Pakdemirli, dijitalleşme ve inovasyonun katkı sağlayacak yerli, yeterli, verimli üretime odaklanılması gerektiğini vurguladı. Pakdemirli, “Güçlü bir tarım ve orman altyapısı oluşturduk. Sağlam ve gelişen konuma getirdik. Geleceği daha iyi planlıyor ve yeni projeleri tek tek hayata geçiriyoruz. Cumhurbaşkanımızın dediği gibi ambarın anahtarı kimdeyse güç ondadır. Tarımı çok daha ileriye taşımak, dünyayı doyuran ülke olmak hedefimize inanıyorum. Cumhurbaşkanımızın desteğiyle medyanın kamuoyunun katkılarıyla milletçe güzel günler göreceğiz” diye konuştu.
Bakan Pakdemirli’nin konuşmasının ardından başlayan Tarım-Gıda Paneli’nde Bakan Yardımcısı Akif Özkaldı, Aynes Genel Müdürü Murat Hocalar, Assan Foods Genel Müdürü Hakan Koçoğlu, Ziraat Bankası Tarımsal Grup Başkanı Ferhat Pişmaf, Sabah Gazetesi Editörü Feride Cem’in sorularını yanıtladı.
‘Tarımsal kuraklık söz konusu değil’
Bakan Yardımcısı Akif Özkaldı, Turkuaz Medya Grubu’nun 35’inci yılını kutlayarak, kuraklığın son günlerde çok konuşulur olduğunu belirtti. Kuraklığın yağışların normal seviyelerin altında olması nedeniyle arazi ve su kaynaklarını olumsuz etkilemesi olduğunu belirten Özkaldı, tarımsal kuraklığın gıda üretimini etkilediğini söyledi. Akif Özkaldı şu an Türkiye’de bazı bölgelerde meteorolojik kuraklıktan bahsedilebileceğini, ancak henüz tarımsal kuraklığın söz konusu olmadığını vurgulayarak, tarımsal kuraklıkla mücadele eylem planlarının hazır ve uygulamada bulunduğunu kaydetti. Tarımsal kuraklıkta baz ürün kabul edilen buğdayda da sıkıntı olmadığını dile getiren Özkaldı, bu yıl buğday rekoltesinin 21,5 milyon ton olduğunu ve 2021 yılı için de şu an olumsuzluk görülmediğine dikkat çekti. “Susuz kalmamız şu an için söz konusu değil. Ve barajlardaki su limitlerine bakarak da su yetersiz demek olmaz. Barajların su seviyesinin yüzde 60’ı kar erimesine bağlı olarak oluşur. O nedenle biz suyun kardan sonra mart ila haziranda barajlara gelmesini bekleriz. Barajlarda korkulacak bir şey yok” diyen Özkaldı, kuraklık yokken tedbirlerin alındığını ve bunların kriz döneminde uygulandığına da dikkat çekti.
‘Orman varlığını artıran nadir ülkelerdeniz’
Orman varlığımızın azalmadığını vurgulayan Özkaldı, 1973 yılında orman varlığımızın 20,2 milyon hektar olduğunu, bugün itibariyle ise 22,7 milyon hektar olduğuna dikkat çekti. Özkaldı, dünyada orman varlığını artıran nadir ülkelerden olduğumuzu söyleyerek, son 18 yılda tüm bu 57 yılda yapılanın 1.5 katı daha fazla ağaçlandırma yapıldığını, 5,1 milyar fidanın toprakla buluşturulduğunu dile getirdi. Orman yangınlarının 40 misli oranında ağaçlandırma yaptıklarını belirten Özkaldı, yangına müdahale süresinin de 15 dakikadan 12 dakikaya indiğini ifade etti. Küresel Orman Kaynakları Değerlendirmesi skalasında orman alanı bakımından Türkiye’nin 2015’te dünyada 46’ncı iken 2020 yılında 27’nci sıraya yükseldiğini kaydeden Özkaldı, ormanlık alanda net kazanç skalasında ise 154 bin hektar artırım ile dünyada 6’ncı sırada olduğumuzu söyledi. Özkaldı, 2015 – 2020 arasında orman dışı ağaçlandırma çalışmalarıyla da dünyada dördüncü sırada yer aldığımızı vurguladı.
Assan Foods Genel Müdürü Hakan Koçoğlu, pandemi ile beraber Türkiye’nin önüne yeni kapıların açıldığını dile getirerek tüm dünyayı hazırlıksız yakalayan pandemide Türkiye’nin hem ekim dikimleri yapabildiğini hem de tedarikte hiçbir sorun yaşamadığını söyledi. Koçoğlu, “Türkiye tarımsal ürün ve gıda üretiminde iyi bir sınav verdi. İhracat pazarları da bu dönemde büyüdü. Artık ülkeler tek bir ülkeden alım yapmaktan imtina ediyor. Türkiye’nin ürünleri daha kaliteli. Çin’e göre pahalı olmasına rağmen daha çok tercih ediliyor. Bu nedenle Türkiye kendine yeni pazarlar buluyor ve yeni kapılar açabiliyor” dedi.
Çiftçilerle beraber istasyonlar kurup parametreleri takip ettiklerini ve akıllı tarım uygulamalarına geçtiklerini kaydeden Koçoğlu, bu pilot çalışmalar sayesinde su kullanımını yüzde 25 azalttıklarını söyledi.
‘Çiftçiye verilen kredide yüzde 22 büyüme’
Ziraat Bankası Tarımsal Grup Başkanı Ferhat Pişmaf, Sabah Gazetesi’nin 35’inci yılını kutlayarak 1863’ten beri çiftçi ile yan yana olduklarını vurguladı. Bankanın kuruluş vizyonunun tarımın desteklenmesi, üretimin artırılması, işletmelerin modernizasyon finansmanında önemli görevler üstlenmek olduğunu hatırlatan Pişmaf, pandemi döneminde de çiftçinin yanında olduklarını kaydetti. 2020 yılının 10 ayında çiftçiye verilen tarım kredilerinde yüzde 22 artış kaydettiklerini ifade eden Pişmaf, bu büyümenin önceki yılların iki katına yakın artışa tekabül ettiğini vurguladı. Bunun yanı sıra kredi kullanan çiftçi sayısında da oldukça iyi bir büyüme oranı yakaladıklarını kaydeden Pişmaf “Kredilerimiz 80 milyar liraya yaklaştı. Şu an 79,6 milyar lira seviyesinde. Yıl sonunda bu rakam 80 milyar lirayı bulacaktır. Bu bizim doğrudan çiftçilere kullandırdığımız kredilerin büyüklüğüdür. Tarımsal makine, gübre, tarımsal ürünleri işleyenlerle beraber tüm tarımsal zincir ele alındığında bu rakam 110 milyar liranın üzerine çıkıyor. Türkiye’de verilen tarımsal kredinin 100 liranın 66 lirasını biz veriyoruz ve bu kredilerin de yüzde 77’si Hazine sübvansiyonlu, düşük hatta sıfır faizli krediler. Ayrıca çiftçilerin finansal okuryazarlığını artırmayı da sürdürüyoruz” diye konuştu.
Tarımda Türkiye’de ekonomik olarak üretebilen ve sürdürülebilir her türlü ürüne kredi verdiklerini dile getiren Pişmaf, seracılığın ve jeotermal kaynakların yayılması için paket hazırladıklarını, iki yılda 6 milyar liraya yakın yatırım kredisi kullandırdıklarını belirtti. Pişmaf, ithal ikameci ürünlerin artması için soya, mısır ve ayçiçeğine özel kredi paketi hazırladıklarını ve 29 bin üreticinin 3,4 milyar lira kredi kullandığını ifade etti.
Sabah Gazetesi’nin 35’inci yılını kutlayan Aynes Genel Müdürü Murat Hocalar, pandemi döneminde hem şirketlerin hem liderlerin dayanıklılık ve çeviklik testinden geçtiklerini dile getirerek o günlerde karantinalı bölgelerden bile tüm önlemleri uygulayarak üreticilerin sütünü yerde bırakmadıklarını söyledi. Çin’e ihracatlarında tüm emeği geçenlere teşekkür eden Hocalar, bunun çok büyük bir açılım olduğuna dikkat çekti. Çin’in potansiyelinin çok büyük ve 6 milyar dolar ile dünyanın en büyük süt ürünleri ithalatçısı olduğunu kaydeden Hocalar, 2 bin tonluk sipariş ile ilk satışı gerçekleştirdiklerini vurguladı. Hocalar, Çin’in zor bir pazar olduğunu, ancak siparişin devamının gelmesini beklediklerini söyledi.