Reis Gıda Sürdürülebilir Marka Konferansı’na katıldı
Global Sürdürülebilir Markalar ağının İstanbul buluşması; İyi Yaşamı Yeniden Tasarlamak temasıyla 3-4 Nisan’da Fairmont Quasar’da gerçekleşti. 1981 yılından bugüne bakliyat sektöründe faaliyet gösteren Reis Gıda konferansta yaşamda sürdürülebilirlik konusunu vurguladı.
İyi yaşamı yeniden tasarlamak için çözümler, ürünler, hizmetler sunan lider markaların platformu SB’19 İstanbul’a katılım sağlayan Reis Gıda; sağlıklı, güvenli ve sürdürülebilir gıda çalışmaları ile dikkat çekti. Konferansta konuşmacı olarak yer alan Reis Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Reis, “İyi yaşam için sürdürülebilir gıda” konusunda bilgiler vererek geleceğin eko sistemine ve gıda güvenliğine değindi.
Küresel iklim değişikliği gıda güvencesi için riskler oluşturuyor
Yaşamda sürdürülebilirliği sağlayabilmek için bugünden yarınlara dikkatle bakmak gerektiğini belirten Mehmet Reis, “Dünyanın bize sunduklarına saygı göstermezsek, kıymetini bilmezsek yaşam şansını kaybedeceğiz. Bu nedenle yaşamın güvencesi olan atmosfer, toprak, su ve ormanların yönetimi, ekosistemin korunmasında ve gıda tedarikinin güvence altına alınmasında önemli rol oynayacaktır. Küresel iklim değişikliği gıda güvencesi için riskler oluştururken, gıda güvenliği açısından da tehditler içermektedir. Tüm canlıların yaşamını tehlikeye sokacak iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini geçmişe göre daha sık ve uzun süreli yaşamaya başladık” dedi.
Ekosistemin sürdürülebilirliği, su ve gıda güvenliği için ciddiye alınmalı
Konferansta (WWF) Dünya Doğayı Koruma Vakfı raporuna da değinen Reis sözlerine şöyle devam etti: “İklim uzmanları yer küremizde, bir zamanlar ender rastlanan hava olaylarının iklim değişikliğine bağlı olarak 1990 yılından sonra iki katına çıktığını vurguluyor. Ekosistemin sürdürülebilirliği, su ve gıda güvenliği için ciddiye alınmalı. Geleceğimizi tehdit eden küresel sorunlara çözüm getirmeden doğayı koruyamayız, yaşamda sürdürülebilirliği sağlayamayız. Dünya Doğayı Koruma Vakfı raporuna göre; 2050’de dünya nüfusunun 10 milyara ulaşmasıyla birlikte kısıtlı kaynakların yetmeyeceği öngörülüyor. Birleşmiş Milletler 2050 yılına kadar dünyanın en çok tükettiği tahıl üretiminin yüzde 40 düşebileceği uyarısında bulunuyor. Uzmanlar binlerce yenilebilir bitki türünün bulunduğunu; ancak günümüzde insanların sadece 150-200 bitki türünü tüketebildiğini ifade ediyor. Dünyanın farklı bölgelerinde yüzlerce tarım ürünü atıl durumda bekliyor. Besin değeri yüksek bitkisel ürünlerin besin zincirine katılması, mutfağımıza girmesi, sofralarımızda yer alması gıdanın geleceği ve sağlıklı beslenme açısından oldukça önemli”.
Geleceğin gıdaları beslenme alışkanlığını değiştirecek
Hayvansal gıdalara olan aşırı bağımlılığın doğal ekosistemi olumsuz etkilediğini ifade eden Mehmet Reis, “Uzmanlar; hayvansal protein tüketiminin azaltılmasını, protein ihtiyacının bitkisel ürünlerden kazanılmasını öneriyor. 19 Şubat 2019’da Fransa’nın Paris kentinde yapılan toplantıda geleceğin gıdası olarak belirlenen kök sebzeler, yumru bitkiler, mor patates, kırmızı lahana, yosun, su teresi, nohut filizi, karabuğday, siyez buğdayı ve mantar çeşitleri insanların beslenme ve tüketim alışkanlıklarını değiştirecek. Küresel sorunlar giderek derinleşiyor. Artan gıda ihtiyacının karşılanabilmesi için ürün çeşitliliğine gidilerek bitkisel beslenmenin yaygınlaştırılması gerekiyor. Harvard Üniversitesi tarafından yayımlanan araştırmaya göre; son yıllarda yoğunluğu en üst seviyeye ulaşan karbondioksit, temel besin kaynaklarının daha az besleyici olmasına neden oluyor. Bu durum; besin yetersizliği çeken milyonlarca insanın sağlık sorunlarını daha da artıracak” dedi.