Prof. Dr. Emre Alkin: Mal sahipliği değil ama kolaylıkla ev sahibi olunabilir
Topkapı Üniversitesi Rektörü Ekonomist Prof. Dr. Emre Alkin, TÜMEVSİAD ve BİFAŞ iş birliğiyle düzenlenen Mobil Ev Çalıştayının ikinci gününde, mobil evlerin Türkiye ekonomisine sağladığı avantajları değerlendirdi. Alkin, mobil evlerin hem ekonomik hem de çevresel anlamda önemli fırsatlar sunduğunu belirterek, “Günümüzde artan inşaat maliyetleri ve konut erişim sorunlarına çözüm olarak, mobil evler hızlı, düşük maliyetli ve sürdürülebilir bir alternatif oluşturuyor” dedi.
TÜMEVSİAD (Tüm Mobil Ev Sanayicileri ve Dayanışma Derneği) ve BİFAŞ tarafından düzenlenen Türkiye’nin ilk Mobil Ev Çalıştayı kapsamında, Türkiye’de giderek artan konut maliyetleri ve alternatif yaşam alanları üzerinde değerli bir panel gerçekleştirildi.
TÜMEVSİAD Başkanı Murat Yıldız ve Ekonomist Prof. Dr. Emre Alkin’in katılımıyla ekonomi perspektifinden ele alınan panel, mobil evlerin Türkiye’de sürdürülebilir bir alternatif olduğunu ortaya koydu. Alkin, konuşmasında, “Artan inşaat maliyetleri, özellikle dar ve orta gelirli vatandaşlar için ev sahibi olmayı zorlaştırıyor. Mobil evler, düşük maliyetli yapıları, kolay erişilebilirlikleri ve doğaya dost tasarımları ile hem bireyler hem de ekonomi için çok yönlü faydalar sunuyor” diyerek konut sektörü için yeni çözümler sundu.
Mobil evlerin sadece bireysel tüketiciye değil, turizm ve kırsal kalkınma gibi alanlarda da ciddi ekonomik katkılar sunduğunu belirten Alkin, bu sektörde yapılacak düzenlemelerle mobil evlerin Türkiye’nin kalkınma hedeflerine daha fazla entegre edilebileceğini vurguladı. Çalıştayda, mobil evlerin Türkiye’deki ekonomik ve sosyal faydaları derinlemesine tartışıldı.
MAL SAHİPLİĞİ DEĞİL AMA KOLAYLIKLA EV SAHİBİ OLUNABİLİR
İstanbul Topkapı Üniversitesi Rektörü Ekonomist Prof. Dr. Emre Alkin, “Mobil evlerin (tiny house) öteden beridir bir fayda üreteceğini anladığım için bunun peşinden koştum. Mobil evlerin alıcısına ve satıcısına maddi bir tatmin yaratmasının yanında ülkemize de ekonomik politika açısından fayda sağlayan bir tarafı var. Prof. Dr. Sadi Uzunoğlu’nun yaptığı bir araştırma gösteriyor ki Türkiye’de orta gelirli olabilmek için insanların karı koca çalışarak evlerine minimum 100 bin TL gelir getirmesi gerekiyor. İstanbul’da ise bu rakam 150 bin TL olarak görünüyor. Bu geliri kazanan insanların maalesef bir ev alabilme imkanları yok. İnsanlar malın maliki olma konusunda ciddi sıkıntı içindeler. Ülkemizde son dönemlerde ev sahibi olma oranının yüzde 51’lerden yüzde 29’lara doğru gittiğini görüyoruz. Günümüzde artan inşaat maliyetleri ve konut erişim sorunlarına çözüm olarak, mobil evler hızlı, düşük maliyetli ve sürdürülebilir bir alternatif oluşturuyor. Şahsi olarak belirtmek isterim ki, yaşam alanı alternatifi bakımından mobil evler ile birlikle benim rüyalarım gerçek oldu. Bu rüyalarımızı gerçek eden tiny house sektörüdür. Mobil evlerin mal sahipliği değil ama ev sahipliği konusunda muazzam bir çözüm olduğuna inanıyorum” dedi.
MOBİL EVLER TÜRKİYE’NİN FELAKET DURUMUNDAKİ B PLANINA DAHİL EDİLMESİ GEREKEN ÇÖZÜMLERDENDİR
Mobil evlerin doğal afetler karşısında alternatif bir çözüm olacağı konusuna değinen Alkin, “Sizlerle Prof. Dr. Jeffrey Sachs’ın gündeme getirdiği bir konuyu paylaşmak istiyorum. 2050 yılında kır nüfusu ile kent nüfusu arasında çok ciddi bir fark olacak. Şu an itibariyle 3-4 milyar kişi daha fazla kent nüfusunda yaşıyor. Kent nüfusu genellikle son derece büyük tehdit altında olan deniz kenarlarında ve su kenarlarında toplanıyor. Ve biz biliyoruz ki 10 yıl içerisinde bir gün Güney Okyanuslarında sular 1-2 metre civarında yükselecek. Bu yükselme gerçekleştiği zaman bütün deniz kıyısı alanları ciddi bir tehlikeli ile karşı karşıya kalacak. Güzel lokasyonlar olarak tabir ettiğimiz; Maldivler, Venedik ve Manhattan gibi yerler sular altında kalacak. İnsanlar ev arayacak, heyecanla tehlikeden kaçmaya çalışacaklar ve kırsal alanlara geri dönmeye başlayacaklar. Şimdiden bu durumla ilgili planların yapılması gerekiyor. Bu nedenle mobil ev sektörünün bu risklere karşı büyük bir alternatif olduğuna inanıyorum. Bugün baktığınızda mobil evler aslında Türkiye Cumhuriyeti’nin herhangi bir felaket durumundaki B planına dahil edilmesi gereken çözümlerdir. Bu konunun da altını özenle çizmek istiyorum” diye konuştu.
TINY HOUSE PROJESİNE ŞAPKA ÇIKARIYORUM
Mobil evlerin yüksek teknolojili ürünler olduğunu belirten Emre Alkin, “Ben mobil evleri elektrikli araba gibi yüksek teknoloji içeren bir inovasyon projesi olarak görüyorum. Aslında bu sektör hayatın inove edilmesini sağlıyor. Mobil evler güvenliği, çevre dostu yaklaşımı, temizliği vs. gibi özellikleriyle bizlere yeni bir hayat ve yaklaşım tarzı sunuyor. Bu süreci heyecanla bekliyorum. Mobil evlerin yerleşik alanlarda hizmet vermeye başlamasıyla bundan çok faydalanacağımı düşünüyorum. Bununla alakalı eşim ve ben birleşip Türkiye’nin en güzel yerlerinden bir tanesinde arazi satın aldık. Burada bir tiny house yapmayı hedefliyoruz. Ben inanmadığım hiçbir projenin içerisinde yer almam ve projeyle ilgili konuşma yapmam. O yüzden bu projeye inanıyorum ve bu projeye şapka çıkarıyorum” ifadelerini kullandı.
SINIRLARI KALKAN HER ŞEY ÖZGÜRLÜK GETİRİR
Mobil ev sektörünün yeni konseptlerle daha da genişleyeceğini ifade eden Alkin, “Sınırları kalkan her şey özgürlük getirir. O yüzden insanları bir yere çakılı yapmak verimsizlik getiriyor. Biliyorsunuz ki üniversitelerimizde çok büyük araziler var. Bu arazilerin çoğu kiralama yoluyla üniversitelere veriliyor. Kiralık bir malın üzerinde inşaat yapmak bizim canımızı acıtıyor. Çünkü biz oraları öğrencilerimiz için kullanabiliriz. Örneğin mobil evi, mobil ofis konseptine getirip bir anda üniversitelere derslikler kazandırabiliriz. Hocalarımıza odalar kazandırabiliriz. Bu mobil ofisler birbirlerine modül olarak birleşebilirler ve otomatik olarak tek katlı ya da iki katlı, depreme dayanaklı harikulade bir yapı haline dönüşebilirler” şeklinde konuştu.
MOBİL EVLER DOĞADAKİ İNSANLARA ANTİDEPRESAN ETKİSİ YARATIYOR
Mobil ev sektöründeki kredi kullanımı ve sektörün insan psikolojisi üzerindeki olumlu faydalarından bahseden Alkin, “Bankada çalışan arkadaşlarımızın akıllı insanlar olduğunu düşünüyorum. Fakat burada çalışan arkadaşlarımız kredi kullandırırken önlerini görmek istiyorlar. Vatandaşlarımızdan emanet olarak aldıkları paraları kredi kullanımına açarken bir güvence görmek istiyorlar. Bence mobil ev sektörü gayet organize bir sektör ve organize bir pazardır. Bankalarımız biraz serttir ama, sektörü iyi anladıkları andan itibaren kredi musluklarını sonuna kadar açabilirler. Enerji verimliliği ve doğayla ilgili bankalarımızın bazı hükümlülükleri var. Dolayısıyla çevreye ve verimliliğe hassas işler yapıldığı zaman bankalarımız sektörün önünü açabiliyor. Kredi kullanımında etkili olan bir örnekle devam etmek istiyorum. İnsanca yaşamak konusu bence çok önemlidir. Sizlere maalesef kötü bir haber vereceğim. Türkiye dahil bütün dünyada antidepresan kullanım oranı inanılmaz bir hızla artmış ve çok küçük yaştaki insanlara sirayet etmiş durumdadır. Dolayısıyla mobil evler doğadaki insanlara adeta antidepresan etkisi yaratıyor. İnsanlar mobil ev sektörüyle birlikte doğayla iç içe bir şekilde bütün stresini atabiliyor. Özellikle gençlerimizi bu maceralara sürüklememiz demek, onların gelecekte kuvvetli psikolojilere sahip olmamalarını sağlayacaktır. Bankalarımız bu bahsettiğim konularla ilgili reyting alıyorlar. Bankalara giderken bu konulara dikkat çekersek farklılık yaratabiliriz” dedi.