DOLAR 34,5484
EURO 36,0063
ALTIN 3005,166
BIST 9549,89
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

    Önceliğimiz deprem hazırlığı

    05.02.2020
    A+
    A-

    İNDER’in 2020 vizyonunun açıklandığı basın toplantısında Türkiye’deki deprem gerçeği ve inşaat sektöründe acilen yapılması gerekenler dile getirildi. Toplantının açılış konuşmasını yapan İNDER Yönetim Kurulu başkanı ve Teknik Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Nazmi Durbakayım, yaşanan Elazığ ve Malatya yaşanan doğal afetin, inşaat sektörünün olmazsa olmaz; çözümlenmesi gereken en önemli konularının başında geldiğini belirtti.

    Yaşanan can kayıplarına depremin değil, çürük ve riskli binaların neden olduğuna işaret eden İNDER Başkanı Nazmi Durbakayım, inşaat sektöründe ele alınması gereken önlemlerin bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. Başkan Durbakayım, kötü yapılaşmaya imza atan inşaatçılar ile riskli binaların yenilenmesine engel olan arsa sahipleri ve haksız rekabete neden olan müteahhitlerin vebali bulunduğunu ifade etti.

    “Ölümlere ve yaralanmalara sebep olan kötü yapıları, daha doğrusu TABUT BİNALARI inşa eden ve inşa ettirenlerin; insan hayatına bilerek kast edenlere verilen ceza ile aynı derecede ceza verilmesi gerekir” diyen Başkan Durbakayım, kentsel dönüşüm projelerine engel olanlara da ağır yaptırımlar uygulanması gerektiğini vurguladı. Başkan Durbakayım şahsi menfaatleri için muhalefet ederek riskli binaların yenilenmesi için mutabakat sağlanmasına engel olanlara ve insanları bu TABUT EVLERDE oturmaya mahkum eden arsa hak sahibi kişi/kurumlara da ağır ve kesin yaptırımlar yapılması gerektiğinin altını çizdi.

    ‘Devlet, çok önemli iki adım attı’

    Cumhurbaşkanımızın önderliğinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın kararlı bir tutum izleyerek gerekli adımları attığını söyleyen İNDER Başkanı Nazmi Durbakayım, ilk olarak müteahhitlik sınıflandırması yapıldığını ve artık inşaatların gerçek müteahhitler tarafından yapılacağını belitti. Diğer taraftan deprem ve sağlıklı yaşam için kentsel dönüşüm konusunda yasaların da ilgili kurumlar tarafından hazırlanıp yürürlüğe konulduğunu açıklayan Durbakayım, “Riskli binaların yenilenmesi için tüm yasal uygulamalar devreye girdi. Ancak bu konuda atılması gereken bazı adımların olduğunu düşünüyoruz. Kentsel dönüşümü kar amaçlı rekabete sürükleyen ve kat sahiplerine yerine getirilmesi mümkün olmayan taahhütlerde bulunan müteahhitler için ve buna bağlı olarak diğer kat maliklerinin can güvenliğini riske atarak kişisel çıkar peşinde olan birkaç hak sahibine dur diyecek ek düzenlemelere ihtiyaç var” şeklinde konuştu.

    ‘Mücadelemiz rant ve kişisel çıkar peşinde koşanlarla’

    Deprem riskini ve çarpık yapılaşmayı ortadan kaldırmak için hazırlanan yönetmelik ve yasaların hem bireylerin hem de firmaların kişisel çıkarları nedeniyle istenildiği şekilde ve ölçüde kullanılamadığına dikkat çeken Nazmi Durbakayım açıklamasına şu sözlerle devam etti;

    “Kurumsallaşamamış firmalar kentsel dönüşüm için devletin sunduğu imkanları rant uğruna suiistimal ediyor. Yine rant uğruna daha önce kendi yaptığı binaya çürük raporu alarak yeniden inşa eden firmaların varlığı devam ediyor. Diğer taraftan ‘Kat Mülkiyeti Kanunu’nun ardına sığınan bireyler ise birkaç metrekare uğruna dönüşüm projelerini kilitleyerek yüzlerce hak sahibini tabut binalarda yaşamaya mahkum edebiliyor.”

    Yaklaşık 5-6 yıl önce kentsel dönüşüm projelerinde yapılan tutarsız sözleşmeler, sektördeki durgunlukla birlikte birçok mağdur yarattı. Projeyi almak için hak sahiplerine taahhüt edilen oranlar, açıktan verilen paralar ve taahhütler, yapılmaya çalışılan projelerde karşılığını bulamadı. Bu süreçte müteahhitlerin kapısını çalan hak sahipleri, dairelerini depreme karşı güçlendirmek yerine ekstra rant elde etmeyi ön plana aldı. Ancak ekonomik durgunlukla birlikte rantı ön plana alanlar birer birer mağdur oldular. Ancak bizi endişelendiren tek şey, bu sebeplerden dolayı beklenen depreme hazırlıksız yakalanıp can kayıplarının olmasıdır.”

    Deprem gerçeğinin bir kez daha kapımızı çaldığını hatırlatan Nazmi Durbakayım, kentsel dönüşümün gerçek anlamda yapılması için herkesin şapkasını önüne alması gerektiğini ifade etti.

    Engin Keçeli: Vakit kaybına tahammülümüz yok

    Deprem konusunun her şeyden önce geldiğinin altını çizen İNDER Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Seba İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Engin Keçeli, deprem riski taşıyan binaların bir an önce yıkılıp yeniden inşa edilmesi gerektiğini vurguladı. Bu yenilenmenin ise ancak ve ancak kentsel dönüşüm hamlesiyle gerçekleşebileceğine işaret eden Keçeli, bu konuda artık vakit kaybına tahammül edilemeyeceğini ifade etti.

    “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın hazırlayıp yürürlüğe koyduğu Afet Yasası, depreme hazırlanmak ve tabut binalardan kurtulmak için atılan çok iyi bir hamleydi. Herkes tabut evlerden kurtulacağı için umutlanmıştı. Ancak geçtiğimiz son 5-6 yıl içinde hayal kırıklığı yaşadık. Boşa vakit geçirdik. Parayı, insan hayatına tercih edenlerin yüzünden yaşandı bu gecikme. 2012’e hazırlanan ve yürürlüğe giren 6306 Sayılı Afet Yasası’nın tekrar elden geçirilmesini, deprem riski taşıyan binaların yenilenmesini önüne set çeken veya geciktiren müteahhit, kat maliki, yönetmelik gibi her türlü engeli ortadan kaldıracak bir düzenleme yapılması gerektiğini düşünüyoruz” şeklinde konuşan Engin Keçeli, kentsel dönüşümün bir ticaret konusu olmadığının, insan güvenliğinin temel şartı olduğunun altını çizdi.

    Ekonomi ve inşaat sektörünün temeli sağlam

    İNDER’in 2020 vizyonundaki ekonomik başlıklara da değinen İNDER Yönetim Kurulu Başkanı Nazmi Durbakayım, “Devletimiz genel ekonominin ve inşaat sektörün eski gücüne kavuşması için temeli attı. Bu kapsamda Hazine ve Maliye Bakanlığı konut edinme maliyetlerindeki ana unsur olan konut kredi faizlerini yüzde 0,79’a kadar düşürerek, bize ışık tuttu. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ise müteahhitlik yasası ve imar yasasını hazırlayarak daha güvenilir sektörel yapının iskeletini, daha yaşanabilir şehirler için ise perspektif sundu. Şimdi sıra bizde…” şeklinde açıklamalarını sürdürdü.

    Yeni dönemde hasılat paylaşımı ve kat karşılığı proje yapım devrinin kapanacağı bilgisini paylaşan İNDER Başkanı Nazmi Durbakayım “Artık yeni projelerde Kar/Zarar ortaklığı sistemi ile hareket edeceğiz” dedi. Başkan Durbakayım bir önemli değişikliğin ise rekabet alanında yaşanacağı dile getirirken; Artık firmalar arası rekabetin hammadde teminindeki fiyatlar üzerinde değil, projedeki kalite ve satış sonrası hizmette olacağını belirtti.

    EKONOMİK DEĞERLENDİRME VE BEKLENTİLER

    GSMH payı ve istihdam

    İnşaat sektörünün ekonominin dinamosu ve büyümenin tetikleyicisi olduğunu gösteren iki önemli veriye göz atmak gerekirse;

    Sektörün GSYH içinde aldı pay 2018 itibariyle yaklaşık % 8 seviyesiydi. Bu oran, yan sektörlerle birlikte % 10 seviyesindeydi. Ancak sektörümüz oldukça hassas bir yapıya sahip. Ekonomik ve siyasi gelişmelere çok duyarlı olan sektörümüz her zaman genel ekonomideki büyümenin çok üzerinde büyüme ve daralma gösteriyor. 2018’deki ekonomik saldırıları sonuçlarının 2019’da yansıdığı sektörümüz yaklaşık yüzde 13 civarında küçüldü. 2020 yılı itibariyle büyüme çizgisinin yukarı doğru hareket etmesini bekliyoruz. Kamu kaynaklı desteklerle tahmin edilenden daha hızlı bir toparlanma sürecine girdiğimiz 2020’de mevcut projelerin tamamlanması ve uygun satış koşulların devam etmesi bu beklentimizin temelini oluşturuyor. 2020 yılı için tahmini büyüme oranımız ise en az yüzde 7,5 seviyesinde. Bu beklentimizin temel nedeni ise konut sahipliliğinin toplumsal açıdan da büyük öneme sahip bir olgu olmasıdır. Bunun anlamı ise ülkemizdeki konut sektörünün, içinden geçtiği zorlu döneme rağmen orta-uzun vadede büyük potansiyel barındırmasıdır.

    Diğer taraftan inşat sektörünün istihdama sağladığı katkı yüzde 6-7,5 seviyesinde yer alıyor. Maalesef 2018 ortasında yaşanan menfi olay sonrasında bu oran yüzde 5,5 seviyesine kadar geriledi. Diğer bir ifade ile toplam istihdama sağladığı yaklaşık 2,2 milyon istihdam sayısı, günümüzde 1,6 milyona kadar geriledi. Yılsonuna doğru yeni projelerin devreye girmesi ve yavaşlayan projelerin yeniden hız kazanmasıyla birlikte sektördeki istihdam sayısının 1,8 milyona 2021’de ise 2 milyon seviyesine yükselmesi yönündedir.

    Tüketici güven endeksinin tekrar yükselmesini sağlamak en öncelikli işimiz olacak. Ancak bakanlığın ve ilgili kurumların da devreye girmesi ile sektörde açılan bu yaraya neşter atıldı. Artık herkes konut üretimi yapamayacağı gibi, kar zarar ortaklığı ve finansal garantisi olan projeler üretilecek. Özetle, 2020’de daha sağlıklı bir konut yapım süreci yaşayacağız. Buna ek olarak bu yıl zedelenen tüketici güveninin onarılmasıyla, artık kabul edilebilir fiyatlarda yeni projeler devreye girecek.

    Yabancılara vatandaşlık sağlayan yasa ve bir miktar da dövizdeki yükseliş nedeniyle yurtdışına satışlarımız tarihi zirveye ulaştı. Son dört yıl üst üste ulaşılan tarihi zirveler sonucunda 2019’da toplam 45 bin 483 adet konut satış gerçekleşti. 250 bin dolarlık teşvik temel alındığında kaba bir hesapla ülkemize 11,4 milyar dolarlık bir döviz kazandırdık. Diğer bir önemli nokta ise 3-4 yıl önce toplam satışlar içindeki payı yüzde 1 seviyesindeki yabancı satışları 2019’da ikiye katlandı ve yüzde 3,3’e yükseldi. İşte bu nedenle konut satışlarının ihracat statüsünde alınmasını, uluslararası destek/teşvik verilmesini, Eximbank üzerinden düşük faizli kredi temin edilmesini istiyoruz.

     

           TOPLAM SATIŞ İÇİNDE 1. VE 2. EL DAĞILIMI
    YILYILLARA GÖRE ARTIŞTOPLAM SATIŞİPOTEKLİ SATIŞYABANCIYA SATIŞ1.EL SATIŞ2.EL SATIŞ
    2019-1,87%₺1.349.729₺332.50825%₺45.4833%₺511.68238%₺837.04762%
    2018-2,41%₺1.375.398₺276.82020%₺39.6633%₺651.57247%₺723.82653%
    20175,06%₺1.409.314₺473.09934%₺22.2342%₺659.69847%₺749.61653%
    20164,04%₺1.341.453₺449.50834%₺18.1891%₺631.68647%₺709.76753%
    201510,64%₺1.289.320₺434.38834%₺22.8302%₺598.66746%₺690.65354%
    20140,71%₺1.165.381₺389.68933%₺18.9592%₺541.55446%₺623.82754%
    2013 ₺1.157.190₺460.11240%₺12.1811%₺529.12946%₺628.06154%
      16,17%-38%-17%14%
      
     BANKA KREDİSİYLE GERÇEKLEŞEN 1. VE 2. EL KONUT SATIŞI
     YILİPOTEKLİ SATIŞ1.EL SATIŞ2.EL SATIŞ
     2019₺332.508₺112.77434%₺219.73466%
     2018₺276.820₺125.38945%₺151.43155%
     2017₺473.099₺206.72344%₺266.37656%
     2016₺449.508₺200.37345%₺249.13555%
     2015₺434.388₺192.17544%₺242.21356%
     2014₺389.689₺171.70844%₺217.98156%
     2013₺460.112₺203.95544%₺256.15756%
    2013 – 2019 YILLARI ARASI TOPLAM SATIŞLARDAKİ GÖRÜŞ
    2013 – 2019 yılları arasındaki artış ve eksilişler ile totalde %16’lık bir artış var. Gayrimenkulkteki satış artışını geniş zaman aralıklarında değerlendirmek daha doğru olur.
    TOPLAM SATIŞLAR İÇİNDE İPOTEKLİ SATIŞLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ
    İpotekli satışların toplam satış miktarı içinde oranı 2013-2017 dönemindeki %40-34 seviyelerinden 2018’de %20-25 seviyelerine düşüyor. Bunun sebepleri;  a) Bankalardaki faiz oranları ile kriterlerine ve inşaat firmaların daha cazip faizler ile kampanya yapmalarına bağlı olduğu. b) Tüketicinin bankaya borçlanmak yerine firmaya borçlanmayı tercih etmesi.
    TOPLAM SATIŞLAR İÇİNDE YABANCIYA SATIŞLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ
    2013’ten itibaren toplam satış içinde istikrarlı bir şekilde artarak %3 seviyelerine yükselen yabancıya satış oranının bu yıl ve önümüzdeki yıllarda daha da yükseleceğini göreceğiz.
    TOPLAM SATIŞLARIN İÇİNDE 1.EL VE 2.EL SATIŞLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ
    2013 – 2018 yılları arasındaki 1. ve 2. El satış miktarlarının toplam satış içindeki dağılımı %45 1.El, %55 2.El şeklindeydi. Ancak 2019 yılında %10’luk bir pay 2. El tarafına geçti. Bunun sebebi de yatırım veya başka nedenlerle satın alma yapmış kişi ve kuruluşların satışa geçmesi idi. 
    İPOTEKLİ SATIŞLARIN İÇİNDE 1.EL VE 2.EL SATIŞLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ
    1. ve 2. El satış miktarlarının ipotekli satış içindeki dağılımı toplam satışlar içindeki dağılım ile aynı karaktere ait olup; yine 2013 – 2018 yılları arasındaki %45 1.El %55 2.El şeklindeydi. Ancak 2019 yılında %10’luk bir pay 2. El tarafına geçti. Bunun sebebi de yatırım veya başka nedenlerle satın alma yapmış kişi ve kuruluşların ipotekli satış yerine diğer enstrümanlar ile satışı tercih etmesi şeklinde cevap bulabilir. 

     

    YORUMLAR

    Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.