Ofis mobilyaları çalışanları tanıyacak
1927 yılında Ankara’da Nurettin Usta tarafından kurulan ve bugün yaklaşık 50 ülkeye ihracat yapan global bir markaya dönüşen Nurus uluslararası tasarım ekosisteminde sürdürdüğü gelecek araştırmalarını, 90’ıncı yaşını kutladığı etkinlikler kapsamında düzenlediği bir panel ile tartışmaya açtı.
‘Değer Yaratan Çalışma Alanlar/Workplace For Value’ başlığıyla düzenlenen panele, Almanya’nın en büyük araştırma enstitüsü, MP3 ses formatının da aralarında olduğu çok sayıda inovatif teknolojinin gelişimine imza atan Fraunhofer IAO Enstitüsü’nün öncülüğünde süren Office 21 Projesi’nin Direktörü Dr. Stefan Rief konuşmacı olarak katıldı.
GEÇMİŞ GERİ GELİYOR!
Rief, geleceğe ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu. Office 21 Projesi kapsamındaki araştırmalarda ortaya çıkan ön sonuçlara göre, geleceğin sanıldığı gibi soğuk bir bilim kurgu filmlerine benzemeyeceğini belirten Rief, “Artık ana amaç üretim ve verim değil. Yüz yüze iletişim, video konferanstan daha etkili hale gelecek. Evden çalışma tarihe karışacak” dedi.
ARAŞTIRMA SONUÇLARI DÜNYAYI İLGİLENDİRİYOR
Eylül ayı itibarıyla 90’ıncı yaşını kutlamaya başlayan Nurus’un Wyndham Grand Levent Hotel’de düzenlediği panelde Fraunhofer IAO Enstitüsü Direktörü Dr. Stefan Rief, Nurus Baş Tasarımcısı Renan Gökyay ve Harvard Business Review Türkiye Genel Yayın Yönetmeni Serdar Turan konuşmacı olarak yer aldı. Panelde10 yıldan uzun süredir devam eden ve mekansal ve teknik çevrenin performans, motivasyon, refah üzerindeki etkilerini uluslararası düzeyde araştıran Office 21 Projesi’nin ön sonuçları açıklandı; ‘geleceğin iş ortamları ve çalışma hayatı nasıl olacak’ sorusuna yanıt arandı. CEO’lar, şirketlerin insan kaynakları yöneticileri, değişim yönetimi uzmanları ve mimarlar panele büyük ilgi gösterdi.
“ÜRETİMİN YERİNİ MEMNUNİYET ALDI”
Adidas, Volkswagen, BMW, Fujitsu, İntel ve Sanofi-Aventis’in de aralarında bulunduğu 24 dünya markası tarafından yürütülen ve tek Türk paydaşı Nurus olan küresel çalışma hayatı araştırması Office 21 Projesi’nin ön sonuçlarını değerlendiren Dr. Rief, “Üretim ve verimin yerini memnuniyet aldı” dedi.
Rief’in açıklamaları şöyle:
“Araştırmada ‘2025 yılında nasıl çalışacağız’ sorusuna yanıt aradık. Ve farklı zamanlarda bir araya gelerek öngörülerimizi değerlendirdik. Esnek, paylaşıma imkan tanıyan çalışma ortamlarının yaratıcılığa ve memnuniyete etkisini araştırdık. Oda sıcaklığının, kokunun yaratıcılığa etkisini, farklı jenerasyon ve sosyokültürel özellikteki çalışanları; kurum kültürüne bağlılığa motive etmenin yollarını değerlendirdik. Teknolojinin ve dijitalleşmenin, çalışanların beklentilerine ne ölçüde yanıt verdiğini gözlemledik. Ve gördük ki; gelecek hiç de sandığımız gibi soğuk bir bilimkurgu filmine benzemeyecek. Aksine kapitalizmin, insan faktörünü yeniden öne çıkarmaya başladığına tanık olduk. Artık ana amaç, üretim ve verim değil! Bunun yerini çalışanların memnuniyet aldı. Yüz yüze iletişimde, yeni fikirler doğuruyor. Yüz yüze iletişim artık video konferanslardan da home ofis’lerden de daha etkili hale geldi.”
“OFİS MOBİLYALARI ÇALIŞANLARI TANIYACAK!”
Türkiye’nin en fazla farklı jenerasyonun birarada çalıştığı ülkelerin başında geldiğini söyleyen Nurus Baş Tasarımcısı Renan Gökyay da, Office 21 Projesi’nin, bu çok kuşaklılığı avantaja çevirmek için faydalı ipuçları içerdiğini belirtti.
Gökyay, şunları söyledi:
“Gelecekte çalışma masalarının, koltukların çalışanları tanıyacağı, ısı ve ışık tercihlerini bileceği; odaların rezerve edileceği ofisler bizleri bekliyor. Ancak dünya genelinde 10 ila 12 bin kamu ve özel sektör çalışanı ile yapılan bu araştırma bize gösteriyor ki; çalışanlar yine de yeni çözüm ve fikirlerin doğması sürecinde, direkt-yüz yüze iletişimin gücüne inanıyor. Türkiye’nin en büyük avantajı genç nüfusu ve yeni jenerasyonlara sorumluluk vermesi. Avrupa’da sorumlulukların devredilme yaşları, Türkiye’dekinden daha geç. Dijitalleşmenin, teknolojik yeniliklerin ve internetin kucağında doğmuş bu nesli çalışma hayatında, alışkın oldukları özgürlük ortamına göre desteklemek, farklı çalışma şekillerine göre tasarım yapmak gerekiyor. Ancak artık beraber çalışırken de bilgiyi beraber üretmeyi mümkün kılacak enstrümanlara ihtiyaç var. Değişimi, çalışanlarının memnuniyeti ekseninde gerçekleştiren şirketler başarılı olacak. Memnuniyet ise bireysel değil, toplu halde dijitalleşmeden doğacak.”
FRAUNHOFER IAO ENSTİTÜSÜ VE OFFICE 21 PROJESİ
1949 yılında kurulan, Almanya’nın en büyük araştırma enstitüsü Fraunhofer IAO, enerjiden sağlığa, otomotivden çevreye kadar sanayinin her alanında araştırmalar yapan önemli bir teknoloji okulu. Enstitü, aralarında MP3 veri sıkıştırma algoritması, mikroelektronik ve mekatronik tasarımlar, alev geciktirici halojensiz ürünlerin de olduğu çok sayıda yeni çözümü geliştirdi. Bünyesinde 67 enstitü, 23 bin mühendis ve bilim insanı bulunan Enstitü,10 yıldan uzun bir süredir önemli bir küresel çalışma hayatı araştırması yürütüyor.
HAYATİ SORULAR!
Dünyanın farklı ülkelerinde, farklı zamanlarda bir şirketin ofisine giderek gözlemlerde bulunan paydaşlar, Office 21 Projesi’nde; şu hayatı sorunlara çözüm arıyor:
‘Geleceğin ofisleri nasıl olacak? Daha akıllı, iyi tasarlanmış çalışma alanları şirketlere, insanlara ve kültürlere nasıl değer katar? Esnek çalışma biçiminin şirket kazancına etkisi nasıl olur? Ortak çalışma biçimleri inovasyonu ve yaratıcılığı nasıl yönlendirir? Akıllı çalışma: ‘Yeni iş ve ofis konseptleri için başarı faktörleri nelerdir? Ekonomi refah ve farklı jenerasyonlar iş kavramını nasıl yeniden şekillendiriyor? İş yeri tasarımının mekan ve teknoloji altyapılarına etkisi nasıldır?’
Sonuçları 2018 itibarıyla kamuoyuna duyurulmaya başlanacak olan Office 21 Projesi’nde 24 ülkeden ve farklı sektörlerden şirketler yer alıyor. Araştırma bünyesindeki tek Türk markası ise Nurus.