Mehmet Aslan; “Corona virüsü nedeniyle evden çalışanlar, yazılı beyanda bulunsun!”
Corona virüsü salgını, iş hayatında alışılagelen kuralları, bir süreliğine rafa kaldırdı. Türkiye’yi evden çalışma pozisyonuyla tanıştıran virüs, çalışanlara ve işverenlere ne gibi ek yükümlülükler getirdi? Evden çalışma seçeneğini uygulamaya başlayan çalışanlar hangi adımları atmalı? Bir süreliğine kapanan iş yerleri için kira ödemesi devam edecek mi? Corona virüsü hukuksal açıdan mücbir bir sebep midir?
Avukat Mehmet Aslan tüm soruların yanıtlarını vererek bu süreçte iş hayatında geçici süreliğine yer edinen yeni kuralları hukuki açıdan yorumladı…
Corona virüsü nedeniyle çoğu çalışanın evden çalışma pozisyonuna geçtiğini hatırlatan Avukat Mehmet Aslan, çalışanları, bu durumu yazılı olarak bildirmeleri konusunda uyardı. Aslan, “Ayrıca, çalışanlara evden çalışılacağı şirket tarafından yazılı bir şekilde bildirilmeli ve bildirimde çalışanlarının ücretlerinin aynen korunacağı mutlaka belirtilmeli!” dedi.
Avukat Mehmet Aslan, “Bir salgın hastalık olarak tanımlanan corona virüsü, hukuksal açıdan mücbir sebep midir?” sorusuna şu cevabı verdi:
“Mücbir sebepler” nelerdir?
“Mücbir sebep kavramı Türk Borçlar Kanunu’nda ve diğer mevzuatta tanımlanmış bir kavram değildir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun kararlarında mücbir sebep, “Sorumlu veya borçlunun faaliyet veya borcun ihlaline mutlak ve kaçınılmaz bir şekilde yol açan, öngörülmesi ve karşı konulması mümkün olmayan olağanüstü olay” ve “Deprem, sel, yangın, salgın hastalık gibi doğal afet” olarak tanımlanmıştır. Tüm dünyayı etkisi altına alan cocona virüsünün; kamu kaynaklı kararları, insanların birbirlerine temas etmeyecek düzeyde uzaklaşması, kişilerin evden çıkmaması, vaka sayısı, virüsün yayılma hızı göz önüne alındığında mücbir sebep olarak kabul edilebileceği düşünülmektedir.
Avukat Mehmet Aslan, çalışma hayatını bir süreliğine de olsa yeniden tanımlayan corona virüsü nedeniyle oluşan yeni çalışma koşullarını hukuki açıdan şöyle açıkladı…
İşverenin inisiyatifiyle ya da kamu kaynaklı zorunlu bir karar sebebiyle işyerlerinin geçici süreyle kapatması durumunda çalışan hakları nelerdir?
Herhangi bir zorunlu kamu kararı olmadan, işverenin kendi inisiyatifi ile işyerini kapatması durumunda, işverenin çalışanların ücretini ödeme yükümlülüğü devam eder. Çalışanın çalışmadığı süre zarfında, yemek ve yol ücreti ödenmeyebilir.
Kamu kaynaklı zorunlu işyeri kapatma kararı söz konusu olduğunda ise bir haftadan fazla süre boyunca, işyerinde işin durmasına sebep olan veya çalışanın çalışmasını engelleyen zorlayıcı nedenlerin oluşması durumunda iş sözleşmesi bu bir haftalık süre için askıya alınır. Bu süre boyunca çalışana yarım maaş ödenir. Bu hüküm doğrultusunda kamu otoriteleri tarafından karar alınması durumunda çalışana bir hafta süresince yarım maaş ödenebilir.
Kamu otoritesinin zorunlu kararının bir haftadan uzun sürmesi durumunda çalışanın işyerine gelmesinin mümkün olmaması nedeniyle, işverenin İş Kanunu uyarınca çalışanın sözleşmesini haklı nedenle, feshetme hakkı olduğu kanundan kaynaklanan bir sonuçtur. Ancak virüsün etkisinin kalktığı ve kamu otoritesinin işyerlerinin açılması kararından sonra iş akdi sonlandırılan çalışanlara, aynı işyerinde ihtiyaç varsa personelin iş akdinin devamının sağlanması gerektiği kanaati bulunur.
Virüs nedeniyle çalışanlara ücretsiz izin verilebilir mi?
İşveren, çalışanın yazılı izni olmadan çalışanı ücretsiz izne çıkaramaz. Çalışana ücretsiz izin verilebilmesi için Kanun’un “Çalışma Koşullarında Değişiklik ve İş Sözleşmesinin Feshi” başlıklı 22. maddesi kapsamında işveren tarafından ücretsiz izin teklifinde bulunularak 6 iş günü içerisinde bu hususa ilişkin yazılı olarak onay alınması gerekmektedir.
Virüs nedeniyle çalışanlara ücretli izin verilebilir mi?
Yıllık Ücretli İzin Yönetmeliği, işverenin çalışanın yıllık izin kullanımı talebi ile bağlı olmadığı belirtmiştir. Bu aşamada işverenlerin dürüstlük kuralının sınırları dâhilinde olmak üzere, çalışanlara kendi inisiyatifleri doğrultusunda ücretli izin kullandırması hukuka uygundur. Yıllık izin zamanının belirlenmesi, işverenin yönetim hakkı kapsamında değerlendirilmektedir.
Virüsün etkileri ve çalışma hayatını sekteye uğratması karşısında, işverenin doğal olarak çalışanlara ücretli izin kullandırması makul ve hakkaniyetli bir karardır. Bununla birlikte, kullandırılan yıllık ücretli izinlerin çalışanların yıllık izinlerinden mahsup edilmesi en dengeli yöntem olarak kabul edilmektedir. Corona virüsünün durumu ve işverenin yönetim hakkı birlikte değerlendirildiğinde çalışanın, işverenin yıllık izne çıkarılmasına dair kararına itiraz edilmemesi gerektiği kanaatindeyiz.
Virüs nedeniyle telafi izni kullandırılabilir mi?
İşveren dilerse corona virüsü nedeniyle çalışılmayan günler için çalışanlara mevzuatın izin verdiği şekilde telafi çalışması yaptırabilir. İş Kanunu ve Çalışma Süreleri Yönetmeliği’ne göre telafi çalışmasının;
- 2 ay içerisinde yaptırılması,
- Telafi çalışma süresinin 3 saatten fazla olmaması
- İş durdurma sona erdiğinde çalışanların toplam günlük çalışmanın 11 saati aşmaması,
- Sebebiyle birlikte çalışma tarihinin açık şekilde duyurulması,
- Telafi çalışma süresinin 3 saatten fazla olmaması
- Tatil günlerinde yaptırılmaması gerekmektedir.
Ücretsiz ve ücretli izin alternatifleri ile sonuç alınamaması halinde, telafi çalışması yoluna gidilebilmektedir. Çalışılmayan süre içerisinde çalışanlara ücretleri ödenmeye devam edilmesi gerekmekte olup, çalışılmayan süreler için daha sonradan günlük toplam çalışma 11 saati aşmayacak şekilde yaptırılacak telafi çalışması için ise ilave ücret ödenmesi gerekmemektedir. Bu yöntem ile çalışma süreleri 2 ay ertelenmekte, çalışma süresi borcu olan çalışan, bu borcunu 2 aydan sonra ekstra çalışma süreleri ile telafi etmektedir.
Virüs nedeniyle uzaktan çalışma yapılabilir mi?
İş Kanunu’na göre uzaktan çalışma; işçinin, işveren tarafından oluşturulan iş organizasyonu kapsamında iş görme edimini evde ya da teknolojik iletişim araçları ile işyeri dışında yerine getirmesi esasına dayalı ve yazılı olarak kurulan iş ilişkisidir. Bu durumda, çalışanlara evden çalışılacağı yazılı bir şekilde bildirilmeli ve ilgili yazılı bildirimde çalışanlarının ücretlerinin aynen korunacağı hususunun mutlaka belirtilmesi önemlidir.
Çalışanların ilgili dönemde sözleşme şartlarını aynen korunarak evden çalışmayı kabul ettiklerine ilişkin yazılı onaylarını vermeleri yararlarına olacaktır. Buna karşın, çalışanların evden çalışmayı kabul etmemeleri durumunda, kendilerine ücretli izin verilip yıllık izinlerinden mahsup edilmesi veya ücretsiz izne çıkarması konuları gündeme gelecektir.
Çalışan, iş sebebiyle yaptığı seyahatte corona virüsüne yakalandıysa bu durum iş kazası olarak değerlendirebilir mi?
İş kazası, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda şu şekilde tanımlanmaktadır:
- Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,
- İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle veya görevi nedeniyle, sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş veya çalışma konusu nedeniyle işyeri dışında,
- Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,
- Emziren kadın sigortalının, çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,
- Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında, meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özüre uğratan olaydır.
6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ise iş kazasını, “İşyerinde veya işin yürütümü nedeniyle meydana gelen, ölüme sebebiyet veren veya vücut bütünlüğünü ruhen ya da bedenen engelli hâle getiren olay” olarak tanımlamaktadır.
İş kazası tanımını, işyerinde veya iş gereklilikleri nedeniyle meydana gelen, kimi zaman ölüme sebebiyet veren veya vücut bütünlüğünü ruhen ya da bedenen özre uğratan olaya denir. Corona virüsü vakası ile ilgili olarak henüz kesin bir karar olmamasına rağmen, Türkiye’de geçmiş dönemlerde yaşanan salgınlarla ilgili Yargıtay kararları da bulunmaktadır. İlgili karar ve kanuni düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde iş seyahatinde corona virüsü nedeniyle hastalanan çalışanın bu durumunun iş kazası olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.
Kiracı konumundaki işletmelerin corona virüsü etkisiyle, inisiyatif kullanarak ya da kamu kararıyla iş yerini geçici süreyle kapatması halinde, kapalı tutulan günler için kira bedeli ve ortak gider ödeme yükümlülüğü devam eder mi?
Kiracı herhangi bir idari karar olmaksızın kendi inisiyatifiyle kiralananı kapatma kararı alırsa bu durumda borç sona ermeyeceğinden kiracının kira bedeli ve ortak gider ödeme yükümlülüğü devam edecektir. Bu durumda tahliye riskini de önlemek amacıyla ihtirazı kayıtla kira bedellerinin ödenmesi ve ayrıca Türk Borçlar Kanunu madde 138 uyarınca aşırı ifa güçlüğü ileri sürülerek uyarlama davası ikame edilmesi hukuka uygun olacaktır.
Kamu tarafından cafe, restoran, bar gibi toplu alanların kapatılması ve sokağa çıkılmaması yönünde zorunlu karar verilmesi halinde, perakende işletmelerin mağazalarını kapatmak dışında seçenekleri olmayacağı açık olduğundan, kiralananın kapanışı bu olasılıkta hem kiralayan hem de kiracı bakımından mücbir sebep teşkil edecektir. Hal böyleyken kira sözleşmesinden kaynaklanan yükümlülüklerin askıda olduğu ve kiracının kira ödeme yükümlülüğünün devam etmeyeceği söylenebilir. Ortak giderler bakımından ise, mücbir sebep nedeniyle mağazaların kapanması halinde de, ortak giderlerin kapalı kalınan günle orantılı olarak malik tarafından karşılanması gerektiği kanaatindeyiz.
Virüs nedeniyle yüklenici-işveren veren ilişkisinde hukuki durum nedir?
İnşaat, imalat, mal üretim, mal satımı, vb. sözleşmeler bakımından tarafların yükümlülüklerini yerine getirememeleri halinde corona virüsünün yayılma durumu ve kamu otoritelerinin alacağı karara göre karar verilebilir. Corona virüsü nedeniyle işletmelerin kapatıldığı tarihte düğünü olan kişi için bu tarihte düğün yapılması imkânsız olacağından sözleşmeyi sona erdirerek ödediği bedeli iade alabilir. Satın alınan ancak henüz teslim edilmeyen bir koli limon kolonyası için düşünürsek, satıcı, virüsün etkisi geçtiğinde limon kolonyası hammadde fiyatlarındaki artışı göz önüne alarak, fiyat artırım yoluna gidebilir. Hammadde fiyatlarında artış yaşanmaması halinde ise satıcı uyarlama talep edemeyecektir