Konkordato yanlış bilinen bir doğru
Türk Lirası bu yıl Amerikan Doları karşısında yüzde 30’a yakın değer kaybetti. Özellikle Ağustos ayında Dolar/TL kurunun 7,24 ile tarihi zirvesini görmesi ve yaşanan kur krizi şirketlerin borç yükünü arttırdı. Bu süreçte ise kurumlar tarafından başvurulan hukuki yöntem konkordato yani borçların yeniden yapılandırılması oldu. Son zamanlarda sayıları hızla artan Konkordato ilanını zorlaştıran yasal düzenleme bu hafta Meclis Genel Kurulu’nda görüşülecek. Teklifte konkordato ilanları için yeni şartlar var.Toplumda iflas olarak algılanan süreç ile ilgili Av. Sevda Şahin İhsanoğlu, bu durumun iflas olmadığını bir borç anlaşması olduğunu halk tarafından yanlış bilen bir doğru olduğunun altını çizdi.
Hayatımızda bayadır yer alan bir kavram olan borç yapılandırma yani konkordato, son zamanlarda sıkça duyduğumuz hukuki terimlerden biri haline geldi.Konkordato’nun geçmişine söyle bir bakacak olursak, 2003 yılında yürürlüğe giren iflas erteleme, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası ilan edilen olağanüstü hâl (OHAL) ile askıya alınmış ve yıllardır mevcut olan konkordato uygulaması Mart 2018’de yürürlüğe giren bir torba yasa ile iflas erteleme tamamen kaldırıldı. Bu tarihten sonra ise borç yapılandırma anlaşması daha fazla talep görmeye başladı.
Ekonomiye Katkı Yapabilir
Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, 2019 yılı bütçe görüşmelerinin yapıldığı Meclis Genel Kurulunda milletvekillerinin sorularını yanıtladı. Pekcan, konkordato ilan edenlerin sayısını 846 olarak açıklamıştı. Artışa dikkat çeken Av. Sevda Şahin İhsanoğlu, bilinenin aksine şirketler için konkordato’nun iyi yanlarının olduğunu söyledi. İhsanoğlu sözlerini söyle sürdürdü: “Farklı bir bakış açısıyla bakmakta fayda var. Kişi ve kurumlar bu süreçte borçlarını erteledikleri için asıl faaliyetlerine odaklanırlar ve üretimlerini arttırarak maddi kazançlarında artış sağlarlar. Bu durum şirketleri iflastan kurtararak, Türkiye ekonomisine de katkı yapar. Konkordato için borç kurtarma anlaşması da diyebiliriz. Çünkü bu uygulamadaki amaç şirketleri iflas edip dağılması değil şirketleri sıkıntılı süreçlerinde koruma altına alarak ticari işlevine devam ettirilmesini sağlamaktır.”