DOLAR 34,4898
EURO 36,2515
ALTIN 2960,221
BIST 9367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

    Kesimal: Gimat Projesi dünyayı doyurur

    Kesimal: Gimat Projesi dünyayı doyurur
    07.02.2017
    A+
    A-

    GİMAT Yönetim Kurulu Başkanı Recai Kesimal, Ankara’da hayata geçicek ve merkez üssü olacak olan Gimat Gross projesinin detaylarını anlattı.

    Öncelikle GİMAT’ın yapılanmasından bahsedelim isterseniz…. GİMAT nasıl ortaya çıktı?

    GİMAT dünyası sadece bulunduğu nokta ile yetinmeyen, başta Ankara olmak üzere ülkenin ekonomisine doğrudan katma değer yaratan bir yapılanmadır. GİMAT çok ortaklı yapı içinde değerlendirdiğimiz zaman, insanları bir araya getirip, çok ciddi bir peformans ortaya koymuş bir düzendir. Neresinden bakarsanız bakın, kollektif çalışma şuurunu ön plana getirmiş ve bu anlamda ciddi başarı elde etmiş, ufak paraları bir araya getirerek büyük sermaye yapısı oluşturmuş örnek bir kurumdur GİMAT. Toptancılık aslında, bir milletin kendince oluşturduğu bir yapıdır. Bu gelişmiş toplumlarda böyle değildir hiçbir zaman. Şöyle bir baktığınızda Almanya’da, Fransa’da bu tarz bir yapılaşma göremezsiniz. Bunu biz geliştirdik. Atpazarı zamanına kadar uzanıyor bu toptancılık kültürü. Atpazarı demek, 1800’lü yılların başında kale ve civarı dediğimiz yerde kurulan, gıda ve aklınıza gelebilecek her türlü ürünün satıldığı bir alışveriş merkeziydi. Bu gelişti, Ulucanlar’a kadar indik, Ulucanlar da taştı GİMAT’a geldik. Burada GİMAT dünyasını oluşturduk. Gimat dünyası, ilk üreticiyle son tüketici arasındaki nihai yapılanmadır.

    Ankara’da hayata geçicek olan Gimat Gross projesinden biraz bahseder misiniz? Proje nasıl doğdu?

    Ulucanlar ile beraber nasıl Atpazarı tarihe karıştıysa, GİMAT’ın kuruluşu ile Ulucanlar nasıl yok olduysa bir gün burası da yok olacaktı. Artık bir noktada, bir şey yapmak gerekti ve idealim olan bir işi geçtiğimiz yıl içinde hayata geçirdik. GİMAT’ın kamuoyunda yaratmış olduğu bu güven duygusu ve ismi çok ön plandaydı. Bunu yok etmek istemedik. Bu marka değerini yere düşürmeden, daha yukarı çıkarabilecek ve kollektif çalışma şuuruyla birlikte birleştireblecek bir projeyi bugünlerde hayata geçirme noktasındayız. Bu projenin adı; nihai tüketici ile buluşan GİMAT Gross. Bu yol için 4 gün gibi kısa bir süre içerisinde 180 milyon üzerinde para topladık. O kadar güzel bir talep gördük ki 4 günde kapatmak mecburiyetinde kaldık. İlk önce 1000 pay ile yola çıktık. 1000 payı durduramadık, 1250 pay oldu, sonra 1500 payda durdurduk. Daha sonra özel hatırını kıramayacağımız 17 kişiyi de dahil edip 1517 pay ile kapatmak zorunda kaldık. 4 gün gibi bir zaman diliminde biz bunu başardık. Bu belki dünyada bir rekordur. Çok ilginç bir not daha ekleyeceğim ki; bu sadece insanlarda yarattığımız bir güven duygusudur. Ankamall’da buna çok net bir örnektir. Total maliyete baktığımız zaman, yaklaşık 100 milyon civarındaki bir yapılanmada bugün 500-600 milyon dolarlar telaffuz ediliyor. 1100’e yakın ortak orada da söz konusu. Düzenli olarak gelirini alıyor. Geçen sene 59 bin TL gibi bir kar payı aldı bir kişi. Dolayısıyla şunu söylemeliyim ki; ortaklık kültürü bizde çok gelişmiştir. Ortaklık kültürünün neticesi olan ufak paraları bir araya getirip büyük paylar yapmak gibi bir durumumuz var. GİMAT’ın menşeinde doğruluk var. Biz doğru yöneticileri seçip doğru insanlar ile yol alıp o güveni boşa çıkarmayacak şekilde yapılması gereken doğru işleri yapmaya gayret ediyoruz. GİMAT Gross adı altında bir projeyi hayata geçirmek için bu ulusal bir projedir. Bu sadece bir GİMAT projesi değildir. Hatta Ankara projesi olarak da görmemek lazım.

    GİMAT Gross projesi şu an ne aşamada?

    Çok ciddi bir aşamaya geldik. Bütün gayret ve çabalarımız Mayıs’ın sonunda açmak. Oldu da bir aksilik yaşandı, Ağustos’un sonunda okul ayının başladığı dönemde sahne alacağız. Böylelikle gelişen dünya düzeni içinde yerimizi alacağız. Bunun yanı sıra GİMAT Gross 2 etap olarak yükseliyor.
    Bizim kumaşımız 4 metrelik bir kumaş. Bir de pantolon çıkıyor bu kumaştan. 14 bin metrekare üzerine konumlandırdığımız bir yerimizin yanı sıra bir 14 bin metrekare daha yerimiz var. Burayı da 2. etap olarak ayırdık. O alana 2 kule dikmeyi hedefliyoruz. Bu tamamen arsanın büyüklüğü ile alakalı. O etaba da en kısa zamanda başlanacak. Yükselen o kulelerin, ne amaçla kullanılacağı doğrultusunda henüz bir karar vermedik; ofis olarak satabiliriz ya da otel, rezidans olarak da kullanılabilir.
    Kulelerden bir tanesi devlet yurdu olarak hayata geçirilebilir. Kumaş fazla olunca kendiliğinden böyle bir durum ortaya çıktı. Burası merkez üssü olduğu için daha geniş bir alanda kuruldu. Fakat bundan sonra yapılacak olan yerler 5 bin metrekarenin altında olmayacak.

    GİMAT Gross projesi, Ankara ve Türkiye ekonomisine nasıl bir katkı sağlayacak? Bu anlamda öngörüleriniz nelerdir?

    Proje tamamlandığında ve tam anlamıyla hayata geçtiğinde ciddi bir istihdam yaratacak. Bu sayede, yaklaşık 5 bin kişiye iş imkanı sağlamış olacağız. Bugünlerde bu projeyi hayata geçirirken, bazı Belediye Başkanlarımız projeyi kendi ilçelerinde de görmek istedi. Bu bizim doğru yolda olduğumuzun kanıtı. Türkiye’nin temel sorunlarından bir tanesi ihracat, en büyük sorunlarından bir tanesi de ithalattır. Pazar payının yüzde 60-70’lerde olduğunu net bir şekilde söyledim. Bu noktadan baktığımızda ve bunları birleştirdiğimizde nereden bakarsanız bakın, bu projenin bir istihdam ayağı var, bir de ülke ekonomisine doğrudan katkısı var. Bu sayede, merdiven altı kayıt dışı diye bir durum artık söz konusu değil. Her şeyi kayıt altında olan bir yapılanmayı, düzenli vergisini ödeyecek olan, katma değer yaratacak olan bir yapılanmayı hayata geçirmiş olacağız. Nereden bakarsanız bakın bu proje milleti doğrudan ilgilendiren bir projedir. Biz bu projeyi anlattığımızda dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ‘Sizin için neler yapabilirim? Artık toptancılık diye bir şey yok, bu tarzı değiştirin, bu iş bitiyor ‘dedi. Oradan hareketle gelişen dünya düzeni içinde kalmamamız lazım. Bu projede perakende söz konusu evet ama, 2 ayaklı bir proje. Bir de toptanımız var. 7 bin 500 metrekare alanda doğrudan GİMAT’ı destekleyecek, ucuza mal alma kabiliyetini temin etmiş olacağız. İç Anadolu Bölgesi’ne dağıtım yapan ve hizmet veren yerlere de mal satacağız. Bu durum bir ölçüde GİMAT toptancılarını da destekleyecek yapılanmadır. Bunun yanı sıra Eskişehir, Çorum, Çankırı, Kastamonu, Batı Karadeniz’in büyük bir bölümü, Karadeniz hatta Güneydoğu Anadolu’ya mal gönderiyoruz. GİMAT Gross sayesinde şimdi de çok ciddi bir alım gücümüz olacak. İkili bir çalışma yapıp arkadan satış ve doğrudan satış yapacağız. Başta Ankara ekonomisine ve doğrudan Türkiye ekonomisine katkı sağlayacağız.

    Uluslararası alanda faaliyet göstermeyi hedefliyor musunuz? Bu pazar payında daha fazla yer alabilmek için neler yapılabilir?

    Gıdada pazar payı yaklaşık yüzde 60 ile 70 arasında yabancıların elinde. Mesela, Carrefoursa basıyor düğmeye, bizim buradan yaptığımız alışveriş Paris’e düşüyor. Aynı şekilde Metro’da da durum öyle. Yapılan alışveriş Almanya’ya düşüyor. Bu noktadan baktığımızda ulusal bir projeye ihtiyaç olduğunu düşündük. Bu pazar payını biraz daha dengeleyecek bir çalışmaya imza atmak istedik. Serbest piyasa ve rekabet şartlarının olması gerekiyor, bunun asla karşısında değilim. Dünyaya açılmak ve dünya ile buluşmak mecburiyetindeyiz. Biz nasıl oralara gitmeyi hedefliyorsak, onların da buraya gelmesinden daha doğru bir şey olamaz. Her vatandaşın bu projemize milli bir proje olduğu için destek vermesi lazım. Başka bir noktadan bakıp kendimizi de sorgulamamız lazım. Tüketici bizi neden tercih etsin? Bizi tercih etmesinin onlarca nedeni var. Gıdada en iyiyi, en ucuza satacağız. Ortalama 1300 TL asgari ücret ile geçinen vatandaşımızın, cebine artı 200 TL koymayı amaçlıyoruz. 1000 TL lik alışveriş yapan vatandaşın gıdasından 200 TL tasarruf etmenin ne kadar önemli olduğunu özellikle hanım kardeşlerimiz iyi bilirler. Bu rakam çok önemli bir rakam. Bu noktadan hareketle de GİMAT’ın yanında yaklaşık 28 bin küsür metrekarelik bir arazi aldık. Burayı bu projenin merkez üssü olarak düşünüyoruz. Avrupa’nın en büyük Gross marketini yapıyoruz. Yaklaşık 9 bin metrekare.

    Gimat Gross projesi sadece Ankara ile mi sınırlı kalacak, çevre illerde ve yurt dışında da faaliyet göstermeyi düşünüyor musunuz?

    Gimat Gross projesini yaparken Ankara’da şu an bitme aşamasında olan projemizi merkez üssü olarak düşündük ve bu amaçla yola çıktık. Projemiz sadece bununla sınırlı kalmayacak. Ankara’da üç tane yapıyı daha hayata geçireceğiz. Stratejik ve insanların ulaşabileceği kolay noktalarda olacak. İstanbul’da ise, beş tane GİMAT Gross projesi yapmayı planlıyoruz. Adana, İzmir, Antalya, Bursa ve Karadeniz’e kadar yapılanmayı en kısa zamanda hayata geçirmek istiyoruz. Şu an SPK denetimine tabiyiz ve halka açık bir şirketiz, 2,5 yıl içinde de bütün iş ve işlemlerimizi İstanbul Borsası’nda gördürme mecburiyetimiz var. Daha sonra elde edeceğimiz paralarla ulusal yapılanmayı bir an önce hayata geçireceğiz. Doğru iş ve işlemlerle güzel noktaları yakalamamak için bir sebep yok. Ben Berlin’de de iş yapan biriyim, aynı zamanda kuruyemiş ihracatı yapan bir firmanın da sahibiyim. Onlar Berlin’den kalkıp bu işi buralarda yaptılarsa biz de bunu Avrupa’ya götüreceğiz. Gimat artık Türkiye’yi değil dünyayı doyuracak.

    Doların yükselmesi ve ekonomik anlamda yaşanan sıkıntıları nasıl değerlendiriyorsunuz?

    Son zamanlarda yaşananan durumlar sebebiyle, harcama isteği biraz erteleniyor. Ekonomide bu tip şeyler olmamalı. Ekonomi nedir? Serbest piyasa nedir? Alacaksınız vereceksiniz ki ekonomi canlanacak. Bir ayak kopuk olursa maalesef canlılık beklemek de doğru olmaz. Talep olmadan üretim de olmaz. Talep neden yok, harcama isteği olmadığı için. İnşaatta da imalatta da bu böyledir. Siteler üzerinden gidelim. Siz alışveriş yapmadığınızda orada çalışan elemanın durumu ne olacak? Bir ayak gidince otomatik olarak düzen bozuluyor. Türkiye’nin ekonomisi öyle ufak tefek şeylerle yıkılacak bir ekonomi değil. Tabii ki bunu söylerken de ufak tefek önlemler alınması gerekiyor. Ekonomik önlemler ile piyasaları rahatlatacak önelemler mutlaka alınmalı ve güven ortamı oluşturulmalı.
    Dünyadan gelen bu krizin nasıl önleneceği ve tedbir alınacağı düşünülmeli Sadece vatandaşın önlemi ile olacak bir durum değil. O yüzden her ayak sağlam olmalıdır. Neresinden bakarsanız bakın, bütün ilgili depatmanlarının birlik beraberlik içinde olması lazım. Kısmi de olsa güçlü ekonomimiz var ve biz bu ekonomimiz sayesinde ayakta durabiliyoruz. Dolardaki belirsizlikle son zamanlardaki ekonomideki olumsuz hareketlilik dünya ile bağlantılı aslında. Sadece Türkiye’de alınan kararların neticesi olarak görmemek lazım. Dünyada yaşananan ve hala devam eden bu global krizin, bizim gibi yeni gelişmekte olan ülkelere yansıması olarak da değerlendirmek lazım. Hükümetler her zaman bir şeyleri yapabilmek adına harcarlar. Bazen gelir gider dengesinde ufak tefek sapmalar olur. Bu sapmaların neticesi de bugün yaşadığımız kısmi ekonomik durgunluk. Biraz da dolardaki anormal derecedeki artışların ileriyi görememesi ile alakalı.

    Ekonomide yaşanan bu durumlar gıda sektörünü nasıl etkiledi?

    İnsanların olmazsa olmazı dediğimiz gıda, son zamanlarda erteleme ile ilerliyor. Durumu biraz daha açacak olursak, çok fazla çeşitlilik olduğu için bu alanda harcama isteği erteleniyor. Bu belirsizlik, buraya da olumsuz bir şekilde yansıyor. Vatandaş cephesinden baktığımızda ‘Size ne oluyor? Gıda da ne olabilir ki?’ diyorlar. Ben kuruyemiş sektöründe faaliyet gösteriyorum. Kendi üzerimizden anlatıyım: Bir vatandaş cebinde para yoksa kuruyemişi neden yesin? İlk önce beyaz peynirini ekmeğini almak zorunda. Çayını ve şekerini almak durumunda. Daraltılmış gıda türüne gidiyor vatandaş. Çeşitliliği azalıyor. Kahvaltıda beyaz peynir, zeytin şart. Ekmek ve çaysız da olmaz.Bunlar tamam. Diğer çeşitlere geldiğinizde ciddi bir erteleme olduğunu görebiliyoruz. Bir de piyasayı doğrudan, net bir şekilde ortaya koyabilen sektördür gıda. Yani, insanların ekonomik durumunu gıdadaki hareketlilik ile ölçebilirsin. İki şeyi ben her zaman belirleyici olarak ele alırım. Bir gıda sektörü, bir de eğlence sektörü. Buralarda olumlu işaretler görürseniz ekonominin olumlu ilerlediğini görmeniz mümkün olacaktır. Dolayısıyla, bugünlerde bunu söylemek mümkün değil. Daralma olduğunu söylemek mümkün.

    YORUMLAR

    Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.