İş hayatında büyük resmi görmek için yavaşlamak gerekiyor
İş hayatının temel alışkanlıklarından olan acelecilik ve koşuşturmanın başarıya çabuk götüren bir yol olmadığını belirten bcc Turkey‘in Kurucu Ortağı, Endüstri Mühendisi, Genos Duygusal Zeka Mentoru ve İleri Eğitmeni Cem Atat, başarıya daha hızlı gitmek için yavaşlamak gerektiğini belirtti. Atat, bireylerin ancak yavaşlayarak olayları daha net bir şekilde görebileceğini ve büyük resmi anlayabileceklerini belirtti. Dolayısıyla kişilerin duygularını fark edebileceğini, anlayacağını ve yönetebileceğini vurguladı.
Başarı ve hız ifadelerinin birbirlerini tamamlayan ifadeler olarak algılandığını, ancak bunun çoğu zaman yanlış olduğunu belirten Atat, yavaşlamanın başarmanın daha hızlı bir yolu olduğunu ifade ederek, gerçek anlamda başarıyı yakalamak için neden yavaşlamak gerektiği hakkındaki araştırmaların 4 sebep ortaya çıkardığını belirtti.
Yavaşlarsanız büyük resmi daha net görürsünüz
“Direksiyonun kontrolünü kaybettiğinizde gaza basmanızın faydası nedir?” sorusunu soran Atat, yavaşlayan insanın içinde bulunduğu durumu net olarak gördüğünü ifade ederek şunları kaydetti: “En büyük problemlerimizden biri sıkıntılı durumlarla karşılaşsak da, şu ana kadar yaptıklarımızı aynı şekilde ve daha hızlıca yapmaya çalışmak. Çoğu insan uğraşıp, didinip duruyor ve farklı bir sonuç elde etmeye çalışıyor. Ne kadar yanlış aslında. Bunun yerine bir an için duraklayıp durumu netleştirmeye çalışmak ve ne yapılması gerektiğini bulmak gerekiyor. Bazen zaman kaybı gibi algılanabiliyor, ancak çok daha etkin bir şekilde ve daha kısa sürede verimli bir sonuç ortaya çıkarmanın yolu bu. Odaklanmanın sırrı bir an için gaz yerine frene basmanız ya da en azından ayağınızı gaz pedalından çekmenizdir. Bunu sağlamak için kendinize haftalık programlar belirleyin. Kendinize ayırdığınız bu kısa sürede, büyük resimde neler olduğunu, önünüzdeki engellerin ve fırsatların neler olduğunu, ne yapmak istediğinizi düşünün.”
Zihin, beden ve ruh sağlığı için kendinize zaman ayırın
Performans göstermenin aktif olmaya ve yaratıcılığa bağlı olduğunu söyleyen Atat, “Başarılı olmanın ilk koşulu kendimize zaman ayırmaya istekli olmamızdır. Kendimize ayırdığımız zaman zihin, beden ve ruh sağlığımız için çok önemli. Özellikle şehir yaşamında günlük koşturmacaların yoğun olduğu ve zamanın çok hızlı geçtiği bir gerçek. Ancak bu kesinlikle kendimize zaman ayırmamamız için bir sebep olmamalı. Sadece sosyal medya alışkanlıklarını bile düşünsek bu alanlarda yapacağımız bazı düzenlemeler bize çok kaliteli bir zaman sağlayacaktır. Araştırmalar ortalamada bir kişinin Facebook, Snapchat ve LinkedIn hariç olmak üzere günde 53 dakikasını Instagram’a harcadığını gösteriyor. Sosyal medyada saniyeler içerisinde güncellenen zaman tünelini takip etmeye harcadığımız zamanlardan bir kısmını kısa yürüyüşlere, arkadaşlarla sohbetlere, kendi gelişimimiz için araştırma yapmaya ve kitap okumaya ayırmak hepimizin önceliği olmalıdır” görüşünü ileri sürdü.
Duygularınızın gücünden yararlanın
Varoluşumuzla birlikte gelen duyguların farkında olsak da olmasak da bize vermek istediği mesajlar olduğunun altını çizen Atat, şunları vurguladı: “Duygular bir mesaj merkezi ve içsel navigasyon yöntemlerimizdir. Bize anlatmaya çalıştıklarını duyarsak onları çok daha iyi yönetebiliriz. Ancak onları duymamız için öncelikle onları dinlemeye istekli olmamız ve vermek istedikleri mesajı anlamamız gerekir. Bunun da tek yolu kendimize alan yaratarak, yavaşlayarak olur. Bu da duygusal zekamıza bağlıdır. Başarılı ve mutlu kişilere baktığınızda onların duygusal zekalarını davranışlarına ve tutumlarına çok daha iyi yansıttıklarını görürsünüz. Duyguların onlara karşı değil, onlar için çalışmasını sağlarlar. Öfke ya da korku gibi yoğun duygu anlarında bile bir an için yavaşlayarak bu duyguların onları olumsuz etkilemesinin önüne geçerler.”
Etkin kararlar alırsınız
Aceleci olmanın alınan kararları olumsuz etkileyebileceğini belirten Atat, “Beynimizin çalışma prensibi olarak ne kadar çok stres yaratırsanız, kendi yaratıcılığınızı aynı oranda olumsuz etkilersiniz“ diyor. Az miktarda stresin gerekli olduğunu, ancak günlük hayatta özellikle hızlı hareket edilmesinin sürekli olarak şart koşulduğu ortamlarda yaratıcılığın törpülendiğini, bunun da yanlış kararlara yol açtığını söyleyen Atat, “İyi kararlar alabilmek için yavaşlamak ve durumu değerlendirmek gerekir. Duygu ve düşüncelerden gelen verileri sakince anlamak ve bunun sonucunda kararlar almak başarıyı getirir” diyerek şu tavsiyede bulundu: “Yaşamı sürekli olarak bir yarış olarak algılamak yerine acelecilik ve yavaşlamak arasında bir denge kurun. Böylece olayları daha net bir şekilde görür ve yaşamanızı çok daha kaliteli bir şekilde yönetebilirsiniz.”