Hırsızlar en çok uyku saatlerinde evlere giriyor
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre Türkiye’de kentleşme oranları yüzde 92’yi geçmiş durumda. TÜİK verilerine göre ayrıca, 2011 – 2015 yılları arasındaki 5 yılda hane sayısı yüzde 10 arttı. Ortalama hane nüfusu yüzde 20 düşerken, tek kişilik hanelerin sayısı yüzde 6,5 artış gösterdi; 65 yaş üstü yalnız yaşayanların sayısı ise yüzde 41 oranında yükseldi. Diğer yandan kentlerde çalışan kadınların sayısı her yıl 400 bin civarında artıyor.
Değişen yaşam şekli güvenlik ihtiyacını da değiştiriyor
Bu değişimin güvenlik ihtiyacının çerçevesini genişlettiğini belirten Pronet Pazarlama ve İş Geliştirmeden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Ediz Habip, “Artık ailelerimiz daha küçük. Her yaştan yalnız yaşayanların ve çalışan kadınların sayısı giderek artıyor. Hırsızlık gibi vakaları önleyici temel unsurlardan biri olan komşuluk ilişkileri zayıflıyor. Köy, mahalle gibi insanların birbirini tanıdığı, kolladığı yaşam tarzından çok daireli apartmanlar, siteler gibi insanların kimi zaman kapı komşusunu bile tanımadığı bir yaşam tarzına geçiş söz konusu. Bu doğrultuda güvenlik ihtiyaçlarımızın çerçevesi de her geçen gün genişliyor” dedi.
Hırsızlar en çok uyku saatlerinde evlere giriyor
TÜİK ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre, İstanbul’un nüfusu 28 Avrupa ülkesinden daha fazla. Kentte dakikada ortalama 1 suç girişimi oluyor, günde 1000’den fazla suç işleniyor. Hırsızlığa yönelik verilere göre, Cumartesi ve Pazar günlerinde evde vakit geçirme olasılığı daha çok olduğundan hırsızlık girişimi olasılığı da azalıyor. Öte yandan genel olarak hırsızlık vakaları en çok evde ve uykuda olunan 00.00 – 06.00 arasında gerçekleşiyor.
Evdeki güvenlik problemleri hırsızlıkla sınırlı değil
Güvenlik önlemlerinin artık bir lüks olmaktan çıkıp gereklilik halini aldığını söyleyen Ediz Habip’e göre, güvenlik yalnızca hırsızlıkla sınırlı değil: “Hayatımızdaki tüm bu değişim ve veriler gösteriyor ki, güvenliğimiz için atacağımız adımlar artık lüks olmaktan çıkmış, bir gereklilik halini almış durumda. Bu güvenliği sağlayan elektronik alarm sistemleri günümüzde hırsızlığa karşı korumakla kalmıyor; acil sağlık durumlarına en hızlı şekilde müdahale edilmesine destek oluyor, duman ve gaz detektörlerinin eklenmesiyle, yangın ve gaz kaçağı gibi olaylara karşı da komple koruma sağlayan sistemlere dönüştürülebiliyor. Böylece, suçlardan bağımsız oluşabilecek güvenlik problemlerine karşı da tam koruma sağlanmasına imkan tanıyor.”
Dışarıdayken de tehlikeden korunmak mümkün
Öte yandan yine Emniyet verilerine göre, İstanbul’un suç dökümünün ilk sırasında can güvenliğini de tehdit eden gasp suçu bulunuyor. Habip’ göre bu durum, ev ve iş yerinde güvenliğe ek olarak, dışarıda geçirilen vakitlerde de farklı önlemler almamız gerektiğini gösteriyor: “Teknolojinin sunduğu imkanlar sayesinde geliştirilen Panik Butonu Uygulaması, kişinin kendini tehlike altında hissettiği anda, ani bir panik ya da acil sağlık problemleri durumunda, her nerede olursa olsun cep telefonundan bir tuşla hizmet sağlayıcısına ulaşmasına imkan veriyor.”
Panik Butonu’nu daha çok yaşlılar, kadınlar ve hastalar kullanıyor
Habip, Panik Butonu Uygulaması’nın çoğunlukla yaşlılar, kadınlar ve kronik hastalığı bulunanlar tarafından kullanıldığını belirtiyor ve ekliyor: “Bizler Pronet Alarm Haber Alma Merkezi’ne gelen sinyallere, dünya ortalaması olan 60 saniyenin çok altında, ortalama 10 saniyede geri dönüyoruz. Kişinin içinde bulunduğu durumu en hızlı şekilde teyit ettikten sonra, vakanın niteliğine göre güvenlik güçlerine, ambulans veya itfaiye ekiplerine haber veriyoruz. Tehlike anında, hem Panik Butonu’nu evinde kullananlara hem de dışarıda cep telefonları üzerinden bu hizmetten yararlanan kullanıcılara en hızlı şekilde müdahale ederek, hayat kurtarıyoruz.”