Her 10 gençten birinin arkadaşı, 8 gençten birinin yakın arkadaşı yok
İz Koçluk Kurucusu, Eğitim, Öğrenci ve DEHB Koçu Elgiz Henden, gençlere yönelik yapılan araştırmalarda yalnızlık duygusunun gençler arasında yaygın bir durum olduğunun belirlendiğini söyleyerek, bazı araştırma sonuçlarına göre gençlerin zamanlarını yaşlılara göre 3 kat daha fazla yalnız geçirdiğini belirtiyor. Çok sayıda gencin vakit geçirebileceği arkadaşı olmadığını ifade eden Henden şunları kaydediyor: “Arkadaş edinmek, yeni arkadaşlıklar kurmak ergenler için daha zor. Ergenler sosyal medyada daha çok vakit geçirip gerçek sosyalleşmenin ne demek olduğunu unutuyorlar ya da öğrenemiyorlar. Sonuç olarak sosyal medya üzerinden kurdukları arkadaşlıklar, yani resimlere ve mesajlara dayalı arkadaşlıklar, zamanla yüz yüze gerçek arkadaşlıkların yerini alıyor. Her 10 ergenden 1’i gerçek hayatta hiç arkadaşı olmadığını belirtiyor. Her 8 ergenden 1’i ise hiç yakın arkadaşı olmadığını söylüyor. Düşüncelerini, duygularını paylaşacağı, dertleşeceği, kendini yanında iyi ve rahat hissedeceği bir arkadaşı olmayan gençler bunlar.“
Gençlerin üçte biri yalnız hissediyor
Araştırmaların hangi yaşta olursa olsun insanların %18‘inin kendilerini çoğu zaman ya da her zaman yalnız hissettiğini belirledğini söyleyen Henden, “Ancak asıl üzücü olan 16-24 yaş arasındaki gençlerde kendini yalnız hissedenlerin oranının %32 olması. O cıvıl cıvıl, enerjik olmaları beklenen dönemde kendini yalnız hisseden gençler var. Dile kolay, her 3 gençten 1’i. Oysa 65 yaş üstünde kendini yalnız hissettiğini söyleyenlerin oranı sadece %11“ diyor.
Bireylerin hayatlarında yaşadıkları değişimlerin yalnız hissetmelerine neden olabileceğini belirten Henden, özellikle gençlerin hayatlarında çok fazla değişiklik olduğunu ifade ederek şunları vurguluyor: “Çocukluktan ergenliğe geçiş, ergenlikte yetişkinliğe geçiş, sınavlar, yeni okullar, yeni arkadaşlar, yeni öğretmenler. Tüm bunlar sadece hayatın doğal akışı içinde karşılaşılan değişiklikler. Bir de gencin kendine özel yaşadığı değişiklikler olabilir; şehir ya da ülke değişikliği, aileden birinin kaybı, yeni bir kardeş, arkadaşından uzaklaşma gibi. Kendini tanımaya, kabul etmeye çalıştığı bir dönemde bu değişiklikler çok zorlayıcı. Üstelik tam da kendini ait hissetme duygusuna en çok ihtiyaç duyduğu bir dönemde. Hayatın bir döneminden diğer dönemine geçiş aslında kimliğinizde bir değişim demek. İşte bu büyük değişimler benlik algımızı da zorlayabiliyor. Genç bir değişimin içindeyken, kendisi gibi değişim içinde olan akranlarıyla ilişki kurmak, paylaşmak, kendini tanıtmak gibi sürecin içinde buluyor kendini. Hiç kolay değil.“
Bazı uzmanların genç erkeklerin genç kızlara kıyasla daha fazla yalnızlık hissi duyduğunu belirten Henden, “Erkekler kızlara oranla daha az konuşur, daha az paylaşır. Aslında daha kırılgan bir hal içinde olmalarına rağmen bunu görmezler, görmezden gelirler ve bir de bakmışsınız akademik olarak başarılı, etrafı arkadaşlarla çevrili diye düşündüğünüz 14-15 yaşındaki oğlunuzun aslında hiç gerçek ya da yakın arkadaşı yok“ diyor.
Yetişkinlere çok iş düşüyor
Kendilerini yalnız hisseden ergenlerin bu duygudan kurtulmaları için anne babalara önemli görevlerin düştüğünü ifade eden Henden, şu önerilerde bulunuyor: “Her ne kadar nesiller arası farkları sorun olarak görsek de, nesiller arası sağlam ilişkiler burada asıl anahtarımız. Yaşlı ve genç nesil arası ilişki her iki tarafın da yalnızlık duygusunun üstesinden gelmesi için doğru bir çözüm. Her ne kadar gençler biz yetişkinlere burun kıvırıyor gibi görünseler de, aslında özellikle annelerinin yönlendirmelerine ihtiyaç duyuyorlar. Sizi yanından uzaklaştırıyor gibi görünse de siz uzaklaşmayın. Daima yanı başında olduğunuzu hissettirin. İhtiyacı olduğunda kapınızı çalacaktır. Bir de bırakın internete de bağlı kalsın zaman zaman. Evet, sosyal medya arkadaşlıkları gerçek dostlukların önüne geçti. Ama internet ergenlerin yalnız kalmalarına neden oluyor demek, altmışlı yıllarda televizyon için bunu söylemekle aynı şey olur. Her şey dozunda olsun yeterli.“
Gençler ilgi alanlarını keşfetmeli
Yalnızlık duygusunu aşmak için gençlerin de atmaları gereken adımlar olduğunu söyleyen Henden, “Gençler kendi ilgi alanlarını keşfetmeli. Sadece anne babaları istediği için ya da moda olduğu için seçimler yapmamalı. Başkalarına yardım etmek de en iyi ilaç aslında. Burada da yaşlılarla ilişki önem kazanıyor. Bir kazan-kazan durumu yaratmak zor değil aslında. Yapmaları gereken kafalarını bir süreliğine ekrandan kaldırıp arkadaşlarıyla yüz yüze görüşmek, yetişkinlerle ilişki kurmak için çaba harcamak, kendilerine uzanan eli geri çevirmemek. Bunları yapabilmeleri için ebeveynlerin desteği çok önemli“ diyor.
Hayatın paylaştıkça anlamlı ve güzel olduğunu kaydeden Henden, ekran paylaşımlarının yanı sıra gerçek paylaşımları yaşamaları için gençlere destek olmak gerektiğini vurgulayarak, paylaşmanın tadını alınca gerisinin kendiliğinden geleceğini belirtiyor. Henden, gençlerin yalnızlığın olağan olmadığını, bir tercih olduğunu farketmeleri gerektiğinin altını çiziyor.