DOLAR 34,5392
EURO 35,9893
ALTIN 3006,8
BIST 9549,89
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

    Hep Mi Fıtık? Hayır!

    Hep Mi Fıtık? Hayır!
    26.10.2018
    A+
    A-

    Doktora bel, boyun ya da sırt ağrısı nedeniyle gittiğimizde sıkça duyduğumuz bir cümle; “Fıtığınız Var!” Üzerine bir kitap yazılabilecek bu konuyu İstanbul Okan Üniversitesi Hastanesi Acıbadem Polikliniği Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. İlker Ekşi, anlattı.

    Fıtığınız Mı Var?

    Fıtık esas itibarı ile radyolojik bir bulgudur. Fıtık en sık; bel bölgesinde, buradan daha az boyun bölgesinde ve çok nadir olarak sırt bölgesinde görülür. Ağrının var olup, olmamasına bakmaksızın genel popülasyonda yapılan MR Görüntüleme incelemelerinde, 40 yaşın üstündeki her 10 insandan 8’inin görüntülerinde fıtık (bel) olduğu yapılan araştırmalar ile gösterilmiştir. Yine yapılan araştırmalar bel ağrısı olup MR’ında fıtık görülen hastaların yüzde 94’ünün ağrı nedeninin filmde görülen fıtıktan kaynaklanmadığını göstermiştir. Fıtıktan kaynaklanan şikayeti olan hastaların da yalnızca yüzde 4’ünün ameliyat edilecek durumda olduğu , diğerlerinin ise konservatif, yani ameliyatsız yöntemlerle tedavi edilebildikleri rapor edilmiştir. Maalesef özellikle de boyun bölgesi için bilimsel verilerin çok üzerindeki oranlarda hastalara “boyun fıtığı” teşhisi konmaktadır.

    Manüel Tanı Önemli!

    Hastanın öyküsü ve manüel muayene ağrının nereden kaynaklanabileceği hakkında, MR görüntüsünden çok daha değerlidir. Bu ikisinin verdiği ipuçları bizi gerektiğinde MR’a yönlendirmelidir, ki bu aslında düşünüldüğünden ve şu an bakıldığında uygulanıldığından çok daha az vakada gerekli görülmelidir. Özetle; görüntüleme yöntemlerinde görülme sıklığı çok yüksek olan bulgunun (ya da radyolojik tanının) esas itibarı ile klinik olarak ne kadar düşük oranda ağrıya neden olduğunu anlamış oluyoruz. Manüel tanı ve tedavi yöntemleri,karmaşık olmasına karşın hareket sisteminin (kas-iskelet sistemi) non-operatif yani konservatif/ameliyatsız tanısı ve tedavisi için, bize doğru teşhis ve tedavi için en iyi yolu gösteren bir daldır. Bu yöntemler yüzde 80’ler 90’lar civarındaki oranlarda ağrı nedenini ortaya koymamızı sağlar.

    Fıtık Ameliyatsız Tedavi Edilmez Ama Ağrı Ortadan Kaldırılabilir!

    Tedavide özetle; her hasta kendi özelinde ayrı ayrı değerlendirilip tedavi, o kişinin kaldırabileceği ya da uygulayabileceği şekilde tasarlanmalıdır. Şayet fıtığın tamamen ortadan kaldırılması kastediliyorsa, ameliyatsız fıtık tedavi edilmez! Fıtık bazı durumlarda dışarıya aktığı kanaldan, geriye doğru akarak (benzetmedir) kendiliğinden ortadan kalkar. Temel olarak fıtıktan kaynaklandığına inandığımız az sayıdaki bel ağrısı vakasını 8-10 hafta izleyip konservatif tedavisini yapmamız gerekir. Fıtıktan kaynaklanan nörolojik bir bulgu(felç ve/veya belli bölgede duyu kaybı) olduğunda cerrahi müdahale kaçınılmaz oluyor. Dolayısıyla filmdeki fıtığa rağmen fıtıktan kaynaklanmayan bel ağrıları çok yüksek oranlarda var olduğu için temel olarak tedavi konservatiftir. Fıtıksa bu durumlarda yalnızca radyolojik bir bulgudur! Bu ağrılar tedavi doğru yapıldığında ve kişinin katılımı da olduğunda başarılı olacaktır. Yani tedavi eden fıtığı değil, diğer nedenlerden olan ağrıyı ortadan kaldırmış olur ve ‘’ben fıtığı ameliyatsız tedavi ediyorum’’ demesi bilimsel ve mantıksal açıdan doğru değildir. Çünkü, çok derinde var olan mekanik/fiziki bir baskıyı ona direkt müdahale etmeden ya da nadiren onun yine kendisi mekanik olarak oradan ayrılmadan ortadan kaldırılması/kalkması mümkün değildir. Manüel terapistler, ağrısını sadece omurlarda (kemik yapı) ya da diskte) aramazlar. Öyle de olmamalıdır. Hareket ettirilen bölge bir fonksiyonu yerine getirmelidir. Dolayısıyla o bölgede bulunan tüm yapıların birbirlerinin fonksiyonlarını tamamlayıcı şekilde görevlerini yapmaları gerekir. Yani asıl olan fonksiyondur. Fonksiyonun en önemli öğeleri kaslar , bağlar ve eklemlerdir.

    Stres ve Yaşam Tarzı Önemli!

    En önemli nedenleri; stres ve yanlış yaşam tarzıdır. Dolayısıyla ağrıya yönelik ilaç tedavisi , sadece sonucu ortadan bir süre için kaldırır. Nedeni ortadan kaldırmaz. Elbette ilk zamanlarda ağrı ilaçları da verilmelidir. Ancak bu mümkünse alışkanlık haline getirilmemelidir. Zira, ilaç tedavisi yalnızca ağrıya yardım ettiği için, “neden”ini maskeler ve ona ulaşmamıza, bağlamında da doğru tedaviye ve sizin uzun soluklu iyileşmenize mani olur. Hareket sisteminin en önemli tedavisi adından da anlaşılacağı üzere, harekettir. Hareket sistemini (kas/iskelet sistemi) hareketsiz tedavi etmemiz gereken durumlar sınırlıdır. Kırık, çıkık, ameliyat sonrası, bazı iltihabi durumlar ve tümör tedavilerinin ilk dönemlerinde böyle olmalıdır. Bu durumlarda ilk müdahale dönemi sona erdikten sonra, yapılacak olan yine hareketli tedavidir. Diskler (fıtıklaşan yapılar) en fazla hareketle sağlıklı kalırlar, çünkü gereksinimi olan sıvıyı (sıvı alışverişi) hareket edildiğinde içlerine alırlar.

    YORUMLAR

    Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.