Göçte kritik seviye 4 bin dolar milli gelir
Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü öğretim üyelerinden Doç. Dr. Murat Kırdar’ın emek piyasası ve göç üzerine yaptığı çalışmaya göre, göç etme eğiliminde dört bin dolar kişi başı milli gelir, kritik sınır düzeyi olarak ortaya çıktı. Orta gelirli ülkelerde göç baskısı artarken, ortalama gelir düzeyi dört bin doların altında olanlar, göç için gereken en düşük maliyeti bile karşılayamıyor. Gelir yüksek seviyeye çıktığında ise göç baskısı azalıyor. Araştırmaya göre Türkiye artık göç vermiyor, dışarıdan göç alıyor.
Doç. Dr. Murat Kırdar’ın gelişmişlik düzeyi ve göç verme eğilimi üzerine yaptığı araştırmaya göre, ülkelerarası verilere bakıldığında Türkiye, göç etme baskısının en yüksek olduğu, kişi başına düşen milli gelirin (2000 yılı verileriyle) dört bin dolar seviyesinin ilerisine yani göç verme eğiliminin azaldığı bir noktaya ulaştı. Kırdar araştırmasında, dört bin doların altında geliri olan ülkelerde yaşayanların da göçün maliyetini karşılayamadığını belirtiyor.
Çalışmalarını göç ve emek piyasası üzerine yoğunlaştıran Kırdar, araştırmasında gelişmişlik düzeyi ve göç verme eğilimini araştırırken, Azerbaycan, Ukrayna, Türkmenistan ve Arnavutluk gibi orta gelirli ülkelerde göç etme baskısının zirveye ulaştığını saptadı.
Kırdar’ın verdiği bilgiye göre; Birleşmiş Milletler ’in 2015 yılı verilerine göre dünyada 244 milyon göçmen yaşıyor. Dünya nüfusunun yüzde 3.3’lük kısmını oluşturan göçmenlerin çoğunluğu gelişmiş kuzey ülkelerinde yaşarken, bu oranın gittikçe artması bekleniyor. Özellikle ulaşım teknolojilerinin gelişmesi ve küreselleşmeyle birlikte göç konusu bütün ülkelerin gündemini meşgul etmeye başlarken, 1990’lı ve 2000’li yıllarda insan mobilizasyonunun gittikçe arttığı gözlemlendi. Bunlara ek olarak dünyanın çeşitli yerlerinde yaşanan savaş, iç savaş, yoksulluk ve çatışmalarla birlikte uluslararası alanda insan hareketliliğinin daha uzun yıllar gündemde kalması bekleniyor.
“Orta gelirli ülkeler daha fazla göç veriyor”
Murat Kırdar’ın Slobodan Djajić ve Alexandra Vinogradova ile birlikte yürüttüğü ve geçtiğimiz yıl Journal of International Economics’te yayınlanan makalesinde göç etme davranışı ile kaynak ülkelerin gelir seviyeleri arasındaki ilişkiye odaklandı. Makale ile ilgili Kırdar, şu bilgileri verdi;
“Fakir ülkeler mi, orta gelirli ülkeler mi yoksa zengin ülkeler mi daha çok göç veriyor?’ diye bir soru ortaya attık. Ampirik kısımda ülkelerarası veri kullandığımız çalışmada, yıllık kişi başına düşen milli gelir 2000 yılı fiyatlarıyla 4 bin dolar olduğu zaman bu ülkede göç etme baskısının en fazla olduğunu saptadık. Bu ülke Fas’tı. Bu rakamsal sınıra yakın diğer ülkeler ise Azerbaycan, Ukrayna, Türkmenistan ve Arnavutluk’tu. Bu gelirin daha altında yıllık gelire sahip olunduğu zaman ise, göç etme baskısı azalıyor çünkü bu gelir seviyesinde göçün maliyetini karşılamak zorlaşıyor. Yine aynı şekilde, yıllık gelir bu miktarın üzerine çıktığı zaman da, kaynak ülke ile göç alan ülke arasındaki ücret farkı azaldığı için göç etme baskısı azalıyor. Özetle, ortada iki ters etki var ve bu ters etkiler üzerinden göçün artıp azalma durumunu hesap edebiliyoruz.’’
Kırdar, Türkiye’nin en fazla göçün olduğu dört bin dolar seviyesinin ilerisinde, yani göçün azalmaya başladığı yerde durduğunu belirterek devam etti; ‘‘Bu bulgunun, göç masrafıyla etkileşimlerine de bakıyoruz. Göç masraflarının artıp azalması ile gelirin göç üzerindeki etkisinin nasıl değiştiğini inceliyoruz. Önce teorik bir modelleme yaptık. Bu modelden, ekonomide karşılaştırmalı istatistik dediğimiz, bir değişkenin diğerleri üzerindeki etkisini hesapladık. Sonra, ‘’Ülkelerarası farklı verileri bir araya getirdik ve ülkelerarası göç verisini, gerçekten teorik ilişkiyi veride de bulabilecek miyiz’’ diye ayrıca test ettik. Neticede veriden teorik modele uygun bir sonuç ortaya çıktığını gördük.”
Türkiye’ye en fazla Suriye’den göç alıyor
Türkiye’deki geçmiş dönemlere ait göç etme eğilimlerini de değerlendiren Murat Kırdar, Türkiye’nin özellikle son dönemde Suriye başta olmak üzere, Irak, Gürcistan ve Afganistan’dan göç alan bir ülke konumuna ulaştığını belirterek şu noktaların altını çizdi:
“Türkiye’den yurtdışına göç verilerine baktığımızda, 1960’ların sonu 1970’lerin başı itibariyle Almanya ve diğer Batı Avrupa ülkelerine gidişler olduğu dönemde göç verme hızının en yüksek olduğunu görmekteyiz. Ondan sonra 1973’te Avrupa işçi alımını kapattı. Sonra Türkiye’den Almanya’ya gidenler kadar olmasa da Körfez ülkelerine ve Ortadoğu’ya göç edenler oldu. 1990’larda ise eski Sovyet ülkelerine yönelen çalışanlar olduğunu görüyoruz.’’
Ancak şu an göç ile ilgili en önemli gündem maddesi Suriyeli göçmenler, yani gidenler değil de gelenler. Suriyeli göçmenlerin işgücü piyasasına etkilerini inceleyeceğimiz bir çalışma yürütmekteyiz. Artık Türkiye göç veren bir ülke konumundan göç alan ülke konumuna döndü.”
Göçmenlerin Almanya’daki sosyal güvenlik sistemindeki etkisi
Doktora çalışmaları sırasında ekonomide davranışsal model olarak adlandırılan ve insan davranışlarına ekonomik bir model yazarak çeşitli parametreler ortaya çıkarılabilen teoriler üzerinden Almanya’daki göçmenlerin ülkelerine geri dönüş ve tasarruf kararlarını modellemeye çalışan Murat Kırdar, elde ettiği neticeler üzerinden Almanya’daki sosyal güvenlik sistemini inceledi. Ampirik kısımda Almanya verilerini kullanan ve Almanya’da yaşayan beş Akdeniz ülkesi göçmenlerinin dahil edildiği çalışmada en büyük kitleyi Türk göçmenler oluşturdu. Bu çalışma International Economic Review dergisinde 2012 yılında basıldı. Göçmenlerin Alman Sosyal Güvenlik Sistemi üzerindeki etkisini hesap etmeye çalışan Kırdar, şu tespitleri paylaştı:
“Göçün sosyal güvenlik sistemi üzerindeki etkisini inceleyen önceki çalışmalar, geri dönüş kavramı içselleştirilmemişti. Ben çalışmamda göçmenlerin ülkelerine geri dönmelerini de bir karar değişkeni olarak ekledim. Çünkü hayat boyu, gittikleri yaştan ölene kadar sürekli olarak ülkeme geri döneyim mi dönmeyeyim mi ya da buradaki gelirime ve istihdamıma göre ne kadar tasarruf edeyim, ne kadarını harcayayım şeklinde kararlar veriyorlar. Her sene yaptıkları tasarrufa göre geri dönüp dönmemeyi gözden geçiriyorlar.
İşsiz olacak bir kişi geri dönecekse bu Almanya için çok iyi çünkü diğer türlü orada işsizlik sigortası alacak ya da sosyal güvenlik sistemine prim yatırmayacak. Almanya için iyi olan orada kalifiye-iyi çalışanların kalmasıdır.
Buna bakarak gerçekten geri dönüşü modellemeyen çalışmaların Alman sosyal güvenlik sisteminin göçmenler üzerindeki etkisini küçümsediğini görüyoruz. Çünkü başta gerçekten çalışan insanlar kalıyorlar. Başka bir çalışmamda da kısa süredir işsiz olanların dönme olasılıklarının yüksek olduğunu gördüm. Ama uzun süredir işsiz olan göçmenlerin orada kalma ihtimalleri daha yüksek oluyor çünkü zaten orada işsiz olarak uzun süre kalanlar ekonometride ayıklanmış ya da seçilmiş dediğimiz bir grup oluyor.’’
Almanya’da işsiz olanların kayıt dışı ekonomiye kayma ihtimallerinin olup olmadığı konusunda ise bunun düşük bir ihtimal olduğunu, zaten sosyal güvenlik sisteminin özellikle ikinci seviyesinin işsiz olan insanlara hayat boyu garanti sağladığını belirten Kırdar tüm bu nedenlerin geri dönüşü modelleyen çalışmalar yapmayı daha anlamlı hale getirdiğini sözlerine ekledi.