Geleneksel bankacılıktan yenilikçi bankacılığa
Açık Bankacılık sistemi temel olarak müşteri finansal bilgilerinin (banka hesap bilgileri, işlem dökümleri, düzenli ödenen faturalar, doğrudan borçlandırmalar vb.), müşteriler tarafından verilecek izinler doğrultusunda üçüncü partilerin kullanımına açılarak son tüketiciye daha düşük maliyetlerle daha kaliteli hizmet verebilmek adına ortaya çıkmıştır. Başta Amerika, Avrupa ve Çin olmak üzere tüm dünyada gittikçe yaygınlaşan açık bankacılık kavramı, PSD2 gibi yeni mevzuatlarla genellikle devletler tarafından tasarlanıp kontrol edilmektedir.
Özellikle Avrupa Birliği’nin Ocak 2018 yılında duyurduğu ve 21 aylık bir entegrasyon süreci öngördüğü ‘’İkinci Ödeme Hizmetleri Direktifi’’ (PSD2: Payment Services Directive -2) regülasyonu ile Avrupa’daki tüm bankalar 2019 yılının Eylül ayı itibariyle artık internet bankacılığında sundukları tüm verileri, API (Application Programming Interface) adı verilen veri paylaşım ara yüzleri ile müşterilerin izinleri doğrultusunda üçüncü partilerin kullanımına açmak durumunda kalacaklardır.
Açık Bankacılık Kavramı Tüm Finans Sektörünü İlgilendiriyor
Konuyla ilgili bilgi veren FinReach Yönetici Ortağı Taner Akçok ‘’Türkiye’ye de yakın zamanda gelmesi beklenen açık bankacılık için pek çok büyük banka şimdiden kendilerini hazırlamaya başladı. Akbank, Garanti Bankası, Kuveyt Türk ve Yapı Kredi gibi bankalar çoktan uygulama arayüzlerini geliştirdiler ve pazardaki yerlerini aldılar. Bu gelişmeler ve tarihler göz önüne alındığında başta Avrupa olmak üzere pek çok ülkede geleneksel bankacılığı ciddi bir değişim beklemektedir. Başta finansal teknoloji firmaları olmak üzere tüm finans kurumları kendi ürün ve servislerini birbirilerinin müşterilerine yine onların verilerini kullanarak kişiselleştirmeye ve satmaya başlayacaklardır. Bunun ilk örnekleri şu anda Avrupa’da, Amerika’da ve pek çok açık bankacılık ülkesinde gözlemlenmektedir. Dijital dönüşüme ayak uyduramayan ve müşterilerini yeterince tanımayan bankalar paylaşmak zorunda kalacakları müşteri verileri sebebiyle Türkiye ve dünya pazarında pek çok yenilikçi banka ve finansal teknoloji şirketlerini doğuracaktır.’’dedi.
Geleneksel Bankacılık Değişiyor
FinReach Yönetici Ortağı Taner Akçok; ‘’McKinsey’nin yapmış olduğu araştırmaya göre geleneksel finans firmaları için pazarda yalnızca 3 opsiyon mevcut. Bunlardan ilki yalnızca ürün sağlayıcı olarak mevcut ürünlerinin olabildiğince farklı kanalda yer almasını sağlayacak ve diğer rakiplerinden fiyat yoluyla ayrılmaya çalışacaklar. İkinci opsiyon ise yalnızca yeni ürünler ve teklifler için kendi müşteri verileri ile kanal haline dönüşeceklerdir. Üçüncü ve en karlı opsiyon ise kendi ekosistemlerini kurdukları bir platform haline dönüşmek zorunda kalacaklardır.
Dijital transformasyon, regülasyon teknolojileri, yeni ödeme sistemleri, toplu yatırım araçları ve kripto para teknolojileri başta olmak üzere pek çok alt finansal teknoloji pazarında yeni rekabet alanları oluşacak ve yeni oyuncular görmeye başlayacağız.
Zaten bunu mevcut pazar segmentlerinin odaklandığı ana noktalarda da görebiliyoruz. Şu anda Geleneksel bankacılık yeni gelir kaynaklarına odaklanırken, dijitalleşme başlığı altında millennials olarak adlandırılan genç kitleyi hedefliyor. Tabi tüm bunların yanında da dijital dönüşüm ile mevcut iş gücü maliyetlerini düşürerek daha geniş kitlelere ürün ve servis sunmayı amaçlıyor.
Yenilikçi bankalara baktığımızda ise hem Türkiye’de hem de dünyada pazar payını arttırmayı hedefliyorlar. Bu sebeple de pek çok yenilikçi ürün geliştirmek ve mevcut ürünleri farklılaştırmak konusunda ciddi yatırımlar yapıyorlar. Bunun en güzel örnekleri arasında N26, Klarna ya da Revolut gibi şirketler yer almaktadır. Odak noktalarında ise geleneksel bankacılığın yanında aynı zamanda kişisel finans yönetimi ve hatta yapay zeka ile kişiselleştirilmiş finansal tavsiyeler vermek gibi konular yer almaktadır.’’ bilgisini verdi.
API Pazarı ile Birlikte Pek Çok Yeni Fırsat Doğuyor
Tüm bu regülasyonlar, dijital dönüşüm ve açık bankacılık kavramları şimdiden pek çok yeni fırsat alanı oluşturmuş durumda. Özellikle Türkiye başta olmak üzere pek çok ülkedeki bankaların, finansal kuruluşların ve finansal teknoloji şirketlerinin radarında Avrupa pazarına açılma fikri yer almaktadır.
Finansal Teknoloji alanında büyük veri ve yapay zeka neden önemli konusuna da değinen FinReach Yönetici Ortağı Taner Akçok ‘’Büyük veri ve yapay zeka konuları çok geniş kavramlar. Bunu biraz çerçevelemek gerekirse Blumberg Capital’ın yapmış olduğu araştırmaya göre her beş banka müşterisinden üç tanesi bankalarının onlara sunduğu teklif, servis ve hizmetlerin asıl ihtiyaçlarına cevap vermediğini düşünüyor. Bunun yanında yine aynı araştırma her on finansal kuruluş müşterisinin yedisinin yapay zeka üzerinden gelen kişiselleştirilmiş ürün ve tekliflere açık olduğunu belirtiyor. Bu örnekte olduğu gibi doğru müşteriye doğru teklifi doğru zamanda kişiselleştirilmiş olarak verebilmek şu anda finans ve bankacılık sektörü başta olmak üzere tüm sektörlerin en önemli önceliği. Bunu başarabilmek için belirli bir altyapıya sahip olmanız gerekiyor. Bu altyapıların başında holistik müşteri anlayışı olarak adlandırılan farklı kaynaklardan gelen müşteri verisini tek bir yerde merkezleştirebilmek geliyor. Bu farklı kaynaklar; müşterilerin banka hesap bilgileri, finansal işlemleri, CRM, ERP ve pazarlama sistemlerindeki bilgileri hatta ziyaret ettiği web sitelerinden gelen çerezleri şeklinde sıralanabilir. Bu veriyi merkezleştirdikten sonraki en önemli adım bu verileri işleyebilme ve veriyi analiz edebilme yetkinlikleridir. Bunun içerisinde de merkezi veri sistemi üzerinde kullanılabilecek kural motorları, dimensiyonlar, parametreler, metrikler vb. yetkinliklere sahip bir çözüm altyapısı gerekmektedir. Bu altyapıya da sahip olduktan sonra bu verinin yönetilmesi ve aktive edilmesi gibi kavramlar işin içerisine giriyor. Burada merkezi veri üzerinden segmentasyon yetkinlikleri, bu segmentlerin anlık olarak belirli kurallar çerçevesinde doğru servislere akması gibi işlemler yapılması gerekiyor. Şimdi verinin toplanmasından merkezileştirilmesine oradan analiz edilip yönetilmesine ve sonrasında da aktive edilmesine kadar giden geniş bir döngü görüyoruz. Bu döngüde veri bilimi ve yapay zeka aslında her noktada olmalıdır. Verilerin aktivasyonu tarafında da yine yapay zeka uygulamaları, doğru müşteri, doğru zaman ve doğru kanal gibi konularda öngörülerde bulunulabiliyor. Bu da size hem ticari potansiyelinizi açığa çıkartmanızda hem de segmentler üzerinden satış öngörülerinde bulunmanıza aracılığıyla yardım ediyor.’’ açıklamasında bulundu.
Açık Bankacılık sistemi temel olarak müşteri finansal bilgilerinin (banka hesap bilgileri, işlem dökümleri, düzenli ödenen faturalar, doğrudan borçlandırmalar vb.), müşteriler tarafından verilecek izinler doğrultusunda üçüncü partilerin kullanımına açılarak son tüketiciye daha düşük maliyetlerle daha kaliteli hizmet verebilmek adına ortaya çıkmıştır. Başta Amerika, Avrupa ve Çin olmak üzere tüm dünyada gittikçe yaygınlaşan açık bankacılık kavramı, PSD2 gibi yeni mevzuatlarla genellikle devletler tarafından tasarlanıp kontrol edilmektedir.
Özellikle Avrupa Birliği’nin Ocak 2018 yılında duyurduğu ve 21 aylık bir entegrasyon süreci öngördüğü ‘’İkinci Ödeme Hizmetleri Direktifi’’ (PSD2: Payment Services Directive -2) regülasyonu ile Avrupa’daki tüm bankalar 2019 yılının Eylül ayı itibariyle artık internet bankacılığında sundukları tüm verileri, API (Application Programming Interface) adı verilen veri paylaşım ara yüzleri ile müşterilerin izinleri doğrultusunda üçüncü partilerin kullanımına açmak durumunda kalacaklardır.
Açık Bankacılık Kavramı Tüm Finans Sektörünü İlgilendiriyor
Konuyla ilgili bilgi veren FinReach Yönetici Ortağı Taner Akçok ‘’Türkiye’ye de yakın zamanda gelmesi beklenen açık bankacılık için pek çok büyük banka şimdiden kendilerini hazırlamaya başladı. Akbank, Garanti Bankası, Kuveyt Türk ve Yapı Kredi gibi bankalar çoktan uygulama arayüzlerini geliştirdiler ve pazardaki yerlerini aldılar. Bu gelişmeler ve tarihler göz önüne alındığında başta Avrupa olmak üzere pek çok ülkede geleneksel bankacılığı ciddi bir değişim beklemektedir. Başta finansal teknoloji firmaları olmak üzere tüm finans kurumları kendi ürün ve servislerini birbirilerinin müşterilerine yine onların verilerini kullanarak kişiselleştirmeye ve satmaya başlayacaklardır. Bunun ilk örnekleri şu anda Avrupa’da, Amerika’da ve pek çok açık bankacılık ülkesinde gözlemlenmektedir. Dijital dönüşüme ayak uyduramayan ve müşterilerini yeterince tanımayan bankalar paylaşmak zorunda kalacakları müşteri verileri sebebiyle Türkiye ve dünya pazarında pek çok yenilikçi banka ve finansal teknoloji şirketlerini doğuracaktır.’’dedi.
Geleneksel Bankacılık Değişiyor
FinReach Yönetici Ortağı Taner Akçok; ‘’McKinsey’nin yapmış olduğu araştırmaya göre geleneksel finans firmaları için pazarda yalnızca 3 opsiyon mevcut. Bunlardan ilki yalnızca ürün sağlayıcı olarak mevcut ürünlerinin olabildiğince farklı kanalda yer almasını sağlayacak ve diğer rakiplerinden fiyat yoluyla ayrılmaya çalışacaklar. İkinci opsiyon ise yalnızca yeni ürünler ve teklifler için kendi müşteri verileri ile kanal haline dönüşeceklerdir. Üçüncü ve en karlı opsiyon ise kendi ekosistemlerini kurdukları bir platform haline dönüşmek zorunda kalacaklardır.
Dijital transformasyon, regülasyon teknolojileri, yeni ödeme sistemleri, toplu yatırım araçları ve kripto para teknolojileri başta olmak üzere pek çok alt finansal teknoloji pazarında yeni rekabet alanları oluşacak ve yeni oyuncular görmeye başlayacağız.
Zaten bunu mevcut pazar segmentlerinin odaklandığı ana noktalarda da görebiliyoruz. Şu anda Geleneksel bankacılık yeni gelir kaynaklarına odaklanırken, dijitalleşme başlığı altında millennials olarak adlandırılan genç kitleyi hedefliyor. Tabi tüm bunların yanında da dijital dönüşüm ile mevcut iş gücü maliyetlerini düşürerek daha geniş kitlelere ürün ve servis sunmayı amaçlıyor.
Yenilikçi bankalara baktığımızda ise hem Türkiye’de hem de dünyada pazar payını arttırmayı hedefliyorlar. Bu sebeple de pek çok yenilikçi ürün geliştirmek ve mevcut ürünleri farklılaştırmak konusunda ciddi yatırımlar yapıyorlar. Bunun en güzel örnekleri arasında N26, Klarna ya da Revolut gibi şirketler yer almaktadır. Odak noktalarında ise geleneksel bankacılığın yanında aynı zamanda kişisel finans yönetimi ve hatta yapay zeka ile kişiselleştirilmiş finansal tavsiyeler vermek gibi konular yer almaktadır.’’ bilgisini verdi.
API Pazarı ile Birlikte Pek Çok Yeni Fırsat Doğuyor
Tüm bu regülasyonlar, dijital dönüşüm ve açık bankacılık kavramları şimdiden pek çok yeni fırsat alanı oluşturmuş durumda. Özellikle Türkiye başta olmak üzere pek çok ülkedeki bankaların, finansal kuruluşların ve finansal teknoloji şirketlerinin radarında Avrupa pazarına açılma fikri yer almaktadır.
Finansal Teknoloji alanında büyük veri ve yapay zeka neden önemli konusuna da değinen FinReach Yönetici Ortağı Taner Akçok ‘’Büyük veri ve yapay zeka konuları çok geniş kavramlar. Bunu biraz çerçevelemek gerekirse Blumberg Capital’ın yapmış olduğu araştırmaya göre her beş banka müşterisinden üç tanesi bankalarının onlara sunduğu teklif, servis ve hizmetlerin asıl ihtiyaçlarına cevap vermediğini düşünüyor. Bunun yanında yine aynı araştırma her on finansal kuruluş müşterisinin yedisinin yapay zeka üzerinden gelen kişiselleştirilmiş ürün ve tekliflere açık olduğunu belirtiyor. Bu örnekte olduğu gibi doğru müşteriye doğru teklifi doğru zamanda kişiselleştirilmiş olarak verebilmek şu anda finans ve bankacılık sektörü başta olmak üzere tüm sektörlerin en önemli önceliği. Bunu başarabilmek için belirli bir altyapıya sahip olmanız gerekiyor. Bu altyapıların başında holistik müşteri anlayışı olarak adlandırılan farklı kaynaklardan gelen müşteri verisini tek bir yerde merkezleştirebilmek geliyor. Bu farklı kaynaklar; müşterilerin banka hesap bilgileri, finansal işlemleri, CRM, ERP ve pazarlama sistemlerindeki bilgileri hatta ziyaret ettiği web sitelerinden gelen çerezleri şeklinde sıralanabilir. Bu veriyi merkezleştirdikten sonraki en önemli adım bu verileri işleyebilme ve veriyi analiz edebilme yetkinlikleridir. Bunun içerisinde de merkezi veri sistemi üzerinde kullanılabilecek kural motorları, dimensiyonlar, parametreler, metrikler vb. yetkinliklere sahip bir çözüm altyapısı gerekmektedir. Bu altyapıya da sahip olduktan sonra bu verinin yönetilmesi ve aktive edilmesi gibi kavramlar işin içerisine giriyor. Burada merkezi veri üzerinden segmentasyon yetkinlikleri, bu segmentlerin anlık olarak belirli kurallar çerçevesinde doğru servislere akması gibi işlemler yapılması gerekiyor. Şimdi verinin toplanmasından merkezileştirilmesine oradan analiz edilip yönetilmesine ve sonrasında da aktive edilmesine kadar giden geniş bir döngü görüyoruz. Bu döngüde veri bilimi ve yapay zeka aslında her noktada olmalıdır. Verilerin aktivasyonu tarafında da yine yapay zeka uygulamaları, doğru müşteri, doğru zaman ve doğru kanal gibi konularda öngörülerde bulunulabiliyor. Bu da size hem ticari potansiyelinizi açığa çıkartmanızda hem de segmentler üzerinden satış öngörülerinde bulunmanıza aracılığıyla yardım ediyor.’’ açıklamasında bulundu.