Faruk Akbal: Sektörün geleceğini erişilebilir konut fonları şekillendirecek
Türkiye’nin süregelen şehirleşme süreci ve nüfusla birlikte artan konut talebiyle her geçen gün büyüyen gayrimenkul sektörünün geleceği, İstanbul Swissôtel’de düzenlenen RE360 Gayrimenkul Büyük Buluşması’nda masaya yatırıldı. Gayrimenkul sektörü temsilcilerinin bir araya geldiği buluşmada, Fuzul Yönetim Kurulu Üyesi Ömer Faruk Akbal, “Konut Değil Gelecek” başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. Türkiye’de yılda ortalama 600-800 bin konuta ihtiyaç olduğunu belirten Akbal, özellikle dar gelirli gruplara katkı sağlayacak erişilebilir konut ekosisteminin geliştirilmesine yönelik çözüm önerilerini aktardı.
Gayrimenkul sektörünün profesyonelleri konut sektörünün geleceğini tartışmak üzere RE360 Gayrimenkul Büyük Buluşması’nda bir araya geldi. Alkaş tarafından organize edilen ve geniş bir katılımın olduğu buluşmada, Fuzul Yönetim Kurulu Üyesi Ömer Faruk Akbal, “Konut Değil Gelecek” başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. Bu başlığı seçmelerinin nedeninin gayrimenkul sektörünün geleceğine dair umutla bakmaları olduğunu ifade eden Akbal, gelecekte toplumun konut ihtiyacını daha fazla karşılamaya yönelik çözüm önerilerini katılımcılarla paylaştı.
“Elimizdeki kaynakların sınırlı, barınma ihtiyacının giderek arttığı bir dünyada yaşıyoruz.”
Yaptığı sunumda, elimizdeki kaynakların sınırlı, barınma ihtiyacının ise giderek arttığı bir dünyada yaşadığımızı hatırlatan Akbal, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “Dünyada nüfus sayısı 8 milyarı aştı. Konut sayısı 2.3 milyar ile 3.5 milyar arasında değişkenlik göstermekte. Dünyada yıllık konut ihtiyacı ise 40 milyon. Türkiye nüfusu yaklaşık 86 milyon, Türkiye’deki konut sayısı ise 25 milyon. Yine Türkiye’de yılda ortalama 600 – 800 bin konuta ihtiyaç olduğu görülmekte. Bunun yanı sıra Türkiye geneline baktığımızda, ev sahiplik oranının düştüğü, kiracı oranının ise yıllar içinde arttığı gerçeğiyle karşılaşıyoruz. Ev sahipliği ve kiracı oranlarında ise yüksek gelir gruplarının ev sahipliği oranında ciddi bir düşüş olmazken, asıl kırılımın ne yazık ki dar gelirli grupta yaşandığı görülüyor. O zaman şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: Türkiye’de barınmayla ilgili yaşanan problemin temelinde gelir düşüklüğü önemli rol oynuyor.”
“Türkiye’deki yatırım fonlarının %1’inin erişilebilir konut üretimine sevk edilebilmesi sektörde neleri değiştirir?”
Fuzul olarak gayrimenkul sektöründe yaklaşık 33 yıldır faaliyet gösterdiklerini aktaran Ömer Faruk Akbal, bu yıllar içinde üst, orta ve dar gruplara yönelik binlerce ailenin gayrimenkul ihtiyaçlarına karşılık vermeye çalıştıklarını ifade etti. Bu süreçte farklı segmentteki tüketici alışkanlıklarını deneyimleme fırsatı bulduklarını belirten Akbal, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugün Türkiye’de bireysel emeklilik fonları 1.2 trilyon TL, sermaye piyasası yatırım fonları 4.4 trilyon TL, vadesiz mevduat 6 trilyon TL, vadeli mevduat 17 trilyon olmak üzere toplamda 29 trilyonluk bir yatırım kaynağı mevcut. Bizler bu kaynağın %1’ini, yani 290 milyar TL’lik kısmını konut üretimine sevk edebilseydik, ki bu da yaklaşık 100 bin konut üretilecek bir kapasite ortaya koymak anlamına gelir, çok büyük değişimin kapısı aralanırdı. Peki bu fonlar neden erişilebilir konut üretimine sevk edilemiyor? Bu noktada iki temel sorun göze çarpıyor: Bunlardan ilki yatırım süresinin uzun olması (4-7 yıl), ikincisi ise yatırımın riskli olmasıdır. O zaman şöyle bir sonuç ortaya çıkıyor: Riski minimize edip yatırımın süresini ise 12 ya da 24 aya düşürsek sektör olarak belli bir miktarda kaynak artırımını sağlayabileceğiz.”
“Çözüm, erişilebilir konut yatırım fonları”
Bu noktada Türkiye olarak erişilebilir konut sitemine dair güçlü bir ekosistemin olduğuna değinen Akbal, “Arsa tedarikçilerimiz, GYO’larımız, özel şirket ve şahıslara ait arsalarımız var. Türkiye’de markalı konut ve toplu konutlarda önemli proje geliştiricilerimiz mevcut. Finansal kurumlarımız var. Ama bir şeyimiz eksik: Bunların tamamını beraber çalıştırabilecek bir fon kaynağı! Erişilebilir konut yatırım fonları adı altında kaynak ihtisas edip; bu kaynağı, arsa tedarikçilerinden arsayı alabilecek, proje geliştiricilerle geliştirebilecek ve finans kuruluşlarıyla da tüketicinin finansmanını sağlayabilecek bir model oluşturduğumuzda bu sistemin gelişmesinin önünde bir engel olmayacaktır” dedi. Dünyada erişilebilir konut fonları büyüklüğünün 57 milyar dolara ulaştığını söyleyen Akbal, bugün TOKİ çekilişlerine 10 binlerce kişinin başvurduğunu ve dolayısıyla Türkiye’nin bu alanda çok büyük bir potansiyele sahip olduğunun altını çizdi.
“Konutla ilgili en temel değerimiz aile kavramı olmalı”
Konutla ilgili var olan tüm konuların temelinde var olan değerin ise “aile” kavramı olduğunu ifade eden Akbal, “6 Şubat depreminde, ailesiz ve evsiz kalmanın hüznünü hepimiz iliklerimize kadar hissettik. Dolayısıyla, konut meselesine önümüzdeki yıllarda ekonomik açıdan bakmaktan çok toplumsal bir değer olarak bakmanın çok önemli olduğunu düşünüyorum” diye konuştu.