Doğumsal omirlik hastalıkları önlemek için gebelikte folik asit kullanılmalı
Oyun çağındaki çocuk ve bebekler sıklıkla darbeye bağlı kafa travmalarına sıklıkla maruz kalıyor. Çoğu zaman önemsenmeyecek bu darbeler, telafisi oldukça güç komplikasyonlara dönüşebilir. Gerek darbeye bağlı gerek doğumsal, nöroşirürji kapsamına giren tüm hastalıklar doğru yol haritası izlenirse, risk en aza iniyor.
Çocuklarda ve bebeklerde beyinde su toplanması, omurilik sorunları, beyin tümörleri gibi nöroşirürjikal hastalıkların; yani beyin, sinir ve omurilikte oluşan ve ameliyat gerektiren hastalıkların önlenmesi ve tedavisindeki en belirleyici faktör, pek çok hastalıkta olduğu gibi erken teşhis. Çocuk sahibi olmayı planlayan annelerin 2 ay öncesinden folik asit kullanmaya başlaması, bu hastalıkla ilgili riskleri en aza indiriyor. Hamilelik döneminde rutin kontrollerde de tespit edilebilen nöroşirürjikal hastalıklar, erken müdahale edilmezse ileride zekâ geriliği, görme kaybı gibi rahatsızlıklara neden olabiliyor. Ayrıca bebek ve çocukların kafasına gelen darbelere bağlı olarak yaşadıkları kafa travmaları da kalıcı sorunlara dönüşebilecek riskler taşıyor. Medical Park Fatih Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Kaya Kılıç, nöroşirürjikal hastalıklar ile ilgili merak edilenleri ve alınması gerekenleri önlemleri şu şekilde sıralıyor:
Folik asit kullanımı gebelikten önce başlamalı
“Bebeklerde farklı dönemlerde değişik tipte nöroşirürjikal; yani beyin, sinir, omurilik cerrahisi gerektiren hastalıklar sıklıkla görülür. Bu hastalıklardan en fazla görülenler beyinde su toplanması (hidrosefali), omurilik sorunları (Spina bifida) ve beyin tümörleri şeklinde sıralanabilir. Hamile kalmadan 2 ay önce başlanan folik asit kullanımı, doğumsal olarak gelişen omurilik hastalıklarını neredeyse yüzde 70 oranında önlemede yardımcıdır. Hamilelik döneminde kadın doğum uzmanları tarafından yapılan rutin ultrasonlar ile bu hastalıkların önemli bir bölümünün tanısı konulabilir. Daha ayrıntılı ileri tetkikler ise radyoloji uzmanları tarafından gerçekleştirilebilir.
Hidrosefali ameliyatının zamanlaması zekâ geriliğinde belirleyici
Erken tedavinin en önemli aşaması erken teşhis. Doğumsal nöroşirürjikal hastalıklar oluştuktan sonra tek tedavi ameliyattır. Erken teşhis ise gereken ameliyatın zamanında yapılmasına ve mümkün olduğu kadar hastalığın az zararla geçirilmesini sağlar. Örnek vermek gerekirse, beyninde su toplanan ilgili bir vakada ameliyatın zamanında yapılması hayat kurtarıcı olmasının yanı sıra, ileride oluşabilecek zekâ geriliğini, görme kaybını önleme açısından da önemlidir.
Çocuklarda radyolojik yöntemler kullanılır mı?
Çocuklarda kafa içi hastalıkların tanısı ancak radyolojik yöntemlerle konabilir. Hastalığa göre değişmekle beraber ultrason, Bilgisayarlı Tomografi (BT) veya Manyetik Rezonans (MR) en sık kullanılan radyolojik tetkiklerdir. Her tetkik sahip olduğu avantaj ve dezavantajlarla birbirinden ayrılır. Ultrason; radyasyon vermeyen, güvenli bir tetkiktir ancak MR veya BT kadar ayrıntılı bilgi veremez. BT radyasyon verir ancak kafa travmalarında yeri doldurulamaz bir tetkiktir, 5-6 dakika gibi kısa sürede görüntü alınır. MR ise beyin tümörleri ve omurilik hastalıklarında çok daha ayrıntılı görüntüler veren vazgeçilmez bir tetkiktir ancak çekim süresi 15-20 dakika gibi uzun olduğundan ve bu esnada hastanın hareket etmemesi gerektiğinden çocuklarda anestezi eşliğinde çekilmesi gerekir.
Hastalığın anne karnında teşhisi doğum şeklini etkiler. Hidrosefali hastalığı olan bebeklerin başları beyinde su toplanmasına bağlı olarak büyüyeceği için normal doğum ile dünyaya gelmeleri mümkün değildir. Bu bebeklerin doğumu için sezaryen yapılması gerekir. Omurilik sorunu olup belinde kese ile doğan çocukların da aynı şekilde sezaryenle doğması lazımdır.
Kafa travması geçiren çocuğun boyun ve belini hareket ettirmeyin
Çocuklar doğaları gereği çok hareketli oldukları için kafa travmasına çok maruz kalırlar. Elbette her kafa travması takip veya tedavi gerektirmez ancak dikkat edilmesi gereken hususlar vardır. Travma geçirmiş çocuğu hastaneye götürürken boyun ve bel omurgasının sabit tutulması önemlidir. Öncelikle kafa travması ile birlikte açık yara oluşmuşsa, yara temiz bir bez ile sarılmalı ve dikiş gerekip gerekmediğini netleştirmek için hızlı biçimde bir hekime başvurulmalıdır. Bunun dışında çocukta bulantı, kusma, uyku hali oluştuğunda vakit kaybetmeden hastaneye götürülmelidir. Canı yanan, korkudan ağlayan çocuklarda önemli bir sorun olmadan da kusma ve uyku hali görülebildiği unutulmamalı; gereksiz yere panik olunmamalıdır. Ebeveynin sakin kalması ve hekimine güvenmesi her şeyden önemlidir. Gereksiz yere hekime başvurulmasının çocuğa bir zararı olmaz ama gerektiği zaman çocuğu hekime götürmemenin faturası çok ağır olabilir.”