Dev sahneler, fabrikalar ve müziğimizin kökleri okurla buluşuyor
VakıfBank Kültür Yayınları’nın sanat ve kesişimler kategorilerindeki eserlerde fabrikaların gökyüzünü nasıl boyadığı, Türk müziğinin bilinmeyenleri, aşk ve ölüm gibi temaların görkemli sahnelerde yükselen sesi ile şiddetsiz direnişin detayları aktarılıyor.
Fabrikalar gökyüzünün rengini değiştirince ressamlar bu manzarayı tablolarına taşıdı. Acılar ve ölümsüz sevdalar görkemli sahnelerde icra edildi. Romantik dönemin duayen müzisyenleri zamanın ötesine geçti. Türk müziğinin bilinmeyenleri 40 yıllık bir emekte tüm hatlarıyla detaylandırılırken şiddetsiz direniş iki fikir adamını buluşturdu, dünyayı değiştirdi. VakıfBank Kültür Yayınları’nın sanat ve kesişimler kategorilerindeki çalışmalar okura eşsiz ve sıra dışı bilgiler sunuyor.
40 yıllık bir emek: Türk müziğinin bilinmeyenleri
Türk makam müziğinin evreleri ve bilinmeyenleri bestekâr ve akademisyen Gönül Paçacı Tunçay’ın iki cilt olarak yayımlanan “Neşriyât-ı Mûsıkî: Osmanlı Müziğini Okumak” isimli çalışmasında değerlendiriliyor. Udî Mehmed Fahri Bey ile Tanburî Cemil Bey gibi usta sanatçıların yaşam öyküleri aktarılırken ilahilerden güfte mecmualarına, türkülerden nota defterlerine dek eşsiz bir birikim sunuluyor. Tunçay, 40 senelik emeğinin ürünü bu kapsamlı eserinde şunları söylüyor: “Türk müziğinin daha yoğun ve yaygın yaşayan tarafının icra olmasına rağmen, özellikle sesin kaydedilebildiği tarihlerden, yani 19’uncu yüzyıl sonlarından öncesinin daha muğlak bir birikim olduğunu söyleyebiliriz.”
Fabrikalar gökyüzünü boyarken
Sanayi Devrimi’yle gelişen endüstri çevreye büyük zarar verdi. Fabrikaların atıkları bulutları ve dolayısıyla gökyüzünün rengini değiştirdi. Bu da ressamların dikkatinden kaçmadı. Tablolarda gök bambaşka renklere büründü. Sanat tarihçisi ve ressam John Ruskin “On Dokuzuncu Yüzyılın Fırtına Bulutu” adındaki kitapta Sanayi Devrimi’nin göğe etkilerini ve bunun sanattaki izlerini sıralıyor. Türkçe’de ilk kez yayımlanan kitapta Ruskin’e göre Homeros, Aristophanes, Dante ve Vergilius gibi edebiyatçılar ile tarihçiler eserlerinde gökyüzünün bu renkli halinden hiç bahsetmiyor çünkü onların yaşadıkları dönemde gökyüzü böyle değildi! Ruskin, “Dünya üzerinde tespit edilen hiçbir renk, size bulutlarda oluşan bu renklerin ihtişamını yansıtmaz” diyor.
Görkemli sahnelerde aşk
19’uncu yüzyılın ilk yıllarından itibaren müzik alanında radikal değişimler yaşandı. Müzisyenler bir önceki dönem sanatı etkisi altına alan Klasisizm akımının kuralcılığına adeta başkaldırdı. Duygular keskin çizgilerle ortaya serildi; ölüm, aşk ve doğa gibi temalar ön plana çıkarıldı, özgünlük savunuldu.Chopin, Wagner, Verdi, Donizetti, Brahms, Albéniz, Rahmaninov, Schubert ve Paganini gibi duayenlerin eserlerinde Goethe’nin izleri de görüldü, Shakespeare’in de… Enstrümanların kapasiteleri geliştirilirken görkemli sahneler, dev konser salonları kuruldu. Klasik müzik yazarı Serhan Bali bu döneme damgasını vuran sanatçıları “Müzikte Romantik Dönem Bestecileri”nde anlatıyor. 73 duayen bestecinin yaşamı okura ulaşıyor.
Kötülüğe karşı sevgiden vazgeçmeyin
Hindistan’ın ruhani lideri Gandhi ve Rus yazar Tolstoy 20. yüzyılın ilk yıllarında mektuplar aracılığıyla birbirlerine görüşlerini anlattılar. Kötülüğe karşı ahlaki mükemmeliyetçilikten nasıl taviz verilmeden mücadele edilebileceğini dile getiren düşünce adamlarının ortak noktasında ise “sevgi” vardı. Türkçe’de ilk kez yayımlanan “Tolstoy Gandhi Mektuplaşmaları”nda iki fikir adamının mektupları, düşünceleri ve yaşamlarından kesitler sayfalarda yer ediniyor. Gandhi şiddetsiz eylemi devlet politikalarını değiştirmenin bir yolu olarak görüyor, Tolstoy her açıdan ve her şeye karşı direnilmemesini, zorbalığa dayalı tüm eylemlerin yasaklanması gerektiğini söylüyor. İki isim de zenginliğe ve sömürüye karşı çıktığını keskin ifadelerle belirtiyor.