Depremin cankurtaranı dübel
Aktif deprem kuşağı üzerindeki ülkemizin tarihindeki en acı olaylarından biri olan 17 Ağustos depreminin yıldönümünde, yapı güvenliği konusu gündemdeki yerini aldı. Ancak göz ardı edilen önemli bir konu var. Binaların depreme karşı güvenli olması, sadece depremde yıkılmaması anlamına gelmiyor. Hayati risklerin ve yaralanmaların önlenmesi için binanın sağlamlığı kadar mekanik – elektrik tesisatı, asansör, dış cephe gibi yapı elemanlarını sabitleyen dübellerin ve taşıyıcı sistemlerin sağlamlığı da kritik öneme sahip. Çünkü depremlerdeki can kayıplarının yaklaşık yüzde 10’u yapısal olmayan nedenlerden kaynaklanıyor. Bu noktada dübel deyip geçmemek gerekiyor. Deprem ivmesi değerine göre Eurocode C2 sismik bölgesinde yer alan Türkiye’de, C2 deprem performans sınıfında dübel kullanımının yasal zorunluluk olması şart.
Yüzölçümünün yüzde 92’si, nüfusunun ise yüzde 95’i deprem kuşağında bulunan ülkemizde, binaların depreme karşı güvenli olması hayati önem taşıyor. Ancak bilinenin aksine bu güvenlik sadece binanın depremde yıkılmaması anlamına gelmiyor. Hayati risklerin ve yaralanmaların önlenmesi için binanın sağlamlığı kadar mekanik – elektrik tesisatı, asansör, dış cephe gibi yapı elemanlarını sabitleyen dübellerin ve taşıyıcı sistemlerin sağlamlığı da önemli. Bu konudaki inovasyonu ve ileri teknolojisiyle global inşaat sektörüne yön veren ve Türkiye’de de depremle bağlantılı ürün ve hizmetlerinin yanı sıra üniversiteler ve STK’lar ile gerçekleştirdiği ortak çalışmalarla öne çıkan Hilti, 17 Ağustos depreminin 18. yıldönümü kapsamında yapı güvenliğinde kritik öneme sahip olan dübellere dikkat çekti.
Can kayıplarının yüzde 10’u yapısal olmayan nedenlerden kaynaklanıyor
Dış cephe kaplamaları, asansör rayları, mekanik-elektrik tesisat gibi yapı elemanlarının, binaya sağlıklı bir şekilde sabitlenmesini sağlayan dübeller konusunda kalite standartlarının yükselmesi gerektiğini belirten Hilti Türkiye ve Orta Asya Pazarlama Direktörü Talat Özkan, net bir istatistiki araştırma olmamakla birlikte geçmişte incelenen spesifik depremlerde can kayıplarının yaklaşık yüzde 10’unun yapısal olmayan nedenlerden kaynaklandığını söyledi.
Depremin yer hareketi hızının birim zamandaki değişim değerini ifade eden deprem ivmesine göre, Türkiye’nin C2 sismik bölgesinde yer aldığını bildiren Özkan, bu nedenle ülkemizde C2 deprem performans sınıfında dübel kullanımının yasal zorunluluk olması gerekliliğinin altını çizdi. Özkan, aktif deprem kuşağındaki Türkiye’de C2 sismik onaylı dübel kullanılmaması durumunda, deprem sırasında bina içinde gerçekleşen bir kazanın domino taşı etkisiyle pek çok kazayı beraberinde getireceğini belirtti.
Türkiye’de dübellerle ilgili yönetmelik yok!
Beton elemanlara sabitlenen dübellerin, deprem anında betonda çatlaklar oluşsa bile sabitlenen elemanları taşımaya devam etmesi gerektiğini vurgulayan Özkan, “Bu nedenle C2 sismik bölgesinde yer alan Türkiye’deki binalarda, sabitlenecek elemanların bağlantı performanslarının C2 sismik bölgesinde öngörülen koşullar altında test edilmesi çok önemli” dedi.
Ülkemizde büyük projeler dışında dübel uygulamalarının büyük bir kısmının standartlarda belirtilen testlere tabi tutulmamış ve ilgili onaylara sahip olmayan ürünler kullanılarak gerçekleştirildiğini ifade eden Özkan, “Çünkü maalesef Türkiye’de dübellerin statik veya sismik test ve tasarımıyla ilgili hazırlanmış yönetmelikler bulunmuyor. Kısa vadede, mevcut standartlarda yabancı yönetmeliklere yapılan yönlendirmelerle, uzun vadede ise ülke şartları gözetilerek yapılan akademik çalışmalarla Türkiye’ye özgü bir belge hazırlanması çok faydalı olur” diye konuştu.
Hilti büyük projelerde ürünlerini kontrol ediyor
İlk C2 sismik onaylı bazı dübellerin üretimini gerçekleştiren Hilti’nin, deprem konusunda tasarım standartları ve test metodolojilerinin oluşturulması için ilgili komisyonlarda teknik uzmanlarıyla yer aldığını anlatan Özkan, şunları aktardı; “Hilti, kendisine ait laboratuvarlarda test ve Ar-Ge çalışmaları yürüterek C1 ve C2 onayına uygun ürünler geliştiriyor. Ürün yelpazesinde, deprem durumunda güvenle kullanılabilecek kimyasal ve mekanik dübeller mevcut. Ayrıca onaylar için gereken test prosedürünün dışında, gerçek davranış gözlemlerinin yapılabildiği büyük projelerde de ürünlerini kontrol ediyor. Mühendislik ekipleriyle, tasarımcı ve uygulamacının hesapsal sorularını çözüyor. Seminer ve eğitimlerle doğru tasarım ve uygulamanın yapılabilmesi için yol gösteriyor.”
Üniversiteler ve STK’larla işbirliği
Deprem konusunda üniversiteler ve STK’lar ile ortak çalışmalara da imza attıklarını söyleyen Özkan, “Bugüne kadar Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nın (AFAD) koordinasyonu ile yürütülen yeni deprem yönetmeliği çalışmasında kendi alanımız ile ilgili katkıları sağladık. Bundan sonra da hem üniversiteler hem de İnşaat Teknik Değerlendirme ve Bilimsel Araştırma Kurumu’nun (İTBAK) bu alanda yapacağı çalışmalarda yer alarak elimizden gelen desteğin en iyisini vermeye devam edeceğiz” diyerek sözlerini tamamladı.
Onaylı yeni dübeller için testlere devam
Hilti, sismik konusu ile ilgili AR-GE çalışmalarına, henüz Avrupa’da bile bu konu hakkında yeterli standartlar yokken, 2000 yılında başladı. Dübellere sismik konulu şartlar getirilmesi ve onay mekanizmasının oluşturulması aşamasından itibaren bu konunun içerisinde olan Hilti, böylece dübeli sadece üretmekle kalmadı, aynı zamanda onay mekanizmasını da geliştirdi. İlk C2 sismik onaylı dübelini Mart 2013’te alan Hilti, 2013 yılından bu yana Türkiye pazarına da C2 sismik onaylı ürünlerini sunuyor. Şu anda RE500V3, HY200, HST3, HSL-3 ve HDA dübelleriyle C2 sismik onayına sahip olan Hilti, ürün gamına onaylı yeni dübellerin eklenmesi için test çalışmalarına devam ediyor.