Dayanıklı binalar yapmak kadar korumak da gerekiyor
Türkiye topraklarının büyük çoğunluğu çeşitli aktif deprem kuşakları üzerinde yer alıyor. “Deprem öldürmez, tedbirsizlik öldürür” cümlesini sıklıkla duyuyoruz. Depremin yaşanmasına engel olabilmek mümkün değil, ancak olası zararlarını en aza indirmek, hatta tamamen ortadan kaldırabilmek elbette mümkün.
GF Hakan Plastik, 17 Ağustos depreminin yıldönümünde depreme dayanıklı binalar yapmak kadar bu binaların korunması gerekliliği üzerinde duruyor.
Firma yetkilileri, suyun tüm canlılar için en önemli yaşam kaynağı olmasına karşın binalar için bir tehlike unsuru olabileceğini belirtiyorlar. Uygunsuz malzeme seçimi ya da hatalı montaj yapılması sonucunda tesisatlardan su sızması ile binalarda istenmeyen durumların yaşanabileceğini vurguluyorlar:
“Kullanım suyu tesisatları, basınçlı grup olduğu için su kaçaklarının fark edilmesi ve tamiri çoğu zaman hızla yapılırken, bazı durumlarda küçük sızıntılar uzun süre fark edilmeden beton tarafından içine çekilmektedir. Atık su tesisatlarında birleştirme noktalarında ya da hasar görmüş borulardan sızan sular şaft içinde ve kullanım dışı olan bodrum katlarda beton içinde kendine bir yol çizerek geniş bir alana yayılmaktadır. Su sızıntısının yayıldığı alanlar, zamanla tahribat oluşmasına kadar ilerler. Beton içine giren su, demirlerin açığa çıkmasına ve korozyon olmasına sebep olarak binanın ömrünü ve dayanıklılığını olumsuz yönde etkiler. Bu durum binanın yük taşıma kapasitesini düşürür, taşıyıcı sistemlerde bozulmalara yol açarak yer hareketinde ve depremde binalarda çatlak ve kırılmaların oluşmasına neden olur.“
GF Hakan Plastik yetkilileri, yapılarda kullanılan tüm tesisat sistemlerinde güvenilir firmalar tarafından, standartlara uygun olarak üretilmiş boru ve ekleme parçaları kullanılması; montaj yaparken de üretici firmanın önerilerine mutlaka uyulması gerektiğinin altını çiziyorlar.