DOLAR 35,3713
EURO 36,4876
ALTIN 3022,209
BIST 9959,26
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

    Consera, 2025’te yüzde 30 büyümeyi hedefliyor

    Consera, 2025’te yüzde 30 büyümeyi hedefliyor
    07.01.2025
    A+
    A-

    Türkiye’nin “off-site construction” yani “saha dışı yapı üretimi/ modüler inşaat” alanının öncülerinden Consera, 2025’te yüzde 30 oranında büyümeyi hedefliyor. Consera Kurucusu ve Türk Yapısal Çelik Derneği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Melih Şimşek, “Önümüzdeki dönemdeki en önemli hedeflerimizin başında konut üretim hacmimizi genişletmek bulunuyor. Hedefimiz yılda en az 10 bin konut üretmek.” dedi.

    Dünyada inşaat sektöründe öne çıkan yöntemlerin başında “off-site construction”, yani ön üretimli inşaat olarak tanımlanabilen çelik binalar geliyor. Endüstriyel bir anlayışla inşa edilen çelik yapılar depreme karşı dayanıklı olmaları, hızlı inşa edilmeleri ve sürdürülebilir olmaları gibi avantajlarının yanında sağladıkları maliyet avantajıyla da dikkat çekiyor.

    Türkiye’nin “off-site construction” yani “saha dışı yapı üretimi/ modüler inşaat” alanında faaliyet gösteren Consera, 2025’te yüzde 30 büyümeyi amaçlıyor. Zekeriyaköy bölgesinde, çelik yapı güvencesindeki ilk kentsel dönüşüm projesi olan Kuzeybükü’nü 2025 yılında bitirmeye hazırlanan firmanın hedefleri arasında konut üretim hacmini artırmak da bulunuyor.

    “Hedefimiz yılda 10 bin konut üretmek”

    Çelik yapı sektöründeki benzersiz geçmişlerinden ve 2,5 milyon metrekarelik deneyimlerinden güç aldıklarının altını çizen Consera Kurucusu ve Türk Yapısal Çelik Derneği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Melih Şimşek, “2024 bizler için oldukça iyi geçti. Geçtiğimiz yılda büyük bölümünü tamamladığımız; şehrin tüm olanaklarının yanı başında, güven içinde ve huzurlu Kuzeybükü Zekeriyaköy projemizi 2025’te tamamlayacağız. Yaklaşık 9.500 metrekare arsa alanı, 12 bin metrekareden fazla inşaat alanı olan, 7 blok 42 müstakil sıra evden oluşan ve Teğet Mimarlık tarafından tasarlanan projemiz, deprem açısından en güvenli bölgelerden birinde olmasının yanı sıra önemli lokasyonlara, denize ve ormana yakınlığıyla da örnek olarak gösterilecek bir proje.” dedi.

    Melih Şimşek, “2025 hedeflerimiz arasında konut üretim hacmimizi genişletmek bulunuyor, diğer yandan faaliyet gösterdiğimiz şehir sayısını da artırmayı planlıyoruz. Bugün yıllık, 3 bin konut üretim hacmimiz var, hedefimiz yılda en az 10 bin konut üretmek. 2026’dan itibaren ise bölgesel büyümeyi hedefliyoruz. Özellikle hedefimizde İzmir ve Mersin var. Önümüzdeki dönemde konut finansmanının başlamasıyla sektör hacminin hızla genişlemeye başlayacağını düşünüyoruz. Ayrıca; Ataşehir, Pendik, Sarıyer ve Beykoz gibi İstanbul’un çeşitli ilçelerinde modüler inşaat yöntemini uyguladığımız kreş üretimlerine kısa süre önce başladık. 200-400 metrekare aralığında değişen, 2-3 ve 4 derslik tek katlı modüler yapılardan oluşan kreşlerin imalatını ortalama 90 günde tamamlamaktayız. 2025’te yine çelik ve modüler çelik sistemlerini kullanarak; sosyal konut ve çeşitli kentsel dönüşüm projelerini de hayata geçireceğiz.” şeklinde konuştu.

    “Off-site construction bir endüstriye dönüşmeli”

    Dünya Çelik Birliği (WSA) verilerine göre Türkiye’nin 2020 yılında dünyanın yedinci, Avrupa’nın ise birinci büyük çelik üreticisi olduğunu söyleyen Melih Şimşek, “Ülkemizde endüstriyel yapılarda çelik kullanımının 20 yılda yüzde 1’den 5’lere geldiği görülüyor. Ancak ne yazık ki konutlar için yeterli bir artış yaşanmadı. Çelik yapıların toplam binalara göre oranı konutlarda yaklaşık yüzde 0,5 artış ile yüzde 1,5’a ulaştı. İstanbul başta olmak üzere tüm şehirlerimizin hızla olası depremlere hazırlanması gerekiyor. Bunun için dünyada ortaya konulmuş formül ise niteliksiz yapıların yıkılıp yerlerine deprem dirençli yapıların inşa edilmesini amaçlayan ‘Kentsel Dönüşüm’. Her fırsatta off-site construction’ın yaygınlaşarak bir endüstriye dönüşmesinin gerekli olduğunun altını çiziyoruz. Bunun başlıca nedeni, başta ülkemiz vatandaşları olmak üzere herkes için güvenli mekânlar oluşturmak. Sürdürülebilir bir inşa ve yapı sistemini tüm ülkeye yayabilmek ve Türkiye inşaat sektörünün payını, gücünü dünya pazarında daha da arttırmayı amaçlıyoruz. Öngörüldüğü gibi önümüzdeki yıl ekonomik koşulların iyileşmesi durumunda, konut ihtiyacının kısa vadede karşılanmasının önünü açacak modüler çelik konut yapımı; inşaat yapıcıları ile çelik yapı üreticilerinin el ele vererek sektöre canlılık getirecekleri çok önemli bir konu.” açıklamasında bulundu.

    “Senede 300 bin deprem dirençli modüler çelik konut üretilebilir”

    Yapısal çelik sektörünün yılda en az 300 bin konut üretebilecek altyapıya sahip olduğunu belirten Şimşek, “Senede 300 bin deprem dirençli modüler çelik konut üretebilmek için yaklaşık 3 milyon ton çelik yassı ürün, çelik profil ve haddelenmiş profile ihtiyaç var. Ülkemizin tüm bu ihtiyacı karşılayacak çelik malzeme üretimine sahip olduğunun altını çizmek isterim. Ayrıca, bu miktarda bir üretim gerçekleştirmek için yaklaşık 72 bin mavi yaka insan kaynağına ihtiyacımız bulunmakta, bu da büyük miktarda bir istihdam yaratmak anlamına geliyor. Çelik yapıların gelişip yaygınlaşması için kamuya da büyük iş düşüyor. Kamu, çelik yapıların gelişimi ve kullanımı teşvik ederek bu konuya destek olabilir.” dedi.

    “Çelik yapılar pahalı değil”

    Çelik yapıların pahalı, betonarme yapıların ise daha ucuz olduğu görüşünün hatalı bir yaklaşım olduğunun altını çizen Şimşek, “Çelik yapıların ‘pahalı’ olduğu konusu kesinlikle doğru değil, 3 kat daha hızlı, daha hafif, daha verimli olan, sadece bir yapının taşıyıcı sistemi payı yüzde 20’nin içinde bulunan bir yapıya pahalı denebilmesi mümkün değil. ‘Çelik yapılar pahalıdır’, ‘Çelik yapıları inşa edecek yeterli insan kaynağımız ve tesisimiz yok’ gibi bilim ve gerçeklerden uzak birçok önyargı hâlâ varlığını sürdürüyor. Çelik yapıların yaygınlaşmasıyla deprem dirençli evlere sahip olurken, işletme maliyetlerinde de en az yüzde 50 avantaj sağlanabilir. Bu tipteki yapılar daha hızlı üretildiklerinden yatırım geri dönüş süresi avantajı sağlıyor. Geleneksel yapım yöntemlerine göre daha kolay denetim ve maliyet kontrolüne sahip olan bu yapılar daha uzun kullanım ömrü sunuyor ve geri dönüşümlü oldukları için tekrar tekrar kullanılabiliyor.” şeklinde sözlerini sürdürdü.

    YORUMLAR

    Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.