Çocukluk çizimlerinden Mercedes tasarımına
Mercedes’in “en verimli araç” olarak tanıttığı yeni elektrikli konsept otomobilinde imzası olan Cemal Kuruş, başarıya ulaşırken attığı adımları ve otomobil tasarımcılığına ilgisi olan gençlere tavsiyelerini MAG okuyucuları ile paylaşıyor.
Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Bizlere aile ve eğitim hayatınızdan bahseder misiniz?
1983 yılında Almanya’nın Bad Honnef şehrinde doğdum. Annem Düzce, babam ise Sakarya doğumlu. 2016 yılından beri Mercedes-Benz Advanced Design Kuzey Amerika stüdyosunda Baş Dış Tasarımcı olarak çalışıyorum. Eşim ve kızımla birlikte Güney Kaliforniya’da yaşıyoruz. İlk, orta ve lise öğrenimini Bonn’da aldıktan sonra Köln Üniversitesinde Makine Mühendisliği bölümüne başladım. Ancak kalbim ve aklım çocukluğumdan beri her zaman arabalar ve özellikle araba tasarımında olduğu için kendimi oraya ait hissedemedim; hatta matematik dersinde araba çizmekten derse hiç konsantre olamadığımı hatırlarım. O esnada burada eğitimim devam ederken Pforzheim Üniversitesi Araç Tasarımı bölümünün varlığından haberdar oldum ve başvurmaya karar verdim. Zorlu ve rekabet ile dolu yetenek sınavına ilk kez girişimde geçemedim. İkinci sınava daha hazırlıklı bir şekilde girdim ve sınavı geçtim. Dört sene burada araç tasarımı eğitimi aldım. Eğitim esnasında Honda ve Volkswagen stüdyolarında staj yaptım, tezimi ise yine Volkswagen stüdyosunda gerçekleştirdim. Baştan beri ailem her zaman en büyük destekçim olmuştur.
Otomobil tasarımcılığı maceranız nasıl başladı?
Sanırım beş yaşındaydım; eniştemin verdiği araba dergileriyle başladı arabalara olan merakım. Ama benim için en önemli anlardan bir tanesi, sekiz ya da dokuz yaşlarındayken, caddede top oynadığım sırada, kaçan topu Ferrari Testarossa’nın önünde yakaladığım andır. Kafamı kaldırıp araba farlarının yukarı doğru mekanik bir şekilde açıldığını gördüğümde yaşadığım hissiyatı hala hatırlarım. Çizime her zaman meraklıydım ama araba çizimine, annemin Ford Fiesta arabasıyla başladım. Beş ya da altı yaşlarındaydım sanırım; camın önüne geçer, arabaya bakarak aynı proporsiyonları kağıt üzerinde tutturmaya çalışırdım. O günlerde başlayan çizim heyecanım her zaman büyüyerek devam etti.
Dünyaca ünlü bir markanın baş dış tasarımcılığını yapıyorsunuz. Böyle bir pozisyonun sorumluluklarını nasıl göğüslüyorsunuz?
Dünyadaki araba trendlerini belirleyen stüdyolardan birisi olduğumuz için beklentiler oldukça yüksek. Mercedes-Benz Advanced Design Kuzey Amerika olarak tüm ekibe büyük bir sorumluluk düşüyor. Sadece güzel tasarım yapmak değil, onun da ötesine geçerek gelecekte nelerin sevileceği ve nelere ihtiyacımız olacağını öngörmeye çalışıyoruz.
Benim için ise en önemlisi ortaya çıkan her sonucun en üst düzey kalitede olması. Bunun için öncelikle geçmişten gelen endüstri tecrübemden faydalanıyorum, aynı zamanda kendimi geliştirmeye de çok özen gösteriyorum. Ek olarak sadece araba tasarımı değil; mimari, moda, ürün tasarımı gibi farklı dalları takip ediyorum. Dünyanın tasarım merkezlerinden birisi olan Kaliforniya’da yaşıyor olmak büyük bir avantaj sağlıyor. Aynı zamanda son yirmi senede teknolojide büyük adımlar atılması bize tasarımda da yeni imkanlar sağlıyor.
Mercedes’in “en verimli araç” olarak nitelendirip tanıttığı yeni elektrikli konsept otomobili, Mercedes Benz Vision EQXX’de sizin de imzanız var. Böyle bir projenin içinde yer almış olmanız ülkemizde de büyük ses getirdi bu konuda neler söylemek istersiniz?
Mercedes-Benz gibi dünyaca ünlü büyük bir firmada böyle önemli bir projeyi kazanmış olmak benim için gerçekten büyük bir onur; Türkiye’den böyle güzel destek ve gurur dolu sözleri duymak ise inanılmaz mutluluk verici, herkese teşekkür ederim.
EQXX projesi pandeminin ilk zamanlarında başlayan bir projeydi, bu sebeple başlarda biraz zorlansak da sonradan kısa sürede ekip olarak adapte olmayı başardık. Normalde tüm ekiple yan yana çalışarak anlık etkileşim içindeyken, pandemi sebebiyle, evlerimizden sadece bilgisayardan iletişim ile kısa sürede uyum yakalayarak günlük çalışma stratejimizi düzene oturttuk. Tüm bu zorlu koşullarda bu başarıyı elde edebilmiş olduğumuz için takımım adına çok mutluyum.
Otomobil sektörü temiz ve yenilenebilir enerji alanına yönelirken bunu araç tasarımlarına da yansıtıyor. Gelecek dönemde bu durumun tasarımlardaki yansımaları nasıl olacak?
Temiz enerji ve elektrikli araçların hayatımıza girmesiyle, tasarımı etkileyen faktörler de değişti. En basitinden yakıt tüketen araçlar, motorunun yerini daha küçük olan ve aracın birçok farklı noktalarına yerleştirilebilen elektrikli motora bırakarak biz tasarımcılara daha çok özgürlük alanı bıraktı.
Tüm bunlarla beraber tasarımı belirleyen yeni faktörler ortaya çıktı. Artık sadece tasarımın güzel olması değil, sürdürülebilirliğe katkısının olması da önemli faktörlerden birisi haline geldi. Mesela tasarımı aerodinamiğe uygun yaptığımızda verimlilik artıyor, dolayısıyla da sürdürülebilirliğe büyük bir katkıda bulunmuş oluyoruz. Bunları gerçekleştirmek için mühendislerle daha da yakın çalışıyoruz. Örneğin; aerodinamik uzmanları aracın arkaya doğru daralmasını isterken biz tasarımcılar geniş bir arka kısmı isteriz, estetik olarak daha sportif duruyor diye. Böyle konularda iki tarafın isteklerini göz önüne alıp ortasını bulmamız gerekiyor. Tüketicinin değişen bakış açısı ve sorduğu sorularda değişmesi de tasarımı etkiledi. Mesela eskiden “A noktasından B noktasına en hızlı nasıl giderim?” diye sorarken, şimdi “İki nokta arasında en verimli şekilde nasıl giderim?” sorusu ön plana geçti. Benim için en önemlisi tüm bu faktörleri göz önünde bulundurarak estetikten ödün vermeden en güzel sonucu çıkarmak.
Ülkemiz de kendi otomobilini üretmeye başladı biliyorsunuz. Bu süreçte Türkiye’deki yapılanmayı ve ortaya çıkan projeyi nasıl değerlendirirsiniz?
Bu kadar araba severin olduğu bir ülke için çok anlamlı bir proje. Heyecanla takip ediyorum.
Türkiye için çok önemli bir tarihî dönüm noktası. Sadece üretim ve işçilik değil, artık bilgi birikimi de Türkiye’de en üst düzeye erişti. O yüzden üst kalitede bir ürün olacağına ve sadece kendi halkımız tarafından değil, yurt dışından da büyük beğeni toplayacağına inanıyorum.
Önümüzdeki günlerde bizlerle buluşturacağınız yeni tasarımlarla ilgili ne gibi ipuçları verebilirsiniz?
Keşke ipucu verebilsem. Tahmin edebileceğiniz gibi, tasarımcı olarak gizliliği en yüksek seviyede tutmam gerekiyor. Şu kadarını söyleyebilirim: Çok uzun bir zaman sonra araba tasarımındaki en büyük ilerlemeleri bugünlerde görüyor olacağız.
Otomobil tasarımcılığına ilgisi olan ve bu konuda uzmanlaşmak isteyen gençlere tavsiyeniz nedir?
Türkiye’de birçok üniversitede harika ürün ya da sanat tasarımı bölümleri var, öncelikle buradan başlanabilir. Türkiye’de Ford Otosan’da çalıştığım bir buçuk senelik zaman aralığında bu okul ve bölümlerden mezun birçok yetenekli ve azimli Türk tasarımcılarla aynı ekipte çalışma şansım oldu. Şu anda hepsi dünyanın farklı yerlerinde, büyük şirketlerde enfes işler çıkarıyorlar. Türkiye’de de yeteneği ve merakı olan çok fazla gencimiz var, ara ara bana da portfolyolarını iletiyorlar, elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyorum. İletişimin bu kadar kolay olduğu bir zamanda fırsatlara her zaman açık ve kararlı olmak bu alanda en önemli şeylerden birisi, eminim ileride de daha çok Türk’ün dünyadaki başarılarını duyar olacağız.
Buna ek olarak kendi tecrübemden tavsiyem: Her gün çizmek, kendini geliştirmek ve bu kararlılıkla yılmadan ilerlemektedir. Süreç çok zordur ve yetenek isteyen bir iştir, ihtimal çok düşük diye düşünebilirsiniz, ama içinizde arabaya ve tasarıma tutkunuz varsa bu süreç hem daha keyifli geçecek hem daha hızlı ilerlediğinizi göreceksiniz ve içinizde ne kadar potansiyel olduğunu görüp şaşıracaksınız.
Belirttiğim gibi, sosyal medyayı kullanın, sevdiğiniz çizimleri inceleyin, sevdiğiniz tasarımcıları takip edin, mesaj atın, kaybedecek hiçbir şeyiniz yok, hatta dahası her zaman kazançlısınız. Zamanın nimetlerinden muhakkak sonuna kadar faydalanın.