Çimento ihracatında yüzde 46’lık artış sektöre nefes aldırdı
Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği (TÇMB) Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Özdemir ve Çimento Endüstrisi İşverenleri Sendikası (ÇEİS) Yönetim Kurulu Başkanı Suat Çalbıyık ev sahipliğinde düzenlenen basın toplantısında ÇEİS tarafından Deloitte Türkiye’ye hazırlatılan “Geçmişten Geleceğe Emin Adımlarla: Türk Çimento Sektörü’nün Gelişimi ve Stratejik Öneriler Raporu” paylaşıldı. Sektöre ilişkin güncel verilerin açıklandığı toplantıda, Türk çimento sektörü mevcut durum analizi ve gelecek stratejileri de aktarıldı.
Toplantıda ilk olarak söz alan TÇMB Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Özdemir, “Türk Çimento Sektörü olarak 2018 yılında yıllık yaklaşık 71 milyon ton klinker ve 75 milyon ton çimento üreterek ülke ekonomisine katkı sağlamaya devam ettik. % 76’sı yerli, % 24’ü yabancı sermayeli yatırımcılardan oluşan sektörümüz, üretimde Avrupa’da birinci, dünyada dördüncü sırada yer almaktadır. 2018 verilerine göre yaklaşık 19 bin kişiye sağladığı doğrudan istihdam ve 614 milyon dolar ihracat geliriyle Türk Çimento Sektörü, gayri safi milli hasılada önemli bir paya sahiptir. Sağladığı işgücü ve ekonomiye katkısının yanı sıra sektörde dikkat çeken bir diğer konu ise ihracattır” dedi.
Çimento İhracatı yüzde 46 artış gösterdi
Özdemir, “2019 yılının ilk 6 ayında çimento ihracatımız %38 artarak 5,3 milyon ton, klinker ihracatımız %116 artarak 6 milyon ton olarak gerçekleşti. Şu ana kadar en çok ihracat yapılan ülkeleri; ABD, Gana ve İsrail olarak sıralayabiliriz. Sektörümüzün toplam ihracatı bu dönem için %46 artışla 444 milyon dolar olmuştur” şeklinde konuştu.
Yabancılara konut satışında yüzde 77 artış yaşandı
Konut sektörüyle de ilgili açıklamalarda bulunan Özdemir, “2019 yılının ilk 5 aylık verilerine göre ülkemizde konut satışı %20 azalarak yaklaşık 423 bin olarak gerçekleşmiştir. Yabancıya satışlar ise %77 artışla yaklaşık 17 bin adet olarak gerçekleşmiştir. Bu rakamın 11 bin 300 adedi İstanbul ve Antalya’da yapılan satışlardan oluşmaktadır” dedi.
Çimento sektöründen kamu bütçesinde 3,7 milyar TL katkı
Türk çimento sektörünün orta ve uzun vade stratejileriyle ülke ekonomisi ve toplumsal refah için daha fazla değer yaratmayı hedeflediğini belirten Çimento Endüstrisi İşverenleri Sendikası (ÇEİS) Yönetim Kurulu Başkanı Suat Çalbıyık, şunları söyledi:
“Sektörümüzün mevcut durumunu analiz etmek ve gelecek stratejisine yön verecek gelişim alanlarını belirlemek amacıyla Deloitte Türkiye işbirliği ile ‘Geçmişten Geleceğe Emin Adımlarla: Türk Çimento Sektörünün Gelişimi ve Stratejik Öneriler’ raporunu hazırladık. Rapora göre, çimento sektörü 2017 yılında tüm bileşenleriyle ülkesi için 16,2 milyar TL katma değer üreten, 3,7 milyar TL kamu bütçesine katkı yapan, doğrudan ve etki ettiği sektörlerle birlikte 27 bin kişiye istihdam sağlayan bir sektördür. 614 milyon dolara yükselttiği ihracat gelirleriyle toplam ihracat içindeki payı binde 37’ye çıkmıştır. Bunlar hepimizi çok memnun eden veriler olmakla birlikte, sektör olarak daha iyisini yapmak için çalışıyoruz. Çimento sektörünü geleceğe taşımak için ihracat, beton yollar, atık geri dönüşümü ve insan kaynakları yönetimi olmak üzere 4 alana odaklanmamız gerektiğini düşünüyor ve her bir alana ilişkin öneriler geliştiriyoruz.”
“Rusya ve Gürcistan ile gümrük sorununun çözümü 1 milyon tonluk pazar yaratır”
İhracat söz konusu olduğunda mevcut ihracat koşullarının iyileştirilmesi ve geleceğe dönük iyi bir ihracat stratejisi çizilmesi olmak üzere iki temel konu olduğuna değinenÇalbıyık, “Mevcut koşulların iyileştirilmesi noktasında atılacak bazı adımlar, sektörümüze önemli katkılar sağlayacaktır. Örneğin, Rusya ve Gürcistan gümrüklerinde çimentonun 28 günlük dayanım kontrolü için bekletilmesinin sektöre ciddi pazar kaybı yaşattığını görüyoruz. Sadece bu sorunun çözülmesi 1 milyon tonluk yeni bir ihracat hacmi anlamına gelir” dedi.
Lokal pazarda üretim yapacak global Türk markalarına ihtiyaç var
Çalbıyık, İyi bir ihracat stratejisi çizilmesinin önemini vurgularken, sözlerini şöyle sürdürdü: “Dünya çimento şirketleri liginde Türkiye ile özdeşleşecek, Türkiye markasına katkı sağlayacak şirketler çıkarmamız gerekir. Stratejik olarak ürün ihracatından çok oyuncu ihracına odaklanmamız gerekiyor. Lokalde üretim yapacak global Türk çimento markalarının çıkarılması için şirketlerin finansal kaynaklara erişiminin kolaylaştırılması önem taşıyor.”
Beton Yollar ile 4 yılda bir Marmaray bütçesi kadar tasarruf
Beton Yolların milli bir altyapı ve ekonomi meselesi olduğuna değinen Çalbıyık, “Uluslararası araştırmalara göre yatırım maliyeti açısından bakıldığında asfalt yolların yapımı beton yolların 2 katına denk gelen bir maliyet doğuruyor. Asfaltın yıllık bakım-onarım maliyeti ise beton yolların maliyetinin 10 katına denk geliyor. Bu açıdan baktığımızdan beton yolların
tercih edilmesiyle Karayolları Genel Müdürlüğü’nce her yıl harcanan 2 milyar TL’lik bakım onarım masrafını ortadan kaldırarak, 4 yılda bir Marmaray inşa edebilecek parayı harcamak yerine tasarruf edeceğiz” dedi.
Sektör atık yönetiminde somut adım bekliyor
Enerji maliyetlerinin düşürülmesi için atık yönetiminin büyük önem taşıdığına değinen Çalbıyık, “Türkiye’de atıktan enerji üretim ve kullanım oranları Avrupa Birliği’nin gerisinde.
Biz çimento sektörü olarak bu problemin çözümünde gerekli yatırım yapmaya hazırız. Ancak yerel yönetimlerin de mevzuattan kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirme noktasında daha somut adımlar atmasını ve Çevre Bakanlığımızın da konunun takipçisi olmasını bekliyoruz” dedi.
“İş güvenliğinde başarılı sonuçların teşviklerle desteklenmesini bekliyoruz”
İş sağlığı ve güvenliği, çimento sektörünün en çok önem verdiği konuların başında geliyor. Son 10 yılda iş sağlığı ve güvenliği alanına çimento şirketleri ve ÇEİS’in yaklaşık 150 milyon TL yatırım yaptıklarını ifade eden Çalbıyık, “Bunun 6 milyon TL’sini tek başına ÇEİS yaptı. Bugün ÇEİS olarak İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitim Merkezi’ne sahip Türkiye’nin ilk sendikasıyız. Geçtiğimiz 10 yılda çalışan sayımızda yüzde 20, klinker üretim kapasitemizde yüzde 30 oranında artış yaşanırken; kaza sıklık oranında yüzde 16 ve kaza ağırlık oranında ise yaklaşık yüzde 84’lük düşüş sağladık. İş güvenliğinde elde ettiğimiz başarılı sonuçların teşviklerle desteklenmesini bekliyoruz. İş sağlığı ve güvenliği faaliyetlerinde iyi performans gösteren işletmelerde, işveren SGK payında 1 yıl boyunca ilave yüzde 5 puanlık indirim yapılması Sıfır İş Kazası vizyonunu desteklemek ve özendirmek adına çok önemli bir teşvik olacaktır” dedi.
Sektör olarak hem mesleki eğitimin teşviki hem de iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması konularında pek çok çalışma yürüttüklerini hatırlatan Çalbıyık, “Üniversite-sanayi işbirliğinin artırılması için, gerekli teşvik ve imkanların sağlanmasının her iki tarafı da güçlendireceğine inanıyoruz. Yükseköğrenim programlarının sektörün ihtiyaçları dikkate alınarak revize edilmesi, yetişmiş eleman bulma sıkıntımızın çözümüne katkı sağlayacaktır” ifadelerini kullandı.