Benim hikâyem adalet
Başarılı Avukat Temel Eken MAG Business’ın kapak konuğu oldu. Mesleki öyküsünü ve kendisini en çok etkileyen davalara kadar pek çok konuyu anlatan Eken, danışanlar ve avukat adaylarına tavsiyelerde bulundu.
Avukat Temel Eken ile mesleki öyküsü, kendisini en çok etkileyen davalar, bürosunun verdiği hizmetler, danışanlar ve avukat adaylarına tavsiyelerini MAG Business’a özel verdiği röportajında anlattı. Avukat ile müvekkil arasında var olması gereken en önemli unsurun güven olduğunu kaydeden Temel Eken “Benim hikâyem adalet… Hal böyle olunca unutamadığım birçok davam oldu. Aile hukukundan kaynaklanan davalar beni her zaman çok etkilemiştir” dedi.
“Yoğun olarak çalıştığımız bir başka alan ise iş hukukudur” ifadelerini kullanan Eken sözlerine şunları ekledi: “Günümüzde, geleneksel işçi-işveren ilişkisini sürdürmeye çalışan işverenler, uyuşmazlık mahkemeye yansıdığında ciddi bedeller ödemek zorunda kalabilmektedir.”
Avukat Temel Eken ile mesleki öyküsü, kendisini en çok etkileyen davalar, bürosunun verdiği hizmetler, danışanlar ve avukat adaylarına tavsiyeleri hakkında konuştuk…
Bize kendinizden bahseder misiniz? Kimdir Avukat Temel Eken?
1979 yılında Ankara’da dünyaya geldim. İlkokulu Hasan Özbay İlkokulu’nda, ortaokul ve liseyi Ömer Seyfettin Lisesi’nde, lisans eğitimimi Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde tamamladım. 2011 yılında Avukat Melike Hanım ile evlendim, iki kız çocuğu babasıyım. 2002 yılında Ankara Barosu’na kayıt olarak, Temel Eken Hukuk Bürosu’nu kurdum. 2002 yılından bu yana yaklaşık 17 yıldır serbest avukatlık yapmaktayım. Çeşitli sivil toplum kuruluşlarında başkanlık ve yönetim kurulu üyeliklerim devam etmektedir. Avukatlık mesleğini çok severek ifa etmekteyim. Ülkemizde adaletin tecellisi adına avukatlık mesleğinin son derece önemli olduğuna inanmaktayım.
Uzun yıllardır bu mesleği yapıyorsunuz… Nasıl karar verdiniz avukat olmaya, bir dönüm noktası var mıydı sizin için?
Çocukluğumda, babam iftira nedeniyle 90 gün tutuklu kaldı. Yargılama sonunda beraat etti; fakat babamdan ayrı kaldığım o dönem de geceleri ağladığımı hatırlıyorum. Birçok kez cezaevine babamı ziyarete gitmiştik, babamın tahliyesine ve beraatine karar verildiği duruşmada da avukat ile birlikte duruşma salonundaydık. O avukatın babam hakkında duruşmada söyledikleri ve davranışları beni çok etkilemişti. Üstelik bu karizmatik avukat, küçük bir çocuk olan beni canımdan çok sevdiğim babama kavuşturmuştu, o gün ben de: “Avukat olmalıyım,” diye içimden geçirdim. O günlerde adaletsizliği engelleyecek gücüm yoktu; fakat adaletsizliğe o gün de itiraz etmiştim, bugün de daha güçlü bir şekilde itiraz edebilmek için avukatlık mesleğini tercih ettim. Babamın haksız yere tutuklanmasının benim bu günlerdeki kariyerimi hazırlayacağını hiç düşünmemiştim.
Danışanlar avukat seçerken öncelikli olarak nelere dikkat etmeli?
Danışanların avukat seçerken, öncelikle güven duydukları bir avukatla çalışmalarını tavsiye ederim. Güven duygusu varsa, aşağıdaki kriterlerin de önemli olduğunu düşünüyorum:
- Güncel mevzuat değişikliklerini yakından takip eden, araştırmayı seven,
- Müvekkilin hukuki durumuna uygun bütün ihtimalleri ve hukuki sonuçları müvekkiline sunabilen, geniş bilgi birikimine sahip,
- Soyut olan kanunları olaya ve hayata aktarma konusunda tecrübe kazanmış, diğer bir ifade ile muhakeme yeteneği gelişmiş,
- Net sonuçlar üretebilen, sonuca odaklı çalışmayı prensip edinmiş,
- Olaylar arasındaki kurguyu çabuk yakalayan, yani pratik zekâya sahip,
- Ürkek olmayan, kendine güvenen, inandığı gerçekleri yılmadan her ortamda cesurca savunan,
- Kendini ve savunduklarını anlaşılabilir ve etkili olarak ifade etme yeteneğine sahip,
- Müvekkiline ilişkin sırları ne pahasına olursa olsun saklayabilen,
bir avukat ile çalışmalarını öneririm.
Danışanların herhangi bir sorunla karşılaşmadan önce avukata başvurmaları, ileride doğabilecek sorunlarda kendilerine hukuki avantaj sağlayacaktır. Sorun çıktıktan sonra danışılan avukatın başarılı olabilmesi daha zordur. Bu durum ilgilinin vakit, para, hatta hürriyetini kaybetmesine yol açabilir. Kısacası avukata başvurmamanın bedeli ,başvurulmakla ödenen faturadan her zaman daha yüksektir.
Sizin de kendinize ait bir avukatlık büronuz var. Ne gibi hizmetler veriyorsunuz?
Hukuk büromuz dinamik ve çalışkan kadrosu ile, yerli ve yabancı şahıs ve şirketlere ulusal ve uluslararası hukuk alanlarında kaliteli avukatlık ve danışmanlık hizmeti vermektedir. Birçok konuda, ülkemizin deneyimli çözüm ortağı ofislerle iş birliği yapmaktadır. Ofisimizde; ticaret hukuku, borçlar hukuku, iş hukuku, şirketler hukuku, icra iflas hukuku, sosyal güvenlik hukuku, idare hukuku, enerji hukuku, vergi hukuku, gayrimenkul hukuku, aile Hukuku ve ceza hukuku alanlarında uzman avukatlar tarafından profesyonel hizmetler sunulmaktadır. Birçok yerli ve yabancı şirkete hukuki danışmanlık hizmeti verilmektedir. Hukuk büromuzca verilen hizmetlerde; yürürlükteki kanunlar, her türlü yerli ve yabancı hukuk kuralları ve gelişen dünyanın teknik ve bilişim ihtiyaçları dikkate alınmaktadır. Sunduğumuz hizmetlerde yegâne amacımız: İhtiyaçlara hızlı, kaliteli ve güvenli cevap verebilmek, müvekkilimizin en üst düzey memnuniyetini sağlamaktır.
Ofis olarak son zamanlarda yoğun olarak çalıştığımız alanlardan birisi icra iflas hukukudur. Zira son yıllarda yaşanan ekonomik sorunlar yüzünden birçok işveren ve esnaf zor durumdadır. Bu nedenle alacaklarını olağan yolarla tahsil edemeyen birçok alacaklı, bize paralarını tahsil etmemiz için başvurmaktadır.
Yoğun olarak çalıştığımız bir başka alan ise iş hukukudur. Günümüzde, geleneksel işçi-işveren ilişkisini sürdürmeye çalışan işverenler, uyuşmazlık mahkemeye yansıdığında ciddi bedeller ödemek zorunda kalabilmektedir. Kanun gereği işçi lehine yorum yapan mahkemelere uyuşmazlık yansımadan sorunları çözmek çok önemli bir hal almıştır. İş davalarından önce arabulucuya başvurmak zorunlu olduğu için, bu aşamada da uzman bir avukatın yardımına ihtiyaç duyulmaktadır. Uyuşmazlık mahkemeye yansıyacaksa, yapılacak savunmaların hukuki altyapısının yeterli ve sağlam olmasını sağlayacak yegâne kişi ise konusunda uzmanlaşmış, profesyonel bir avukat olacaktır.
Ofisimiz son yıllarda ceza hukuku alanında başarıyla sonuçlanan davalara imza atmıştır. Ceza hukuku teknik, tecrübe, öngörü ve sağduyu gerektiren bir alandır. Bu alanda çalışmak 10.000 parçalı bir yapbozu birleştirmek gibi zor bir iştir. Üstelik yanlış yerleştirilen bir parçanın, müvekkilin özgürlüğüne mal olabilmesi de mümkündür. Ceza hukukuna ilişkin davalarda diğer avukatlardan farklı bir çalışma sistemi uygulamaktayız. Kriminal suçlarda mutlaka olay yerine gitmekte, olay yeri civarında özellikle çocuklar, tanık olabilecek kişiler, mağdurun arkadaşları ve akrabalarını dinlemekte, dikkatten kaçan bir kamera kaydı olup olmadığını sorgulamakta, soruşturmayı yürüten polis, jandarma gibi kamu görevlileri ile görüşmekteyiz. Kriminal suçlarda çoğu zaman çözüm ortağı olarak çalıştığımız adli tıp konusunda uzmanlaşmış kişilerden de yardım almaktayız. Davanın seyrine ilişkin tüm delilleri topladıktan sonra, büromuzda bulunan uzman avukatlar ve adli tıp uzmanımızla birlikte beyin fırtınası yöntemiyle durum değerlendirmesi yaparak sonuca ulaşmaktayız.
Bir avukatın, danışanına güven verebilmesi için nelere dikkat etmesi gerekir? Yeni avukat adaylarına tavsiyeleriniz var mı?
Avukat ile müvekkil arasında var olması gereken en önemli unsur güvendir. Güven bu ilişkinin olmazsa olmazlarındandır. Genç meslektaşlarımızın bu güveni sarsmamaları için onlara tavsiyem:
- Mesleğinizi icra ederken şeffaf olun ve her türlü gelişmeyi anında müvekkilinizle paylaşın.
- Müvekkilinize ilişkin sırrın sizinle beraber mezara gideceğini unutmayın.
- İnanmadığınız davaları almayın, bu davaların onurunuzu ve itibarınızı zedeleyeceğini unutmayın.
- Güzel konuşmaya ve mesleğin onuruna yakışır şekilde giyinmeye özen gösterin.
- Çalışmaktan, araştırmaktan, kendinizi geliştirmekten asla vazgeçmeyin.
- Güven ve insan kazanmanın çok para kazanmaktan daha değerli olduğunu asla unutmayın.
Bugüne kadar sizi çok etkileyen, unutamadığınız bir davanız oldu mu?
Benim hikâyem adalet… Hal böyle olunca unutamadığım birçok davam oldu. Aile hukukundan kaynaklanan davalar beni her zaman çok etkilemiştir.
Anadolu’da küçük kızların akrabaları ile zoraki evlendirilmeleri çok yaygındır. Yasemin S. isimli bir kardeşimiz de 16 yaşında, aile meclisi kararıyla sevmediği bir akrabası ile imam nikahı yaptırılarak zorla evlendirilmiş. Kızcağız 17 yaşında anne olmuş, anne olduktan sonra kızımızın kayınbaba ve kayınvalidesi türlü bahanelerle kızcağızı evden kovmuşlar: “Bu çocuk artık bizim çocuğumuz, bir daha da arama sorma; yoksa senin hakkında kötü olur,” demişler. Kayınbaba ve kayınvalide akabinde küçük çocuğu evlat edinmişlerdi. Bizimle iletişime geçtiğinde evlat edinme kararı kesinleşmişti. Dosyayı incelediğimizde, dava dilekçesinde Yasemin’in çocuğunu bırakarak evden kaçtığını, çocuğu ile ilgilenmediğini söylemişler. Yasemin tebligatları göremediği için ve bu nedenle mahkemeye gitmediği için maalesef davayı kaybetmiş, mahkeme de küçük çocuğu evlatlık olarak kayınvalide ve kayınpedere vermiş. Yasemin, kayınpeder ve kayınvalidesinin zorla çocuğunu elinden aldığını, dört yıldır çocuğunu göremediğini, çok acılar çektiğini hem ağladı hem de anlattı. Biz de bu acılı anneye yardımcı olabileceğimizi düşünerek davasını almayı kabul ettik. Müvekkilimize yapılan tebligattaki bir usulsüzlükten başvurarak davanın tekrar görülmesini sağladık ve sonuç itibari ile lehimize karar alınmasını başardık. Yasemin, karar verildikten sonra çocuğunu göreceği için çok heyecanlanmıştı; fakat karara rağmen çocuğunu görememek onu kahrediyordu. Bu arada biz de boş durmadık, kayınvalide ve kayınpeder hakkında küçük çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçundan savcılığa suç duyurusunda bulunduk. Savcılık talebimizi kabul etti. Bu iki şüpheli hakkında kamu davası açtı. Savcılık, iddianamesinde: “Çocuğun annesine teslim edilmesi,” gerektiğinden de bahsetti. Bu karar ile Yasemin büsbütün heyecanlandı fakat çocuğu hala görememişti. Zira Cumhuriyet Savcılığı’nın bu kararı bağlayıcı olmadığı için, karar çocuğun anneye teslimini sağlamadı. Bu arada Yasemin uzun yıllardır göremediği çocuğuna sarılabilmek, koklayabilmek için çok sabırsızlanıyordu; bir gelişme oldu mu diye her gün ofise geliyor, telefon ediyordu. Çok kısa zaman sonra Yasemin, çocuğuna kavuştu. Çalışmalarımız sonuç vermişti. Bu kararın alınmasından sonra anne ile oğlunun kavuşması beni çok etkilemişti. Uzun soluklu haklı bir mücadelemizi kazanmıştık. Davanın sonucunda sanki kendi çocuğuma kavuşmuşçasına mutlu olmuştum.
Bu kadar yoğun bir tempoda kendinize zaman ayırabiliyor musunuz? İş ve sosyal hayat dengesini nasıl kuruyorsunuz?
Sosyal hayatımı işimden ayrı düşünemiyorum. Yoğun geçen haftadan sonra, hafta sonları mümkün olduğu kadar ailemle birlikte kısa tatiller yapmaya çalışıyorum. Bu kısa tatiller bir sonraki haftanın da olumlu geçmesini sağlıyor.
Mesleğim gereği zaten birçok sosyal organizasyona davetli oluyorum. Cemiyet hayatındaki bu organizasyonlar, hem dostlarımızı görmeme hem de yeni insanlarla tanışmama vesile oluyor.
Yine şehir dışı duruşmalarım sonrası gittiğim şehirleri tanımaya gayret ediyorum. Bu durum; hem kendi şehri ile ilgilendiğimi gören müvekkili, hem de bilgi dağarcığına yeni kavramlar ve izlenceler katan beni mutlu ediyor. Yine uygun zamanlarda ekibimle birlikte kamp, piknik vs.. birçok organizasyon yapmaya çalışıyorum. Yoğun iş tempomda mümkün olduğu kadar sevdiklerimi ihmal etmemeye çalışıyorum…