Baltık coğrafyasında Cruise ayrıcalığı
Yaz mevsiminin yılın en güzel zamanları olduğunu pek çoğumuz kabul eder. Sıcak hava, masmavi bir gökyüzü, rahat giysiler ve en önemlisi mutlu-gülen yüzler… Tabloya bir de tatil eklenince yazın anlamı çok daha başka bir hal alır. Her yaz yaptığınız deniz-güneş tatili yerine bu yaz farklı bir rota arıyorsanız, Baltıkların keşfi harika bir alternatif olacaktır. Mevsim şartlarının da iyileşmesiyle yaz ayları için ideal bir rota haline gelen Baltık Başkentleri’nde doğa içerisinde keyifli bir kültür turu yapabilirsiniz. Üstelik bu keşfi gemiyle yaptığınızda birçok şehri aynı program içinde görme ve kapsamlı bir gezi yapma şansı yakalarsınız. Her sabah Baltık Başkentleri’nden birine uyandığınızı ve Baltık’ın modern şehirlerinden birinde güne başladığınızı bir an olsun hayal edin! Ve hayali bir kenara bırakıp, Cruise ile Baltık başkentleri turları neleri kapsıyor, hangi şehirlere uğruyor merak ediyorsanız hazırladığımız bu rehbere bir göz atın.
Kuzeyin Yıldızı: Stockholm
Yüksek yaşam standartları, huzur dolu atmosferi ve farklı mimarisi ile Stockholm, cruise ile Baltık başkentleri keşfi yapanların popüler şehir listesinde ilk sırada yer alıyor. Kuzeyin en farklı şehirlerinden biri olan Stockholm’u yaz mevsiminde keşfetmek de şehrin canlı atmosferini yaşamak için en doğru planlama olarak görülür. Günlerin uzun olduğu yaz mevsiminde, Stockholm’ün ünlü parklarında vakit geçirebilir, göl kıyılarında keyif yapabilirsiniz. Stockholm kültür turu yapmak için de oldukça fazla seçenek sunuyor. Şehir turunuz sırasında Nobel Ödülleri’nin verildiği Belediye Binası’nı gezmeyi ve binanın çatısından enfes Stockholm manzarasının tadını çıkarmayı da ihmal etmeyin. İsveç Kraliyet Sarayı’na da ev sahipliği yapan Stockholm, hem tarih hem de doğa tutkunlarına dolu dolu bir gezi vadediyor. Stockholm ayrıca en iyi deniz ürünlerinin sunulduğu restoranlarıyla da göz kamaştırıyor.
Bir Orta Çağ masalı: Tallinn
Estonya’nın başkenti Tallinn Baltık gezilerinin de vazgeçilmez rotalarından biri… Tallinn’i böylesine popüler bir rota yapan özelliklerinin başında UNESCO kültür mirası listesine girmeyi başarmış eski şehir bölgesi geliyor. Orta Çağ’dan kalma eski şehir bölgesinde Tallinn’in büyülü geçmişini keşfedebilir ve gotik mimariye sahip yapıları ziyaret edebilirsiniz. Şehrin kalbinin attığı bu bölgeyi gezerken 1422’den beri açık olan Avrupa’nın eski eczanesini de mutlaka keşfetmelisiniz. Tallinn’i gezerken yapılacak en keyifli aktivitelerden biri ise meydanlardaki şirin kafelerde oturmak ve kahvenizi yudumlayarak şehrin akışına kendinizi bırakmaktır. Kahvenin yanında ülkenin meşhur lezzetlerinden çikolatayı denemeyi de unutmayın.
Kartpostallardan fırlayan bir şehir: Kopenhag
Kuzeyin yıldızlarından bir diğeri ise her yıl dünyanın en mutlu ülkesi seçilen Danimarka’nın başkenti Kopenhag. Düzenli mimarisi, yemyeşil sokakları ve birçok kültürü kucaklayan kozmopolit yapısıyla Kopenhag sadece yaşayanlarını değil, şehri ziyaret edenleri de mutlu etmeyi başarıyor. Kopenhag geziniz sırasında şehir keşfinizi kolaylaştıracak en iyi şey hemen bir bisiklet kiralamak ve halkın arasına karışmaktır. İlk durağınızın renkli evleriyle bilinen eski Liman Bölgesi olmasına ne dersiniz? Burada hiç sıkılmadan birkaç saat geçirebilir, ünlü masal yazarı Andersen’in de bir zamanlar yaşadığı 20 numaralı evin önünde hatıra fotoğrafı çektirebilirsiniz. Herkesin “mutlu anlar yakalama” felsefesiyle yaşadığı Kopenhag’da göl kenarında oturup kendinizi doğanın huzurlu kollarına bırakmanın tadı da bir başka oluyor. Kopenhag gezinizi taçlandıracak bir diğer durak ise dünyanın en eski ikinci lunaparkına ev sahipliği yapan Tivoli Bahçeleri. Adeta minyatür bir Kopenhag izlenimi veren Tivoli’de Japon bahçelerini gezebilir, adrenalin dolu oyuncaklara binerek çocukluğunuza dönebilirsiniz.
Rus hazinelerinin hamisi : St. Petersburg
Rusya’nın bilim ve kültürle yoğrulmuş şehri St. Petersburg, Baltık turlarının olmazsa olmaz rotalarından biridir. Cruise gemileri için popüler bir nokta olan St. Petersburg; kanalları, mimarisi ve sahip olduğu kültürel mirasla eşsiz bir Baltık deneyimi vadeder. St. Petersburg denince akla ilk olarak dünyanın en büyük ve eski müzelerinden Hermitage gelir. Bu müze Çarlık Rusya’sının tarihine ilgi duyanların yanı sıra, Rus kültürünü ve sanatını yakından tanımak isteyenlerin de ilk durağı olmaktadır. Sadece Hermitage değil, şehirdeki kilise, tiyatro ve daha birçok farklı mimari yapı ihtişamlı Rus kültürünü gözler önüne seriyor. St. Petersburg gezinizde vaktinizi bir bale gösterisi izlemeye ayırabilir, böylece şehri sadece turist gibi değil yerlisi gibi yaşama keyfini yakalayabilirsiniz. Tüm bu deneyimlerin en güzel yanı ise, yaz döneminde neredeyse hiç akşamın yaşanmadığı Beyaz Geceler’e tanıklık edebilmektir.