Küresel ısınmanın etkisiyle dünya genelinde artan ortalama sıcaklık etkisi doğal yaşam dengesine olumsuz etkileri olmaktadır. Türkiye’de artan sıcaklık ortalamalarının etkisiyle belirli dönemlerde uzun ve sıcak geçen yaz dönemlerine sebep olmaktadır. Bazı dönemlerde nüfusun yoğun olduğu şehirlerimizde su sıkıntısı ortaya çıkmaktadır. Ayrıca yağış rejimlerinin sürekli değişmesiyle birlikte özellikle Marmara bölgesinde Tropikal fırtınayı andıran yağışlar meydana gelmiştir. İstanbul Arel Üniversitesinde görev yapan araştırmacılar Prof. Dr. Mehmet Fatih Altan, Dr. Öğr. Üyesi Sinan Cansız, Hüseyin Özdemir ve Büşra Nur Özsoy’un Sahada yapılan deneylerde neme doymuş toprağın aldığı yağışı daha hızlı emdiği, kuraklık sebebiyle kurumuş toprakların şiddetli yağışlar altında sel ve heyelan gibi doğal afetlere sebep olduğunu bildirmektedir. Son yıllarda az yağış alan Orta Karadeniz bölgesindeki şehirlerimizde meydana gelen şiddetli yağışlarda ağır can ve mal kayıpları meydana gelmiştir. Bu sebeple şehirlerimizin korunması için su kaynaklarının korunması ve şiddetli yağış alabilecek bölgelerde dere ve nehir yataklarındaki yapılaşmaların engellenmesi önem arz etmektedir.
Artan sıcaklık etkisi ile birlikte yoğun nüfusun olduğu bölgelerde suyun kullanımı ve biriktirilmesi her geçen yıl daha da önem kazanmaktadır. Bunun için yağmur sularının hasat edilmesi son yıllarda gittikçe önem kazanan bir konu olmaya başlamıştır. Uzak doğunun bazı gelişmiş şehirlerinde suyun tamamını toprağa aktarabilen asfalt sistemleri kullanılarak şehirlerde yağmur sularının geri dönüşüm oranlarını arttırmaktadır. Ayrıca ülkemiz için çatılardan ve emilim yapılabilecek doğal zemine sahip bahçelerden yağmur sularının biriktirilmesi ve filtrelenip tekrardan kullanılır hale getirilmesi su kaynaklarımızı korumada önemli bir faktör olacaktır.
İstanbul imar yönetmeliğinde yapılan son değişiklik ile birlikte parsel alanı 1000 m2’yi geçen parsellerde yağmur suyunu toplamaya yarayan sarnıç sistemlerinin kullanılması zorunlu tutulmaktadır. Bu sistemin en önemli avantajlarından birisi şehir şebeke suyunun kullanımının azalmasına sebep olmasıdır. Özellikle bahçe sulama amaçlı kullanıma uygun olan gri su diye tabir edilen yağmur sularının içerisinde herhangi bir kimyasal olmaması sebebiyle çim ve ağaç sulamada kullanımı oldukça uygundur. Bu sistemlerin olmadığı alanlarda bahçe sulama işlerinde şebeke suyunun kullanılması içerdiği kimyasallar sebebiyle yeşil alanlara ciddi zararlar vermektedir. Ayrıca sarnıç sistemi barındırmayan yerlerde yer altı sularının bilinçsiz kullanımı sebebiyle bölgenin su kaynaklarının azalmasına ve yer altında boşluklar oluşmasına sebep olmaktadır. Bu durum yapıların güvenliğini de tehdit etmektedir.
Dünyamızda küresel ısınma olumsuz sonuçlarını hissettirmeye devam etmektedir. Su kaynakları azalırken, yağışlar sertleşiyor ve kısa zamanda yağan sağanak yağmurun şehirlere yıkıcı etkisi olmaktadır. İstanbul Arel Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Laboratuvarında yapılan çalışmalarda Prof. Dr. Mehmet Fatih Altan, Dr. Öğr. Üyesi Sinan Cansız, Hüseyin Özdemir ve Büşra Nur Özsoy’un aktardıklarına göre Şehir alt yapı planları yeni normale göre revize edilmeli ve susuzlukla mücadele için yağmur suyu geri dönüşüm sistemleri hayata geçirilmesi gerekmektedir. Bu süreç mimari ile birleşmeli, insanlar minimal yaşama özendirilmeli, doğaya ve atmosfere zarar veren yani karbon ayak izi büyük olan endüstriyel ürünlerin kullanılmamasına dikkat edilmelidir. Sıfır atık projeleri desteklenmeli ve geri
dönüşüm arttırılmalıdır. Bu durum sadece inşaat sektörü olarak değil bir yaşam biçimi değişiminin gerekliliğine işaret etmektedir.
Post Views: 99