Yrd. Doç. Dr. Aziz Murat Hatipağaoğlu: Seçim ekonomisi tam gaz
Ülke ekonomisinde reel sektör ve finans piyasalarındaki iniş çıkışlar, yatırımcıya ve iş insanlarına tedirginlik olarak yansımakta. İçinde bulunduğumuz seçim döneminde ardı ardına açıklanan ekonomik tedbirlerle birlikte “seçim ekonomisi”’de tartışılıyor.Önerilen tedbirlerin sonrasında gelen eleştirilerin sahibi adaylar ise kendi vaatlerini kamuoyu ile paylaşıyor.
HG Grup Yönetim Kurulu Başkanı Yrd. Doç. Dr. Aziz Hatipağoğlu, verilen sözlerin ekonomik yapının bugünkü durumu dikkate alınarak öngörülebilir ve gerçekleştirilebilir şekilde verilmesi gerektiğine işaret etti.
09.05.2018 İstanbul
Seçim tarihinin açıklanmasıyla orantılı olarak sıkça konu edilen “seçim ekonomisi” aslında teorik temellerinin ne olduğu bilinmeden kullanılan bir kavram. HG Grup Yönetim Kurulu Başkanı Yrd. Doç.Dr. Aziz Murat Hatipağaoğlu, seçim ekonomisi derken kısa vadede genişletici maliye politikalarının uygulandığı bir ekonomik durumu anlamak gerektiğini ifade etti. Seçim ekonomisi kısa vadede kamu harcamalarını artırarak ya da bütçenin daha fazla açık vermesini göz ardı ederek yine kısa vadede işsizliğin azaldığı ama enflasyonun arttığı bir hal olarak anlaşılabilir. Ancak seçim döneminin çok kısa olduğu dikkate alındığında seçim ekonomisi yaklaşımından istenen sonucun alınabileceğinin şüpheli olduğunu söyledi.
TUİK verilerine bakarak bazı değerlendirmelerde bulunan Hatipağaoğlu, sürdürülebilirliği şüpheli ve kırılgan bir ekonomiyle yüzleşerek, bu yönde yapısal reformlara ihtiyaç duyulduğunun altını çizdi. Bilhassa, özel sektör borçluluğunun giderek arttığının gözlendiğine vurgu yapan Yrd. Doç. Dr. Aziz Hatipağaoğlu, tasarruf yatırım dengesi açığının da ciddi oranda arttığını kaydederek şöyle devam etti; “ “Dış ticaret verilerine baktığımızda, döviz kurlarında yaşanan gelişmeleri de dikkate alarak, özellikle ihracat birim değerinin fiyat bazında düştüğü, ama miktar bazında ise arttığı görülüyor. Diğer bir ifadeyle, Türkiye daha fazla miktarda malı, daha düşük fiyata satıyor. Bir açıdan ihracatçı sürümden kazanmaya çalışmakta ancak bu durum döviz kuru oynaklığının yüksek olduğu ülkemizde ihracatçıyı da büyük bir riskle karşı karşıya bırakıyor. Çünkü ihracatın özellikle ara malı ithalatı bağımlılığı mevcut. Yani ihracatçı ancak ithalat yoluyla ihracatını artırabilmektedir ve yapısal reformlar gerçekleşmediği sürece de ancak bu şekilde artırabilecektir. Bu ciddi bir yapısal soruna işaret etmektedir. İhracatın güçlendirilmesi ve rekabetçiliğinin artırılması adına öngörülen yapısal reformlar kapsamında bazı önlemlerin alınması gerekiyor.Bunlardan birkaç örnek verecek olursak;
- Kendi finansmanını sağlayabilir yatırımlar öne alınmalı, sadece bu tür projelerin dış borçlanma ile finansmanı sağlanmalı
- Özelleştirme İdaresi Başkanlığı reorganizasyona tabi tutulmalı ve özelleştirmeler elden çıkarma şeklinde uygulanmamalı
- Ticari değer taşıyan ve sanayinin kullanımına açık her türlü ar-ge, ür-ge ve yenilikçilik doğrudan desteklenmeli ve üniversitelere ek destekler sağlanmalı
- Teşvik uygulamalarında yerli girdi üreten sektörlere ağırlık verilmeli ve bu sektörlerin carî açık üzerindeki etkileri sınırlandırılmalı
- KOBİ’lerin birleşmelerini ya da ortak girişimlerde bulunmalarını özendirecek yasal zemin hazırlanmalı
- Net ihracatçı, katma değer yaratan ve rekabetçi sektörler (özellikle hazır giyim, tekstil, mobilya, deri ürünleri, makine, dayanıklı tüketim malları vb.) hassasiyetler dikkate alınarak ağırlıklı olarak desteklenmeli
- Üretim ve istihdam artışını sağlayan, teknolojiyi ve yenilikçiliği özendiren, katma değeri yüksek ve rekabetçi üretim anlayışını ortaya koyacak doğrudan yabancı yatırımlar teşvik edilmeli
- Ülkemizin sanayi yapısının dijitalleştirilmesi stratejisi oluşturulmalı ve dijitalleşen rekabetçilik yol haritası oluşturulmalı
- İthalat bağımlılığının yüksek olduğu sektörlerde yapılacak yeni bir planlamayla farklı gelişim stratejileri belirlenmeli
- Uzmanlaşmış kaliteli iş gücü için kısa vadede açılacak iş edindirme eğitimleri hayata geçirilmeli
- Dış ticaret politikaları yeniden şekillendirilerek, pazar çeşitliliği sağlanmalı, uluslararası pazarlama faaliyetleri geniş ölçüde desteklenmeli, destekler zamanında ve mümkünse hemen ödenmeli