Geleneksel MÜSİAD İftarı yeni Genel Merkez’de düzenlendi
MÜSİAD tarafından her yıl geleneksel olarak düzenlenen “İftar Yemeği”, 21 Mayıs 2018 Pazartesi günü, MÜSİAD Yeni Genel Merkezi’nde düzenlendi.
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) tarafından her yıl geleneksel olarak düzenlenen “İftar Yemeği”, 21 Mayıs 2018 Pazartesi günü, MÜSİAD Yeni Genel Merkezi’nde düzenlendi. Organizayona, İstanbul Valisi Vasip Şahin, Diyanet İşleri Başkanı Prof.Dr. Ali Erbaş, MÜSİAD Genel Başkanı Abdurrahman Kaan, MÜSİAD Yönetim Kurulu Üyeleri, iş dünyası ve sivil toplum kuruluşlarının önde gelen isimleri ve MÜSİAD üyeleri katıldı.
İftar programında konuşma gerçekleştiren Genel Başkan Abdurrahman Kaan, her yıl geleneksel olarak düzenlenen iftar programlarında, yurtiçi ve yurt dışından gönüldaşlarımızla buluşmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Konuşmasında MÜSİAD’ın iş dünyasına yönelik birçok projeye imza attığına değinen Kaan, Girişim Sermayesi Fonu ile Tarım ve Hayvancılığa yönelik gerçekleştirilen çalışmalar hakkında bilgi verdi.
Faize Karşı, Sermaye Birleşimi Önerisi
Kaan, faizsiz ekonomi sistemi ile ilgili olarak; “Faizsiz bir ekonomide, üretimdeki sermaye, kendi kaynaklarından sağlanacaktır. Sermayesi olan, sermayesi kadar iş yapacaktır. Eğer bir kişinin sermayesi yetmiyorsa, birkaç kişi birleşecek; böylece şirketler oluşacaktır. Bu bakımdan; mevcut ekonomik sistem içerisinde faize karşı güçlü ve sürdürülebilir bir platformun tesis edilebilmesi için, sermayenin birleşmesi, son derece önemli ve elzemdir.” diye konuştu.
İhracatta Yüksek Performansa Yönelmek Zorundayız
Son zamanlarda artış gösteren kur ve enflasyon hakkında da değerlendirmelerde bulunan Kaan, “Enflasyon gibi büyük bir etkiyi göz ardı ederek, sorunları kura endekslemek, bizim açımızdan gerçekçi değil. Çünkü döviz kurunun yükselmesinin en önemli nedenlerinden biri, insanların paralarının değerini koruma isteğidir. Paranın değer kaybının nedeni ise, enflasyondur. Bu bakımdan enflasyon, ekonomik, sosyal hatta siyasal maliyeti olan bir olgudur. TL’nin alım gücünü, dolayısıyla değerini korumak istiyorsak; enflasyonu kontrol altına almamız, yurtiçinde üretimi artırıp, ithalatı azaltarak, ihracatta yüksek performansa yönelmek zorundayız. Bu, ekonomimiz için odaklanılması gereken en köklü çözümlerden biridir.” şeklinde konuştu.
Erken Seçim Kararını Olumlu Karşılıyoruz
Erken seçim kararıyla ilgili olarak da konuşan Kaan, “İstikrar ancak ve ancak güçlü bir siyasi irade, güçlü bir iktidarla mümkün kılınabilmektedir. Dolayısıyla, Türkiye’nin hâlihazırda yaşadığı istikrar ve güven ortamını sürdürülebilir kılması için, sistem değişikliği elzem hale gelmiştir.16 Nisan Referandumunda halktan onay alan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin bir an evvel uygulamaya konulması, ülkemizin önüne koyduğu hedeflere kararlılıkla ve daha hızlı adımlarla yürüyebilmesini sağlayacaktır.” değerlendirmesinde bulundu.
İsrail’in Saldırılarını Lanetliyoruz
Konuşmasının son bölümünü İsrail’in geçtiğimiz günlerde Gazze’de gerçekleştirdiği katliama ayıran Kaan, “İsrail, 128 ülke tarafından BM’de reddedilmesine rağmen ABD’nin büyükelçiliğini Kudüs’e taşıma kararını meşru şekilde protesto eden masum Filistin halkını, katletti. Ne uluslararası hukuka, ne insan olmanın temel değerlerine uyan İsrail’in saldırılarını, buradan yüksek bir sesle lanetliyoruz. ABD’nin kararını da, İsrail’in insanlık tarihine adını bir kere daha zulümle, katliamla yazmasını da, unutmayacağız.” ifadelerini kullandı.
Çok Önemli Bir Vazifeyi Yerine Getiriyorsunuz
Genel Başkan Abdurrahman Kaan’ın ardından kürsüye gelen Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, sözlerine Cuma Suresinden alıntı yaparak başladı. İslam’da çalışmanın yasak olduğu bir günün bulunmadığını ifade eden Erbaş, “ İslam’ı, Yahudilikten ve Hristiyanlıktan ayıran en önemli ilkelerden birisi de budur. Yahudilikte, Cumartesi günü çalışmak yasaktır. Sebebi yine Tevrat’a dayanmaktadır. Hristiyanlıkta, Pazar günü tatil günüdür. Ama İslam’da tatil günü olarak, yani çalışmayı yasaklayan sadece Cuma saati vardır. Onun dışında çalışmayı yasaklayan herhangi bir şey yoktur. İslam, “Kazanmanın onda dokuzu ticarette ve cesarettedir” diyerek “Veren el alan elden üstündür” diyerek hep çalışamaya, helalinden kazanmaya insanları teşvik etmiştir. Dolasıyla sizler hem Kur’an’a göre hem de İslam’a göre çok önemli bir vazifeyi yerine getirmek üzere Cenab-ı Hak tarafından istihdam edilmiş kardeşlerimizsiniz.” diye konuştu.
Cömertliğimiz Bizi Ayakta Tutuyor
İstanbul Valisi Vasip Şahin ise Türkiye’nin önüne gelen engelleri atlatmasında en büyük sebebin yardımsever bir ülke olmasından kaynaklandığını belirtti. Şahin, “Bu coğrafyada ayakta duruyoruz. İstikbale doğru yürüyoruz. Etrafımızda ateş çemberi, önümüzde büyük badireler… Cenab-ı Hakk’ın yardımıyla hepsini teker teker aşıyoruz. Baktığımızda bütün bunları bizim kesbimizle yapma imkânımızın çok fazla olmadığını düşünüyorum. Diyanet İşleri Başkanımızın deyimiyle, MÜSİAD Genel Başkanımızın anlattığı şekilde, Türkiye her bir bölgesinden, her bir şehrinden, her bir kurumundan fakire fukaraya, mazluma el uzatma yarışına girmiş durumda. Bu cömertlik, zannediyorum bizi ayakta tutuyor.Başkasının sıkıntısına, derdine koşma arzumuz, gayretlerimiz, bizi ayakta tutuyor. Yoksa biz, kendi halimizde baktığımızda bu kadar bereketi ve nusreti çok fazla hak edecek bir şey yapmıyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.