Mobilya sektöründe hedef daha çok kadın istihdamı
Türkiye ekonomisinin lokomotif sektörlerinden biri olan mobilya sektörü, her yıl binlerce insana iş imkanı sunuyor. Son rakamlara göre yan sanayi ve ölçülemeyen istihdamla birlikte 500 bin kişiye ulaşan bir istihdam hacmi söz konusu. Sektörün aynı zamanda kadın istihdamı dostu olduğunu belirten Mobilya Dernekleri Federasyonu (MOSFED) Başkanı Ahmet Güleç, sektörde çalışan kadınların oranının yüzde 25’leri bulduğunu ve 2023 yılında bu oranı yüzde 30’un üzerine çıkarmak için çalıştıklarını söyledi.
Türkiye mobilya sektörünün çatı kuruluşu Mobilya Dernekleri Federasyonu (MOSFED) Başkanı Ahmet Güleç, Türkiye ekonomisinin lokomotif sektörlerinden biri olan mobilyanın istihdama olan katkısını değerlendirdi.
Güleç, mobilya sektöründe yan sanayi ve ölçülemeyen istihdamla birlikte sektörün 500 bin kişiye ulaşan bir istihdam hacmi olduğunun altını çizdi. Sektörde bir işletmenin yüzde 15-20’sini beyaz yakalı personelin oluşturduğunu aktaran Güleç, pazarlamadan satışa, endüstri mühendislerinden tasarımcılara kadar geniş bir yelpazede beyaz yaka çalışan oranının her geçen yıl artığını belirtti.
Tüm üretim sektörlerinde olduğu gibi mobilya sektöründe de üretimde çalışacak kalifiye eleman sıkıntısı yaşandığının altını çizen Güleç, “Sektör olarak insan kaynağı havuzumuzun sürdürülebilirliği için beyaz yakalıların ilgisini daha çok cezbetmeliyiz. Katma değerli üretim ve ihracat için, iyi tasarımcılara ve pazarlamacılara ihtiyacımız var. Bu doğrultuda, birçok üniversitenin orman ve ağaç işleri mühendislik bölümleri ile gerçekleştirdiğimiz kısmi iş birliklerinin yanı sıra düzenlediğimiz tasarım yarışmalarıyla genç tasarımcılarımızı sektörümüze kazandırma çabalarımızı sürdürüyoruz. Bunun dışında, mobilya ve ağaç işleri meslek liselerinin sayılarının arttırılması ve mütevelli heyetlerinde sektör temsilcilerimizin de yer almasını her mecrada savunuyoruz. Bugünlerde İnegöl’de meslek lisesi düzeyinde oldukça önemli bir pilot proje yürütülüyor ve kısa süre içerisinde olumlu sonuçlarını göreceğiz” dedi.
“2018 yılının mottosunu sürdürülebilirlik olarak belirledik”
Mobilya sektörünün istihdam dostu bir sektör olduğunun bir kes daha altını çizen Güleç, “Mobilya üretiminin yapıldığı bölgelerde işsizliğin yaşanmadığını görüyoruz. Bugün başta İnegöl ve Kayseri, işsizliğin düşük seviyede olduğu yerler. Bu mesajı, özellikle eğitim hayatının başındaki ve lise seviyesine gelmiş gençlerimize doğru iletmemiz gerekiyor. Sanayinin meslek liseleri ve yüksek okullarla gerçekleştireceği, yerel yönetimleri de paydaş kılacak sürdürülebilir proje bazlı iş birliklerini çok önemsiyoruz. Bunların sayılarının bütüncül bir bakış açısıyla hızla arttırılması gerekiyor. Diğer yandan, sektördeki mevcut işgücünün genel kalifikasyonunun yükseltilmesi ise bir başka hedef olmalı. Mesleki eğitimler, ihtisas OSB’ler içerisinde açılacak kurslar ve kurum içi eğitimler büyük önem arz ediyor. Sektörümüzde çalışanların yaş aralığı 30-45 yaş arası değişiyor. Bu nedenle genç üniversite ve meslek lisesi mezunlarını sektörümüze çekmenin önemine vurgu yapıyoruz. Bu farkındalıkla MOSFED olarak yeni yönetim dönemimizin temalarından birini ‘sürdürülebilirlik’ olarak belirledik. Bu doğrultuda, mobilyada geri dönüşüm ve kaynakların yeniden ekonomiye kazandırma felsefesiyle paydaşlarının arasında Dünya Tasarım Örgütü’nün de olduğu birçok projenin altına imza atmayı düşünüyoruz.”
Güleç: Bu yıl ihracat hedefimizin 3’te 1’ini İMOB Fuarı’nda gerçekleştirdik
Öte yandan fuarların istihdam üzerinde direkt ve dolaylı olarak birçok etkisi olduğunu aktaran Mobilya Dernekleri Federasyonu (MOSFED) Başkanı Ahmet Güleç, “Bu yıl ihracat hedefimizin 3’te 1’ini İMOB Fuarı’nda gerçekleştirdiğimizi düşünüyoruz. Burada aldığımız siparişlerle üretim çarklarımız daha hızlı dönmeye başladı. Dolayısıyla, bu kapasite kullanım oranımızı arttırmamız ve yeni eleman istihdamı anlamına geliyor. Diğer yandan, mobilya fuarları oluşturduğu hacim itibari ile istihdam başta olmak üzere önemli bir fuar ekonomisini tetikliyor. Mobilya sektörü ihracat, üretim ve istihdam dostu bir sektör. Türkiye ise hala genç insan kaynağı zenginliğine sahip bir ülke. Ancak, potansiyele rağmen insan kaynağı havuzumuzun sürdürülebilirliği açısından sorunlar yaşıyoruz. Özellikle, meslek lisesi mezunları ile üniversitelerin mühendislik, pazarlama vb. bölümlerin mezunlarının bu yükselen sektörün içerisinde yer almasını ve sektörümüzün uluslararası rekabetçiliğini arttırmasını sağlamalıyız. Bunun için tüm kurumların içerisinde olduğu bir yapıya ihtiyacımız var. Kalkınma Ajanslarından yerel yönetimlere, mobilya üreticilerinden eğitim kurumlarına doğru projelere odaklanarak, potansiyelimizi hayata geçirebiliriz. Ekonomi dijitalleşirken trendlerin dışında kalmamak için ve bugüne kadar oluşturduğumuz birikimi doğru ellerle yarına taşıyabilmek için, yeni zihinlere ihtiyacımız var” diye açıkladı.