Uludağ Ekonomi Zirvesi’nde global ekonominin ve gelişmekte olan ülkelerin geleceği tartışıldı
TEB’in sponsorluğunda gerçekleşen ‘Global Ekonominin ve Gelişmekte Olan Ülkelerin Yarını’ oturumunda dünyada ekonomi politikalarının oluşturulması ve gelir dağılımındaki dengesizliklerin nasıl düzeltileceği konuları tartışıldı.
Moderatörlüğünü McKinsey Türkiye Genel Müdürü Özgür Tanrıkulu’nun yaptığı panele Hindistan Merkez Bankası Eski Başkanı Dr. Duvvuri Subbarao, Şili Merkez Bankası Eski Başkanı José De Gregorio ve TEB Genel Müdürü Ümit Leblebici katıldı.
Moderatör Özgür Tanrıkulu, yaptığı giriş konuşmasında dünya ekonomisinde çok güçlü bir performans görüldüğünü ancak bunun aynı zamanda uzun vadeli tedirginlikler de yarattığını ifade ederek gelir dağlımındaki bozulma, dijital dönüşümün ortaya çıkardığı işsizlik korkusu gibi konuların ekonomik ve siyasi açıdan endişe oluşturduğunu belirtti.
Merkez Bankaları arasında koordinasyon olmalı
Panelde ilk konuşmayı yapan Hindistan Merkez Bankası Eski Başkanı Dr. Duvvuri Subbarao “Son 10 yılda merkez bankaları çok değişti. Küreselleşmeye ayak uydurmaya çalışıyorlar. Gelişmekte olan ülkelerin merkez bankalarının önündeki en önemli konu finansın küreselleşmesi ve sermayenin hızlı hareketi” dedi. Kalıcı olmayan sermaye hareketlerinin ülkelerde fiyatları artırdığını, enflasyon ve istikrarsızlık yarattığını ifade eden Subbarao, “Hindistan’ı ele alın. Krizden önce büyük bir sermaye akışı vardı. Kriz oldu sermaye kaçtı, ve döviz kurlarında büyük artış oldu. Bizce döviz kurlarının serbest bırakılması gerekir dedik. Büyük bedel ödesek de bunu yaptık” şeklinde görüş belirtti. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelein bir araya gelerek regülasyonları birlikte oluşturması gerektiğini söyleyen Subbarao, gelişmiş ülkelerin merkez bankalarının karar alırken, yalnızca kendi ülkelerini düşünmekten vazgeçmelerini istedi. Subbarao gelir dağılımındaki eşitsizliğin önüne geçmek için her şeyden önce istihdam yaratmak gerektiğini belirtti ve “Hindistan’da her yıl 12 milyon genç işgücüne dahil oluyor ama bunların yalnızca dörtte birine iş bulabiliyoruz. Bu da gelir dağılımını çok etkiliyor” dedi.
Güçlü finansal kontrol önemli
Şili Merkez Bankası Eski Başkanı José De Gregorio ise dünyada finans politikalarının birlikte regüle edilmesi konusunda şüpheli olduğunu belirterek “ABD’yi görüyorsunuz, önce ABD diyorlar. Belki güçlü finansal kurallar olmalı ama her ülke kendi gemisini yürütmeyi öğrenmeli. ABD’nin karar alırken diğer ekonomileri düşünmesini beklemek biraz ütopik bir düşünce” dedi.
De Grogorio, yalnızca sermaye hareketlerinin kontrolünden ziyade ülkelerin kendi içlerinde de güçlü bir mali kontrol sağlamaları gerektiğini söyledi ve Şili’de bunu sağlamaya çalıştıklarını belirtti. Şili’de 8-10 yıl önce gelir dağılımındaki eşitlizliği düzeltmek için birçok düzenleme yapıldığını ama bu kez de büyümede yavaşlama olduğunu aktardı. Şimdi ise bu iki konuyu birlikte düşündüklerini dile getiren De Gregorio yapay zeka, robotlar gibi teknolojik gelişmeler nedeniyle işsizlik artışının bir gerçek olduğunu, ancak verimlilik açısından yeni dünyaya adapte olmak gerektiğini belirtti.
Piyasada öngörülebilirlik çok zorlaştı
TEB Genel Müdürü Ümit Leblebici ise değişen dünyadaki değişen piyasa koşulları nedeniyle Merkez Bankalarının önündeki düzenleme görevinin çok zor olduğunu, çünkü artık piyasada öngörülebilirlik oranının çok düştüğünü belirtti. Leblebici “Dolayısıyla merkez bankalarının etkileri sınırlı. Daha geniş finansal kontrol gerekli” diye konuştu.
Dövize bağlı endeks problemimiz var
Leblebici, Türkiye’deki para politikalarıyla ilgili ise “Türkiye’nin şu ana kadar geldiği nokta hayli başarılı. Ancak dövize bağlı endeks problemimiz var. Bu yüzden para politikalarımız etkisiz oluyor. Döviz kurundaki volatiliteyi azaltacak bir politika gerekiyor” dedi. Küresel korumacı politikaların Türkiye’nin işlerini engellediğini söyleyen Leblebici “Cari açığı düşürmek için yapısal reformların gerçekleştirilmesi gerekiyor. Merkez bankalarına güvenmemiz lazım, onların işlerini kolaylaştırmamız lazım” dedi.