Özhan Erem: Ekonomi Bakanlığı Türk markalarının ‘Master Franchise’ haklarını alabilecek yabancılara da teşvik vermeli
Bugün yaklaşık 3 bin markanın 60 bin zincir mağazasıyla toplam 50 milyar dolarlık bir hacme ulaşan Türkiye franchise pazarı, büyümeyi sürdürülebilir kılma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Özellikle restoran-kafe sektörünün başı çektiği franchise pazarı, yeni marka yatırımcılarına da kapılarını sonuna kadar açıyor. Bu noktada franchise modeliyle büyümenin yatırım ve rekabet avantajı açısından önem arz ettiğini belirten Medyafors Fuarcılık A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Özhan Erem, yatırımcıların Türkiye sınırları içinde franchise modeliyle büyüdükten sonra iş modelini yurt dışına taşıyarak ‘Dünya Markası’ olmanın yollarını aradığını belirtti.
Yaklaşık 3 bin markanın 60 bin zincir mağazasıyla, toplam cirosu 50 milyar dolara varan Türkiye franchise pazarı, büyümeye devam ediyor. Özellikle restoran ve kafelerin başı çektiği bu büyüme serüveni, hali hazırda başarılı bir işletmesi olan ancak tek noktada veya birkaç şubeyle hizmet veren restoran ve kafe sahiplerini de bünyesine çekiyor. Bu gelişmeleri değerlendiren Medyafors Fuarcılık A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Özhan Erem, “T.C Ekonomi Bakanlığı’nın Türk markalarının yurt dışına açılabilmesini teşvik amacıyla; iş yeri kirasından, tanıtım ve pazarlamaya, personel masrafından, lojistiğe kadar birçok teşvik uygulaması mevcut. Ancak bakanlık, Türk markasının yurt dışında ‘Master Franchise’ haklarını alabilecek yabancıya da teşvik vermelidir.”
Erem: Franchise modeli ihracatta önemli bir parametre
Franchise modeli ile markasını yurt dışına taşıyabilen birkaç Türk markasının yoğun bir rekabetle karşı karşıya kaldığının altını çizen Erem, “Yurt dışında yerel yatırımcıyı ikna ederek franchise vermek, o ülkenin yerleşik markalarının ‘alışılmış’ lezzet ve iş modellerinin yoğun rekabeti altında zaten hiç kolay değil.Bu nedenle bir çözüm önerisi olarak; Ekonomi Bakanlığı’nın Türk markalarının yurt dışına açılabilmesini teşvik amacıyla, yıllardır bildiğimiz yöntemle; İş yeri kirasından, tanıtım ve pazarlamaya, personel masrafından, lojistiğe kadar birçok teşvik uygulaması var. Bu, yabancı ülkelerde şubeleşerek çoğalacak işletmeler için güzel bir imkan. Ancak, bakanlığının ‘yurt dışı teşvikleri’, o ülkenin bir yerel yatırımcısının, sözleşmeye bağlı olmak kaydıyla bir Türk markasını temsil edeceği, ‘Franchising’ gibi çoğalmaya, büyümeye dayalı bir iş modelini maalesef kapsamıyor. Franchising modelinde bir marka, başka bir ülkede franchise vermek için genelde önce bir ‘Master Franchiser’ ile anlaşmak ister. ‘Master Franchiser’ o ülkede franchise verme haklarını alarak, satış noktalarının çoğalmasını sağlayan, genellikle yerel bir yatırımcıdır, yani yabancıdır.
Erem: Türk markaları yurt dışında hızla çoğalsın, satış noktalarının menüleri, rafları Türkiye’de üretilen ürünlerle dolsun…
Özetle; Ekonomi Bakanlığı bir Türk markasının yurt dışında ‘Master Franchise’ haklarını alabilecek yabancıya da teşvik vermelidir. Bu tür ‘yabancı-yerel yatırımcı’ da bir türlü, dolaylı bile olsa, desteklenmelidir ki, Türk markaları dünyaya açılsın. Muhtemelen yetkililer “Mevzuatımız bir yabancıya teşvik vermeyi kapsamıyor, bunun yerine biz zaten Turquality kapsamında markalarımıza bu teşvikleri veriyoruz” diyeceklerdir, ancak buradaki nüans, gerekli mevzuat düzenlemesinin yapılarak, Türk markalarının yabancı ülkelerde yayılmasını sağlayabilecek “yabancılara” uygun teşviklerin verilebilmesidir. Mesela; Teşvik alacak yabancıya bir yıl içinde en az üç mağazanın açılması şartı getirilebilir, şarta bağlı bu teşvik, marka sahibi Türk firması üzerinden uygulanabilir… Yabancıya dolaylı olarak verilecek bu teşvik şartları itibariyle, Turquality programına göre daha kolay ve hızlı sonuç verecek bir programı hak etmektedir.