Kalbin boşluğunu ancak bir şiir doldurur
Akra Talks’ın geçtiğimiz günlerdeki konuğu, yaşamını şiire, aşka ve insanlığa adayan Yelda Karataş’tı. “Deli Kızın Türküsü” ve “Işık Doğudan Yükselir” gibi birbirinden güzel şarkıların sözlerinde imzası bulunan Karataş, kadın ve sanat ilişkisi hakkında bilgiler vererek, konuklara keyifli bir gün yaşattı.
Birbiri ardına gerçekleştirdiği etkinliklerle son dönemde Antalya’nın en çok konuşulan oteli olan Akra, duygu ve deneyimlerle şekillenen yeni nesil otelcilik konsepti Urban Social’ı Türkiye turizmine tanıtmaya devam ediyor. Yazar, şair ve akademisyen olmasının yanı sıra çok yönlü bir kimliğe de sahip olan Yelda Karataş, Akra kodlarının touch halkası için geçtiğimiz gün Antalyalılarla biraraya geldi.
Bir insanı tanımak, zorlu bir yolculuktur
Yelda Karataş, Galatasaray Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun olduktan sonra reklam sektöründe çalışmaya başlamış bir aydın. Şimdilerde ise akademisyenlik ve yazarlık yönüyle ön plana çıkıyor. Yaptığı işi “bir insanın hayatına biraz dokunuyorsanız, çok büyük iş yapıyorsunuz” şeklinde yorumlayan Karataş,“bir insanı tanımak aslında çok zorlu bir yolculuktur. Bu anlamda ben kendini var eden insanlardanım. Sanat camiası beni çok iyi bilir gerçi ama ben birazda Kemal Demirel’in izinden giderek, onun gibi ünlü olmamayı tercih edenlerdenim. Ünsüz bir şekilde var olmak beraberinde tabii ki riskleri de bulunduruyor. Çünkü insanlar değer sistemleri konusunda, aynı kadına bakışlarında olduğu gibi, insana bakışta da değerin değeri konusunda kafaları karışık olduğundan sizi değersizleştirebiliyor. Aynı kim olduğunuz hakkında olduğu gibi” diyor.
Bütün mesele olmak ya da olmamakta
Dünyayı güzelleştirerek değiştirmekten yana olduğunu söyleyen Yelda Karataş, “Bilimsel gerçeklerin her gün değiştiğini bilmeme rağmen bilimsel sosyalizme inanırım. Çünkü hiçbir şey olduğu gibi değildir. William Shakespeare da yıllar önce o tiratında “olmak ya da olmamak” derken bunu görmüştü. O nedenle Marksizm bir dogma değil, dünyayı her gün yeniden algılayabilme coşkusudur. Açık konuşmam gerekirse eğer tacizcileri asalım keselim tarzında söylemlerde bulunan insanları hiçbir zaman anlamıyorum. Tabii ki tacize karşıyız ama öldürmeye de karşıyız. Hiçbir zaman Dostoyovksi; Suç ve Ceza’da Raskolnikov’u yargılamamıştır, aksine anlamaya çalışmıştır. Victor Hugo’nun bakış açısı da yine bir caniyi anlamak üzerinedir. Aslında bütün sanatçıların yaptığı şey budur. İnsanı yargılayıp suçlamak yerine onu insan yapan yeteneklerini yine insana gösterebilmektir. Emin olun sanatçının kurduğu gerçeklik, gerçeğin kendisinden bile daha gerçektir” dedi.
Sanat çokluğun tanımıdır
Rus sinema yönetmeni Tarkosky’nin sinemaya çok büyük katkıları olduğunu da söyleyen Karataş, “Tarkosky’den öğrendiğim bir öğreti var mesela. Hiç unutmam. Bir artı bir eşittir bir yazar duvarında. Bence sanatın en önemli tanımlarından birisidir bu. Öğrencilerime genellikle bu soruyu sorarım. Evet, bir artı bir matematikte iki eder. Ama bir yağmur tanesi, 1 yağmur tanesi daha iki yağmur tanesi etmez, birçok yağmur tanesi eder. Bu nedenle bence sanat çokluğun tanımıdır” diyor.
Öykü yazmak senfonik bir yolculuktur
Yerli ve yabancı olmak üzere bugüne kadar birçok yazarın eserini okuduğunu da sözlerine ekleyen Yelda Karataş, “Öykünün kurgusu ve ondan kopmaz temposu beni çok fena eder. Yani bir senfoni hazırlamak gibidir benim için öykü yazmak. Bu anlamda Tezer Özlü, mutlaka okunması gereken yazarlar arasında yer almaktadır.“ diyor.
Sanat, var olma halidir
Şiirin hiçbir zaman planlanarak yazılmadığını söyleyen Yelda Karataş, kalbin boşluğunu ancak bir şiirin doldurabileceğini sözlerine ekliyor. Şiirin kelimelere bildiğimiz günlük kavramsal içerikleri değil, sonsuz sayıda anlamlandırabilme zenginliği sunduğunu belirten Karataş, “Sanat, bazı insanların yalnızca kendini ifade etme biçimi değil, var olma halidir. Adeta kendini yeniden keşfetmesidir. Bilge Karasu’nun dediği gibi bu kadar şeyi yazdıktan sonra çıldırmamak mümkün müdür sizce de? Aslında sanat nasıl olur bilmiyorum. Ama varoluşunu ancak sanat diliyle hisseden insana sanatçı denebileceğini biliyorum. “ şeklinde yorumluyor.
Öyküden şiire uzanan pek çok detayı Akra’da, Antalyalı konuklarla paylaşan Yelda Karataş, keyifli sohbetin ardından son kitabı Fırat’ın Vefası Dicle’nin Çığlığı isimli öykü kitabını imzalayarak, keyifli bir sohbete imzasını attı.