Koray Çalışkan: “Mobilyada fiyatlar enflasyonun altında”
12 milyar dolarlık üretim hacmi ve yaklaşık 5 milyar dolarlık ihracat rakamıyla Türkiye’nin öncü sektörlerinden mobilya sektöründeki fiyat artışı enflasyon rakamlarının gerisinde kaldı. Mobilya üreticisinin üretim maliyetlerini mobilyaya yansıtmadığını bu yüzden de mobilya fiyatlarının uygun olduğunun altını çizen MODOKO Başkan Koray Çalışkan, iç pazarın hareketlenmesi için taksit sayısının artırılmasını, ihracatta rekabetin sağlanması için de enflasyon artışıyla aynı oranda kurun artması gerektiğini belirtiyor.
Türkiye ekonomisinin son 20 yılda atağa geçen sektörlerinin başında gelen mobilya sektörü, 12 milyar dolarlık üretim hacmi ve yaklaşık 5 milyar dolarlık ihracat rakamıyla hedef büyütmeye devam ediyor. 200 ülkeye ihracat gerçekleştiren mobilya sektörü, katma değerli ihracata odaklanmış durumda. MODOKO Başkanı Koray Çalışkan, katma değerli ihracatın artışa geçmesi için enflasyon ve kur artışının dengelenmesi gerektiğini belirtiyor. “İhracattaki artış, enflasyonun altında kalıyor. Bu da hem iç piyasada hem de dış piyasada sorunlara yol açıyor. Türkiye’deki enflasyon oranı ne kadar ise kur da aynı oranda artmalı. Örneğin, Türkiye’de enflasyon yüzde 50 ise ve Amerika’daki enflasyon yüzde 4 ise, aradaki farkı çıkarıp yüzde 46 oranında bir artış yapılmalı. Ancak bu şekilde bir uygulama yapılmadığı için yurt dışına verdiğimiz her ürünün fiyatı sürekli olarak değişiyor. Geçen yıl 100 dolara sattığımız bir ürünü şimdi 130 dolara satmak zorunda kalıyoruz. Bu dalgalanma hem yurt dışında ürün sattığımız bayilerimizle hem de ihracat müşterilerimizle olan ilişkilerimizi olumsuz etkiliyor” diyen Koray Çalışkan, TÜİK verilerine göre mobilyacıların üretim maliyetlerini fiyatlara yansıtmadığını bu yüzden de fiyatların uygun olduğunun altını çiziyor. Çalışkan, “Sektör olarak bu yıl ciddi şekilde daraldık. Aynı şekilde ihracatta da dolar bazında ciddi şekilde bir daralma mevcut. İç piyasa ve dış piyasa diye ayırıp analiz edersek, iç piyasada mobilyaya lüks tüketim gözüyle bakıldığı için evlilik nedeniyle yapılan mobilya alışverişleri dışında, mobilyasını değiştirmek isteyenler bu dönem beklemeyi tercih ediyor. Evlenecekler için ise maliyetleri alt alta koydukları zaman 600- 700 bin TL gibi rakamlar çıktığından onlar da bu dönemi öteliyorlar. Mobilya, hayatın her döneminde ihtiyaç duyulan bir ürün olduğu için aslında zorunlu bir ihtiyaç olan mobilyaya tüketicilerin erişimini kolaylaştıracak gerekli düzenlemelerin yapılması gerekiyor” açıklamalarında bulunuyor.
Mobilyaya taksit artırılmalı
Perakendedeki sıkışıklığın önünü açmak için kredi kartına taksit imkanlarının artırılmasının önemine dikkat çeken MODOKO Başkanı Koray Çalışkan, “Mobilya satışında kredi kartına taksit imkanlarının artırılması şart ki mobilya firmaları müşterilerine taksit yaptığında, ertesi gün ciddi kesintilerle karşılaştıkları için mevcut taksit oranlarını bile uygulamakta zorlanıyorlar; bu durum iç piyasayı kilitliyor. Şu andaki yüksek faiz oranları, piyasada insanların parayı çekip, sadece faiz kazanma düşüncesi de sektörleri biraz yavaşlatıyor” diyor. Mobilya sektörünün Türkiye’nin en fazla cari fazla veren beşinci sektörü olduğunu sözlerine ekleyen Koray Çalışkan, mobilya sektörünün korunması gerektiğini belirtiyor. “İthal girdimiz yokken ihracatta ülke ekonomisine çok ciddi katkılar sağlıyoruz. Sektör olarak 5 milyar dolara yakın ihracatımız var. Türkiye’de toplamda 12 milyar dolarlık bir üretim hacmi söz konusu. Mobilya üretiminde kullanılan hammadde Türkiye’nin kendi öz kaynaklarından sağlandığı için sektörün potansiyeli oldukça yüksek” açıklamalarında bulunan Çalışkan, diğer bir sıkıntının da personel bulamama olduğunu sözlerine ekliyor.
Türkiye’de 44 bin mobilya fabrikası var
Personel sorununun çözümü için firma kurulumuyla ilgili düzenlemelerin yapılması gerektiğini ifade eden MODOKO Başkanı Koray Çalışkan, “Türkiye’de şu anda firma kurma ile ilgili bir minimum gereklilik yok. Minimum gerekli olmadığı için 44 bin tane mobilya firmasından 40 bin tanesinde ortalama bir kişi çalışıyor. Yani tek başına bir usta büyük bir firmadan çıkıyor, bir firma kuruyor ve hem satışı hem muhasebeyi hem imalatı hem de sevkiyatı kendi başına yürütüyor. Bu çok kabul edilebilir bir durum değil. Gelişmiş ülkelerdeki gibi firma kurma ile ilgili minimum gerekliliklerin yerine getirilmesi lazım. En az beş kişi çalıştırmak, en az 500 metrekare bir imalathane, belirli makineler ve bankada belirli bir sermaye olması gibi kriterler konulmalı. Bu koşullar sonrasında belki 44 bin firmamız kalmayacak, Almanya’daki gibi belki sadece 15 bin firmamız olacak. Ancak bu 15 bin firma ile Almanya’da olduğu gibi 44 bin firmanın üç katı üretim yapacağız. Bu çok daha sağlam ve istikrarlı bir yapı ortaya çıkaracak; personel israfını ve kayıt dışı ekonomiyi engelleyerek, sektöre ve ülke ekonomisine fayda sağlayan bir duruma dönüşmemizi sağlayacak. Bu nedenle böyle bir düzenlemenin mutlaka çıkması gerektiğini düşünüyorum” açıklamalarında bulunuyor.