Türkiye beyaz eşya sektörü iç pazardaki canlılık ve üretimdeki istikrarla gücünü koruyor
Türkiye Beyaz Eşya Sanayicileri Derneği (TÜRKBESD), 2024 yılı ilk çeyreği değerlendirmesine göre beyaz eşya sektörü iç satışlarda %28 artış kaydederken ihracatta %5 düşüş yaşadı. TÜRKBESD Başkanı Gökhan Sığın, beyaz eşya sektöründe üretim ve istihdam yapısının bozulmaması için iç piyasadaki tüketim gücünün korunması gerektiğini; sektör üzerindeki maliyet baskısının azaltılarak AB’nin yeşil ve dijital dönüşüm politikalarına uyumun ihracata olumlu yansıyacağını kaydetti.
Türkiye Beyaz Eşya Sanayicileri Derneği (TÜRKBESD), sektörün 2024 yılı ilk çeyrek değerlendirmesinde bulundu. Arçelik, BSH, Dyson, Electrolux, Groupe SEB, Haier Europe, LG, Miele, Samsung, Versuni (Philips) ve Vestel gibi yerli, uluslararası, ithalatçı ve üretici firmaları bünyesinde barındıran TÜRKBESD’in paylaştığı bilgilere göre; 2024 yılının ilk üç ayında yurt içi satışlar geçtiğimiz yıla göre %28 arttı. Beyaz eşya sektöründeki ihracat düşüşü ise devam ederken, bu dönemde de %5 oranında gerileme gösterdi. 2024 yılı ilk çeyreğinde altı ana üründe ihracat ve iç satışlardan oluşan toplam satışlar yaklaşık 8,3 milyon adet olarak gerçekleşti ve geçen yıla göre %5 oranında artış gösterdi. Buna paralel olarak üretim miktarı da bir önceki yıla göre %1 artarak benzer seyretti. Aylık bazdaki verilere göre ise bu Mart ayında geçen yılın Mart ayına kıyasla iç satışlarda %24 oranında artış görülüyor. Üretim 3 milyon adet ile geçen yılın Mart ayına kıyasla %2 oranında azalırken, ihracattaki düşüş trendi bu ay %11 seviyesinde devam etti.
Gökhan Sığın: “Sektörün üzerindeki maliyet baskısı ihracat rekabetçiliğine olumsuz yansıyor”
TÜRKBESD Başkanı Gökhan Sığın, “Türkiye beyaz eşya sanayisi Avrupa’nın en büyük, dünyanın ise ikinci en büyük üretim üssü konumunda. Sektörümüz 33 milyon adetlik üretim ve 23 milyon adetlik ihracat kapasitesiyle önemli bir aktör. 60 bin kişiye doğrudan istihdam sağlarken, Ar-Ge, dijital dönüşüm ve yeşil dönüşüm yatırımlarıyla dünyayla rekabet ediyor. Binlerce KOBİ ölçeğindeki satış ve servis ağımız, yardımcı sanayimizle de gurur duyduğumuz, örnek teşkil eden güçlü bir iş birliğimiz mevcut. Yarattığımız bu güçlü ekosistem sayesinde Türkiye ekonomisinin büyümesinde önemli bir itici güç olmayı sürdürüyoruz” dedi.
Altı ana üründe ihracat ve iç satışlardan oluşan toplam satışların yaklaşık 8.3 milyon adet olarak gerçekleşerek geçen yıla göre %5 oranında artış gösterdiğini kaydeden Sığın, şöyle devam etti: “Sektörümüzün rekabetçiliğini koruması için en kritik konulardan biri maliyet baskısı. Özellikle maliyeti doğrudan etkileyen Geri Kazanım Katılım Payı (GEKAP) türü uygulamalarda gerçekleştirilen yüksek artışlar bu dönemde sektörümüzü olumsuz etkiliyor. GEKAP tutarlarının 2020’den bu yana 10 katına çıkmış olması sektörümüzde birim maliyetleri artırdığı gibi ihracat rekabetçiliğine de olumsuz yansıyor.”
Alışverişi zorlaştırıcı uygulamalar iç pazarda daralma riskini getiriyor
Son iki yılda ihracatın sürekli düşüş kaydettiğini ve bu seyrin kısa dönemde değişmeyeceğini ön gördüklerini belirten Gökhan Sığın, sektörün küresel pazarlardaki daralmaya rağmen iç pazarda istikrarlı bir trend gösterdiğini dile getirdi ve ekledi: “İhracattaki düşüşün temel nedeni küresel pazarlardaki daralma oldu. Buna karşılık üretim ve istihdam seviyelerimizi iç pazardan aldığımız bu güç ile korumaya devam ediyoruz. Bu noktada, iç pazar canlılığını sürekli kılmak büyük önem taşıyor. Bu da ancak tüketicilerimizin temel bir ihtiyaç olan beyaz eşyalarını alım gücüne sahip olması ile mümkün.”
Son dönemde gündeme gelen kredi kartı taksit sayılarının azaltılması, kredi faiz ve komisyon oranlarının yükseltilmesi gibi uygulamaların iç pazar için risk oluşturduğuna dikkat çeken Sığın, “Ortalama 10-12 yıl kullanılan beyaz eşyaların hali hazırda tabi olduğu 9 taksit limitinin daha da azalması tüketici cephesine olumsuz yansıyacaktır. Bu durum iç pazarın daralmasına yol açacaktır. Bu da ihracatta karşılaşılan zorlukları iç piyasanın gücüyle telafi eden beyaz eşya sektörü için üretim ve istihdam yapısının bozulmasını gündeme getiriyor” dedi.
Enerji verimli ürünler Türkiye’nin ve tüketicilerin refahına katkı sunuyor
Gökhan Sığın, ihracat bazında değer dağılımını aktarırken, Avrupa’nın hala ana ihracat pazarlarından biri olduğunu belirtti ve ürünlerin AB standartlarına uygunluğu konusunda ülkemizin teknik ve hukuki altyapısının gelişmeye devam ettiğini vurguladı. Ulusal mevzuatın AB’nin yeşil ve dijital dönüşüm politikalarını da kapsayacak şekilde güncellenmesinin sektör için önemli olduğunu dile getiren Sığın, bu tür revizyonların ihracata olumlu yansıyacağını düşündüklerini ifade etti ve sözlerini şöyle noktaladı: “Enerji verimli ürünlerin Türkiye’de daha da yaygınlaşmasını arzu ediyoruz. Bu durum ülke kaynaklarımızın korunmasının yanı sıra tüketicilerimize de tasarruf imkanı sağlıyor. Enerji verimli ürünlerin kullanımının artması sanayimizin varlığı ve sürekliliği için olduğu kadar ülkemizin ve tüketicilerimizin refahı için de büyük önem taşıyor.”
Fatih Özkadı: “Çevre gelirlerinin yeşil dönüşüm ve teknolojiye aktarımı için bir mekanizma kurulmalı”
TÜRKBESD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Fatih Özkadı Çevre Kanunu kapsamında 2020’de başlayan Geri Kazanım Katılım Payı (GEKAP) uygulamasının da sektör üzerinde artan maliyet baskısına değindi. “GEKAP artık ÖTV gibi sektörün üzerinde maliyet baskısı artıran bir yük haline geldi. Güncel GEKAP birim ücreti, 2020’deki birim fiyatın 10 katı. Örneğin 90 kg’lık buzdolabı için 2020’de ödenen GEKAP ücreti 27 TL’den 270 TL’ye, 70 kg’lık çamaşır makinesi için ise 17,5 TL’den 175 TL’ye ulaştı. GEKAP maliyetlerinin gözden geçirilerek Çevre Kanunu’nda gerekli revizyonların yapılması kritik önem taşıyor” diye konuşan Özkadı, tüm destek, teşvik ve uygulamaların, bütüncül bir bakışla ele alınması gerektiğine işaret etti. Özkadı sözlerini şöyle sürdürdü: “Ülkemizin ve çevrenin korunmasına yönelik uzun vadeli hedefleri perspektifinde çevre uygulamalarındaki gelirlerin ilgili sektör bazında yeşil dönüşüm ve enerji verimliliği projelerine, teknoloji gelişimine aktarılmasını temin edecek bir mekanizma en kısa sürede kurulmalıdır”.
Özkadı ayrıca Türkiye’ye geçici olarak ithal edilen ve işleme tabi tutulan eşyanın, işleme sonrasında tekrar ihraç edilmesini sağlayan Dahilde İşleme Rejimi’nin teşvikinin (DİR) Türkiye’nin ihracatına büyük katkı sağladığına değindi. Özkadı sözlerini şöyle sürdürdü: “Pandemi sonrası Çin beyaz eşya üreticilerinin AB pazarında ciddi pazar payına ulaşmaları karşısında AB’deki rekabet çok çetin bir hal aldı. Özellikle çelik hammaddelerdeki DİR kullanımının kaldırılması veya kısıtlanması durumunda, çelik hammadde tedarikindeki maliyetlerin %15-20 civarında artmasına sebep olacağından özellikle AB başta olmak üzere uluslararası alanda rekabet edilebilirliğimiz çok ciddi sıkıntı ile karşılaşması mümkündür.”
Mehmet Yavuz: “Yassı çelik ürünlerindeki herhangi bir değişim, sektörü doğrudan etkiliyor”
Sektörün önemli temel girdilerinden yassı çelik ürünleri ile ilgili olarak da TÜRKBESD Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Yavuz şunları söyledi: “Uluslararası konjonktür nedeniyle hammadde maliyetleri değişkenlik göstermektedir. Bu da, tahmin edilebilirliği düşürerek üreticileri daha ihtiyatlı satın almalar yapmaya yöneltmektedir. Ülkemizin sıcak yassı çelik üretimi iç pazar talebini karşılamakta yetersiz kalabilmektedir. Yassı sacın sürdürülebilir bir şekilde temin edilebilmesi anlamında ithalat kanalının açık kalması gerekmektedir. Zira sektörümüz için üretimde bir istikrarsızlık düşünülemez.” Sektörde kullanılan soğuk sacın, sıcak yassı çelikten üretildiğine ve bu nedenle, sıcak yassı çelik ürünlerindeki herhangi bir değişimin, sektörü doğrudan etkilediğini belirten Yavuz, “Son dönemde çelik ürünlerine yönelik farklı ticaret politikası savunma araçları devam etmektedir.” dedi.
Semir Kuseyri: “Yetkili servisler için en doğru kaynak firmaların resmi websiteleri ve www.servis.gov.tr
Son olarak toplantıda yetkili servislerin önemine değinen TÜRKBESD Yönetim Kurulu Üyesi Semir Kuseyri, 3500’ü aşkın yetkili servisin her gün binlerce tüketiciye çözüm ve destek sunduğunu hatırlatırken ‘aldatıcı’ nitelikli yani yetkili olmadığı halde kendilerini yetkili servis gibi tanıtan kişilerin çok sayıda tüketici mağduriyetine ve ürün kaybına neden olduğuna dikkat çekti. Kuseyri sözlerine şöyle devam etti: “Ürünlerin çalınması, parçalarının eksik teslim edilmesi ya da fahiş fiyat talepleri duyumunu aldığımız olumsuzluklardan sadece birkaçı. Bu noktada tüketicilerimize şirketlerimizin resmi web sitelerinden ya da Ticaret Bakanlığımız tarafından uygulamaya konulan servis.gov.tr üzerinden yetkili servis bilgilerine ulaşmalarını şiddetle tavsiye ediyoruz.”