Türkiye Müteahhitler Birliği Ekim 2017 İnşaat Sektörü Analizi’ni yayınladı
Türkiye Müteahhitler Birliği Ekim 2017 İnşaat Sektörü Analizi’nde, “Küresel ekonomi son birkaç yıldır para politikalarıyla desteklenen hızlı büyüme ile jeopolitik risklerin baskısı altında kalan bir sarkaçta gidip gelmektedir” denildi.
Analizde, “Yurtdışı müteahhitlik sektöründe 2017 yılı ilk 9 ayında 2016 yılının aynı dönemine kıyasla göreli iyileşme sağlanmıştır. 9 ayda 7.7 milyar ABD Doları tutarında 120 yeni proje üstlenilmiştir” tespiti yapıldı.
Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB), inşaat sektörü ve ekonomi çevreleri tarafından ilgiyle takip edilen 2017 yılı 3. çeyrek ekonomik ve sektörel analizini yayımladı. “Ekonomik Gelişme ve Siyasi Sorunlar Sarkacında” başlıklı Ekim 2017 analizinde, “Küresel ekonomi son birkaç yıldır para politikalarıyla desteklenen hızlı büyüme ile jeopolitik risklerin baskısı altında kalan bir sarkaçta gidip gelmektedir” denildi.
Analizde, “Küresel büyüme bir yandan yüzde 3.5 ile 2011 yılından bu yana en yüksek seviyeye çıkarken, artan siyasi riskler ve belirsizlik unsurları, küresel aktivitenin sürdürülebilir ve istikrarlı bir büyüme patikasında patinaj yapmasına yol açmaktadır” ifadelerine yer verildi.
Genel konjonktürden ve özellikle ana pazarlardaki gelişmelerden en ağır etkilenen sektörlerden birisi olan yurtdışı müteahhitlik sektörünün, 2017 yılı Eylül sonu itibariyle 2016 yılının aynı dönemine kıyasla göreli iyileşme sağlandığı vurgulandı. Ekonomi Bakanlığı verilerine göre, 2016 yılının ilk 9 ayında yurtdışında 4.1 milyar ABD Doları değerinde 65 yeni proje, 2017 yılının aynı döneminde ise 7.7 milyar ABD Doları tutarında 120 yeni proje üstlenildiği kaydedildi.
TMB Ekim 2017 raporunda genel ekonomi ve sektöre ilişkin özetle şu değerlendirmelere yer verildi:
EKONOMİDE CANLANMA: Türkiye ekonomisine ilişkin açıklanmakta olan veriler, ekonomik aktivitede büyük oranda canlanma olduğunu göstermektedir. 2017 ilk yarıyıl büyüme verileri beklenen düzeyin oldukça üzerinde bir ekonomik performansa işaret etmiş, uzun süredir iç talep ve tüketim ağırlıklı büyüyen ekonomiye yılın ilk yarısında net ihracat ve yatırım kalemlerinin katkı sağlaması ayrıca pozitif bir gelişme olarak değerlendirilmiştir.
YATIRIM ORTAMININ İYİLEŞTİRİLMESİ: Kısa vadeli sermaye hareketleri dışında, uzun vadeli doğrudan yatırımı arttıracak, bir başka deyişle üretim, ihracat, istihdam açısından da ekonomiyi destekleyecek bir ortamın sağlanması adına, yatırım ortamının iyileştirilmesi gerektiği dile getirilmektedir. Belirsizliklerin böylesi yüksek olduğu bir dönemde, ülkenin kalkınma potansiyelini iyileştirmek, ekonomik büyümeyi sürdürülebilir kılmak üzere atılacak etkin adımlar hayati önem taşımaktadır.
İNŞAATTA HIZLI BÜYÜME EĞİLİMİ: 2016 yılında inşaat sektörü yeniden hızlı büyüme eğilimini yakalamıştır. TÜİK’in büyüme verilerinde yaptığı revizyon doğrultusunda, 2016 yılı bütününde GSYH yüzde 3.2 oranında büyüme gösterirken inşaat sektöründe büyüme yüzde 5.4 olarak ölçülmüştür. 2017 yılının ilk çeyreğinde GSYH büyümesi %5.2, inşaat sektörü büyümesi %6.0 olmuştur. Yılın ikinci çeyreğinde ise Türkiye ekonomisi %5.1 oranında büyürken, inşaat sektörünün %6.8 oranında büyüme gösterdiği açıklanmıştır. Böylece 2017 yılının ilk yarısında genel ekonomi %5.1, inşaat sektörü %6.4 büyüme sergilemiştir.
ALTYAPI PROJELERİ İÇİN RİSK UNSURLARI ARTIYOR: Önümüzdeki dönemde de kamu yatırımları ile kentsel dönüşüm sürecinin inşaat sektöründe büyüme ivmesini desteklemeye devam edeceği öngörülmektedir. Diğer yandan, yüksek finansman gereksinimi bulunan altyapı projelerinin seyri açısından piyasa koşulları önem taşımakta; küresel likidite koşullarında önümüzdeki dönem için öngörülen daralmalar, jeopolitik risklerde artış eğilimi, döviz kurlarının yüksek seyri ve faiz tarafındaki gelişmeler inşaat yatırımları üzerindeki risk unsurlarını arttırmaktadır.
İNŞAAT GENEL EKONOMİK PERFORMANSIN ÜZERİNDE: Sektöre ilişkin yatırım fırsatları ve finansman riskleri birlikte değerlendirildiğinde, inşaat sektöründeki büyümenin önümüzdeki dönemde genel ekonomik performansın üzerinde seyretmeyi sürdürmesi beklenmektedir.
KONUTTA İVME HIZLANDI: Türkiye’de toplam inşaat sektörü üretiminin yarısından fazlasını oluşturan konut üretiminde ivme geçtiğimiz dönemde hızlanmış; bina inşaatı alt segmentinin toplam inşaat faaliyetlerindeki payı artmıştır. Hızlı kentleşme paralelinde yeni yerleşim alanlarının gelişmesi ve kentsel dönüşüm gibi etki alanı oldukça geniş projeler, konut segmentinde faaliyetin önemli oranda artmasına sebep olmuştur.
TAPU HARCI İNDİRİMİ SIÇRAMA GETİRDİ: Geçtiğimiz dönemde, alınan tedbirlerin de etkisiyle toplam satışlar yılın ilk dokuz ay toplamında yıllık bazda yüzde 10.1 oranında artmıştır. Özellikle Eylül ayında yıllık bazda yüzde 29 artışla sıçrama yapan ve 140 bine ulaşan satışlarda esas etmenin, Mart ayında yürürlüğe giren ve 30 Eylül tarihinde sona eren tapu harcı indirimi olduğu ifade edilmektedir.
YÜZDE 8 KDV DEVAM ETMELİ: Mevcut ekonomik konjonktür, gayrimenkul stoku ve ekonomik beklentiler dikkate alındığında, yüzde 8 KDV oranı uygulamasına en azından altı ay devam edilmesinin konut stokunun eritilmesi açısından büyük önem taşıdığı değerlendirilmektedir.
350 MİLYAR DOLARLIK PROJE: Türk müteahhitlik firmalarınca 1972’den 2017 Eylül sonuna kadar 118 ülkede üstlenilen 9100 projenin toplam bedeli 350 milyar ABD Dolarına ulaşmıştır. Yurtdışı müteahhitlik hizmetlerinin başladığı tarihten bu yana üstlenilen projelerin ülkelere göre dağılımında ilk 5 ülke Rusya (%19.8), Türkmenistan (%13.5), Libya (%8.3), Irak (%7.1) ve Kazakistan (%6.3) olmuştur.
ENERJİ FİYATLARINDAKİ ARTIŞ OLUMLU YANSIYABİLİR: Önümüzdeki dönemde, belirli düzeyde artış ivmesi kazanan enerji fiyatları, Suudi Arabistan, Cezayir, Türkmenistan gibi, Türk yurtdışı müteahhitlik hizmetlerinin referanslarının son derece güçlü olduğu pazarlarda yatırım ortamına ve finansman koşullarına olumlu yansıyabilecektir.
2016’DAN DAHA İYİ: Rusya ile ilişkilerde kademeli normalleşme ile Sahraaltı Afrika’nın başta olduğu potansiyel pazarlardaki fırsatlar da değerlendirildiğinde, önümüzdeki dönemin, yurtdışı müteahhitlik hizmetlerinin gelişimi açısından son 10 yıllık dönemde kazanılmış ivmenin maalesef kaybedildiği bir yıl olan 2016’dan daha olumlu olacağı umulmaktadır.