Tasarım Parkı 7. yılında sanatçıları ağırlamaya devam ediyor
Tasarım dünyasına ve farklı disiplinlere ev sahipliği yapan Tasarım Parkı, 12 Eylül tarihinde açılacak ‘Yüzünden’ isimli karma resim sergisi ile farklı tarz ve kimlikleri ‘yüz’ler ve ‘portre’ler ekseninde bir araya getiriyor.
Kadıköy’ü ”Tasarım” ile buluşturan ilk merkez Tasarım Parkı’nın farklı disiplinleri ve yaratıcı kimlikleri bir araya getirmek amacıyla başlattığı sanat etkinlikleri kapsamında düzenlendiği sergilerin ikincisi ‘Yüzünden’ adlı karma resim sergisi 12 Eylül – 12 Ekim 2017 tarihleri arasında ziyaretçilerini ağırlayacak. Sergi, Istanbul Art Week kapsamında eş zamanlı organize edilen ‘İstanbul Bienali’ ve ‘Contemporary Istanbul’ fuarının yaratacağı sanat enerjisine Kadıköy’den dâhil olacak.
Bu yıl yedinci yılını geride bırakan Tasarım Parkı’nın, taşıdığı ‘tasarım’ bayrağına ek olarak sanata ve sanatçıya da destek ve platform olma amacıyla düzenlediği ikinci sergide; Çetin Pireci, Lütfiye Kösten, Nilgün Sabar, Harun Antakyalı, Neşe Çoğal, Tan Taşpolatoğlu, Ismed Rızal Riz gibi usta ve genç isimler geçmişten bugüne ‘yüz’leri yorumlayacak.
‘Yüzünden’ Karma Resim Sergisi’nin kavramsal çerçevesi…
‘’Kişinin görüntüsünü, kişiliğini ve ruh halini yansıtmak üzere bir kişinin yüzünün ya da yüz ifadesinin betimlenmesine portre diyoruz. Portre resimlerinde insanlar genelde ressama ya da objektife bakarlar. Çoğu zaman bir hazırlık sürecinden geçerler. Antik uygarlıklarda ise portresi yapılan kişinin tüm özelliklerinin gerçekçi bir biçimde verilmesi esastı. Yönetici seçkin zümre, rahipler, savaşçılar, ünlü sanatçılar ve hatta tanrıların portreleri yapılırdı. Giyim kuşam, saç, takılar ve makyaj sosyal statü belirleyiciliği bakımından önemli unsurlardandı. Zaman içinde duygunun öne çıkması ve arayışıyla, portre sanatı akımlarla birlikte ruhsal ve içe dönük bir derinliğe de erişti. Aynı zamanda kendi zamanına tanıklık eden birer belge özelliği de taşıyan portreler, toplumun teknolojik, ekonomik, siyasal ve kültürel yapısındaki değişim ve gelişimi göz önüne sermeleriyle de önemliydi.
Bugün geldiğimiz noktada; teknoloji sadece sanayi alanında değil, iletişim, kültür ve sanat alanında da belirgin ve belirleyici bir rol edinmesiyle sanatçı adına da yeni bir medyum haline dönüştü.
Neredeyse milyonlarca imgeye maruz kaldığımız gündelik hayat içindeyse, portreler özellikle ‘selfie’ modası ile birer sosyal medya femonenine çevrildi. Günümüz portreleri, gerçeklik, içtenlik ve öznellikten uzaklaşıp, tek tipleşmeye ve içi boşluğa doğru hızla sürükleniyor. Hiç görmediğimiz kadar ‘yüz’ görürken, tanıdığımız bu yüzlerin hangileri gerçek, içten ve öznel bilemez haldeyiz. Kendimizle boğuştuğumuz bu düzende ise bize dayatılan yaşamın, kültürün ve teknolojinin ise hangi ‘yüz’lerin elinde olduğundan da habersiz bir boşlukta süzülmekteyiz.’’