Dünyadaki Yeme İçme Trendleri
Cushman & Wakefield dünya genelinde yeme içme sektöründeki trendleri araştırdığı bir rapor yayınladı. Rapora göre; AVM’lerdeki food court’lar ve genel olarak yeme içme konseptleri büyük bir değişim sürecinden geçiyor. Geçmişte fast food markaları tarafından domine edilen alanların artık yavaş yemek (slow food) markaları tarafından penetre edildiğini görüyoruz. Kişileştirilmiş, otantik ve yenilikçi bir konseptle farklılaşmaya çalışan yeni markaların bu gayretinde ise sağlıklı ve yerel gıda ürünleri tercih ediliyor. Çünkü artık sektör sadece yemek değil, düşük kalorili, vejetaryen, vegan, glütensiz ve yağsız gibi diyetlere uygun menüler geliştirerek, bir deneyim yaşatmaya odaklanıyor. Uluslararası kahve zincirlerinin ise henüz zincirleşmeyen ve genç şehir halkına hitap eden yeni kafe konseptleriyle rekabet etmek zorunda kaldıklarını gözlemliyoruz.
Bu yeniliklerin beraberinde teknoloji ve sürdürebilirlik kavramları de gelişiyor.
Fast food kategorisine girmeyen restoranların paket servisi sunmaları gittikçe artan bir trend olarak karşımıza çıkıyor. Avrupa’da oldukça bilinen Grub Hub, Deliveroo ve Doorstep Delivery gibi paket servis şirketleri tarafından çoğu zaman üstlenilen bu tarz hizmetlerin bir başka güçlü örneği ise Yemek Sepeti’nin de parçası olduğu Delivery Hero şirketi. Bugün itibariyle 40’tan fazla ülkede 150 bin restoranla faaliyetini sürdüren Delivery Hero’nun hisseleri geçtiğimiz ay Frankfurt Menkul Kıymetler Borsası’na kote oldu. Sektörün büyüklüğünü anlamak için en son halka arzından elde edilen yatırım hacmine bakmak gerekir: yaklaşık 1 milyar Euro!
Gelişmeler sadece paket servisi ile baki değil, aynı zamanda restoranın kapanış saatine yakın tüketilmemiş gıdaların uygulamalar üzerinden indirimli fiyatlarla satılması veya ihtiyacı olan insanlara ulaştırılması da yine gelişen trendler arasında yer alıyor. Örneğin Amerika ve Avrupa’da 2015’ten bu yana 1.2 milyon kez indirilen Too Good To Go uygulaması üzerinden bugüne kadar toplamda 1100 yemek bağışlanmış.
Food Hall konsepti ise yeme içme sektörünün bir diğer gelişmesi. Tüm dünyada genelde şehir merkezlerindeki eski yemek pazarlarını örnek alan ve gıda satışı yaparken bir yandan da “yavaş” ve “hızlı” yemek restoran konseptleri barındıran mekanlar bu konseptin öncüleri.. Barselona’daki La Boqueria, Kyoto’daki Nishiki Ichiba veya Berlin’deki Village Market kentlerin simge haline gelmiş yemek pazarları, yıllardır hem turistler hem de yerel halk için en beğenilen ve tercih edilen yeme içme mekanları arasında yer alıyor. Bu mekanlardan esinlenerek günümüze taşınan Food Hall konseptinin başarılı örnekleri arasında ilki Lizbon’da açılan Time Out Market, Amerika’da geliştirilen The Market Hall ve Sevilla’daki Lonja Del Barranco sayılabilir. Büyük katlı mağazalar da bu yönde harekete geçerek mağaza içi restoranlar açıyor. İngiltere’nin en büyük katlı mağazaları John Lewis ve Selfridges markaları ise Ham Holy Burger, Rossopomodoro, Comptoir Libanais, Benugo, Aubaine ve San Carlo Bottega gibi restoranları bünyelerinde barındırıyorlar. Bu yeni konseptler şüphesiz AVM’lerdeki food court’ların yüzünün değişmesinde etkili oluyor.
Ev dışı yemek harcamalarına baktığımızda Asya Pasifik son 10 yılda %9,8 ile en hızlı büyümüş bölge olarak ortaya çıkıyor. Asya Pasifik bölgesini %7,3 ile Ortadoğu, %6,1 ile Amerika ve %4,2 ile Avrupa izliyor. Harcamanın ev dışı yemek payları ise sırasıyla Amerika’da %36, Asya Pasifik’te %32, Avrupa’da %27 ve Ortadoğu’da %5. Düşük payına karşın Ortadoğu Bölgesi’nin önümüzdeki 10 yıl içinde Asya Pasifik ile beraber %7’nin üzerinde büyüyerek en hızlı gelişen pazarlar arasında yer alacağı öngörülüyor.
Ev dışı harcamalarının dünya ev dışı yeme içme pazar büyüklüğüne oranına baktığımızdamerika %22 pay alarak zirvedeyken onu %8 ile Çin, %5 ile Hindistan, %4 ile İspanya, %4 ile Japonya, %4 ile Birleşik Krallık, %3 ile Brezilya ve %3 ile İtalya izliyor.
2006 ve 2026 arasındaki ev dışı yemek sektörünün ülke sıralaması tahminlere bakıldığında en büyük sıçramaların 14. sıradan 3. sıraya Hindistan’da, 12. sıradan 6. sıraya Tayland’da, 27. sıradan 10. sıraya Venezuela’da ve 23. sıradan 14. sıraya olacak şekilde Endonezya’da olması bekleniyor. Türkiye’nin ise bu sıralamada 17. sıradan 19. sıraya gerileceği öngörülüyor.
Ev dışı sektöründe restoranlar %59, fast food %33 ve kafeler %6 pay alırken, yine kafe kategorisinin önümüzdeki 4 yılda en hızlı büyüyen kategori olacağı görülüyor.
Avrupa’ya baktığımızda en büyük yeme içme pazarları İspanya (%15), Birleşik Krallık (%14), İtalya (%12), Almanya (%10), Fransa (%9), Rusya (%7) ve Türkiye (%6) olarak sıralanıyor. Yalnız büyüme öngörülerine bakıldığında ise son 4 yılın %9,3 oranıyla en hızlı büyüyen ve önümüzdeki 4 yıl içerisinde %8,8 ile en hızlı büyümesi beklenilen yeme içme pazarı olarak Türkiye karşımıza çıkıyor. Batı Avrupa ülkelerinin ise bu anlamda %4’ün altında büyüme gösterecekleri bekleniyor.
Ülkemizde yeme içme sektöründeki bu büyüme potansiyeli ile birlikte sadece AVM’lerde değil diğer yeme içme mekanlarında da büyük değişikliler yaşayacağımızı öngörmek çok da yanlış olmayacaktır. Yeni açılan AVM’lerin doluluk oranlarında zorluklar yaşanılan bu dönemde food court’lar mutlaka bu tarz yeni konseptlerle canlandırılmalı. Food Hall konseptini zengin Türk mutfağı ile birleştirmek hiç de zor değil, sadece her zaman olduğu gibi alışılmıştan uzaklaşmak cesaret istiyor.
Toğrul Gönden
Wakefield Türkiye Yönetici Ortağı