Vedat Yakupoğlu: Ordumuzu giydiriyor olmak çok özel bir duygu
Yakupoğlu Tekstil ve Deri Sanayi A.Ş. (YDS) Yönetim Kurulu Başkanı Vedat Yakupoğlu, MAG Business İlkbahar- Yaz sayısına özel açıklamalarda bulundu. MAG yazarı Nusret Cömert’in sorularını yanıtlayan Yakupoğlu “Ordumuzu giydiriyor olmak çok özel bir duygu” dedi.
Herkesin hayatında bir dönüm noktası vardır, senin için o dönüm noktası ne zamandı?
Hayatımda dönüm noktası olabilecek çok pozisyon oldu. Ailede 6 kardeş içerisinde tek erkek çocuktum. Babam mücadele ruhu olan yıllarca çalışmış bir insandı. Kız çocukları evlenip gittikten sonra ona yardım eden kimsenin olmaması zor bir durumdu. O dönem lise yıllarımdı. Önümde 2 seçenek vardı. Ya üniversiteye gidip daha rahat ve kolay bir hayat seçecektim ya da işleri kötü olan zor durumdaki babamı yalnız bırakmayıp ona destek olacaktım. 5 kızdan sonra bütün ümidi bendim, onu yüz üstü bırakamazdım ve bırakmadım. İnanılmaz bir mücadeleye başlamıştım artık ve bu karar hayatımın dönüm noktası oldu.
Büyük başarılar, karşılaşılan ve değerlendirilen güzel fırsatlar sonucu ortaya çıkar. YDS’nin bugünkü konumuna gelmesine olanak sağlayan en büyük fırsat neydi?
İşler kötü gidiyordu ve ayakkabı dükkanımızı kapatmıştık. Sadece Ankara Posta Caddesi’nde üst katta bir büromuz vardı yani ürünlerimizi satacak cadde üzerinde bir yerimiz dahi yoktu. Babam ben lise yıllarındayken askeriye, belediye, TCDD gibi resmi kurumlara küçük çapta gömlek, ayakkabı ürünleri ve askeri dikimevine deri, kumaş, iplik gibi malzemeleri ihale usulü satmaktaydı, yani para kazanmak için alıp satmakla mücadele ediyorduk. Uzun süre bu şekilde uğraştık ama biraz olsun sermayemizi artıramıyorduk. Çünkü o dönemde çok güçlü bir rakibimiz vardı. Rahmetli Hikmet Gürbüz varlıklı, imalat yapan, nüfuz sahibi biriydi ve bize bir türlü nefes aldırmıyordu. Hikmet Bey’in çok büyük, lüks içkili bir restoran açması bizim için başka bir dönüm noktası oldu. En güçlü rakibimiz işine olan konsantrasyonunu kaybetti ve biz bu boşluğu fırsata çevirerek pazarda tek güçlü firma olma yolunda büyük adımlar atmaya başladık.
Savunma Sanayii ile yollarınız nasıl kesişti? Orduya malzeme imal etme serüveni nasıl gelişti?
İhale yoluyla aldığımız ordu ve polisin işlerini bazı imalatçılara yaptırıyorduk. İş yaptığımız bu imalatçılardan birinin bizim işimizi yarım bırakarak orduya direkt ihaleye girmesi üzerine kendi üretimimize başladık. İmalatçının bizi yarı yolda bırakması, bana çok ağır geldi ve hazmedemedim. Bu kızgınlıkla 10 tane dikiş makinesi satın alarak kendi üretimimizi yapma kararı verdim. Bir ihalede başkalarının ihale komisyonuna “ben imalatçıyım” demesini kaldıramazdım ve derhal üretime başladık. Bu bizim için büyük bir değişim oldu ve uzun bir süreç başladı.
Ordumuzu giydiriyor olmak nasıl bir duygu yaratıyor?
Ordumuzu giydiriyor olmak çok özel bir duygu. Şöyle ki, 1980’li askerlik yıllarımda daha 1 haftalık askerken botlarımın topukları çıktı tabanı söküldü, botlar çok kötüydü. Soğuk kış aylarında ayaklarım botun içinde ıslanır adeta donardı. Parkamız yağmurda ıslanır, atlet ve çoraplar bir yıkamada şekil değiştirirdi. Bir gün tatbikatta uyku tulumunda yattık. Ağır ve içi izocam yani cam yünü ile doldurulmuş tulumlarda kaşıntıdan uyuyamadığımız gibi sabaha kadar donduk. Fermuarlar ilk çekmede kırıldı. Bu yaşadıklarım bende inanılmaz kızgınlık ve travma yaratmıştı. Neden bu kadar kötüydü? Bir gün bunların en iyisini yapacağıma ant içmiştim.
Ürün yelpazenizde hangi ürünler bulunuyor? Ve bu ürünlerin olmazsa olmaz temel özellikleri nelerdir?
Ürün yelpazemizde üç ayrı fabrikada ürettiğimiz farklı ürünler var. Birinci fabrikamız teknik bot ve ayakkabıları, ikinci fabrikamız endüstriyel ve askeri çadırları, üçüncü fabrikamız da özel teknik kıyafetleri, üniforma, sırt çantası, özel operasyon kıyafetleri ve çeşitli teçhizatları üretiyor.
Tekstil sektöründe her an yeni bir firma ortaya çıkıyor ama hepsinin ömrü uzun olamıyor ne yazık ki, YDS’nin bu kadar başarılı bir noktaya gelmenizi sağlayan başlıca faktörler nelerdir?
Bizim başarımız teknik ve profesyonel özel ürünler yapmamız. Her iklim ve her müşterinin amacına ve isteğine uygun ürünler üretiyoruz.
Vedat Yakupoğlu’nun iş hayatında taviz vermeyeceği prensipleri nelerdir?
Tedarikçilerin ödemelerini gününde yapmak, müşterilerimize karşı her zaman şeffaf ve dürüst olmak, verdiğimiz sözleri yerine getirmek, her koşulda iyi ve kaliteli ürün üretmek, çalışanlarımızı ailemizin bir üyesi olarak görmek, müşterilerimizi tek seferlik değil ömür boyu iş yapacağımız bir yakınımız gibi görmek, iletişimde olduğumuz insanlara karşı kibirli davranmamak, aksine mütevazı ve içten olmak.
İş yaşamındaki ve sosyal hayattaki Vedat Yakupoğlu karakterini ayrı ayrı hangi kelimelerle özetlersin?
İş yaşamındaki için, korkusuz, cesaretli, pes etmeyen, vicdanlı, insancıl, tehdide boyun eğmeyen, gerektiğinde gemileri yakabilen, azimli ve kararlı, her zaman iyimser ve pozitif derim.
Sosyal hayattaki Vedat Yakupoğlu ise; vefalı, iyiliği unutmayan, arkadaş canlısı, fedakar, neşeli, candan ve hayatı her zaman ciddiye almayan biri olarak özetlenebilir.
Başarı nedir sence? Ve peşimizden gelen yeni nesle çalışma hayatında başarılı olmaları için verebileceğin en büyük nasihat nedir?
Başarı; çalışan, kazanan, mutlu olan ve şükreden insan demek. Peşimizden gelen neslin en önemli işi patronluğu öğrenmektir; patronluk iş yapma becerisidir. Öncelikle karakterli olmalarını, iş ahlakını bilmelerini, patronluğun kurallarını ve detaylarını öğrenmelerini yani düzgün adam olmalarını nasihat olarak verebilirim.
Satıştan üretime, satın almadan iş geliştirmeye aklımıza hangi departman gelirse hepsinin birebir içindesin. En çok hangi alanla ilgilenmekten keyif alıyorsun?
Hepsiyle ilgilenmek çok önemlidir. Bir patron veya yönetici firma kurumsallaşsa bile asla bazı şeylerden tamamen uzak kalmamalıdır.
Tasarımlar da senin fikirlerine göre mi şekilleniyor? Nelerden ilham alarak oluşturuluyor tasarımlar?
Tabii ki fikirlerim olur, ancak müşterinin istek ve beklentilerini anlamak ve o doğrultuda hareket etmek çok daha önemlidir. Aynı zamanda yeni trend ve teknolojileri de mutlaka takip etmek gerekiyor.
Çok farklı tasarımlarla da karşılaştık. Mesela kamuflaj tasarımlarını iki boyutlu görürüz hep, siz yaprakları üç boyutlu yapmışsınız. Bu sizin tasarımınız mıydı? Bunun gibi örnek verebileceğiniz, fark yarattığınız, öne çıkan tasarımlarınız var mı?
Tasarım her sektörde işin can damarıdır. Biz bünyemizde iki İtalyan tasarımcının yanı sıra firmada yetişen tasarım ekibimizle de müşteri istekleri doğrultusunda özgün tasarımlar yapmaktayız. Tasarımda ve teknolojide her zaman öncü olduk ve olmaya da devam edeceğiz. Hedefimiz; özgün, estetik görünüm ve fonksiyonel sağlamlıktır.
Bizim gözlemlediğimiz kadarıyla çalışanlarınla çok güzel bir ruh yakalamışsın, çok samimi bir iletişiminiz var. Nasıl oluşturdun bu diyalogu? İnsan ilişkilerinde en çok ne önemlidir senin için?
Çalışanlarımızla birlikte büyüdük, her şeyi birlikte yaptık, artık hepsi ailemin bir parçası benim için…
Fabrikadaki makinelerinizin özelliklerinden ve bu konuda önem verdiğiniz detaylardan biraz söz eder misin?
Makinelerimiz dünyadaki en son teknoloji ürünlerdir. Zaten öyle de olmak zorunda, yoksa dünya pazarlarında söz sahibi olmak mümkün olmaz. Firma olarak her yeniliği muhakkak takip ederiz.
Çok sık seyahat ediyorsun. Hatta yurt dışında tesadüfen karşılaşmışlığımız, vakit geçirmişliğimiz bile var. En çok beğendiğin ülke, en çok etkilendiğin kültür, en beğendiğin lezzetler ve en nazik insanlar gibi ayrımlar yapmanı istesek nasıl bir liste oluşturursun bize?
Çok sık seyahat ettiğim doğru, çoğunlukla iş seyahatidir bunlar. Seninle Cenevre’de karşılaşmamız inanılmaz keyifliydi. Aslına bakarsan, her ülkenin beni etkileyen ayrı bir tarafı var, duygularım her ülkede farklı. Amerika’nın hayal gücünün büyüklüğünden, Almanya’nın sistem, üretim ve disiplininden, İngiltere’nin klasik yapısından, Hindistan’ın sanki tarih öncesini hissettiren egzotik yapısından etkilenmişimdir hep… Yani her yerde ayrı bir şey var. İtalya’yı genelde kendime yakın buluyorum, beğendiğim lezzetler sorulduğunda da ne yalan söyleyeyim İtalyan yemekleri diyorum.
Hizmet verdiğiniz sektörde Türkiye’yi Avrupa veya Amerika ile karşılaştırdığınızda onlardan önde olduğumuz alanlar ile tamamlamamız gereken yönler neler sence?
Ülke olarak, bizim sektörde diğer ülkelerden çok geride sayılmayız. Üretimde çok iyi durumdayız ama kalite ve tasarımda bizim firmamız iyi olsa da sektör olarak uluslararası arenada yapmamız gereken çok şey var. Dünyadaki en iyi teknoloji ve tasarımları takip etmek, kalite ve detayda çok iyi olmak gerekiyor. Ürünün sunumu dahi çok önemli. Markalaşmak uzun bir yol. Müşterilerinizi çok iyi tanımanız, onların ihtiyaçlarını bilmeniz, işinizi ve ürününüzü aşkla yapmanız çok önemli. Sonuçta ürettiğiniz ürünler sizin şahsi kaliteniz ve ülkenizin kalitesinin bir göstergesi olmalı. En iyisini yapmak çok önemli. Şahsen rakiplerimizden her zaman önde olduk.
Oldukça yoğun bir iş adamı olan Vedat Yakupoğlu, iş dışında kendine kalan özel zamanlarında en çok neler yapmaktan mutlu olur?
Oldukça yoğun olsam da artık hayata bakışım sadece iş değil. İnsanın huzurlu ve mutlu olması çok önemli. Artık işe biraz eğlence katıyorum, yaşamın çok kısa ve güzel bir rüya olduğunun farkındayım. Her şeyi çok ciddiye almıyorum. Sağlıklı ve mutlu olmak çok önemli.
Çok özel ve farklı bir hobin var; saksafon çalmak… Nasıl başladın saksafon çalmaya? Müzik sana kendini nasıl hissettirir?
Yükseliş Koleji öğrencileri bilir; müzik hocamız rahmetli İsa Coşkuner aynı zamanda çok iyi bir bestekardı. Bize klasik Batı müziği dahil her şeyi dinletti, yani bize müzik ruhunu aşıladı. Okul yıllarında, okul orkestrasında batericiydim ve saksafon çalan bir arkadaşım vardı. O günlerde ben de bir saksafon alıp çalmayı öğrenmek istedim ama babamın işlerinin kötü olduğu dönemde alacak param yoktu. Yıllar sonra tesadüfen Yamaha’nın temsilcisi ile tanışınca bir tane almama vesile oldu ama sahip olmak değil öğrenip çalmak çok zordu. Önce, herkesten habersiz, gizlice ders aldım, sonra herkese sürpriz yaptım ve böylelikle içimde uhde kalmış bir hayalim gerçeğe dönüştü. Şu an 20-30 kadar şarkı çalabiliyorum.
Biraz da aile yaşantını dinleyelim… Yeteri kadar zaman ayırabiliyor musun ailene? Beraber en çok neler yapmaktan hoşlanıyorsunuz?
Eşim ve üç kızımla arkadaş gibiyiz. Çocukluk yıllarında kızlarımı sevip koklamaya çok fazla zaman ayıramamanın eksikliğini bugün hala hissediyorum. İşlerimin de hayatımın da mücadele ve büyüme döneminde büyüdüler ama artık o açığı kapattığımı düşünüyorum.
Son olarak geleceğe yönelik projelerden bahsedelim… YDS’yi daha nasıl gelişmeler bekliyor?
YDS olarak, son 10 yıldır ISO 500 en büyük sanayi kuruluşları listesindeyiz ve umarım bundan sonra da olacağız. İhracatta ve uluslararası pazarlarda iyi bir markayız. Kendimizi teknik tekstilde, yani özel outdoor ve profesyonel giysilerde daha da geliştirme yolundayız. Şu an perakende olarak İstanbul’da ve Ankara’da iki mağazamız var. İnternet satışında da büyümeyi hedefliyoruz. Dünyanın en büyük ordu ve polis teşkilatlarının önemli tedarikçisi durumundayız. 1300 çalışan ve 25 mühendis kadromuz var. 15 yıl önce bir İngiliz şirketini satın aldık, her geçen gün de işlerimizi geliştirmekteyiz. Bunlara ek olarak, gayrimenkulde tahminimizin üzerinde gelişme sağladık. Lojistik depo ve fabrika binaları inşa edip kiralama yapıyoruz. En büyük şirket grupları müşterimiz ve çok iyi bir inşaat ekibimiz var. Konut ve AVM ile ilgilenmiyoruz.
Sonuç olarak, her zaman güçlü sermaye yapımızı muhafaza ederek büyüme prensibinde yolumuza devam edeceğiz.