2025’te doğa iç mekanlarda daha çok yer alacak
İnsanların evlerinde daha fazla zaman geçirdiği, kısıtlandığı ve doğaya özlemin arttığı pandemi dönemini fiilen geride bırakmış olsak da değişen çalışma biçimlerinin ortaya çıkmasıyla başta iş yaşamı olmak üzere her alanda kalıcı etkiler bıraktı. Tamamen evden ve hibrit çalışma modelleri ile birlikte insanlar evlerini bu değişime uyumlu hale getirme ihtiyacı hissetti ve doğa teması iç mekanlarda öne çıkmaya başladı. Bu değişimin yeni yılda nasıl şekilleneceğini değerlendiren Sare Saral Mimarlık Kurucusu İç Mimar Sare Tellioğlu Saral, 2025’te doğayı iç mekanlara taşıma eğiliminin artacağını belirtti.
Pandemi döneminde yaşadığımız kısıtlamalar sonucunda ‘aniden değişebilen’ yaşamı sorgularken, doğa ile bütünleşme ihtiyacımız arttı. Doğayı daha fazla hissetme ihtiyacımız, pandeminin ardından başta evlerimiz olmak üzere tüm mekanlara yansıdı. 2025’te de bu yansımanın artarak devam edeceğini belirten İç Mimar Sare Tellioğlu Saral, bunun bir trend olmaktan öte sürdürülebilirlik bilincinin artmasıyla ilgili olduğunu vurguladı. Saral, “Doğayı iç mekanlara taşımak, özellikle 2025’te daha da önemli bir eğilim haline gelecek gibi görünüyor. Pandemi sürecinde doğayla olan ilişki daha fazla sorgulanmaya başlandı. İnsanlar, evlerinde kalırken dış dünyayı, doğayı, doğanın sağladığı rahatlatıcı etkiyi aradılar. Bu süreç, doğayla daha derin bir bütünleşme ihtiyacını ve arzusu doğurdu. 2025’te, doğayı iç mekanlara taşımak sadece bir tasarım trendi değil, aynı zamanda sürdürülebilirlik ve doğal kaynakların korunması ile bağlantılı bir yaşam biçimi haline gelecek. Gelecekte, bu eğilim daha fazla şiddet kazanabilir. Çünkü insanlar doğa ile olan bağlarını yeniden inşa etme ihtiyacı hissedecekler. Bu bağlamda doğal malzemeler, doğa temalı renk paletleri, bitki yerleşimleri ve sürdürülebilir tasarım unsurları giderek daha yaygın hale gelecek” dedi.
Doğa Mekanlarda İyileştirici Güç Olacak
2025’te doğanın mekanlarda daha fazla yer almasının, tasarımın yanı sıra duygusal iyileşme ihtiyacında da rol oynayacağını belirten Saral, “2025’te bu eğilim, sadece bir iç mekan tasarımı değil, aynı zamanda psikolojik ve duygusal iyileşmenin bir aracı olarak kabul edilecek. İnsanlar doğayla bağ kurarak, evlerinde daha fazla huzur ve dinginlik arayacaklar. Bu bağlamda, doğayı iç mekanlara taşımak, sadece görsel bir etkileşim değil, aynı zamanda zihinsel ve duygusal bir iyileşme süreci olarak da önemli olacak. Sonuç olarak, doğayı iç mekanlara taşımak 2025 ve sonrasında daha da önemli bir tasarım eğilimi haline gelecek. İnsanlar, doğayla daha fazla bütünleşmek, doğanın iyileştirici etkilerinden faydalanmak ve daha sağlıklı yaşam alanları yaratmak isteyecekler” dedi.
Doğa 2025’te Mekanlara Nasıl Entegre Olacak?
2025’te iç mekan tasarımlarında, doğal ve sürdürülebilir malzemelerin daha çok yer alacağını belirten Sare Tellioğlu Saral, doğanın mekanlara entegre edileceği tasarımların özellikleri konusunda şöyle ipuçları verdi:
- Biyofoya Tasarımı: İç mekanlara doğayı entegre etmenin bir yolu olan biyofoya tasarımı ile doğal elementlerin yerleştirilmesi (bitkiler, su elemanları, doğal taşlar) ve doğa ile uyumlu tasarım çözümleri, gelecekte daha fazla önem kazanacak.
- Bitkiler ve Doğal Unsurlar: Evlerde daha fazla bitki, iç mekan bahçeleri ve bitki duvarları görmeye devam edeceğiz. Doğal malzemeler (ahşap, taş, bambu, organik kumaşlar) iç mekanlarda kullanılarak doğanın hissiyatı artırılacak.
- Sürdürülebilir ve Doğal Malzemeler: Doğal taşlar, ahşap, geri dönüştürülmüş malzemeler, organik boyalar ve çevre dostu tasarım unsurları, iç mekanlarda daha fazla yer bulacak. Aynı zamanda enerji verimliliği ve doğal havalandırma sistemleri de iç mekanların tasarımında önemli bir yer tutacak.
- Doğal Görünümler ve Biyofilik Renk Paletleri: Doğal renk tonları (toprak tonları, yeşil, su mavisi) ve açık renkler iç mekanlarda hakim olacak. Bu renkler, sakinleştirici bir ortam yaratacak ve doğayı evlerimize yansıtacak.