Nazmi Durbakayım: “Divan Residence projemiz İzmir’imizin simge binalarından biri olacaktır’’
Bugün, hepimizin doğasını, tarihini, insanını çok sevdiği yaşamaktan mutlu olduğu ve yaşamak için hayal kurduğu canım İZMİR’imizin simge binalarından biri olacağına inandığımız DİVAN RESIDENCE Projemizin lansmanı için bir araya geldik.
İZMİR’imizin güzelliği tartışılmaz. Bizler de Teknik Yapı olarak, DİVAN RESIDENCE projemiz ile buna katkı sağlayacağımıza inanıyoruz.
DİVAN RESIDENCE projemizin en önemli özelliği İzmir Büyük Şehir Belediyesi’nin yerinde kentsel dönüşüm projesinin kaynağını oluşturmasıdır. Bu dönüşümün kamuya ve vatandaşa hiçbir yük getirmeden gerçekleşmesi amaçlanmıştır.
Teknik Yapı olarak DENİZLİ’de EVORA konsepti ile başlayan Anadolu açılımımıza, EVORA İzmir ile devam ettik. Şimdi de yine İzmir’de DİVAN RESIDENCE konsepti ile devam ediyoruz.
Mart 2020’den bu yana pandemi nedeniyle. Yıllardır yaptığımız gibi sizlerle yüz yüze bir lansmanı yapamadık. Bugün yine eski günlerdeki gibi beraber ve yan yanayız. Ne mutlu bizlere, tekrar hoş geldiniz.
Teknik Yapı olarak her zaman yaptığımız gibi, projemizin hazırlık safhasında yöreyi, tarihçesini ve yaşam biçimlerini inceledik.
MÖ 3000 yıllarından öncelere dayanan İzmir’in yerleşim tarihine baktığımızda -katmanlardan anlaşılıyor ki-, bu bölgede yaşayan medeniyetler hep uzun süreler kalmışlar. Bizler de öyle yapacağız, uzun soluklu olarak geldik uzun süre İzmir’deyiz.
Yine önceki dönemlerde bu bölgedeki ev tiplerini incelediğimizde dönemlerine göre daha da gelişmiş çözümler üretilmiş olduğu görülmektedir. ‘’Çok odalı ev tipinin en eski örneği Eski İzmir’de bulunmuştur. M.Ö. 7. Yüzyılın ikinci yarısında yapılmış olan iki katlı, beş odalı, ön avlulu çifte megaronlar (dikdörtgen yapı), Hellenlerin bugün için bilinen, bir çatı altındaki en eski çok odalı evler. Oysaki o dönem Yunan evleri yan yana dizilmiş megaronlardan oluşuyordu. ‘’
Bizler de DİVAN RESIDENCE projemizi oluştururken günümüz İZMİR yaşamındaki alışkanlıkların yanında, geçmiş tarihinde mimarideki çağının daha ilerisinde oluşunu, göz önünde tuttuk.
Eskiden «Punta» diye anılmış olan ALSANCAK, İzmir’in kalbi ve Kordon ile denize açılan vazgeçilmez sevdası. Bizler de DİVAN RESIDENCE projemizde yaşayacak olanların bu sevdalarını daha da güçlendirmek için zarif ve anlamlı dokunuşlar yapmaya çalıştık.
Her projemiz ile Teknik Yapı Ailesinin nüfusu artmaktadır. DİVAN RESIDENCE’da da böyle olacağına inanıyoruz.
Bu vesile ile artık ülkemizin beka meselesi olarak bakmamızı gerektiren riskli binalar konusu hakkında da birkaç kelime etmek isterim. Ülkemiz aktif fayların üzerinde yer aldığından her an bir deprem ile karşı karşıya kalabileceğimizi hiç aklımızdan çıkartmayalım. Bizden çok daha riskli bir bölgede yer alan Japonya’daki uygulamalar bizlere ilham kaynağı olmalı.
Atalarımızın yapmış olduğu eserler dimdik ayakta dururken, bugün bunlara bakıp utanmayan bir anlayışın ürünü olarak inşa edilmiş; devletimize ve 85 milyon insanımıza yük getiren riskli bina stokumuz var.
Vicdanlarını rahat ettirmeleri için, bu riskli bina stoklarının oluşmasında rolü olan yapımcıları ve denetçilerini, mevcut riskli bina stokunu eritme seferberliğine gönüllü olarak katılmaya, maddi ve manevi destek vermeye davet ediyorum.
Tekrar böyle bir stok oluşmaması için; mevcut riskli bina stoku oluşmasına neden olanlardan hesap sorulması ve sicillerine yazılması şeklinde, caydırıcı ve kalıcı uygulamalara ihtiyaç olduğuna inanıyorum.
Herkesin deprem riskine karşı gerekli şekilde inşa edilmiş binalarda sağlıkla yaşaması dileği ile beni dinlediğiniz için saygı ile teşekkür ediyorum.