TMB Başkanı M. Erdal Eren: Ehil müteahhit seçimi ve yapı denetimi hayati önemde
Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB) Başkanı M. Erdal Eren, Marmara Depremi’nin 23. yıldönümü nedeniyle yaptığı açıklamada, “Geçen zamana rağmen 17 Ağustos depremi, toplumsal belleğimizde en acı hatıralardan biri olarak canlılığını korumaktadır. Aynı acıların tekrarlanmaması adına yapı müteahhitlerinin sınıflandırılması düzenlemesinin etkin bir şekilde hayata geçirilmesi ve denetim sistemi mekanizmalarının güçlendirilmesi hayati önemdedir” dedi.
Üzerinden 22 yıl geçen Marmara Depremi’nin yıldönümünde Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB) Başkanı M. Erdal Eren tarafından yapılan açıklamada, 17 Ağustos 1999 tarihinde gerçekleşen, merkezi İzmit olmak üzere çeşitli şehirlerde hissedilen ve çok sayıda can kaybı ile sonuçlanan depremin toplumsal belleğimizin en acı hatıralarından biri olarak halen canlı olduğuna işaret edildi.
TMB Başkanı Eren, depremlerde yıkılan binalar ve yitirilen canların sorumlusunun ihmal ve kusurlu yapılar olduğunu, dolayısıyla süreçte özellikle yetkin mühendisliğin ve yapım faaliyetleri denetiminin büyük önem taşıdığını belirtti. Ağırlaşan mali sorunların inşaat sektöründe yapılanma sürecinin tamamlanması konusunu gündemin arka sıralarına ittiğine işaret eden Eren, “Oysa öncelik yapı güvenliğinde olmak üzere yapı müteahhitlerinin sınıflandırılması düzenlemesinin etkin bir şekilde hayata geçirilmesi ve denetim sistemi mekanizmalarının güçlendirilmesi ile sürdürülebilir kentleşmenin hayata geçirilmesi hayati önemdedir” dedi. Ülkemizde yaklaşık 450 bin müteahhit bulunduğunu, bu sayı oldukça yüksek iken her müteahhidin de her projeye uygun olmadığını belirten Eren, “Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımız geçtiğimiz dönemde yapı müteahhitlerinin ekonomik, mali, mesleki ve teknik yeterliklerine göre sınıflandırılması için mevzuat düzenlemeleri yapmıştır. Düzenlemenin etkin bir şekilde uygulanmasını ve geliştirilmesini bekliyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
TMB Başkanı Eren ayrıca, yaklaşık 6,5 milyon riskli yapıda hızla ihtiyaç duyulan dönüşüm için ise finansman konusunun bir sorun olarak öne çıktığını, bu çerçevede sınırlı da olsa çeşitli desteklerin ortaya konmasının memnuniyetle karşılandığını, esas olanın kentsel dönüşüm çalışmalarının “afet odaklı” yaklaşım çerçevesinde gerçekleştirilmesi olduğunu ifade etti.