DOLAR 34,3217
EURO 37,3268
ALTIN 3035,323
BIST 8885,17
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

    Çatı ve Cephe Buluşmaları 02 “Yapılarda Enerji Verimliliği”

    Çatı ve Cephe Buluşmaları 02 “Yapılarda Enerji Verimliliği”

    Çatı Sanayici ve İş Adamları Derneği (ÇATIDER) ve Cephe Sanayici ve İş İnsanları Derneği (CEPHEDER) iş birliğinde düzenlenen Çatı ve Cephe Buluşmaları’nın ikincisi Dörken Sistem sponsorluğunda gerçekleşti. Etkinlikte ‘Yapılarda Enerji Verimliliği’ tüm yönleriyle değerlendirildi.

     

    Çatı ve cephe tasarımı alanında kendini geliştirmek, bilgilerini güncellemek ve pekiştirmek isteyen öğrencilerin yanı sıra profesyonellerin mesleki gelişimlerine de katkı sağlamayı amaçlayan ‘Çatı ve Cephe Buluşmaları’ devam ediyor. Zoom Webinar platformunda gerçekleşen ikinci buluşmanın ana konusu ‘Yapılarda Enerji Verimliliği’ oldu. Moderatörlüğünü TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Mimarlık Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Murat Sönmez’in yaptığı çevrim içi etkinliğe Evrenol Architects Kurucu Ortağı Mehpare Evrenol ve Sürdürülebilirlik/İklim Değişikliği Aksiyon Lideri Akademisyen Dr. Duygu Erten katıldı.

    Mimari projede iklim her zaman ön koşul olmalı

    Mehpare Evrenol, küresel mimarlık yerine yöresel mimarlığa inandığını belirterek, şunları söyledi:

    “Giderek yapılarımızın eski orjin yapılara dönmesi gerektiğini, yüzlerce yıllık mimari birikimlerin başka gözle yorumlanması gerektiğini düşünüyorum. Gaziantep’te yaptığım projelerle Ankara’da yaptığım projenin ciddi farkları olması gerekiyor. İklim her zaman ön koşul olmalı. İzmirliyim ve çocukluğumda İzmir’in çok bilinen Rum evleri vardı. En önemli özelliği yazın bunaltıcı sıcağında kapısını açtığınızda içeri girdiğinizde yüzünüze buz gibi serinlik çarpardı. Kalın duvarlar, küçücük pencereler, imbatı alıp güneşi almayan panjurlar. İzmir’de bina yaptım ve çok zorda kaldım. Pencereleri küçültmek istediğimde itiraz geliyor, manzara, ferahlık ve ışık  isteniyor. Bütün bunlar doğru değil aslında. Evimizin içinde yaşıyoruz ve o yaşantının sağladığı sağlıklı ortam çok önemli. Fas’taki Kasbahlar, İran’nın havalandırması olan eski evler veya Gaziantep’te evlerin pencerelerin üstünde olan havalandırma menfezleri hep yükselen sıcak havayı sirküle etmek için düşünülmüş. Bütün bunları modern mimarimizin içine entegre etmeliyiz.”

    Teknoloji ve iklim dengesinin önemi

    Evrenol, teknolojiyi paylaşmanın önemli olduğunu ancak iklimin dikkate alınması gerektiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:

    “Çok sıcak ülkelerde örneğin Dubai’de bina yapılıyorsa binayı kapalı yapıp iklimlendirme yapmak için mecburen dünyanın imkanlarını harcayacağız. Özellikle sıcak iklim bölgelerinde nasıl daha az enerji harcayarak yapacağımız önemli, artık ısıtma değil soğutma sorun dünyamızda. Bunu nasıl sağlayacağımz çok önemli. Pandemi dönemiyle birlikte ofis binaları pek istenmiyor benden. Ofis binaları yaparsak da pencereleri ardına kadar açılan binalar yapıyoruz. Çok yüksek binalar yaptım ve illaki açılır doğramalar yapıyorum. Adapazarı’nda yaptığım bir AVM projem var. Eski bir kent meydanı gibi bütün binalar 2-3 katlı, daracık sokaklar küçük meydanlara açılıyor ve hepsinin alt katları dükkan,  üst katları ofis veya yaşam alanı. Bu bizim ülkemizin şartlarına çok uygun tamamen doğal havalanır, insanların rahatça dolaşabilecekleri bir AVM prototipi.”

    Çevreye duyarlı yapılar için devlet desteği gerekiyor

    Duygu Erten ise iklim felaketi konusunda toplumsal farkındalığın yetersiz olduğunu, yeşil sertifikalı binaların bile gerekliliklerini tam olarak yerine getirmediğini anlattı. Erten şöyle konuştu:

    “Türkiye’de yeşil bina projelerinde uzun yıllar çalıştım ve hala böyle projelerim var. Ama her gün biraz daha şok yaşıyorum. Geçtiğimiz senelerde Amerikan Yeşil Binalar Başkanı İstanbul’a geldi ve onu Leeds Gold ve Leeds Platin almış yeşil binaları gezdirdim. Hayretle bana dedi ki ‘Bunların çoğu form doldurularak alınmış, bunlar gerçek yeşil projeler değil.’ Türkiye’de 500’e yakın sertifikalı yeşil bina var. Bunların içinde gerçek yeşil parametleri izlerseniz yağmur suyu toplanmış mı hayır, gri su sistemi var mı hayır, yenilenebilir enerji solar panel var mı hayır… Yani baktığınızda az şey yapılarak yeşil sertifika alınabiliyor. Ama İklim mücadelesinde bunların hiçbir yararı yok. Bir gün her şey sudan daha ucuz olacak. 2000 metrekarenin üzeri parsellerde inşa edilecek binalarda yağmur suyu hasadının zorunlu hale getirilmesine rağmen etrafımda anlattığım kimse buna sıcak bakmıyor. İklimle savaş için daha hızlı gitmemiz gerek. Türkiye’de bütün binalar artık solar çatı ve yeşil çatı taşıyacak şekilde yapılmalı. Son kullanıcı isterse bu yapılabilir ama halkın bilinci ve bunu ödeyecek parası yok. Dolayısıyla bize devlet desteği gerekiyor. Yatırım maliyetinin geri dönüş süresi insanların sabrı için çok uzun geliyor. Özel sektör yöneticisi bütçesini harcamak istemiyor. Bu sebeple kamu çok önemli. Bugün Türkiye’de bütün kamu binalarının yeşil bina olarak iyileştirilmesi zorunlu olmalı. Gaziantep Belediyesi, Sarıyer Belediyesi, Küçükçekmece Belediyesi yapılabiliyorsa tüm kamu binaları yapılabilir. Bunları merkezi hükümetin zorunlu kılması gerekiyor.”

    Sürdürülebilir mimari bilinci çocuk yaşta başlamalı

    Sürdürülebilir yeşil mimari  bilincinin çocuk yaşta verilmesi gerektiğini belirten Mehpare Evrenol, bu bilincin eğitim sistemimize girmesi gerekliliği üzerinde durdu:

    “Çok elementer bir eğitim sisteminin içine girmeli ve bu bilinç çocuk yaştan başlamalı ki insanlar belli bazı konforlarından vazgeçip sürdürülebilir mimarinin önemini anlayarak buna bir yatırım yapabilsinler. İnsanlar bu noktaya geldiği zaman yatırımcı da bunu hedefine koymak ister. Yatırımcı da sonuçta en iyi satabileceği malı üretmek istiyor. Bu eğer sürdürülebilir mimari koşullarında ortaya çıkmış bir binaysa bu olacaktır. Bilinç seviyemiz ve eğitimin önemi bu sebeple çok fazla. En azından binayı doğru yönlendirerek güneş hareketini ne kadar içeri alacağız almayacağız, doğru dış cephe malzemesi kullanımı, cephedeki ve çatıdaki ısı yalıtımı çok önemli. Açılmayan pencereli binalar yapmayalım, doğal havalandırmalı ve minimal soğutucuları kullanalım. Alçak yapılarda ısı pompaları ile evi ısıtalım. Mutlaka çatılarda güneş panelleri kullanılmalı ve gri su olmazsa olmaz. Bu konularda ısrar ediyoruz. En azından bahçeyi sulayacak suyu elde ediyoruz. Isı geçirgenliğine karşı korumalı cam olması için ısrar ediyoruz.”

    Yenilenebilir enerji kaynaklarına çok hızlı geçiş şart

    İnşaat sektörünün pandemi sürecinden en fazla etkilenen sektörlerin başında geldiğini söyleyen Duygu Erten, bu dönemde belli bir süre karbon emisyonlarında belli bir düşüş olduğunu, pandemi etkisinin azalmaya başlamasıyla birlikte eskiye göre daha dik bir çıkışla karbonun geriye döndüğünü, inşaat sektörünün tüm dünyada ilerleyerek büyüdüğünü belirtti.

    Erten “İnşaat sektörü şu anda iklim kriziyle savaş halinde. Yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş süreci iklim krizini önlemek amacıyla ortaya konan 1.5 C hedefine ulaşabilmek için maalesef çok yavaş. En büyük savaşı iklimle veriyoruz, 2030 hedeflerine ulaşamazsak 10 yıl sonra bambaşka bir dünyada yaşıyor olacağız. Sektörümüz karbon salımı nedeniyle çok suçlu bir sektör. Küresel ölçekte karbon emisyon miktarının azaltılmasına yönelik yapılan çalışmalar her ne kadar hükümetler iddialı hedefler koyarsa da bunların somut politikalara dönüşmesi gerçekten zor. Çünkü referans senaryoya göre 2050’de küresel karbon emisyonunun halen yıllık 25 gigaton seviyesinde olacağı tahmin ediliyor. Bu nedenle yenilenebilir enerji kaynaklarına çok hızlı geçiş şart” dedi.

    Enerji etkinliğini artıran uygulamaların ekonomik geri dönüşü artık çok daha kısa

    Solar çatıların olmazsa olmaz olduğunu belirten Erten, bunun yönetmelikle zorunluluk haline getirilmesi gerektiğini savundu:

    “Berlin’de 2023’ten itibaren yapılacak tüm binalarda çatılarda fotovoltaik uygulama zorunluluğu getirdiler. Türkiye’de heba etmememiz gereken çok ciddi bir potansiyel var çatılar için ve yazın ek bir gölgeleme sağlıyor. PV modüller artık renkli ve daha önemlisi organik malzemeden bile oluyor. Cephelere gelince Türkiye iklim kuşağında küresel ısınma göz önüne alındığında kesinlikle güneşin radyasyon enerjisinden korunmanın ön plana çıktığı, cephede saydamlık opaklık oranının %40-60 oranlarında kurgulanabildiği selektivitesi yüksek yani geçirdiği gün ışığına oranla yüksek güneş koruması sağlayan solar faktörün konutlarda %30’dan ofislerde %25’ten düşük olduğu camların uygulandığı cepheler. Bunlar enerji verimliliği açısından uygun. Ayrıca opak malzemeler geri dönüştürülebiliyor ve ayrıca düşük enerji sarfiyatı ile yeniden kullanmaya uygun doğal bazlı malzemelerde mutlaka ön plana çıkarılmalı. Bunların yanı sıra yüksek ısı yalıtımı yapıyoruz, doğal havalandırmanın mekanik sistemlere destek olacak şekilde kurgulandığı konseptleri önermek gerekiyor. Çok hızlı artan enerji fiyatları düşündüğümüzde enerji etkinliğini artıran tüm uygulamalar maliyet ve ekonomik açılardan artık çok daha kısa sürelerde geri dönüşür. Yapı ömrü göz önüne alındığında kesinlikle karlı yatırım olacak.”

    YORUMLAR

    Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.