İklim krizi konusunda zaman kaybetmeden aksiyon almak gerekiyor
ÇEVKO Vakfı, Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) iş birliğinde geçen yıl başlattığı ÇEVKO Vakfı Söyleşileri ile İklim Krizi konusunu tüm yönleriyle masaya yatırmaya devam ediyor. 2022 yılı ÇEVKO Vakfı Söyleşileri’nin ilki, Türkiye’de Öncü Sanayi Kuruluşlarının İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlik Çalışmaları başlığıyla gerçekleştirildi. EGD Yönetim Kurulu Üyesi Çetin Ünsalan moderatörlüğünde, ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer’in de katılımıyla gerçekleşen söyleşide, Akçansa ve GCA’nın uygulamaları aktarıldı.
Özellikle son beş yıldır “iklim krizi ile savaşım” ve “döngüsel ekonomiye geçiş”e odaklanan ÇEVKO Vakfı, ÇEVKO Vakfı Söyleşileri ile İklim Krizi konusunu tüm yönleriyle ele alıyor.
ÇEVKO Vakfı İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlik Çalışma Grubu’nun EGD Küresel Isınma Kurultayı Komitesi iş birliğiyle, Vakfın 30. Yılı kapsamında 2021’de başlattığı ÇEVKO Vakfı Söyleşileri, 2022 yılı boyunca da sürecek. Bu yılın ilk söyleşisi, “Türkiye’de Öncü Sanayi Kuruluşlarının İklim Değişikliği ile Mücadele ve Sürdürülebilirlik Çalışmaları” başlığıyla düzenlendi. EGD Yönetim Kurulu Üyesi Çetin Ünsalan moderatörlüğünde ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer’in de katılımıyla gerçekleşen söyleşide, Akçansa Sürdürülebilirlik Müdürü Burcu Otman Bektaş ve GCA Genel Müdürü Dr. Abdullah Gayret, kurumlarındaki uygulamalar hakkında bilgi aktardılar.
EGD Yönetim Kurulu Üyesi Çetin Ünsalan, çevrim içi toplantının açılışında ÇEVKO Vakfı Söyleşileri’nin önemine vurgu yaparak Vakfın ve reel sektörün çabalarını yansıtmaya çalıştıklarının altını çizdi. ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer de iki yıldır aktif bir şekilde süren söyleşilerin, farkındalığın artırılmasına katkı yaptığını belirterek EGD’ye teşekkür etti.
İklim Krizi konusunda zaman kaybetmeden önlem alınması gerekliliğine vurgu yapan Mete İmer, “İklim Krizine karşı devlet, bireyler, sanayi kuruluşları olarak hepimizin yapması gerekenler, sorumluluklarımız var; bunları konuşacağız. Vakfımızın üyeleri, sürdürülebilirlik ve iklim değişikliği konusundaki çalışmalarda öncü kuruluşlar arasında. Paris İklim Anlaşması sonrası dünya devletleri nezdinde 2050’de karbon nötr olmak hedefi benimsenmişken, sanayi kuruluşlarının bir kısmı kendi kurumlarında ve etkiledikleri ekosistemde bu hedefi bu tarihin öncesinde gerçekleştirmenin peşindeler. Topluma ve diğer sanayi kuruluşlarına öncülük etmek, bireyleri bu çalışmalara yöneltmek gerçekten büyük sorumluluk istiyor. Sanayinin bu alandaki sorumluğunu önemsiyoruz,” şeklinde konuştu. AB Yeşil Mutabakatı’nın öncelikle Türkiye’deki elektrik enerjisi, demir-çelik, alüminyum, çimento ve gübre sanayini yakından ilgilendirdiğini belirten Genel Sekreter İmer, “Bu söyleşide enerji yoğun iki sektörden, çimento ve cam sektörlerinden iki büyük şirketin çalışmalarını dinleyeceğiz,” dedi.
Türkiye’nin en büyük çimento üreticilerinden, Sabancı Holding ve HeidelbergCement ortak kuruluşu Akçansa’nın Sürdürülebilirlik Müdürü Burcu Otman Bektaş, şirketin 2030 sürdürülebilirlik yol haritasını kapsamlı bir sunumla paylaştı. Türkiye’de çimento sektöründen kaynaklanan emisyon oranının yüzde 11 düzeyinde olduğunu ifade eden Bektaş, “Sürdürülebilirliği uzun yıllardır gündemimizde tutuyoruz. Sektörümüzde atık yakma lisansı alan ilk şirketiz. 2009 yılında 2020 Sürdürülebilirlik hedeflerimizi açıkladık. CDP “İklim Değişikliği” ve “Su Güvenliği” programlarına raporlama yapıyoruz. Alternatif yakıt kullanımını yüzde 35’e yükseltmeyi hedefliyoruz. 2030’da çimentoda klinker kullanımını düşürmeyi hedefliyoruz. Öte yandan, beton üretiminde geri kazanılan ürünlerin kullanımına yönelik Ar-Ge çalışmaları yürütüyoruz. Çimento sektörü için büyük önem arz eden karbon yakalama konusunda geliştirdiğimiz mikro alglerin karbon tutucu olarak kullanıldığı projemizle ödül aldık. 2030 Sürdürülebilirlik Hedeflerimiz kapsamında, ‘Artı Yaşam’ sloganıyla çevrenin korunmasından toplumsal fayda sağlamaya kadar geniş ve kapsamlı bir çerçevede olumlu etki yaratmaya odaklanıyoruz” dedi.
Emisyon ticaret sisteminin önemine de vurgu yapan Bektaş, “Karbon emisyonlarını takip edip doğru veriye ulaşmalıyız. Şirket bünyelerinde de sürdürülebilirliğin yönetimine yönelik yapılar oluşturulmalı. AB Yeşil Mutabakatı’na göre 2023’te raporlama yükümlülüğü başlıyor. Pilot olarak üç yıllık bir süreç söz konusu. Ancak sistemin netleşmesi ve detayların belirlenmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.
Gürok Grup bünyesinde 2011 yılında üretime geçen GCA’nın Genel Müdürü Dr. Abdullah Gayret, Cam sektöründe sürdürülebilirliğin önem kazandığına vurgu yaparak, Avrupa Cam Ambalaj Üreticileri Federasyonu (FEVE) üyesi GCA’nın, özellikle AB’de döngüsel ekonomiye yönelik olarak cam döngüsünü tamamlamada aktif olarak yer aldığını ifade etti.
GCA’nın Türkiye’de FEVE’nin tek temsilcisi olduğunu ifade eden Dr. Abdullah Gayret, “FEVE’nin 2020 yılında cam ambalaj endüstrisinin karbonsuzlaşma yolculuğunda önemli bir kilometre taşı görevi göreceğine inandığımız Geleceğin Fırını projesinin destekçilerinden biri olduk. Projenin amacı, mevcut fosil yakıtlı enerji kaynaklarının yerini alacak fırının, fırın emisyonunu yüzde 60 oranında ve bir cam ambalaj fabrikasının toplam CO₂ emisyonunu yaklaşık yüzde 50 oranında azaltacak olmasıdır. GCA’nın içerisinde yer aldığı 20 cam ambalaj üreticisi, FEVE önderliğinde yüzde 80 yeşil enerjiyle çalışan ilk büyük ölçekli hibrit cam ergitme fırınını inşa etmek üzere bir araya geliyor. GCA olarak sürdürülebilirlik hedeflerimiz doğrultusunda desteklediğimiz projede, ilk fırının 2022 yılında tamamlanmasını ve ilk sonuçların 2023 yılında elde edilmesini öngörüyoruz. Öte yandan, tüm tesislerimizde yakma havasını ısıtarak içeri alan özel fırınlar kullanıp yüzde 30’lara varan enerji tasarrufu sağlıyoruz. Ayrıca, fırın ve baca gazlarından ısıtmada yararlanıyoruz” dedi.
Cam ambalaj kullanımının tüm dünyada artış gösterdiğini söyleyen GCA Genel Müdürü Dr. Abdullah Gayret, sonsuz kere tekrar kendisine dönüşebilen bir malzeme olan camda, geri dönüşümle doğa ve ekonomi için büyük kazanımlar elde edilebileceğine vurgu yaparak, “Avrupa’da cam üretiminin yüzde 60’ı geri dönüşümden elde edilen hammadde ile gerçekleşiyor. Şu anda Türkiye’de bu oran yüzde 10’ların altında. Önceki yıllarda ÇEVKO’nun da desteğiyle yüzde 13’leri geçmişti ancak şimdi bu noktadayız. Piyasaya sürdüğümüz cam ambalajın atık olduktan sonra yüzde 90’ını geri dönüşümde kullanamıyoruz. Cam kırığı hammadde ihtiyacını yurtdışından karşılamaya çalışıyoruz ki acı bir tablo bu. Bakanlık tarafından başlatılan depozito sistemini önemsiyoruz ve katkı vermek için çalışıyoruz. Yalova’da hem cam hem diğer malzemelerin geri dönüşümü üzerine pilot bir proje başlatıldı, bu projeye de katkı sağlamayı hedefliyoruz,” şeklinde konuştu.
Sürdürülebilirlik konusunda yaptırımlara bağlı kalmadan aksiyon almanın önemine vurgu yapan Dr. Abdullah Gayret, “Sürdürülebilir proseslerle devam edelim, üretmeye de devam edelim. Ülkemize ve dünyaya zarar vermeyelim. Sürdürülebilirlik hedeflerini en başa koymalıyız. Sorumluluk bilinci yerleşmeli. Normal üretim prosesine ne kadar önem veriliyorsa, buna da önem verilmeli; ek yaptırımlar, vergiler beklemeden. Tüm kuruluşlarla ve STK’larla birlikte cam üreticisi olarak çalışacağız” dedi.