İstanbul TV ve Radyo Kulesi’nin Camları Şişecam’dan
Avrupa’nın en büyük düzcam üreticisi Şişecam’ın düzcam ürünleri, İstanbul’un yeni simgelerinden İstanbul TV ve Radyo Kulesi’nde de tercih edildi. 369 metre yüksekliğindeki İstanbul TV ve Radyo Kulesi’nin cephesinde, Şişecam’ın etkin enerji tasarrufu, emniyet, güvenlik ve gürültü kontrolü ihtiyaçlarına çözümler sunan “Şişecam Lamine Low-E Cam” ile düşük yansıtma ve etkin güneş kontrolü sağlayan “Şişecam Renkli Düzcam Füme” ürünleri tercih edildi.
Düzcam alanında birçok ilke imza atan, Türkiye’de ve bölgede düzcam sanayisinin gelişmesine öncülük eden Şişecam’ın, yenilikçi ürünleriyle hayat bulan referans projelerinden biri de Melike Altınışık Architects (MAA) tarafından tasarlanan İstanbul TV ve Radyo Kulesi oldu. İstanbul’un simge yapılarından biri haline gelen ve 369 metre yüksekliğindeki kulenin cephe camlarında Şişecam’ın düzcam ürünleri tercih edildi.
Projede tercih edilen “Şişecam Renkli Düzcam Füme”, düşük yansıtma ve etkin güneş kontrolünün yanı sıra mekansal bütünlük sağlanmasına da katkıda bulunurken, “Şişecam Lamine Low-E Cam”; güvenlik ve gürültü kontrolünün yanı sıra ısı kontrolü de yaparak projenin farklı ihtiyaçlarını karşılıyor.
İstanbul TV ve Radyo Kulesi’nde camın ışıkla kurduğu güçlü bağ, mimari formun oluşumuna büyük katkıda bulunuyor. Füme renkli camlar; kullanıcılar için iç ortamda bir yandan ısıl koşulları optimum şekilde karşılarken, diğer yandan cephe kurgusunda sunduğu opaklık ve kontrast sayesinde iç ve dış ortamlar arasında mekânsal sürekliliğin oluşmasında ihtiyaç duyulan rolü üstleniyor.
Kule, mekândaki sıra dışı zarafetini camdan alıyor
İstanbul TV ve Radyo Kulesi’nin mimarı Melike Altınışık, projeyi ve projedeki cam kullanımını şu şekilde ifade ediyor: “İstanbul TV ve Radyo Kulesi, mekândaki sıra dışı zarafetini camdan alıyor. Doğal aydınlatma sanatını anlamak, tasarımcının tasarım sürecinde ışığı adeta bir tasarım malzemesi olarak kullanmasına olanak sağladığı gibi mekânı şekillendirmesini ve sıra dışı mekânlar tasarlamasını da sağlar. Mimarlık ve ışık arasındaki ilişki fiziksel çevre koşulları ile biçimlenirken, boşluğun yüzeylerle sınırlandırılması ile mimari mekân oluşturulur. Bu bağlamda en önemli rollerden birini cam üstlenir. Mekândaki sıra dışı zarafetin sihri ondaki şeffaflıkta gizlidir. Işık, boşluğu mekansallaştırırken bir yandan mekanın fonksiyonuna değer katar, diğer yandan o mekanın kullanıcılarına duygusal bir katkıda bulunur. Cam yüzeylerin forma olan katkısı varlığını ışıkla kurduğu güçlü bağdan alırken, cama dair çok şey söyler”
Altınışık şöyle devam ediyor: “Kulenin iki yanında yükselen “Panorama Asansörler”, monolitik gövdeyi hem besleyen hem de ikiye ayıran mimari elemanlardır. Ziyaretçiler; panorama asansörleriyle 180 metre boyunca hem bir yanda tarihi yarımada, diğer yanda Karadeniz kıyılarına uzanan, dikey bir seyahat tecrübe ederken, hem de İstanbul’u deniz seviyesinden yaklaşık 400 metre yükseklikte seyir ve restoran katlarından izleme imkânı bulurlar.”