ÇATIDER: Çatılarda yalıtım çevreye karşı borcumuzdur
Çatı Sanayici ve İş Adamları Derneği (ÇATIDER) Yönetim Kurulu Başkanı Yaşar Şenal, Çevre Haftası nedeniyle yaptığı açıklamada, çatılarda yalıtım uygulamasının yanı sıra yeşil ve güneş enerjili çatıların da hem çevreye, hem de tüketici bütçesine önemli ölçüde katkı sağladığını belirterek, “Yalıtımla ısıtma ve soğutma faturalarından tasarruf edebilir, güneş enerjili çatılarla kendi enerjimizi sağlayabilir, yeşil çatılarla da doğaya uyumlu, sel etkilerini dahi azaltan yapılara sahip oluruz ”dedi.
Çatı Sanayici ve İş Adamları Derneği (ÇATIDER) Yönetim Kurulu Başkanı Yaşar Şenal, “Çatı ve binada yapılacak tadilat ve yalıtım uygulamaları, binalarda enerji verimliliği, çevresel sorunlar ile mücadelede en etkin yöntemlerden biridir. Doğal kaynakların azaldığı ve tahrip olduğu günümüzde artık enerji tüketimini olabildiğince azaltma zamanıdır. Enerji verimli binalar sera gazı salımını büyük ölçüde düşürüyor” dedi.
Gelecek nesillere yaşanabilecek bir dünya bırakmak için çevreye olumsuz etkilerin minimuma indirilmesi gerektiğini hatırlatan Şenal, doğaya uyumlu, çevreci tasarımların inşaat ve çatı sektörünün gündeminde hızla önem kazandığını belirtti. Özellikle sera gazı salımının azaltılması için sürdürülebilirliğin ülkemiz ve dünyamız için bir gereklilik olduğunu belirten Şenal şunları söyledi:
“İklim değişiklikleri konusundaki farkındalıkları artırmayı da görev sayıyoruz. Bu konuda en önemli konuları, yalıtımlı çatı, yalıtımlı bina, kendi enerjisini üreten bina şeklinde adım adım sıralayabiliriz. ÇATIDER ve üyelerimiz bu konuda kamuoyunu bilgilendirme çalışmalarını sürdürüyor. Özellikle yalıtımlı çatı, yeşil çatı, çatılarda fotovoltaik güneş enerjisi panelleri ile elektrik üretme, çatılarda yağmur suyu toplama sistemi ve en son akıllı ev olarak adlandırdığımız pasif evler üzerinde duruyoruz.
Yeşil çatılar, çatı yüzeyine düşen yağmur suyunun tahliye sistemine ulaşımı bir saat kadar geciktirebiliyor, sel riskini azaltıyor. Küresel ısınma şehirlerde ısı adalarına yol açıyor. Isı adaları nedeniyle oluşan mikro iklimler, büyük sıcaklık farklılıklarına, bozulmuş toprak, hava koşulları değişimi, su kaynaklarının ziyan olması gibi olumsuzluklara yol açar. Bitkilendirilmiş çatılar ile gün içinde toplanan enerjinin büyük bir bölümü toprak ve bitki içinde tutularak, gün batımı saatlerinde dışa yansımaları önlenebilir. Kırsal kesime nazaran ısı adaları içinde oluşan fark azaltılabilir. Sonuç olarak yeşil (bitkilendirilmiş) çatılar, oksijen üretiminden, ısı adalarının azalması ve enerji verimliliğine kadar birçok sorunun çözümüne katkı sağlıyor.”
Çatılarda fotovoltaik güneş enerjisi panelleri artıyor
ÇATIDER Başkanı Yaşar Şenal, dünya genelinde son dönemde mevcut yapı stokunun üzerinde güneş enerji sistemleri kullanımının yaygınlaştığını hatırlatarak, şunları söyledi:
“Güneş, ekonomik, sınırsız ve çevreci bir enerji kaynağı olarak çok büyük bir fırsat sunuyor. Türkiye bir güneş ülkesi ve bu potansiyeli iyi kullanmalıyız. Bugün Avrupa’da çeşitli ülkelerde endüstriyel ve ticari yapıları bitkilendirilmiş teras çatılar ya da fotovoltaik güneş panelleri ile kaplama zorunluluğu geldi. Çatıları verimli yapılara dönüştürmek hedefleniyor. Bizim çatılarımız atıl durumda bekliyor. Bunları kullanmak bize birçok avantaj sağlar.
Türkiye’de güneş sistemlerinin mevcut arazilerin dışında halihazırda yapı stokunun üzerine yani binaların çatılarına da uygulanabileceği şeklinde Resmi Gazete’de tebliğ yayımlandı. Çatısında GES (güneş enerjisi sistemi) kurup işletmeye alacak sakinlerin bilgilendirilmesi, başvuru, işletme bakım ve mahsuplaşma konusunda eğitim verilmesi, GES’in faydaları hakkında farkındalık oluşturulması, GES kurulumu ve mevcut çatılara uygulanması hakkında toplumu bilinçlendirme çalışmaları yapılması gerekiyor.”
Gelecek pasif evlerde
Şenal, aktif ısıtma sistemine ihtiyaç duymadan, çok az miktarda enerji ile yüzde 90’a varan oranda tasarruflu ısınma ve soğutma imkanı sunan pasif evlerin de dünyada yayılmaya başladığını belirterek, “Bugün ülkemizdeki konutlarda ısınmak için bizden çok daha soğuk bir iklime sahip olan Almanya’ya göre 10 kat daha fazla enerji harcanıyor. Yalıtımsız binalar, sadece ısınmak için, pasif evlere göre 20 kat daha fazla enerji tüketiyor. Pasif ev yaklaşımı, diğer yandan, yalnızca ısı tasarrufuyla sınırlı kalmıyor; ekoloji, iç hava kalitesi, akustik ve görsel konfor, yangın güvenliği gibi faktörleri de göz önüne alarak bütüncül bir yaklaşım sergiliyor. Türkiye için öngörülen maliyet artışı, yüzde 20 – yüzde 40 aralığındadır. Maliyet etkin bir ‘Pasif Ev’ inşaatı için tasarım sürecinde uzman bir ekiple çalışmak son derece önemlidir” dedi.
Çatılarda yağmur suyu toplama sistemi büyük önem taşıyor
Şenal, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hazırlanan Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin, Ocak 2021’de Resmi Gazete’de yayımlandığını hatırlatarak, şöyle devam etti:
“Yönetmelikle, kuraklık sorununun giderek artması da dikkate alınarak, artık 2 bin metrekareden büyük parsellerde inşa edilecek tüm binaların çatılarında toplanan yağmur sularının, bahçe sulama veya arıtılarak bina ihtiyacında kullanılmak üzere bahçe zemini altında bir depoda toplaması amacıyla ‘yağmur suyu toplama sistemi’ yapılması zorunluluğu getirildi. Ayrıca belediyeler ve ruhsat vermeye yetkili diğer kurumlara, daha küçük parseller için de bu konuda zorunluluk getirebilmeleri yetkisi verildi.
Biz daha önce paylaştığımız demeçlerimizde belirttiğimiz gibi bu süreci destekliyoruz. Bu uygulamanın yapılacağı zorunlu parsellerde kaplama malzemesi seçiminde malzemenin mimari tasarımla uyumlu olması, iklim koşullarına karşı direnci, kullanım ömrü gibi etkenlerin yanı sıra yağış suyu ile etkileşimi de dikkate alınması gerekmektedir. Zira çatı kaplama malzemeleri üretildikleri malzemelerin özelliklerinden dolayı yağış sularının toplanmasına doğrudan etki etmektedir. Seçilecek ürünlerin su emme ve suyu iletim değerleri sonuca doğrudan etki edecektir.”
Binanızın havayı ne kadar kirlettiğini görebilirsiniz
Şenal, binanıza ait enerji kimliğinde, binanızın bir yılda ürettiği sera gazı miktarı (CO2/kg-m2) belirtildiğini söyleyerek, şöyle konuştu:
“Bina enerji kimliğinde mevcut bir binanın enerji sınıfının en az C olması beklenmektedir. Binanıza ait enerji kimlik belgesinde binanızın aylık ve yıllık bazda ne miktarda enerji tükettiğini (kw/h-m2/yıl) görebilirsiniz. Binanıza ait enerji kimliğinde, binanızın bir yılda ürettiği sera gazı miktarı (CO2/kg-m2) belirtilir. Yani binanızın havayı ne kadar kirlettiğini görebilirsiniz. Enerji Verimliliği Kanunu gereği binalarda enerji kimlik belgesi, mevcut binalar için 2020 Ocak ayından itibaren, yeni binalarda ise ‘Ruhsat Başvurusu’ ile beraber alınmak zorunda. Şimdi, enerji tüketimini olabildiğince azaltma zamanı. Özellikle pasif ev statüsünde yenilenen ve mantolama yapılan eski binalarda dış cephe, temel duvarları ve çatılarda ısı yalıtımı yaptırarak yüzde 90’dan fazla enerji tasarrufu sağlamak mümkün.”